Yalçın Doğan

‘Buz Tutardı Resmi Yalanlar’

8 Eylül 2012
YENİ Türkü’nün son albümü yaz aylarının en çok dinlenen parçalarını bir araya getiriyor. O albümde yer alan “Şimdi ve Sonra” aylardır dillerden düşmüyor:<br><br>“Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar / asfaltlar ışıldar / buz tutardı resmi yalanlar,

Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar / bu zulüm, bu sevda bitmezmiş / sevmek bir halkı sevmekse / aşk o zaman sevmekmiş,
Şimdi ve sonra, ne zaman kar yağsa / elim, gönlüm, çocukluğum buz tutar”. Bu parça neden o kadar sık dinleniyor? “Buz tutardı resmi yalanlar” neden bu kadar çok tutuyor? Çünkü, yaşadığımız pek çok facianın ne nedeni ortaya çıkıyor, ne sonucu. Çoğu bilerek, unutulmaya terk ediliyor.
Kaza, el bombası, Pakistan, fünye ve devamına kimse inanmıyor. Sosyal medyada, sokakta, ikili – üçlü konuşmalarda herkes “resmi yalanlardan” söz ediyor. “Bu kazadır” yönündeki resmi açıklamalar artık kimseyi tatmin etmiyor.
Gerçekten kaza bile olsa, “Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar” dizesine geliyoruz. Hazin bir durum.
TAMAYLIGİL’İN İZLENİMLERİ
Patlamadan hemen sonra Afyon’u izlemeye başlayan, daha sonra Afyon’a giden CHP Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ile konuşuyorum dün. İzlenimleri şöyle:
“-Halk önce deprem oldu sanmış. Patlamayı duyunca büyük şoka girmiş.

Yazının Devamını Oku

Olağan Türkiye tablosu

7 Eylül 2012
TEĞMEN su ürünleri mühendisi. Güneydoğu’da teröre karşı savaşıyor. Yüzbaşı mimar.

Güneydoğu’da teröre karşı savaşıyor. Askerliğinin bitmesi için gün sayan Mehmetçik mühimmat deposuna girmiş, el bombası sayıyor.

Askeri helikopter düşüyor, beş asker şehit oluyor.  Bu bir kaza. Uludere yolunda minibüs hendeğe yuvarlanıyor, dokuz asker, bir korucu şehit oluyor. Bu bir kaza. Önceki akşam Afyon’daki facia, yirmi beş asker şehit düşüyor. Bu bir kaza. Terörde şehit düşenler ayrı.

Her gün bir felaketten ötekine koşan Türkiye’de nasıl oluyor da, bu kazalar üst üste geliyor. Artık hiç kimse bunların kaza olduğuna inanmıyor.
Kaza olsa bile, bunca insanın ölümü Türkiye’de neyi değiştiriyor? Bir sonraki kazayı önlüyor mu? Ölüm herkese artık eşit mesafede, Güneydoğu’da yaşamak şart değil. İşte Foça, işte Gaziantep, işte Afyon. İster sivil, ister asker.

Yazının Devamını Oku

Anlaşılan devlet yolsuz kaldı

6 Eylül 2012
SABAHIN erken saatinde denizde dayanılmaz bir koku, b.k kokusu. Pırıl pırıl sularda, temizliğinden dolayı mavi bayrak açılmış koylarda.

O koyda, yandaki ve öteki koyda tekneler demir atmış, günlerdir yerinden kımıldamıyor. Tekneler pis su tanklarını gecenin geç saatlerinde ya da sabah gün ışırken bulundukları koylara boşaltıyor. Al sana pislik, al sana pis koku.

Ege ve Akdeniz’de mavi yolculuğa çıkmış olanlar şaşkın, ne bu koku, bu pislik ne? Nerede denetim? Durun, acele etmeyin, hele mevsim bir dönsün, tekneler kendiliğinden o koyları terk etsin, bakarız o zaman şu denetim işine.

Liman yönetmeliği site, otel, motel ve benzeri tesislerin önünde, kıyının 200 metre açığına kadar mesafede demir atmayı yasaklıyor. Yasaklasın, kime ne?
JET SKİ CİNAYETİ
Pislik yetmez, sırada jet ski gösterileri var. Adam denizde eğlenecek, eğlencesi jet ski ile hız yapmak, yüzüne rüzgar çarpacak, dalgada bir sağa, bir sola dümen kıracak. Ohhh, keyfe bak. Kime ne, keyif onun.

