Yasemin Fatih Amato

Evdeki kahve ile kendinize nasıl bakım yaparsınız?

14 Ağustos 2018
Selülit kremleri ve gözaltı torbaları için yapılan kremlerin içeriklerine bakarsınız, çoğunda kafein bulunduğunu görürsünüz.

Kadınların en az yüzde 80’inde selülit oluşumu vardır. Öyle ilginçtir ki selülit, zayıf şişman ayırt etmez, sadece az ya da çok vardır.

Portakal kabuğunu andıran bu görüntüyü gidermek için pek çok tıbbi ve kozmetik yöntemden yararlanmaya çalışıyoruz. Yalnız teknoloji ile mesafeler yakın olsa bile hala günümüzde herkesin bunlara kolayca erişemeyeceğinin de farkındayız. O yüzden evde yapabileceğiniz basit çözümleri zaman zaman paylaşmaya çalışıyoruz. İşte bugünde evimizde bulunan öyle bir üründen yararlanacağız.

Selülit kremleri ve gözaltı torbaları için yapılan kremlerin içeriklerine bakarsınız, çoğunda kafein bulunduğunu görürsünüz. Kafein önemli bir ilaçtır. Tüm ilaçlar gibi de azı yarar, çoğu zarardır. Uykumuz geldiğinde gözlerimizi açmakta zorlanınca kahve bizi nasıl bir anda uyandırıyorsa, hücrelerimizde de benzer bir etkiye yol açıyor.

Kafein, dünya üzerindeki 60’dan fazla bitki türünün meyvesinde, tohumlarında ya da yapraklarında bulunmaktadır. Günlük hayatımızda kullandığımız başlıca kafein kaynakları; kahve, çay, çikolata, kakao ve kolalı içeceklerdir. Ama en zengin kaynak kahvedir. Çayda kahvenin beşte biri kadar kafein vardır. Kullandığımız kahve çeşitleri içinde en fazla kafein filtre kahvede bulunur; 335 ml'lik fincanda ortalama 200 mg kadar kafein vardır.

Kendinize kafeinli bir selülit kremi hazırlayabilirsiniz. Filtre kahveyi mutfak robotunda un haline getirin. Sonra da herhangi bir el kremi ile karıştırın. Bu karışımı her gün iki defa selülitli yerlerinize sürüp, bir saat bekletin, ardından yıkayın. Sonuç sizi çok şaşırtacaktır.

Yazının Devamını Oku

Yaz makyajı nasıl yapılır?

8 Ağustos 2018
Sıcak günlerde rahat her ortam bizim kurtarıcımız oluyor. Gün içinde en az 2-3 kez duşa girmek, sürekli elleri ve yüzü yıkamak bakımlı görünmeyi engelliyor. Güzel görünmek ve en önemlisi güzelliğin kalıcı olması istediğimiz ilk şey belki de. Bir de denize ve havuza giderken güzelliğimizden taviz vermesek güzel olmaz mı! Bazı yanlış düşüncelerimizin de etkisi büyük. Suya girince makyajın akacağını düşünüldüğünden makyaj yapmadan plaja gelmek örneğin. Ama doğru bir şekilde plaj makyajı yaparak güzelliğinizi plajda da korumaya devam edebilirsiniz. Nasıl mı?

AĞIR MAKYAJ YAPMAYARAK

Güneşin altında tuzlu suda ağır makyaj yapmak bize yarardan çok zarar getirecektir. Hatta daha da fazlası alerjik sorunlar yaşamanız olasıdır. Sıcak hava terlemeyi artıracağı için ağır makyaj altında ter, cilt sorunları yaşamanıza sebep olabilir. Görünmesini istemediğiniz cildimizde kusurlu bölgeleriniz varsa bunun için sadece makyaja ihtiyacınız yoktur. Bu kusurları gizlemek için renklendirilmiş güneş kremlerinden faydalanabilirsiniz. Hem güneşten korunacak hem de kendinize problem gördüğünüz yerlerinizi gizleme şansınız olacaktır. Bu etki hafif makyaj etkisi yaşatmanızı sağlayacaktır.

