Tırnakların güzel, çekici, anlamlı ve bakımlı görünmesi için tırnak cilası ve ojeler kullanılır. Bunlar tamamen görüntüyle ilgili kozmetiklerdir. Ancak tırnakta renk değişimi veya zayıflık olduğunda bu tür ürünleri kullanmak elzem bir duruma gelebilir.
Birinci film tabakasının görevi, tırnağa dayanıklılık ve sertlik kazandırmaktır. İkinci film tabakası ise ojeye yapışkanlık ve parlaklık katar. Plastikleştirici maddelerse tırnağa esneklik verir. Tüm bunlar çözücü maddelerin içinde eriyip karışırlar.Pigmentler ve dolgu maddeleri, pürüzsüz bir doku elde etmek için kullanılır.
Profesyonel tırnak bakımında oje üç kat sürülür; ilk kat bir zemin hazırlar. İkinci kat tırnağa iyice yapışarak arkadan sürülecek ojeyi tutar. En üste sürülen son kat ise tırnağa pürüzsüz, parlak ve istenen renkte bir görünüm verir.
Oje sürmeden önce tırnaklarınıza krem bulaşmamış olmasına dikkat etmelisiniz. Eğer bu ayrıntıyı kaçırırsanız, kremlenmiş tırnak üzerine sürülen oje homojen dağılmayacak ve iyi kurumayacağı için çabuk bozulacaktır.
Birçok insan, tırnak yapısının zayıflamasından ve çabuk kırılmasından şikâyet eder. Bu durumda tırnak sertleştirici ürünler tavsiye edilir.
Bunlar tırnakları kuvvetlendirir ve kırılmadan uzamasına yardımcı olur. Ojeden önce sürülen sertleştirici ürünler, ojenin tırnaklar üzerinde daha güzel görünmesini sağlar. Bazı özel ojeler, içerdikleri naylon lifleriyle, tırnakların yapısını sertleştirirler. Tırnak sertleştiren ürünler, naylon, asetat, toluene, nitroselüloz, akrilik ve poliyamit içerir. Dermatoloji literatüründe bu ürünlerin alerjik tepkiye yol açtığı bilinmektedir. Ve dermatolojik problemlerin yaşanması sık görülen bir durumdur.
Tırnakların güzel, çekici, anlamlı ve bakımlı görünmesi için tırnak cilası ve ojeler kullanılır. Bunlar tamamen görüntüyle ilgili kozmetiklerdir. Ancak tırnakta renk değişimi veya zayıflık olduğunda bu tür ürünleri kullanmak elzem bir duruma gelebilir.
Birinci film tabakasının görevi, tırnağa dayanıklılık ve sertlik kazandırmaktır. İkinci film tabakası ise ojeye yapışkanlık ve parlaklık katar. Plastikleştirici maddelerse tırnağa esneklik verir. Tüm bunlar çözücü maddelerin içinde eriyip karışırlar.
Pigmentler ve dolgu maddeleri, pürüzsüz bir doku elde etmek için kullanılır.
Profesyonel tırnak bakımında oje üç kat sürülür; ilk kat bir zemin hazırlar. İkinci kat tırnağa iyice yapışarak arkadan sürülecek ojeyi tutar. En üste sürülen son kat ise tırnağa pürüzsüz, parlak ve istenen renkte bir görünüm verir.
İnsanı önce bakışları, gülüşü, ondan sonra vücut dili ifade eder. Yüz deyince; cildimizi, göz şeklimizi, burnumuzu, ağız yapımızı veya kulaklarımızın şeklini değiştirmek o kadar kolay olmayabilir ama tüm kozmetik yöntemler ve makyaj teknikleri bu organlarımızın estetik ahengini kurmak, düzeltmek veya vurgulamak amacını taşır. İşte bu noktada en kolay ve aynı zamanda en etkileyici değişimi kaşlarımızda yaparak gerçekleştiririz. Peki kaşlarımıza şekil verirken ve bakım yaparken neleri kullanırız?
Kaş jeli, en son aşamada kullanılan ve kaşlarınıza yapılan işlemlerin daha uzun sürmesini sağlayan bir çok çeşidi bulunan bir malzemedir. Hafif renkli kaş jeli kaşlarınızı daha belirgin hale getirirken renksiz kaş jeli daha doğal bir görünüm için kullanılır. Burada unutulmaması gereken, bazıları tamamen doğal içeriklerle üretilirken bazılarında cilt hassasiyetine ve alerjik reaksiyona neden olabilecek kimyasal maddeler kullanıldığıdır. Özellikle hassas kıl köklerine sahipseniz ve kaşlarınızda oluşan boşluklar varsa kaş jeli kullanmadan önce vereceği zararı en aza indirmelisiniz.
