×
Doğanın şifalı elleri biz insanların her zaman üzerinde olmuştur. Beni yakından takip eden okuyucular ve hastalarım bilir, doğanın enerjisine ve iyileştirici gücüne hep inandım. Tedavilerimde mümkün olduğunca ondan yararlanıyorum. Ama buradaki püf noktası doğru şekilde, doğru yerde kullanmada yatıyor. Aynı doğa, yanlışlığı da affetmez sizi iyileştirmek yerine daha da fazla hasta edebilir. İşte Tanrı’nın en büyük hediyelerinden biri olan doğanın içinde yer alan ‘’çay ağacı yağı’’nı anlatmaya çalışacağım.
Çay ağacı yağının dünyaya armağan olduğu topraklar Avustralya, tabii ki de Aborjin kabileleridir. Bu yağ binlerce yıldır bu kabilelerde antiseptik ve antibakteriyel özelliği ile kullanılmaktadır. Kesik, yara, mantar gibi sorunların tedavisinde birebirdir.
Mantar enfeksiyonları
Vücudumuzun tüm uzuvlarında meydana gelen mantar enfeksiyonlarında kullanılır.
Ayak tırnaklarında oluşan mantara karşı çay ağacı yağını günde 3 kez olmak üzere 3 ay boyunca rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Akne sorunu
Akneler üzerine doğrudan uygulanan yağ ile çözüm bulabilirsiniz. Tahriş olmaması için günde 2’den fazla sürülmemeli, ayrıca cildinizin alerjik durumunu yakınen takip etmelisiniz.
Sporu hayatının ortasına koyan insanların daha enerjik olmaları tesadüf olabilir mi? Ya da hayata bakış açılarının daha pozitif olması…
Sanılanın aksine spor yapmak bedeni yorar ama bu yorgunluk bitkinlik halinde olmaz. Şaşırtıcıdır ki geceleri güzel bir uyku çekerken gün içinde daha aktiftirler. Ayrıca aktif bir spor yaşantısı, fiziksel görünümlerine olumlu katkı sağladığı için öz güvenli duruşları diğer insanlara göre ciddi fark yaratır. Özetle spor yapmayan kişiler kendilerine devamlı bahaneler üretip vücutlarını sevmezler.
Her işin olduğu gibi spor yapmanın da yazılı veya yazılı olmayan bazı kuralları vardır. Aslında bu kurallar tamamen sporu yapan kişinin sakatlanmaması üzerine kuruludur. İlk başlarda spor eğitmeni kontrolünde yapılmayan antrenmanlarda kas ağrıları, eklem sakatlıkları, bel ve boyun problemleri sıkça karşılaşılmaktadır. Isınma hareketleri olmadan başlanılan ve soğuma (stretching) ile sonuçlanmayan çoğu sporda bu sonuç kaçınılmazdır.
Pilates;
- Günlük hayatta karşılaşılabilecek sakatlıkların engellenmesine yardımcı olur.
- Vücudun kas yapısını dengeli bir şekilde güçlendirerek kişinin daha ince bir görünüme sahip olmasını sağlar.
- Vücudun esnemesi ve omurgaların açılmasını,
Botoksun sadece alın ve göz kenarındaki kırışıklıkları yok etmede kullanıldığını düşünüyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesiniz. Gelin nerelerde kullanıldığını biraz irdeleyelim.
Dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda
Genellikle yanlış yatış pozisyonu nedeniyle bu bölgede kırışıklıklar meydana gelir. Cilt altına yapılacak ufak dozlarla botoks kırışıklıkları giderecektir.
Çene de meydana gelen deformasyonlarda
Gün içinde en fazla kullanılan organlardan biri olan boğazımıza bağlı çene, ister istemez en çok kırışıklığın yaşandığı yer oluyor. Zamanla portakal kabuğu görünümüne sahip olurken, botoks ile bu görüntüyü azaltmak mümkündür.
Koltuk altı aşırı terlemeyi azaltmada
Sıcak havalarda terlememiz çok normaldir. Anormal olan durumsa mevsim farketmeksizin terlemektir. Özellikle koltuk altı terlemesi yoğun insanlar giydikleri kıyafetlerde oluşan ter lekelerinden çok rahatsız olurlar. Bunu azaltmak mümkündür hem de botoks ile. Botoks uygulamasıyla tamamen aşırı terlemeden kurtulmak mümkündür.
Cilt üzerinde birçok etkiye sahip olan zeytin yaprağı, ciltteki açık yaraların temizlenmesinden tutun da ciltte oluşma ihtimali olan mantarlara kadar bir çok etkiye karşı iyileştirici özelliğe sahip bir üründür. Zeytin yaprağı bütün cilt tiplerinde düzenleyici etkiye sahiptir. Yağ düzenlediği gibi kırışıklık önleyici etkisiyle mat ciltlerde parlaklık sağlar.