SUYA DAYANIKLI ÜRÜNLER KULLANARAK

Yaz ayı en çok suya girilen dönemin başında gelir. Bu durumda suya dayanıklı maskara, far ürünlerini tercih etmeniz yararınıza olacaktır. Unutulmaması gereken önemli nokta şu ki deniz suyu havuzdan daha fazla yıpratıcı olacaktır. O yüzden tek makyaj ile bütün gün aynı şekilde görüneceğinizi düşünmek yanıltıcı olacaktır. Gün ortasında makyajınızı hafif şekilde tazelemek özellikle gözlerinizin ön plana çıkmasını tekrar sağlayacaktır.

DUDAK NEMLENDİRİCİSİ SÜREREK

Deniz ya da havuzda ruj kullanmak ne yazık ki kalıcılık sağlamaz. Hafif ruj etkisi verebilmenin en kolay yolu dudak nemlendiricisi kullanmaktır. Nemlendirici parlaklık sağlarken aynı zamanda güneşin sert ışınlarından korunmanızı da sağlayacaktır. Nemlendiricilerin tek eksik yönü sıkça tekrarlanma zorunluluğudur.

ALLIK VB. ÜRÜNLERİ KULLANMAYARAK 

Yukarıda anlattığımız ürünlerin dışında özellikle allık gibi makyaj malzemeleri hala suya dayanıklı şekilde üretilemiyorlar. Hal böyle olunca akmış allığın bulunduğu bir yüz sizin canınızı sıkacaktır. Böyle ürünleri kullanmak yerine hiç kullanmamak sizi daha mutlu edecektir.

Makyaj derken sadece kozmetik alan düşünülmemelidir. Duruşunuz, saçlarınızın şekli, bakışınız, giyim tarzınız da aslında adı konmamış birer makyaj aracıdır. 

Güneşin altında tuzlu suda ağır makyaj yapmak bize yarardan çok zarar getirecektir. Hatta daha da fazlası alerjik sorunlar yaşamanız olasıdır. Sıcak hava terlemeyi artıracağı için ağır makyaj altında ter, cilt sorunları yaşamanıza sebep olabilir. Görünmesini istemediğiniz cildimizde kusurlu bölgeleriniz varsa bunun için sadece makyaja ihtiyacınız yoktur. Bu kusurları gizlemek için renklendirilmiş güneş kremlerinden faydalanabilirsiniz. Hem güneşten korunacak hem de kendinize problem gördüğünüz yerlerinizi gizleme şansınız olacaktır. Bu etki hafif makyaj etkisi yaşatmanızı sağlayacaktır.

Yaz ayı en çok suya girilen dönemin başında gelir. Bu durumda suya dayanıklı maskara, far ürünlerini tercih etmeniz yararınıza olacaktır. Unutulmaması gereken önemli nokta şu ki deniz suyu havuzdan daha fazla yıpratıcı olacaktır. O yüzden tek makyaj ile bütün gün aynı şekilde görüneceğinizi düşünmek yanıltıcı olacaktır. Gün ortasında makyajınızı hafif şekilde tazelemek özellikle gözlerinizin ön plana çıkmasını tekrar sağlayacaktır.

Deniz ya da havuzda ruj kullanmak ne yazık ki kalıcılık sağlamaz. Hafif ruj etkisi verebilmenin en kolay yolu dudak nemlendiricisi kullanmaktır. Nemlendirici parlaklık sağlarken aynı zamanda güneşin sert ışınlarından korunmanızı da sağlayacaktır. Nemlendiricilerin tek eksik yönü sıkça tekrarlanma zorunluluğudur.

Yazının Devamını Oku

Yaz aylarında neden kendinize daha fazla dikkat etmelisiniz?