Yazının Devamını Oku

Bize ne oluyor

5 Eylül 2012
“SUSTU Another Life Gazinosu, sustu şarkılar, paletimde renk, fırçamda şekil sustu”.

Hepimiz susuyoruz. Bekir Sıtkı Erdoğan’ın dizesindeki gibi, hayat suskunluğa dönüyor. Ürkeğiz, tedirginiz. Birbirimize bakıyoruz, meçhul bir boşluğa bakar gibi. Susuyoruz. Kaygıyla dolu sorular dalga dalga benliğimizi sarıyor.

Gazeteciliğim kırkıncı yılına doğru yol alırken, hiç olmadığı kadar, uzun bir tatili geride bırakıyorum. Uzun tatilde sorular çok uzun. Tatilse, adı tatil, yoksa kendisinin tatille ilgisi yok.

Bir aylık süre içinde Batı bölgelerinde dolaşırken, gördüğüm en çarpıcı değişiklik, yazın ve tatilin tadı yok. Öylesine yok ki, eğence mekanlarında, çalsın sazlar oynasın kızlardan eser yok. Eskisi gibi, ne çalan saz var, ne oynayan kızlar. Her gece Bodrum kepenkleri indirmiş.

Öylesine indirmiş ki, bir yerde saz çaldı mı, insanlar garip garip bakıyor, “siz ne yapıyorsunuz” diye, onları sorguluyor. 

Yazının Devamını Oku

Kürtaj turlarına gözaltı

4 Ağustos 2012
TAYLAND’a detoks turları. Yüzünü, gözünü düzeltme merakıyla.

Uzak Doğu’ya eğlence turları. Uzaklarda eğlenme merakıyla.
Amerika’ya sağlık turları. Kalp yetmezlikleri, by-pass, kanser tedavisi ve devamı kaygısıyla.
Bu turlardan bazılarını desteklemek üzere, turizm şirketleriyle çeşitli hava yolları şirketleri arasında anlaşmalar yapılıyor.
Tersinden de anlaşmalar var. Değişik amaçlarla, örneğin turizm, seminer, ticaret nedeniyle Türkiye’ye guruplar halinde gelmek isteyenlere bu kez THY kolaylık gösteriyor, dış turizm şirketleriyle anlaşmalara gidiyor.
Farklı türlerde tur düzenlemek olağan işlerden biri.
OY KAYBIEn çok oy kaybına hangi nedenle uğruyor AKP? Kürtajı ve sezaryeni yasaklamakla, o yöndeki açıklamalarla.
Bir araştırmaya göre, kürtaj yasaklaması nedeniyle AKP tek kalemde yüzde 7.5 oy kaybına uğruyor. Aynı araştırmaya göre, kadınların yüzde 50’den fazlası oyunu AKP’ye veriyor. Ancak, kürtaj ve sezaryen yasağı ve buna dönük tartışmalar nedeniyle yine kadınların önemli bölümü AKP’den vazgeçme eğiliminde.

Yazının Devamını Oku

Barzani bildiğiniz gibi, çizdiği yolda

3 Ağustos 2012
IRAK’taki senaryonun tekrarı gibi. Adını bilmediğimiz, haritalarda yerini gösteremeyeceğimiz Suriye kentleri artık bizim öncelikli ilgi alanımız.

Suriye’nin Afrin ve Kobani kentleri ile çevresi. PKK demokratik özerk bölgelerini bu kentlerde ilan ediyor. Aynı yerlerde kendi belediye başkanlarını göreve getirdiği gibi, KCK mahkemeleri kuruyor.

Ne zaman? Irak’taki senaryonun tekrarı gibi. Irak’ta Saddam devriliyor, Kuzey Irak fiilen Irak’tan kopuyor ve Barzani liderliğinde Kürtler kendi özerk bölgesini ilan ediyor.