Uzun süre jellerin kaşta kalması, kaşların dökülmesine sebep olabilir. Bu nedenle tüm makyaj malzemelerinde yapmayı unutmamanız gereken şeyi yani yatmadan önce tüm cildinizi temizlemelisiniz. Ve özellikle su geçirmez jelleri temizlerken, su yerine temizleyici tonikler kullanmalısınız.
Kaş kalemi, kaşları ince olanların seyrek ve boş kısımları doldurmak için kullandıkları makyaj malzemelerindendir. Doğru kalem, bir ucunda tarak ve diğer ucunda fırça olandır. Kaşlara şekil verilebilmek için önce taranması gerekmektedir. Sonrasında ortaya çıkan görüntüye göre ufak dokunuşlar ile kalemi rahatlıkla istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.
Kalemi kullanırken dik tutmak ve sürmek, koyu belirgin çizgilerin oluşmasına neden olur. Bu da daha koyu ve sert bir görünüm verir kaşlara. Bunun yerine, yatay hareketlerle sadece boşlukları doldurmak daha doğrudur. Kaşlarınızın doğal şeklini bozmadan, sert vuruşlardan kaçınarak, yumuşak hareketlerle boyamaya çalışmalısınız. Eğer kaşlarınızın tek renk ve daha koyu olmasını istiyorsanız tamamını boyamalısınız. Daha açık renk isteyenlerse daha farklı boya çeşitleri uygulayabilirler.
Kaşlarınızın şekli kalem ile daha iyi ortaya çıkarılabilir. Belli belirsiz çıkan tüyler; kaş kalemi kullanılarak rahatlıkla doldurulabilir. Kalem seçiminde çok yumuşak ya da çok sert olmamasına dikkat etmelisiniz. Çok yumuşak olan kaş kalemleri akarken, sert olanlarsa cildinizi tahriş edebilir.
İnsanı önce bakışları, gülüşü, ondan sonra vücut dili ifade eder. Yüz deyince; cildimizi, göz şeklimizi, burnumuzu, ağız yapımızı veya kulaklarımızın şeklini değiştirmek o kadar kolay olmayabilir ama tüm kozmetik yöntemler ve makyaj teknikleri bu organlarımızın estetik ahengini kurmak, düzeltmek veya vurgulamak amacını taşır. İşte bu noktada en kolay ve aynı zamanda en etkileyici değişimi kaşlarımızda yaparak gerçekleştiririz. Peki kaşlarımıza şekil verirken ve bakım yaparken neleri kullanırız?
Kaş jeli, en son aşamada kullanılan ve kaşlarınıza yapılan işlemlerin daha uzun sürmesini sağlayan bir çok çeşidi bulunan bir malzemedir. Hafif renkli kaş jeli kaşlarınızı daha belirgin hale getirirken renksiz kaş jeli daha doğal bir görünüm için kullanılır. Burada unutulmaması gereken, bazıları tamamen doğal içeriklerle üretilirken bazılarında cilt hassasiyetine ve alerjik reaksiyona neden olabilecek kimyasal maddeler kullanıldığıdır. Özellikle hassas kıl köklerine sahipseniz ve kaşlarınızda oluşan boşluklar varsa kaş jeli kullanmadan önce vereceği zararı en aza indirmelisiniz.
Uzun süre jellerin kaşta kalması, kaşların dökülmesine sebep olabilir. Bu nedenle tüm makyaj malzemelerinde yapmayı unutmamanız gereken şeyi yani yatmadan önce tüm cildinizi temizlemelisiniz. Ve özellikle su geçirmez jelleri temizlerken, su yerine temizleyici tonikler kullanmalısınız.
Kaş kalemi, kaşları ince olanların seyrek ve boş kısımları doldurmak için kullandıkları makyaj malzemelerindendir. Doğru kalem, bir ucunda tarak ve diğer ucunda fırça olandır. Kaşlara şekil verilebilmek için önce taranması gerekmektedir. Sonrasında ortaya çıkan görüntüye göre ufak dokunuşlar ile kalemi rahatlıkla istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.