30 Temmuz 2018
Havuz ve denize gün içinde sık girildiği için dikkatimiz dağılıyor

Yaz mevsimi aktivitelerin çok olduğu ve güneş altında en fazla zamanın geçirildiği dönemdir. Sıcağın etkisi ile birlikte aşırı terler az su içer bol bol yemek yeriz! Bu beslenme düzeninin farkında olmadan bize getirdiği negatif etkileri çok fazladır. Havuz ve denize gün içinde sık girildiği için dikkatimiz dağılır, yapmamız gerekenleri atlayabiliriz. İşte bu gözümüzden kaçan durumlar, mantara ve deri enfeksiyonlarına sebep olabilir. Bu gibi durumlardan korunmanın basit yöntemleri vardır. İşte o püf noktaları…

Sabah uyanır uyanmaz, muhakkak 1 bardak su için. Gün boyunca en az 2 - 3 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Bunun için yanınızda bir bardak dolusu suyu devamlı bulundurun. Nereye giderseniz gidin, önce su isteyin.

Kilolu insanlara dikkat ederseniz, bu kişiler genellikle öğün atlarlar, kaçamakları aç kalarak dengelemeye çalışırlar. Bu gibi davranışlardan kaçının. Öğün atlamak veya aç kalmak asla zayıflamaya yardımcı olmaz.

Yaz mevsiminin en büyük tuzaklarından birisi de kızartmalar ve yağlı soslardır. Oysa fırında pişmiş veya közlenmiş sebzelerle öğünlerinizin lezzetini arttırmanız mümkündür. Yaz yemekleri içinde taze bamya, semizotu, közlenmiş patlıcan ve biber, barbunya fasulyesi, börülce, deniz börülcesi, taze fasulye ve bol soğanla, domatesle yapılan rengarenk salatalar, sizi kızartmalardan uzak tutacak kadar lezzetli hazırlanabilir.

Yazının Devamını Oku

Hangi parfümü kime ve neye göre seçmelisiniz?

23 Temmuz 2018
Parfümlerin kilo algısı üzerinde etkisi var mıdır?

Kuşkusuz parfümler her tende değişik bir anlam ve derinlik kazanır. Biz hareket ettikçe kokumuz çevremize dalga dalga yayılır. Bu mevsime de hafif ve uçuşkan kokular yakışır. Özellikle denizden gelen kokular ile çevrenin büyüleyici yaşam kokusu birbirine karışınca her şey tamam olur. Limon çiçekleri, egzotik meyveler ve diğer yeşil kokular ise insanı sportif, dinamik gösterir. Aynı zamanda da oyuncu, çapkın, muzip bir izlenim bırakır.

Biraz bohem ve içgüdülere hitap eden bir tarz arıyorsanız; içinde biberiye, adaçayı veya sakin çiçek kokuları bulunan bir parfüm kullanın. Bu kokular özgür etekler, dantelli dekolte bluzlar, doğal taşlar, gümüş takılar ve küpelerle çok yakışır.

Etnik giyimi sevenlerdenseniz, iz bırakan kokular kullanmalısınız. Güçlü metalik yeşil notalar ve sedir ağacı gibi odunsu tonlar tarzınızı destekler.

Tarzınız kot pantolonla yaratılan bir şıklık ise; sade çiçek ve meyve karışımları içinden bir seçim yapmaya çalışın. Böyle “fresh” kokular çevrenizde aydınlık bir izlenim bırakır, sizi de rahat ve sıcakkanlı gösterir.

Yazının Devamını Oku

Yazın cilt korumasında yaptığımız en büyük hatalar nelerdir?

9 Temmuz 2018
Böcek ve sinek ısırıklarını önemseyin!


Kışın en çok aradığımız ve yazın da aynı şekilde en çok uzak durmaya çalıştığımız şey güneştir. Güneş ışınlarının, yararları kadar zararları da var. Hal böyle olunca kimi zaman isteyerek kimi zamanda istemeden yanlış şeyler yapabiliyoruz. İşte o yanlış yaptığımız şeylerden bazıları…

GÜNEŞ KREMİNİ YANLIŞ KULLANMAK

Öncelikle kullandığınız güneş kreminin 50 faktör altında olmaması gerekmektedir. Ve aldığınız kremin içeriğinde doğal maddelerin fazla olmasına özen göstermelisiniz. Peki sabah evden çıkarken uygulamak yeterli midir! İşte en büyük hatalardan biri de budur. Güneş kremini denize girmeden ve denize girdikten sonra dahil yaklaşık 2 saatte bir uygulamalısınız. Terleme ile cildiniz üzerinden akan güneş kremini tekrar tazelemek, yapılması gereken en önemli hareketlerden birisidir.


