Yasemin Boran

Yasemince

6 Haziran 1998
İstekler ve hayallerİmajine etmek... Zihnin içinde düşüncenin görüntüsünü oluşturmak... Hayal kurmak... Evet, konumuz hayaller... Ve tek gerçekleşecek olan şey de hayal. Önce arzu ederiz... Düşünürüz... Veee sonra hayal ederiz... Hayallerimiz bizi harekete geçirir... Duygularımız ve isteklerimiz artar, içimizde büyük bir itici güç oluşur. Şimdi bu yazıyı okuyan bazı kişiler diyebilirler ki, benim imajinasyon yeteneğim yok. Yani düşüncelerimi zihnimin içinde oluşturamıyorum. Göremiyorum... Gerçekten de herkes zihninin içinde düşünceleri, objeleri resim olarak göremez. Fakat, bu durum imajinasyon yeteneği olmadığını göstermez. Kişilerin yapılarına ve zihinsel yeteneklerine bağlı olarak imajinasyonun farklılık gösterdiği bilinmektedir. Sayılarla, mantık ve muhakeme yeteneği yüksek, matematik kafaya sahip olanlarda imajinasyon daha çok ses ya da fikir biçiminde olmakta, resim biçiminde görüntüler pek oluşmamaktadır.Buna karşılık resim, heykel, sinema benzeri gösteri sanatlarına ve edebiyata yönelik bir yapıya sahip olanlar, düşünceleri resim olarak zihinlerinde imajine etmektedirler. Ayrıca, bu tipler koku imajinasyonuna da sahiptirler. Tabii hem resim hem ses hem de koku imajinasyonuna sahip olanlar da var. Ve bunların zihinsel aktiviteleri çeşitli yönlerde kolayca hareket edebiliyor. Yani hem edebiyat hem de matematik kafaya sahip oldukları için imajinasyon yetenekleri de daha yüksek olabiliyor. Ancak, bir de şöyle bir durum var; Kişinin dikkatini yönelttiği alan... Önce çevrenizde bulunan şeylere bakarsınız. Bu esnada en yakınınızda bulunanlar dikkatinizi çeker. Tabii bu arada dikkatinizi yönelten ve sizi etkileyen faktörler de vardır. Bunlar özellikle en yakınınızda bulunan kişiler olur... Ya da hayranlık duyduğunuz şahıslar... Onların ilgilendikleriyle ilgilenir ve o alanda gelişmeye başlarsınız. İşte bu noktada sahip olduğunuz yeteneklerden bir tanesini öne çıkartırsınız. O an için hayaliniz, seçtiğiniz modele benzemektir... Bu seçiminizde rol oynayan en önemli unsur, sizin içinizde var olan potansiyeli harekete geçiren duygulardır. Yani kendinize model olarak seçtiğiniz kişinin ortaya koyduğu güç, sizi cezbeder. Ve siz de öylesi bir güce ulaşabilmek için onun izlediği yolu ve ortaya koyduğu davranışları örnek olarak alıp hayalinizde kendiniz için yaratırsınız. Tabii hayalinizin peşinden giderken çevrenizde dikkatinizi çekebilecek başka olaylar ve şahsiyetlerle karşılaşırsınız. Bu kez ilginizin yönüyle birlikte arzularınız da değişmeye başlar. İlerlediğiniz yolda karşılaştığınız şeyler sizi yeniden oluşturur. Yani yeni arzular içine girer ve yepyeni duygularla harekete geçersiniz. Ya da içinizdeki arzular yavaş yavaş azalmaya başlar. Genellikle isteklerin olmadığını görmek, kişiyi karamsar ve güvensiz yapar. Boş hayaller içine girip zaman kaybedersiniz. Ve hayallerinizin gerçekleşmeyeceğine emin olursunuz. Bunun sonucunda karamsar hayaller kurmaya başlarsınız. Üstelik bu karanlık hayallerin gerçekleşmesi olasılığı çok daha yüksektir. Çünkü, farkında olmadan gerçekleşen hayallerin püf noktasını yakalamışsınızdır. Kuvvetli bir beklenti içine girmeden, hırs yapmadan, kendinizi gerilim içine sokmadan yarattığınız hayaller gerçek olur. Kendinizi öylece bıraktığınız isteklerinizle karşılaşırsınız. Hem de oldukça hızlı bir biçimde.