Öncelikle bir bardak suyu bir kaba dökerek işe başlayalım. Sonra üzerine 1 çorba kaşığı vazelini ekleyip eritiniz. Eriyen vazelinin üzerine de 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile 2 yemek kaşığı kurutulmuş zeytin yaprağını ekleyerek iyice karıştırınız. Bu karıştırma işlemine yoğunlaşana kadar devam ediniz.
İşlemler bittiğinde 2 dakika bekletip bir fırça yardımıyla cildinize iyice yediriniz. Fırça yoksa masaj şeklinde de bu işlemi rahatlıkla yapabilirsiniz. Uygulama sonrası 30 dakika bekleyip cildinizi ılık su ile yıkayınız. Karışım güçlü bir maske olduğu için haftada bir kez uygulamak yeterli olacaktır. Bu maske cildinizdeki lekelenmeleri, kırışıklıkları, sivilceleri, akneleri ve siyah noktaları engelleyerek size pürüzsüz ve yumuşak bir cilt kazandıracaktır.
Düzenli kullanım sonrasında cildiniz o sağlıklı görünüme kavuşurken, uçuk, mantar ve virüslere karşı olan direnci de artacaktır. Sorunlu ciltlerde, tedavide büyük rol oynayan zeytin yaprağı, her cilt için uygundur. Kuru ciltler için nemlendiriciyken, yağlı ciltler içinse yağ dengeleyici özelliğe sahiptir. Zeytin yaprağı, cildinizdeki aşırı yağlanmalara, lekelere, kuruluk ve sivilcelere karşı birebir doğal ve sağlıklı bir karışımdır.
Cilt üzerinde birçok etkiye sahip olan zeytin yaprağı, ciltteki açık yaraların temizlenmesinden tutun da ciltte oluşma ihtimali olan mantarlara kadar bir çok etkiye karşı iyileştirici özelliğe sahip bir üründür. Zeytin yaprağı bütün cilt tiplerinde düzenleyici etkiye sahiptir. Yağ düzenlediği gibi kırışıklık önleyici etkisiyle mat ciltlerde parlaklık sağlar.
Öncelikle bir bardak suyu bir kaba dökerek işe başlayalım. Sonra üzerine 1 çorba kaşığı vazelini ekleyip eritiniz. Eriyen vazelinin üzerine de 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile 2 yemek kaşığı kurutulmuş zeytin yaprağını ekleyerek iyice karıştırınız. Bu karıştırma işlemine yoğunlaşana kadar devam ediniz.
İşlemler bittiğinde 2 dakika bekletip bir fırça yardımıyla cildinize iyice yediriniz. Fırça yoksa masaj şeklinde de bu işlemi rahatlıkla yapabilirsiniz. Uygulama sonrası 30 dakika bekleyip cildinizi ılık su ile yıkayınız. Karışım güçlü bir maske olduğu için haftada bir kez uygulamak yeterli olacaktır. Bu maske cildinizdeki lekelenmeleri, kırışıklıkları, sivilceleri, akneleri ve siyah noktaları engelleyerek size pürüzsüz ve yumuşak bir cilt kazandıracaktır.
Özellikle güneş ışığından etkilenen kişilerde deri kalınlaşması meydana gelir. Deri doğal korumasını artırmak için cilde rengini veren hücreler daha fazla renk maddesi salgılarlar. Uzun süre güneşe maruz kalan deride; zaman içerisinde incelme, elastikiyetin bozulması (kırışıklık), kuruluk, lekelenmeler, kılcal damarların belirginleşmesi görülür.
Leke tedavisinde güneş koruyucular önemli bir yer tutar. Kapalı ortamlarda bile kullanılmalı, günlük yaşamın bir parçası haline getirilmelidir. Leke tedavisi sürecinde renk açıcı kremlere ve peeling yöntemlerine başvurulmaktadır. Renk açıcı kremler; hidrokinon, retinoik asit, azeleik asit, kojik asit, arbutin ve glikolik asit gibi maddeler içerdikleri için bir uzman kontrolünde uygulanmalıdır.
Peeling de leke tedavisinde kullanılan başarılı bir yöntemdir. Cildin alt katmanına kadar ulaşan sorunlarda bu yöntemi uzun şekilde kullanmak başarıya giden yolda önemlidir. Bu yöntem hem deride lekeli olan hücrelerin soyularak atılmasını sağlar hem de ciltteki renk hücrelerinde renk üretimini baskılar. Leke dışında yıpranma, kırışıklık cilt renginde matlık varsa uygulanacak doğru peeling ile cilt rengi açılacaktır. Bu sayede canlılık ve sağlıklı bir görünüm kazanılacaktır.