BÖCEK VE SİNEK ISIRIKLARINI ÖNEMSEMEMEK

Yazın uzun saatleri dışarıda geçirmek, sadece güneş ile daha fazla temas etmemizi değil aynı zamanda böcek ve sinek gibi haşerelerle karşılaşma olasılığımızı da artırır. Ten kokusu, kan grubu birçok etmen sizi böceklerin hedef tahtasına koyar. Sinek koruyucu, böcek sokmalarına karşı antiseptik kremleri yanınızda taşımanız yararınıza olacaktır. Yapılmaması gereken ilk şey sinek ya da böcek ısırması sonrası o bölgeyi kurcalamak ve kaşımak. Bu orada oluşacak tahribatı artıracak, enfeksiyon olasılığını artıracaktır.


GÜNEŞ KREMİ, KORUYUCU KULLANMAMAK

Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarıda bulunmamak belki de en kolay ve basit yöntem olacaktır. Ama mecburi olarak dışarıda geçirilen her saat, yazın bir koruyucuyu dost edinmenizi sağlamalıdır. Narin ve hassas bir cildiniz varsa eğer ki en dikkat etmesi gereken kısımda yer almaktasınız. Özellikle yazın güneş lekeleri ile baş etmek oldukça zordur ve bunun üstesinden gelmek de bir o kadar zorlayıcı bir durum olarak karşımıza çıkar. Bu durumda yapmanız gereken şey basittir, güneş kremi kullanmak!


VÜCUDU NEMSİZ BIRAKMAK

Artan vücut hararetini düşürmenin belki de hem kolay hem de en hayati kısmı su içmektir. Cildi dışarıdan korumak kadar içeriden de nemli tutmak çok önemlidir. Özellikle terleyerek atılan suyun yerine yenisi ivedi olarak konmalıdır. Hatta daha fazla su tüketmeye çalışmak organlarımızın nemli kalmasını sağlayacaktır. Su içmeyi bıraktığınız an vücudunuz dirençsiz kalarak, farklı reaksiyonlar gösterebilir. Bu yüzden yeteri kadar su içmeli ve nem dengesini korumalısınız.


EPİLASYON SONRASI DİKKAT ETMEMEK

Havanın sıcak olması giysilerin daha ince ve kısa olmasına da sebep oluyor. Bu noktada epilasyonun bizim için önemi daha da artıyor. Bir de hassas bir cildiniz varsa antacaklarım sizin için daha önemli hale geliyor. Epilasyon sonrası hemen klorlu havuza, denize girmek cildinize zarar verecektir. Kumsalda uzanmak ve güneşlenmek de aynı şekilde yanlış davranışlardan biridir. Daha da hassas hale gelen cilt tahriş olacak, güneş lekesi de dahil bazı istenmeyen lekelerin oluşması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkacaktır. Epilasyon sonrası en az 3-4 saat bu etkinlikleri yapmamanızı öneririm.


GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ KULLANMAMAK

Güneş gözlüğünü sadece yazın değil her mevsimde kullanmayı alışkanlık haline getirmelisiniz. Bu bir lüks değil artık zorunluluktur. Derecesiz, Çin malı olarak tabir edilen basit gözlüklerden sağlığınız için kaçınmalısınız. Bir güneş gözlüğünüz olsun ama dereceli ve size faydası olan, sağlıklısı olsun.


ŞAPKASIZ DIŞARI ÇIKMAK

Şapkayı sadece siz bir aksesuar olarak görüyor olabilirsiniz ama böyle düşünüyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Çünkü şapka güneş ışınlarının hem başınıza hem de cildinize ulaşmasını engeller. Özellikle büyük çevresi olan şapkaları tercih etmeniz hassas cildinizin korunmasında da büyük yarar sağlayacaktır. Önerim yaz aylarında şapkayı sadece aksesuar olarak değil aynen bir güneş gözlüğü gibi zorunlu olarak görmenizdir.


