Paylaş
Sağlıklı bir saç kökünün devamlılığını sağlayabilmesi için, doğru malzemelerle ve yeteri miktarda beslenmesi şarttır. Saç köklerini besleyen kılcal damarlar kan dolaşımı ile ihtiyaç duyulan yapılandırıcı maddeleri saç köklerine taşırlar. Günümüzde ne yazık ki saç köklerinin ihtiyaç duyduğu beslenmeye engel olacak pek çok faktör mevcut. Bunları kişisel ve çevresel faktörler olarak ayırabiliriz.
Kişisel faktörlerin başında genetik etkenler, dolaşım bozuklukları ve yaşlanma gelirken, çevresel faktörler sigara kullanımı, dengesiz beslenme, kullanılan kozmetik ürünler gibi konularda değerlendirilebilir. PRP saç tedavisi, bu olumsuz koşulların oluşturmuş olduğu saç dökülmesi, yağlanma, kepeklenme gibi problemleri kişinin kendi kanında mevcut olan onarıcı maddelerin saçlı bölgeye transfer edilmesiyle yok etme esasına dayanır. Kanda yer alan ve büyüme faktörü (growth faktör) olarak adlandırdığımız bu onarıcı ve yapılandırıcı malzemeler, ayrıştırılıp saçlı deriye mezoterapi ve napaj yöntemi ile enjekte edilir.
Kişiden alınan 10 cc gibi az bir miktar kan, santrifüj cihazına yerleştiriliyor. Cihazın yüksek devirde çalışması neticesinde elde edilen iki önemli madde olan PRP (Platelet Rich Plasma) ve PPP (Platelet Poor Plasma) açığa çıkıyor. Platelet yönünden zengin olan bu maddeler, tam da saç köklerinin ihtiyacı olan yeni hücre yapılandırmasını, verimli kan dolaşımını ve hızlı beslenmeyi sağlıyor. Bu yapılandırma sayesinde, yukarıda belirttiğimiz nedenlerden ötürü beslenmesi duraksamış ya da tamamen durmuş saç köklerinin yeniden aktive edilmesi sağlanıyor.
PRP tedavisinin şimdiye kadar gerçekleştirilen enjeksiyonlu diğer tedavilere oranla en büyük farkı, etkilerini ilk seansla birlikte göstermesidir. Sağlıklı saçlara ve saçlı deriye sahip olmanın bir göstergesi de tabii ki saç dökülmesinin son bulmasıdır. Ancak, genetik etken gibi bazı saç dökülmesi durumlarında, dökülmenin çok daha ileriki yaşlarda yaşanması da tedavinin amacı kapsamındadır. Bunu, 2 yılda kaybedilmesi beklenen saçların ömrünü 8-10 yıla kadar uzatmak şeklinde örneklendirebiliriz. Tedavi sonuçlarının ise tatmin edici düzeyde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu tip tedavilerde, kişinin ihtiyacını belirlemek en önemli konudur. Uygulama bölgesi, kişinin yaşı, sorunu ne kadar süredir yaşadığı vb. pek çok etken dahilinde bir tedavi programı, hekim tarafından oluşturulmalıdır. Ancak genel olarak tedavinin ortalama 3-6 seans şeklinde uygulandığını söyleyebiliriz. Bazı durumlarda, devam (idame) tedavisi olarak bu işlemin 6-8 ay sonra tek seanslık güçlendirme uygulaması önerilebilir. Bu bilgilerin netleştirilmesi ancak muayene sonucu mümkün olabilmektedir.
Lokal anestezik kremin kullanımı, kan alımı, kanın santrifüje edilmesi, hasarlı bölgenin dezenfekte edilişi, PRP’nin uygulanışı ve uygulama bölgesinin temizlenmesi şeklinde gerçekleşen prosedürün, ortalama olarak 30-45 dakika bir süre içerisinde tamamlanacağını söylemek mümkündür. İşlem sonrasında, sosyal yaşamı etkileyebilecek ve günlük yaşantınıza devam etmenizde sorun oluşturabilecek
hiçbir durum oluşmamaktadır. Özellikle saçarlı saçlarda, ekim sırasında (önce ve sonra) cilt kalitesini artırmak için kullanılır. Saçarlı bölgede dolaşım bozuktur ve deri altında yeteri kadar yağ dokusu yoktur. PRP ile saç ekim yönteminin başarısı artar.
Bugün itibariyle tek başına PRP yeterli olamamakta, buna takviye olarak LED’de uygulamaktayız. LED tedavisinin en önemli özelliği cildi harekete geçirerek yenileme sürecini kısaltmasıdır. Uygulanacak bölgeye göre farklı dalga boyu ve renkteki LED ışıklar kullanılır. Hücrelerin daha çabuk yenilemesini sağlayarak, ciltte onarıcı etki yapar. Özellikle PRP ile birlikte kullandığımızda seyrek olan bölümde saçların arttığı, saçların dökülmesinin azaldığı tespit edilmiştir.
Paylaş