Makyaj malzemelerimiz, kadınların yanından ayırmadığı en önemli araçlarındandır. Durum bu kadar önemli hale gelince insanın kullandığı araçların olumlu, olumsuz, yararlı ve yararsız yönlerini bilmesi en önemli avantajlarından biri haline geliyor.
Fondöteni, kimi kadınlar bir makyaj malzemesi olarak kabul etmez yine de makyaj öncesinde cilde uygulanarak, cildin renk düzeyini eşitleyen ve makyajın daha kusursuz görünmesini sağlayan önemli güzellik araçlarımızdan biridir.
Cildinizdeki ufak sorunları kapatarak sizi makyaja hazırlayan fondöten, belirgin lekelerin kapatılmasını olanaklı hale getirerek, cildin tüm yüzeyinin aynı şekilde görünmesini sağlar. Cildinizdeki kırmızı lekeler, güneş lekeleri, akne problemleri, makyaj öncesinde mutlaka fondöten kullanılarak rahatlıkla kapatılabilir. Fondötenin sadece lekeli ve kapatılması gerekli kusurların bulunduğu ciltlerde uygulanması gerektiğini de düşünmemelisiniz. Amacımız cilt tenimizin rengini her yerde eşitlemektir. İşte cilt tipinizi bilebilirseniz fondöten seçiminde o kadar başarılı olursunuz.
Fondöten alırken ilk başta teninize uygun renkte olanı seçmeniz gerektiğini unutmamalısınız. Bunun için de almayı düşündüğünüz fondötenin renk denemesini bilek ya da kolunuzun iç kısmında yaparak test edebilirsiniz. Bu alanlarda renk testini yapmamamızın sebebi renklerinin boyun rengimize yakın olmasından kaynaklıdır. Eğer hala renk konusunda emin olamıyor ve almayı düşündüğünüz fondöteni yüzünüzde denemeyi istiyorsanız, elinize bir ayna alarak güneş ışığına çıkmalı ve renk denemesini o şekilde gerçekleştirmelisiniz. Ürünü aldığınız yerde yapacağınız testler sizi yanıltabilir, malum mağaza ışıkları bu işi kolay yapmanızı engeller. Bunları yaptığınız halde hala bazı şüpheleriniz varsa fondöten koyu olacağına bir ton açığını almak sizin için daha doğru olacaktır.
Fondöten alırken dikkat edilmesi gerekenler arasında yer alan bir diğer detay da, renk denemesi yaptığınız ürünün kuruması için en az bir dakika beklemeniz gerektiğidir. Bu şekilde yapmazsanız düşündüğünüz rengin, eve geldiğinizde farklı olduğunu görmeniz hiç de sürpriz olmayacaktır! Bu nedenle önce fondöteni sürün, sonrasında biraz zaman harcayın. Eğer fondötenin nerede olduğunu bulamıyorsanız, doğru rengi seçmişsiniz demektir. Diğer kolay yöntemse tester küçük fondötenleri alıp, kullanıp, deneyimleyip, sonrasında o rengi almak isteyip istemediğinize karar vermektir.
Kontürleme; yüz hatlarının makyaj ile ön plana çıkartılması, renklerle gölgeler oluşturulması ve bu gölgelerin yüz tipine uyarlanmasıdır.
Konunun doğrudan ortasından başlamak yerine en başından anlatmayı tercih ediyorum. Öncelikle palm nedir, onu size ifade etmeye çalışayım. Palm (palmiye) yağı, palmiye ağacının meyvesinden çıkarılan yarı katı bitkisel yağın adıdır. Bu yağ yemeklerde, kozmetikte kullanıldığı gibi aynı zamanda dizel veya biyodizel üretiminde de kullanılmaktadır.
2016 yılında Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı'nın (EFSA) palmiye yağına ilişkin yayınladığı araştırmada, 200 derece üzerinde ısıtılan palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha fazla kanserojen madde taşıdığı ve tehlikeli olduğu açıklandı. Araştırmada palmiye yağının tüketilmemesine dair herhangi bir tavsiye yer almadığı gibi risk seviyesinin daha iyi değerlendirilmesi gerektiği söylenmiştir.