AYAK BAKIMINA GEREKLİ ÖZENİ GÖSTERMEMEK

Havanın çok sıcak olması ayaklarımızında çıplak olmasını sağlıyor. Çıplak ayak demek aynı zamanda her türlü tehlikeye açık cilt demek oluyor. Pedikürü yeni yapılmış bir ayak toz, toprak, deniz suyuna çok hassas hale gelir. Gerekli topuk ve ayak yapımı yapılmamış ayaklarda da çatlama, mantar gibi şeylerin görülmesi de olasıdır. Bu durumda ayak bakımı ihmal edilmemelidir. Bakımını yaptığınız ve hassas hale gelmiş ayaklarınızı doğrudan dış çevre ile belirli süre temas ettirmemelisiniz.

Kışın en çok aradığımız ve yazın da aynı şekilde en çok uzak durmaya çalıştığımız şey güneştir. Güneş ışınlarının, yararları kadar zararları da var. Hal böyle olunca kimi zaman isteyerek kimi zamanda istemeden yanlış şeyler yapabiliyoruz. İşte o yanlış yaptığımız şeylerden bazıları…

Öncelikle kullandığınız güneş kreminin 50 faktör altında olmaması gerekmektedir. Ve aldığınız kremin içeriğinde doğal maddelerin fazla olmasına özen göstermelisiniz. Peki sabah evden çıkarken uygulamak yeterli midir! İşte en büyük hatalardan biri de budur. Güneş kremini denize girmeden ve denize girdikten sonra dahil yaklaşık 2 saatte bir uygulamalısınız. Terleme ile cildiniz üzerinden akan güneş kremini tekrar tazelemek, yapılması gereken en önemli hareketlerden birisidir.

Yazın uzun saatleri dışarıda geçirmek, sadece güneş ile daha fazla temas etmemizi değil aynı zamanda böcek ve sinek gibi haşerelerle karşılaşma olasılığımızı da artırır. Ten kokusu, kan grubu birçok etmen sizi böceklerin hedef tahtasına koyar. Sinek koruyucu, böcek sokmalarına karşı antiseptik kremleri yanınızda taşımanız yararınıza olacaktır. Yapılmaması gereken ilk şey sinek ya da böcek ısırması sonrası o bölgeyi kurcalamak ve kaşımak. Bu orada oluşacak tahribatı artıracak, enfeksiyon olasılığını artıracaktır.

Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarıda bulunmamak belki de en kolay ve basit yöntem olacaktır. Ama mecburi olarak dışarıda geçirilen her saat, yazın bir koruyucuyu dost edinmenizi sağlamalıdır. Narin ve hassas bir cildiniz varsa eğer ki en dikkat etmesi gereken kısımda yer almaktasınız. Özellikle yazın güneş lekeleri ile baş etmek oldukça zordur ve bunun üstesinden gelmek de bir o kadar zorlayıcı bir durum olarak karşımıza çıkar. Bu durumda yapmanız gereken şey basittir, güneş kremi kullanmak!

Yazının Devamını Oku

Bisiklet binilerek form kazanılabilir mi?

9 Temmuz 2018
Saatte en az 300 kalori yakabilirsiniz.

Yaz gelince herkesin aklına kiloları gelir, daha doğrusu her denize girip çıktığında gözünün önüne gelir. Ama işte bu fazlalıklarımızdan kurtulmanın yaza uygun bazı yöntemleri var. Yüzmek, yürümek, koşmak, bisiklet kullanmak gibi…

Bisiklet, aynı yüzme gibi vücut ağırlığını hissettirmeyen bir spordur. Çünkü eklemlere fazla yük bindirmez. Tekerlekler hafif bir hareketle dönerken, siz rüzgarı kucaklayarak, sessizce ilerlersiniz. Bu arada eşsiz bir özgürlük duygusu ve neşeyle dolarsınız.

Bisikletinizin cinsine ve kullanım tarzınıza bağlı olarak, bu sporla saatte en az 300 kalori yakabilirsiniz. Bisiklet biraz oyuncak, biraz taşıma aracı gibi görünse de, bisiklete binmenin diğer sporlardan hiç aşağı kalan bir yanı yoktur.

