Paylaş
Kentli insanlar olarak iki şeye tahammülümüz yok. İlki beklemeye, ikincisi de elde edememeye. Aksine, Uzak Doğu felsefesinde yaşayan insanlar da bu iki şeye harfi harfine uyarlar. Hal böyle olunca mutluluk, sağlık, tatmin, istekler vb. bizi hiç bir zaman teselli edemiyor.
İç dinginliğin dışa vurduğu, estetik ve güzellik alanında yıllardır uğraşan birisi olarak bu durumu hep kendime sorarım. Örneğin ben yiyeceklerin mevsiminde yenmesinden yanayım. Çünkü ne yiyorsak aslında biz oyuz. C vitamini deposu ve ekim - kasım - aralık aylarında ülkemizde bolca bulunan kiviye konuyu getirmek istiyorum. Küçük oluşundan mıdır nedir, bizler ona pek önem vermiyor. Bir çok meyveye gösterdiğimiz saygıyı göstermiyoruz. İşte birazcık kiviyi size anlatarak aklınızda bazı soru işaretleri oluşturmak istiyorum.
Kivi de bulunan meyve asiti, cildimizin yüzeyindeki ölü deri tabakasını hafifçe soyar ve peeling yapar. Böylece cildin rengi canlanır, yumuşar, hafif lekeler, siyah noktalar azalır. Ölü deri atıldığı için cilt yenilenir, kolajen sentezi canlanır, içten dışa doğru dolgunluğu ve esnekliği artar.
C vitamini bakımından en zengin meyvelerden biri olan kivi, aynı zamanda vücuttaki kolajenin artırılmasında da önemli rol oynar. Ayrıca bir miktar B vitamini ve zengin minerallerle doludur. Bu minerallere örnek olarak kalsiyum, magnezyum ve fosforu gösterebiliriz.
Olgunlaşmamış bir kivinin kabuklarını bir zar gibi soyun, sonra keskin bir bıçakla, mümkün olduğu kadar ince dilimlere ayırın. Ardından uzanın ve cilt tipinize bağlı olarak 10 - 15 dakika kadar bu şekilde dilimleri vücudunuzda tutun.
Paylaş