Yazının içerisinde de anlatıldığı gibi, Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı palm yağının 200 derecede ısıtılmasıyla kanserojen yapısının arttığına dikkat çekmiştir. Bu durumda ısıtılmanın gerçekleşmediği alanlarda palm yağı hala güvenli şekilde kullanılabilir. Çünkü içerisinde sterol, fosfolipid, karetonoid, yağ asiti, omega ve E vitamini bileşenleri bulunmaktadır. Serbest radikallerin ortaya çıkarılması cildimiz için önemlidir. E vitamini kaynağı palm yağı, bu radikaller ile birlikte cilt için güçlü antioksidandır.
Şampuanlarda sıkça kullanılmasının en büyük nedeni de, saç derisindeki kirleri arındırmada yıpratma etkisi göstermeyip, aksine nemlendirici olmasıdır. Vitaminler saç derisinin köklerine nüfuz ederek, saç kılının köklerine doğrudan etki ederler.
Makyaj malzemelerinin en önemlileri içerisinde yer alan ruj ve fondötende de bolca palm yağı bulunur. Kolay erimeyen yapısı, parlaklığı artırması ve deriyi beslemesi bu seçimin en büyük nedenlerindendir. Cildin doğal yapısı içerisinde yer alan lipidler, dış etkenler ile zamanla elastik yapısını kaybeder. Sürülebilir içerikler sayesinde bu yapıya tekrar esneklik kazandırılabilir. Yağın içerisinde yer alan antioksidanlar lipidlerin kendi kendi onarmasına büyük katkı sağlar.
Elimizin altında bulunabilen veya kolayca elde edebileceğimiz doğal malzemelerle maske yapmanın keyfi bir başka oluyor.
Bu yazıya konu edineceğim maskeler kesinlikle tahriş edici değildirler. Oluştururken pratik, hazırlanışı kolay, maliyetlerinin ucuz olmasına dikkat ettim.
Rahatlıkla yüzünüze, boynunuza hatta dekoltenize uygulayabilirsiniz. Maskelerin içinde yüksek oranda su ile birlikte cildinize yararlı maddeler bulunur. Uyarmam gereken önemli bir nokta var. Uygulama sonrası maskeyi temizlediğinizde cildinizde hafif kızarıklar görmeniz olasıdır. Bunun sebebi cildinizin tahriş olması değil, kan dolaşımının artmasıdır.
Yoğurt maskesi1 çay kaşığı sade yoğurdu, arpa unu ile karıştırıp maskemizi hazırlayabiliriz.
Yumurta akı maskesiYumurta akını iyice çırptıktan sonra içine bir çay kaşığı limon suyu koyun ve bekletmeden yüzünüze ve boynunuza sürün.
Şeftali maskesiTüylü bir şeftaliyi mutfak robotundan geçirip saf olarak kullanın.
Limon maskesi1 limonun suyunu sıkıp, yumurtanın sarısı ve çok az miktarda zeytinyağı ile karıştırıyoruz. Yumurtanın sarısını çırptıktan sonra içine birkaç damla elma sirkesi ile bir kaç damla zeytinyağı karıştırıp cildimize sürüyoruz.
Ballı yumurta maskesi1 yumurta sarısına 1 yemek kaşığı bal karıştırıyoruz.
Elma maskesiBir elmayı gayet az su ile kaynatın, hamur haline getirin ve ılık olarak cildinize sürün.
Salatalık ve papatya temizleyicisi
1 yemek kaşığı salatalık suyu1 bardak distile su1 yemek kaşığı gliserin1 yemek kaşığı aloe vera jeli2 yemek kaşığı taze papatya çiçeği (ya da 1 yemek kaşığı kuru papatya)Salatalık suyu, papatya ve aloe vera jeli cildi yatıştırıcı özelliklere sahiptir. Bu temizleyici çok hafif olduğu için günde bir kereden fazla bile kullanılabilir. Eğer taze papatya bulamazsanız papatya çayı poşetleri de kullanabilirsiniz.
Taze çilek maskesi
½ fincan taze çilek1 yemek kaşığı taze süt1 yemek kaşığı pirinç unu ya da mısır unuÇilek cildinizi yumuşatan harika bir maskedir. Tüm malzemeleri karıştırıp hamur kıvamına getirin. Cildinize sürün 20 dakika bekletin. Daha sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın.
Elimizin altında bulunabilen veya kolayca elde edebileceğimiz doğal malzemelerle maske yapmanın keyfi bir başka oluyor.