- İnsanın moralini yükseltir,
- Savunma sistemini güçlendirir,

Yazının Devamını Oku

Selülit azaltıcı çaylar

3 Temmuz 2018
Bu çaylar bir türlü kurtulamadığınız selülit sorununuza çare olabilir.


Selülit; özellikle kadınlarda çokça görülen ve adiposit adı verilen derialtı yağ hücre gruplarının kan ve lenfatik dolaşımı bozmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Özellikle kan ve lenfatik dolaşımı etkilenen bölge, zaman içerisinde yağ hücre gruplarının arasında oluşan fibrotik bantların deride çöküntülere ve portakal kabuğu görünümüne neden olmasıyla ortaya çıkar.

Ödem; vücuda alınan sıvı ile vücuttan atılan sıvı arasındaki dengenin bozulması sonucu meydana gelir. Ödemin kendisi zararlı değildir, ancak altta yatan farklı bir durumun işareti olabileceği için, kişinin bir doktora görünmesi gerekir. Sebep ne olursa olsun, basit yaşam tarzı değişiklikleri ve ev tedavileriyle ödem semptomlarında bir miktar rahatlama sağlanabilir.


SELÜLİT AZALTICI ÇAYLAR

ERKEÇSAKALI

Halk dilinde keçi sakalı olarak bilinen bu bitki, doku ve damar büzücü etkilerinden dolayı selüliti azaltıcıdır. Doğu Anadolu ve Karadeniz yaylalarında görülen ve aktarlarda da satılan erkeçsakalı çiçeği, selülite çözüm için suyla kaynatılıp içilmelidir.


ENGİNAR YAPRAĞI

  

Yeteri kadar enginar yaprağı ince ince kıyılır. Suda haşlanır, demlendikten sonra süzülür. Aç karnına, çoğunlukla sabah erken saatlerde iki, üç bardak içilirse selülitlerden azalma olduğu gözle görülecektir.


KARIŞIK BİTKİ ÇAYI

2-3 yaprak melisa, 2 adet avakado yaprağı, 1 yaprak funda, 1 çay kaşığı ucu zencefil, bir tutam biberiye, 4-5 adet maydanoz sapı, 1 yaprak sinameki 1 su bardağına katılarak 2 dakika kaynatılmalıdır. 10 dakika kadar demlendikten sonra çeyrek limonu ekleyin. Tüketirken şekersiz içmenizi öneririm.


YEŞİL ÇAY

Antioksidan deposu olarak bilinen yeşil çay; metabolizmayı hızlandırarak, yağ oluşumuna bağlı olarak ortaya çıkan selülitlere etki eder. Yeşil çay ile birlikte zencefil, limon karışımı günlük olarak alınırsa, selülite etkisi daha hızlı olacaktır.


BİBERİYE

Aktarda satılan biberiye alınıp, kaynatılır ve günde iki bardak tüketilir. Özellikle tüm çaylarda şekersiz tüketmek gerekir. Biberiye çayını hamilelerin, yeni doğum yapmışların ve kan basıncı sorunu yaşayanların tüketmesi tavsiye edilmez.


ÖDEM SÖKTÜRÜCÜ ÇAYLAR

ELMA İLE ADAÇAYI

  

1 kırmızı elma ve 1 limonu 4 parçaya doğrayın ve bir kabın içine koyun. 1 tarçın kabuğu, 1 çay kaşığı biberiye, 1 tatlı kaşığı adaçayı ve yarım çay kaşığı karabiber ekleyin. Kabın içerisine 1 litre suyu ilave ederek kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra güzelce süzün, şeker yerine bal koyarak tatlandırıp içebilirsiniz.


NANE VE IHLAMUR ÇAYI

Yarım demet maydanoz, taze nane, 1 limon ve birkaç dal ıhlamuru 1 litre suya koyun ve kaynatın. Karışımı süzerek bir kabın içerisine alın. Sabah aç karnına 1 bardak içmeye çalışın.


KARAHİNDİBA

3-4 dakika kaynatılmış suya 1 çay kaşığı karahindiba ekleyin, sonra kapağı kapatın ve 5 dakika demlemeye bırakın. Kesinlikle ne şeker ne de bal ekleyin, bu tatlandırıcılar çünkü çayın etkisini azaltacaktır.