PRP'de cildi korumaya yardımcıdır. Bu uygulamada kişiden alınan kandaki tamir gücü yüksek olan trombositler plazma ile ayrıştırılıp, yeniden kişinin cildine enjekte edilir. Hızlı sonuç veren bir antiaging yöntemidir.
Cilt soğuk havada nem kaybını karşılamak için, normalden fazla yağ üreterek reaksiyon verir. Bu da akne ve siyah nokta oluşumunu artırır. Bu yüzden derin nemlendirme yapan serum ve maskelerin kullanımı, mevsime ve cildin mevsimsel ihtiyaçlarına uygun ürünler kullanmaya dikkat edilmelidir. Cilt tipine uygun temizleyiciler ve nemlendiriciler kullanılmadığı zaman gözenekler tıkanıp siyah nokta, komedon ve akne oluşumu kaçınılmazdır.
Mezolift yöntemiyle yaz boyunca güneş, nem ve sıcaktan etkilenmiş cildinizi gençleştirirken kış mevsimine de yepyeni sağlıklı bir görünümle adım atabilirsiniz. Stres, hava kirliliği, güneşin zararlı ışınları ve geçen yılların ciltteki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak mümkündür. Sigara ve alkol kullanımı nedeniyle zarar gören cildin yeniden yapılanmasını sağlar. Yüz, boyun, dekolte ve özellikle el bölgesinde oluşan kırışıklıkları ve yaşlanma etkilerini geriletir.
Bunları yapmayı unutmayın!
Güneşin vücudumuz ve cildimiz üzerindeki etkileri küresel ısınma, sera gazı etkisi ve ozon tabakasındaki delik yüzünden günden güne gözle görülür şekilde artmaktadır. Eski dosttan düşman olmaz sözü doğru olmakla birlikte güneş için aynı şeyi söylemek pekte mümkün değildir. Ayrıca değişen güneş değil dünyamızın kendisidir. O yüzden güneşin yararlarını ve zararlarını bilmek bizim için önemlidir. Peki doğrudan uzun süre güneşe maruz kalan ciltte neler meydana gelir?
Güneşe maruz kalan ciltler, kendini korumak için kalınlaşır, kabalaşır ve sertleşirler. Ayrıca güneş, serbest radikallerde artış meydana getirirken deri hücrelerindeki genetik yapıyı bozarak kanser hücrelerinin çoğalmasına neden olur.
Güneşte kaldıkça, derideki lifler dejenere olur. Cildi gergin, esnek ve pürüzsüz tutan doğal yapı bozulur. Herkes güneşten aynı sürede veya aynı ölçüde etkilenmez. Bazıları güneş hasarlarına karşı daha dayanıklı olurken, bazılarında da hemen yanık ve lekeler meydana gelir.
D vitaminin %80’ni güneş ışınları ile açığa çıkar. Özellikle Mart ve Ekim ayları arasında kalan dönem en uygun dönemdir. Bu bahsedilen aylar arasında 15 dakika güneşlenmek yararınıza olacaktır. D vitamini kolesterol içerikli maddenin ultraviyole ışınlarına maruz kalmasıyla oluşur. Güneş ışınlarına maruz kalan vitamin öncü maddeye dönüştükten sonra değişime uğrar. Ve sonunda aktif D vitaminine dönüşür.
Fazla güneşlenen insanların cildi zamanla kalınlaşır, sertleşir ve kırışık çizgileri derinleşir. Çünkü güneş ışınları cildi gergin, esnek ve pürüzsüz tutan doğal yapıyı bozar. Belirtileri de;
Öncelikle ıslak mendiller doğal ürünler değillerdir bunu kabul ederek işe başlamak gerek. Doğallıkla da kastettiğimiz şey sadece su ve bezden oluşmazlar. İçeriği marka ve çeşidine göre farklılıklar gösterir. Kullanım sırasında içeriğinde bulunan sıvı kullanılan bölgeye temas ederek cildin gözeneklerinden alt tabaka yani dermis katmanına nüfuz eder. Biriken bu kimyasallar ciltte hastalıkların oluşmasına neden olabilirler. Aynı zamanda elde kullanılan ıslak mendil sonrası tuttuğumuz yiyecekler aracılığıyla da vücudumuza giren bu kimyasallar sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verebilirler. Islak mendilin neden olduğu bu durumlar ölümcül olmasa da ciddi cilt hasarlarına neden olabilir. Bunun için ıslak mendil kullanımından sonra mutlaka o bölgenin yıkanması gerekmektedir.
Islak mendillerin öncelikle alkolsüz olmasına dikkat etmelisiniz. Yenidoğan ıslak mendillerinde pamuktan üretilmiş olup sadece su ile ıslatılmış olması önemlidir. Mendilde var olan alkolsüz ve paraben free bileşimi hızlı ve güvenilir bir temizlik sağlar. Ayrıca hijyen açısından da içinizin rahat olmasını sağlar. Ürünün hijyenik, dermatolojik ve klinik olarak test edilmiş olduğuna, boyar madde içermemesine, PH değerinin bebek cildi ile uyumlu olmasına ve hipoalerjenik olmasına dikkat etmek gerekir.