Bu yazıya konu edineceğim maskeler kesinlikle tahriş edici değildirler. Oluştururken pratik, hazırlanışı kolay, maliyetlerinin ucuz olmasına dikkat ettim.
Rahatlıkla yüzünüze, boynunuza hatta dekoltenize uygulayabilirsiniz. Maskelerin içinde yüksek oranda su ile birlikte cildinize yararlı maddeler bulunur. Uyarmam gereken önemli bir nokta var. Uygulama sonrası maskeyi temizlediğinizde cildinizde hafif kızarıklar görmeniz olasıdır. Bunun sebebi cildinizin tahriş olması değil, kan dolaşımının artmasıdır.
Yoğurt maskesi
Kentli insanlar olarak iki şeye tahammülümüz yok. İlki beklemeye, ikincisi de elde edememeye. Aksine, Uzak Doğu felsefesinde yaşayan insanlar da bu iki şeye harfi harfine uyarlar. Hal böyle olunca mutluluk, sağlık, tatmin, istekler vb. bizi hiç bir zaman teselli edemiyor.
İç dinginliğin dışa vurduğu, estetik ve güzellik alanında yıllardır uğraşan birisi olarak bu durumu hep kendime sorarım. Örneğin ben yiyeceklerin mevsiminde yenmesinden yanayım. Çünkü ne yiyorsak aslında biz oyuz. C vitamini deposu ve ekim - kasım - aralık aylarında ülkemizde bolca bulunan kiviye konuyu getirmek istiyorum. Küçük oluşundan mıdır nedir, bizler ona pek önem vermiyor. Bir çok meyveye gösterdiğimiz saygıyı göstermiyoruz. İşte birazcık kiviyi size anlatarak aklınızda bazı soru işaretleri oluşturmak istiyorum.
Kivi de bulunan meyve asiti, cildimizin yüzeyindeki ölü deri tabakasını hafifçe soyar ve peeling yapar. Böylece cildin rengi canlanır, yumuşar, hafif lekeler, siyah noktalar azalır. Ölü deri atıldığı için cilt yenilenir, kolajen sentezi canlanır, içten dışa doğru dolgunluğu ve esnekliği artar.
C vitamini bakımından en zengin meyvelerden biri olan kivi, aynı zamanda vücuttaki kolajenin artırılmasında da önemli rol oynar. Ayrıca bir miktar B vitamini ve zengin minerallerle doludur. Bu minerallere örnek olarak kalsiyum, magnezyum ve fosforu gösterebiliriz.
Cildin doğal gerginliği ve canlılığı, kolajen dokuya ve elastin liflerine bağlıdır. Cildi yenilemek ve düzgünleştirmek, bu yapıları onarmakla mümkün hale gelir.
Kolajen lifleri kat kat veya dalga, birbirine sarılmış kalın bir ağ tabakasına benzerler. İnsan yaşlandıkça derideki miktar azalır. Ve deride sarkmalar baş göstermeye başlar. Elastin ise cildin esnekliğini sağlar. Elastin liflerin gerilmesi, kolajen liflerinin katlarını açarak onları da gerer. Elastin lifler gevşedikçe, kolajen lifler büzülürler ve yapıları deforme olur. Zaman içinde kolajen lifleri bozulur, sertleşir ve düzensiz bir şekilde karmakarışık düğümlere dönüşür. Bu arada elastin lifleri de esnekliklerini kaybederek sertleşirler. Bütün bunların sonucunda, cildin dolgunluğu kaybolur, üst tabakası incelir, neredeyse kemiklere yapışır. Bu tahribatın en büyük nedenleri; güneş, serbest radikaller, ciltte su ve yağ kaybı sayılabilir.
1 - Beslenmenizde antioksidanlara büyük yer açmalısınız. A-B-C-E vitaminleri, lesitin, omega 3, çinko, selenyum, bakır ve glukozamin sulfat bu kategoride yer alır.
2 - Kullandığınız kremlerde, A ve C vitaminlerinin bulunmasına özen gösterin.
3 - Dermatologların sıkça başvurduğu ışıkla gençleştirme (photo rejuvenation) veya Foto IPL olarak bilinen yöntemden yardım alabilirsiniz.
4 - Cildin üst tabasındaki ölü derinin arındırılması ve yüzeyinin pürüzsüzleştirilmesi için glikolik asitlerle peeling yaptırabilirsiniz.