Suriye’de Esad rejimi çöküyor, orada uzun süredir faaliyet sürdüren PKK (PYD) hemen demokratik özerk bölgesini ilan ediyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu bizlere bu durumu istediği kadar küçük göstermeye çalışsın, Türkiye açısından Kuzey Irak sendromuna şimdi Kuzey Suriye sendromu ekleniyor. Terör tehdidi artık iki ülkeden gelecek ve geliyor.
Bunlar olurken, Türkiye kaynaklı çok ilgi çekici bir açıklama göze çarpıyor. Halkların Demokratik Kongresi Suriye’deki yeni oluşuma selam gönderiyor.

BİR İKEN İKİ

Davutoğlu’nun Barzani ile görüşmesi bu zamana rastlıyor. 2006’da, 7’de, 8’de, 9’da “biz aşiret reisleri ile görüşmeyiz” diyen AKP Hükümeti şimdi Dışişleri Bakanını aşiret reisi ile görüşmeye gönderiyor.

Yazının Devamını Oku

Davalı firma ihalede ön sırada

2 Ağustos 2012
STOK yok, durum sıkışık, çipli pasaport için bekleme devam ediyor. Eldeki çipli pasaportlar talebi karşılamaya yetmiyor. Geçen yıl Fransa ile başlayan siyasal soruna, teknik sorun ekleniyor.

Bu konu bir kaç ay önce gündeme geldiğinde, pasaport almak isteyenleri haklı olarak telaş sarıyor. İnsanlar yeni pasaport için üç, dört ay beklemek zorunda kalıyor.
Çipli pasaportları bir Fransız firması üretiyor. O firma geçtiğimiz Aralık ayında en düşük fiyatı vererek, ihaleyi kazanıyor.
Aynı tarihte Fransa Parlamentosu Ermeni Soykırım Yasasını kabul ediyor. Her ne kadar, daha sonra Fransız Anayasa Konseyi yasayı iptal ettiyse de, Türkiye ile Fransa arasında ipler kopuyor. Bu kopuşun sonucunda, Türkiye çipli pasaport ihalesini kazanan Fransız firmasıyla anlaşmayı iptal ediyor.
Bunun dışında, Fransız firmasının ürettiği çipli pasaportlarda teknik sorun çıkıyor, durum TÜBİTAK raporu ile kayıtlara geçiyor.

AYNI FİRMA

Anlaşma iptal edilince, ihaledeki ikinci firma devreye giriyor, ancak talepler hemen karşılanamıyor, pasaport alacak olanlar beklemeye giriyor.
Bekleme sürerken, birkaç gün önce, Darphane yeni bir pasaport ihalesi açıyor.

Yazının Devamını Oku

Bomba sesleri düğün evinden geliyor

1 Ağustos 2012
ARKASI kesilmeyen top sesleri bebekleri korkutuyor, uykularından uyandırıyor, analar, babalar küçük çocuklarını “düğün var, bu sesler onun için” diye avutmaya çalışıyor.

Çocuk küçük yine de, anasına babasına sormadan edemiyor: “Ne çok düğün var? Her gün kim evleniyor?”
Top sesleri devam ederken, gece-gündüz hiç fark etmiyor, silah sesleri farklı bir korku yaratıyor. Hiç bitmiyor. Silahlardan çıkan kurşunların kime isabet edeceği belli değil. Hayat iğne ipliğine bağlı. Tesadüfen yaşanıyor.
Burası Güneydoğu, Hakkari, Van, Şemdinli, Eruh, dağların tepesi, köy ve kasabaların içi.
Her an, her şey olabilir, mayın patlayabilir, bomba düşebilir, karşılıklı çatışma çıkabilir. İnsanlar bomba ve çatışmanın ortasında kalabilir. Filmleri aşan bir gerçeklik.
GAZETECİLİKO gerçeklikte gazetecilik yapmak, haber geçmek. Çok zor. Yapılan her objektif haber, tepki kaynağı. Herhangi bir haber ya oradaki silahlı kuvvetleri memnun etmiyor ya PKK’yı. Gazeteci iki ateş arasında.
Yaşanan özel durumların hepsi ayrı bir öykü. Roman, film malzemesi. Hayatın ta kendisi.
Hayatın içine son aylarda eklenen başka gerçekler var. Şehit aileleri bölgede yaşıyorsa, yakınları kamuda işe alınıyor.

Yazının Devamını Oku