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

31 Mayıs 1998
Yüzüklerin efendisiÜç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları'naYedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar'aDokuz yüzük Ölümlü İnsanlar'a, ölecekler ne yazıkBir Yüküz gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda Kara tahtında oturan Karanlıklar Efendisi'neHepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacakHepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak Gölgeler içindeki Mordor Diyarı'ndaTek kelimeyle muazzam bir eser. Şimdiye kadar okuduğum kitapların arasında diyebilirim ki, en güzeli. Hem edebi açıdan hem de içerik açısından. Metis Yayınları'nın hazırladığı ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ adlı bu eser J.R.R. Tolkien'in 60'lı yıllarda büyük patırtılara yol açmış. Daha önce yazdığı ‘‘Hobbit’’ isimle eser daha çok masal türünde algılandığı için çok fazla üzerinde durulmadıysa da ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ piyasaya çıktığı zaman olanlar olmuş. Çünkü Tolkien, ‘‘Hobbit’’te oluşturduğu yepyeni bir ‘‘dünya yaratma’’ yeni bir dünya mitolojisi yazmaktaki ısrarı ‘‘Yüzüklerin efendisi’’nde en üst boyutlara ulaşmıştır. Tolkien'in bu kitabı dünyaya ait değildir. Daha doğrusu dünyaya aittir de, bizim bildiğimiz dünyaya ait değildir. Ne bildiğimiz dünya tarihinden, ne de şimdiye kadar duyduğumuz kahramanlardan hiçbirine atıfta bulunmamakta, ne topluluk, ne de her hangi bir kültürün izini taşımamaktadır. Yüzüklerin efendisinde anlatılan dünya tamamen kendine özeldir. Bildiğimiz dünyaya ait ne bir sembol ne de bir motif aramadan okunması gerekir. Çünkü, bütün olaylar kitabın içinde anlatılan dünyaya aittir. Ve bu dünya, bizim tanımadığımız bir dünyadır. Tanıdık, bildik ne varsa, herşeyi unutup hiç bir benzetme yapmadan okunmalıdır. Bütün bu anlattıklarımdan ne kadar etkilenmiş olduğumu anladınız sanırım. Ancak, siz de okuduğunuz zaman benim kadar etkileneceğinizden eminim. ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ herşeyden önce bir kitabın çok iyi denilmesi için gerekli bütün şartları içinde barındırıyor. Üstelik mükemmel bir tercüme yapılmış. Tanımlar titizlikle seçilmiş ve son derece akıcı bir dille yazılmış. Evet, gerçekten son yıllarda okuduğum en müthiş kitap. Tabii bunu söylerken birden daha önce okuduğum zaman çok beğendiğim kitaplar zihnimin içinden birbiri ardına geçmeye başladı. Hatta neredeyse konuşur gibi ‘‘Biz iyi değil miyiz’’ dercesine, darılırcasına resmi geçit yapıyorlar. Ve ben düşünüyorum. Acaba, en son olan ‘‘en’’ iyi mi? Sanırım kişinin birikimi, ruh hali, içinde bulunduğu atmosfer ‘‘en’’ hissettiren ciddi bir neden. Ve insan tüm hayatı boyunca öğrendiklerinin üzerine gelenleri değerlendiriyor ve buna göre iyi ya da kötü yorumlamasını yapıyor. Tabii bu durumda kişinin nereden baktığı, olayları hangi pencereden gördüğü de bu yorumu etkileyen önemli bir faktör. Neyse, bütün bunları bir kenara bırakalım. Benim baktığım pencereden (Aslında tek bir pencereden baktığım söylenemez) bu kitap mükemmel gözüküyor. Hatta neredeyse bulunduğum yerle öteki tarafı ayıran pencerinin dış kısmında, kitabın içinde anlatılan bütün olaylar varmış gibi, hareket halindeymiş gibi görünüyorlar. Üstelik sadece bana öyle gelmiyor. bu kitabı bana tavsiye eden, hatta üşenmeden gidip alan ve hediye eden Sevgi Saygı şu ara kitabın ikincisini okuyor ve diyor ki; ‘‘İkincisi birinci kitaptan da daha mükemmel. Okurken sanki onların (Kitaptaki şahsiyetler) hepsi varmış gibi hissediyorum.’’ (Bu arada hemen hatırlatayım ‘‘Yüzüklerin efendisi’’ tam üç kitaptan oluşuyor.)İşte, demek ki, olanlar sadece bana olmuyormuş. Kitabı okuyan herkese oluyormuş. Çok ileri gittim galiba. Herkese aynı şeyler olmayabilir, pek tabii. Ne de olsa Sevgi Saygı bir senaryo yazarı. Yani düş gücü çok gelişmiş, imajinasyon yeteneği yüksek biri. Fakat, yine de, şimdiye kadar bildiklerinizi, öğrendiklerinizi bir kenara bırakarak okumayı başarabilirseniz, dünyanın yepyeni bir tarihinin keşfine çıkabilir, büyük bir keyifle düş gücünüzü geliştirebilirsiniz, diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

30 Mayıs 1998
İkizler'in genel özellikleriYöneticisi: MerkürElemanı: HavaKarakteri: DeğişkenUğurlu rengi: YeşilUğurlu sayısı: 3Uğurlu günü: ÇarşambaUğurlu taşı: Yosunlu akik.Uğurlu bitkisi: Maydonoz, civan perçemi.Anlaştığı burçlar: Terazi, Kova, Koç, Aslan.Zıt burcu: Yay (Zıtlaşsa da anlaşır)Anlaşamadığı burçlar: Başak, Balık.İkizler Burcu’nun en belirgin özelliği çevrelerinin daima güzel ve ilginç şeylerle dolu olmasını istemeleridir. Manzaralı ve çekici bir evde yaşamak isterler. Akıllı, araştırıcı ve yaratıcı oldukları halde aynı durumda ve aynı ortamda kalmaktan sıkılırlar. Bu nedenle de çoğu kez (Kendileri daima aksini ifade eder) başladıkları bir işin sonunu getiremezler. Zihinsel faaliyetleri diğer burç insanlarından çok daha hızlı olduğu için genellikle anlatılanların çoğunu dinleyemezler. Çünkü, daha konuşmanın başında konuyu kavrar ve yorum getirirler. Bu nedenle karşılarındaki kişinin sözünü keser veya dinlemeye devam etmezler. Tabii bu durumda olayların derinliğini kavrayamazlar ve gerçeği yüzeysel biçimde anlarlar. Zaten bir İkizler'in gizli nedenleri kavramak gibi ne bir düşüncesi ne de sabrı vardır. Yeryüzünü gökyüzünden görmek ve algılamak daha çok hoşlarına gider. Yoksa, yeryüzündeki bir kayanın tepesinde çakılıp kalmaktan hiç hoşlanmazlar. Doğanın sağladığı mevsim değişimlerindeki uyumu İkizler tiplerinde rahatlıkla görebilirsiniz. Değişimler karşısında gösterdikleri adaptasyon o derece yüksektir ki, sanki dengelerini bu sayede koruyabildiklerini sanırsınız... Gerçekten İkizler için, monoton, durağan ve kararlı bir süreklilik dengelerinin bozulmasına neden olabilir. Böyle bir durumda enerjilerini denetleyemezler ve oldukça güçlü tepkiler gösterebilirler. Hatta çevrelerinde ekşimsi bir hava yaratabilirler.Tekdüze devam eden bir ortamda veya yeni girdikleri bir çevrede rahatsızlık duydukları zaman (Bu hal onlarda köşeye kıstırılmış gibi bir duygu uyandırır) son derece alaycı ve rahatsız edici olurlar. Yapıcı ve coşkulu enerjileri tersine döner. Tabii bunun sonucunda iç dengeleri bozulur ve sağlık sorunları ortaya çıkar. Depresif bir hal içine girebilirler. Bu esnada salgı bezleri düzensizleştiği için çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Bu durumda civan perçemi çayı rahatlatıcı olacaktır. Ayrıca, kendi yapılarının farkına varıp kavrayış güçlerini kullanabilirlerse dengelerini korumayı başarabilirler.
Yazının Devamını Oku