5 - Ve son olarak derin çizgiler varsa; göz kenarlarındaki kaz ayağı ismi verilen çizgilere, alnındaki yatay çizgilere ve kaş arasındaki dikey çizgilere botoks enjeksiyonu uygulatabilirsiniz.
Havuç, balkabağı (turuncu renkliler), pancar, domates (kırmızı renkliler). Lutein, A vitamini, mor renkli ürünler, likopen ve antioksidan zengini olmaları nedeniyle hem kolajen üretimini destekler hem de kolajen yıkımını yavaşlatırlar.
Saç ekimi operasyonu yapılan pek çok merkezde uygulanmakta olan saç mezoterapisi, son yıllarda sıkça başvurulan yönetmelerden biridir. Saçların canlanması, kuvvetlenmesi ve tekrar kalınlaşarak dolgun ve parlak hale gelmesi için, saçlı derinin orta ve derin kısımlarına çok ince ve özel iğnelerle uygulanan bir tedavi şeklidir.
Mezoterapi, iğnelerle deriye zerk edilen mineral ve vitamin karışımlı maddeler, adeta bir doping etkisi yaparak metabolizmayı harekete geçirir. Bu tedavi şekli ağrısız, acısız ve en önemlisi yan etkisi olmayan, vücudumuza gerekli maddelerin takviyesine dayanan bir yöntemdir.
Mezoterapide uygulama ana hatlarıyla dört aşamadan oluşur.
- İlk aşama, aminoasitler. - İkinci aşama, cilt bakım sürecini kapsar.- Üçüncü aşama; yüksek değerli proteinler.- Son aşama; kök hücre gelişmesidir. Cilde kök hücreler ile müdahale etmeyi kapsar.
Mezoterapide kullanılan karışımlarda belli bir standart formül yoktur. Uygulayıcı doktorun tecrübelerine göre hassas bir şekilde hazırlanan solüsyonlar, her hastada farkı sonuçlar verebilir. Ayrıca, her merkezde uygulanan mezoterapi karışımı iyi sonuç verir, diye bir şey söylenemez. Hazırlanan solüsyonlardan daha iyi sonuç almak için, doktorun deneyimine göre, bazı maddeler karışıma eklenebilir.
Mezoterapi ile saçlı derinin kan dolaşımında düzelme ve saç hücrelerinin beslenmesinde artış meydana gelmesi beklenir. Saç dökülmeleri çok azalır ya da tamamen durur, incelmiş olan saçlar kalınlaşır, parlak ve canlı hale gelir. Bu uygulama ile genetik sebeplerle dökülmüş saçları tekrar çıkarmak ve saçsız bir alanda saçların tekrar büyütmek mümkün değildir.
Saç mezoterapisi yediden yetmişe herkese uygulanabilecek bir tedaviyken, hamilelerde uygulanması sakıncalı olabilir. Tedavi sonrasında (yaklaşık 10 dakika sürmektedir) hemen normal yaşama dönülebilir, şişme kızarıklık ya da morarma olmaz. Bizim özellikle mezoterapiden yarar gördüğünü tespit ettiğimiz hasta grubu, saç dökülmeleri yeni başlamış, saçları incelmiş, saç uzamasında problem olan hastalardır. Bu kişilerin saçlarında hızlı bir iyileşme ve canlanma, uzamasında artış mezoterapi ile mümkün olabilir.
Saç ekimi operasyonu yapılan pek çok merkezde uygulanmakta olan saç mezoterapisi, son yıllarda sıkça başvurulan yönetmelerden biridir. Saçların canlanması, kuvvetlenmesi ve tekrar kalınlaşarak dolgun ve parlak hale gelmesi için, saçlı derinin orta ve derin kısımlarına çok ince ve özel iğnelerle uygulanan bir tedavi şeklidir.
Mezoterapi, iğnelerle deriye zerk edilen mineral ve vitamin karışımlı maddeler, adeta bir doping etkisi yaparak metabolizmayı harekete geçirir. Bu tedavi şekli ağrısız, acısız ve en önemlisi yan etkisi olmayan, vücudumuza gerekli maddelerin takviyesine dayanan bir yöntemdir.
Mezoterapide uygulama ana hatlarıyla dört aşamadan oluşur.
- İlk aşama, aminoasitler.
- İkinci aşama, cilt bakım sürecini kapsar.
- Üçüncü aşama; yüksek değerli proteinler.