Bebek ıslak mendillerinin seçiminde olabildiğince titiz davranılması gerekmektedir. Bebeğinizin cildinin tahriş olmaması için ıslak mendil kullanımına dikkat etmeniz gerekir. Altını değiştirdikten sonra hafif aralıklarla kullanım en ideal olanıdır. Ayrıca ıslak mendili cildin yüzeyine çok fazla bastırmadan kullanmaya çalışmalısınız. Yani yapacağınız yüzeysel bir temizlik yeterli olacaktır. Çünkü bebeklerin cildi sanıldığından da çok daha hassas olur. Bu hassaslığa hakim olmak için de ıslak mendilleri düzenli ve dikkatli kullanmalısınız. Her mendili sadece bir kere kullanıp çöpe atmanız da sağlık açısından yararlı olacaktır.
Öncelikle ıslak mendiller doğal ürünler değillerdir bunu kabul ederek işe başlamak gerek. Doğallıkla da kastettiğimiz şey sadece su ve bezden oluşmazlar. İçeriği marka ve çeşidine göre farklılıklar gösterir. Kullanım sırasında içeriğinde bulunan sıvı kullanılan bölgeye temas ederek cildin gözeneklerinden alt tabaka yani dermis katmanına nüfuz eder. Biriken bu kimyasallar ciltte hastalıkların oluşmasına neden olabilirler. Aynı zamanda elde kullanılan ıslak mendil sonrası tuttuğumuz yiyecekler aracılığıyla da vücudumuza giren bu kimyasallar sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verebilirler. Islak mendilin neden olduğu bu durumlar ölümcül olmasa da ciddi cilt hasarlarına neden olabilir. Bunun için ıslak mendil kullanımından sonra mutlaka o bölgenin yıkanması gerekmektedir.
Islak mendillerin öncelikle alkolsüz olmasına dikkat etmelisiniz. Yenidoğan ıslak mendillerinde pamuktan üretilmiş olup sadece su ile ıslatılmış olması önemlidir. Mendilde var olan alkolsüz ve paraben free bileşimi hızlı ve güvenilir bir temizlik sağlar. Ayrıca hijyen açısından da içinizin rahat olmasını sağlar. Ürünün hijyenik, dermatolojik ve klinik olarak test edilmiş olduğuna, boyar madde içermemesine, PH değerinin bebek cildi ile uyumlu olmasına ve hipoalerjenik olmasına dikkat etmek gerekir.
Bebek ıslak mendillerinin seçiminde olabildiğince titiz davranılması gerekmektedir. Bebeğinizin cildinin tahriş olmaması için ıslak mendil kullanımına dikkat etmeniz gerekir. Altını değiştirdikten sonra hafif aralıklarla kullanım en ideal olanıdır. Ayrıca ıslak mendili cildin yüzeyine çok fazla bastırmadan kullanmaya çalışmalısınız. Yani yapacağınız yüzeysel bir temizlik yeterli olacaktır. Çünkü bebeklerin cildi sanıldığından da çok daha hassas olur. Bu hassaslığa hakim olmak için de ıslak mendilleri düzenli ve dikkatli kullanmalısınız. Her mendili sadece bir kere kullanıp çöpe atmanız da sağlık açısından yararlı olacaktır.
Kuşburnu; iyileştirici özelliklerinden dolayı eski Mısır, Maya ve Аmerikan yerlileri tarafından kullanılan tedavi edici özelliklere sahip bir üründü. Öyle ki, kuşburnundan çıkarılan yağ enfeksiyon direncini artırmak için önce şurup haline getirildi sonra da Britanya’da savaş dönemlerinde insanlara içirildi.
Kuşburnu bitkisi; içerdiği bol C vitamini ile bilinmektedir. Bunun haricinde A vitamini olan karoten, B1, B2, E ve K vitaminlerini içeriğinde barındırır. Mineraller bakımından da zengin olan bitki de; sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, mangan, bakır, çinko, sülfat, klorür ve nitrat bulunur. Yapısına baktığımızda tüylü ve çok sayıda tohuma sahip olduğu görülür. 3 metreye kadar uzayabilen boyu ile bitki çok güzel kokulu beyaz çiçekler açar. Daha sonrasında dökülen çiçekler meyveleri oluşturur.
15-20 yıl öncesine kadar Anadolu kahvelerinde insanların sıkça içtiği çay türü de olan kuşburnu, bugün kozmetik alanında daha fazla kullanılmaktadır. Özellikle yağı ile şifa dağıtmaya devam etmektedir.
Yağının içeriğinde;
- Linoleik asit - Omega 6 yağ asidi,