ZENCEFİL

  

Bir parmak ucu büyüklüğündeki zencefil parçasını soyun ve 15 dakika boyunca 1,5 bardak suda ince dilimler halinde kaynatın. Kapağı kapalı bir şekilde kaynamasına özen gösterin. İçerisine bir çay kaşığı bal ekleyin ve süzün. Dinlendirdikten sonra afiyetle içebilirsiniz.

Selülit; özellikle kadınlarda çokça görülen ve adiposit adı verilen derialtı yağ hücre gruplarının kan ve lenfatik dolaşımı bozmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Özellikle kan ve lenfatik dolaşımı etkilenen bölge, zaman içerisinde yağ hücre gruplarının arasında oluşan fibrotik bantların deride çöküntülere ve portakal kabuğu görünümüne neden olmasıyla ortaya çıkar.

Ödem; vücuda alınan sıvı ile vücuttan atılan sıvı arasındaki dengenin bozulması sonucu meydana gelir. Ödemin kendisi zararlı değildir, ancak altta yatan farklı bir durumun işareti olabileceği için, kişinin bir doktora görünmesi gerekir. Sebep ne olursa olsun, basit yaşam tarzı değişiklikleri ve ev tedavileriyle ödem semptomlarında bir miktar rahatlama sağlanabilir.

Halk dilinde keçi sakalı olarak bilinen bu bitki, doku ve damar büzücü etkilerinden dolayı selüliti azaltıcıdır. Doğu Anadolu ve Karadeniz yaylalarında görülen ve aktarlarda da satılan erkeçsakalı çiçeği, selülite çözüm için suyla kaynatılıp içilmelidir.

  

Yeteri kadar enginar yaprağı ince ince kıyılır. Suda haşlanır, demlendikten sonra süzülür. Aç karnına, çoğunlukla sabah erken saatlerde iki, üç bardak içilirse selülitlerden azalma olduğu gözle görülecektir.

Yazının Devamını Oku

Göz altında morluk oluşmaması için ne yapılmalı?

28 Haziran 2018
Akşamları yatmadan önce sıcak suyu bir kovaya koyarak...

Sabah yataktan kalktığımızda ya da akşam yatmadan önce aynaya baktığımızda onları görürüz. Gözümüzün altında yer alır, bazen tamamen kaybolur bazen de uzun süre bizi yalnız bırakmazlar. Evet aynaya baktığımızda sinirlerimizi bozan "göz altı morlukları"ndan bahsediyorum. Bu morluklar için size basit şeyler kafanıza takmayın demek isterdim ama bazen vücudumuzun erken uyarı sistemi olarak çalışırlar. Özellikle doktorlar, daha çok karaciğer rahatsızlıklarının işareti olabileceğini söylerler. 

Genel olarak kabaca aşırı tuz tüketimi, stres, yorgunluk, uykusuzluk göz altı morluklarının en önemli sebeplerindendir.

Neredeyse 10 saat ofiste başından kalmadığımız bilgisayarlara ara vermeliyiz. Uzun süre bilgisayar başında kalmayın. Uzmanlar her 5 dakikada 1 dakika gözlerinizi dinlendirin diyor.

Göz altı morluklarından kurtulmak istiyorsanız ilk önce beslenme düzeninize dikkat etmelisiniz. Çünkü göz altı morlukları vücutta birikmiş toksinlerden oluşur. Bu yüzden kahve, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklarınızı azaltmalısınız. Sabah kahvaltılarını düzenli yapmalı ve sağlıklı yiyeceklerden yemelisiniz.

  

Bir cilt kurumaya başladıysa sebebi susuzluktur. Vücudumuzun en çok ihtiyacı olan şey sudur. Sabah uyanır uyanmaz bir bardak ılık su içmek de morluk oluşumunun önüne geçebilir.

Kırışık giderici krem ve bu özellikteki nemlendiricilerden uzak durun. Onun yerine jel kıvamında rahatlatıcı nemlendiriciler kullanın.

Yazının Devamını Oku