AKP 21.466.356 oy, yüzde 49.95. CHP 11.147.736 oy, yüzde 25.94. MHP 5.575.993 oy, yüzde 12.98.Üç gün önceki yerel seçimde ise:
AKP 19.365.876 oy, yüzde 43.3, CHP 11.458.366 oy, yüzde 25.6, MHP 7.898.715 oy, yüzde 17.6.İl genel meclisi ile belediye meclisine verilen oylara göre, 2011 ve 2014 arasında AKP 2 milyon 100 bin 480 oy kaybediyor. Oy oranı 49.9’dan 43.3’e düşüyor. Yine yüksek, yine birinci parti ama, oy kaybı var.
SP İLE BBP
AKP’nin kaybettiği oyun çok azı CHP’ye gidiyor. Asıl kazançlı çıkan MHP. İlginç olan ayrıntı, Saadet Partisi oyunu 700 bin, Büyük Birlik Partisi 300 bin arttırıyor.Şu ya da bu nedenle AKP’den kaçan oylar, yine aynı siyasal çevrede kalıyor. “Yendik, ezdik” derken, 2002’den bu yana AKP ilk kez oy kaybına uğruyor. Biraz rakam analizi, gürültüye gerek yok.
Islak imza sonrası
CHP’de belediyelerden sorumlu Gökhan Günaydın anlatıyor:
“Islak imzalı sandık tutanağı ilçe seçim kuruluna teslim ediliyor, bilgisayarlarla birleştirme tutanağına geçiriliyor. İşte, kritik an bu. Hata burada yapılıyor. CHP oyları daha az, AKP oyları daha çok yazılıyor. Ne hikmetse, hatalar hep CHP aleyhine”. Oysa, ilçe seçim kurullarında hem parti temsilcileri var, hem yargıç. Buna rağmen, oylar değişiyor, itirazı altmış yıldır ilk kez demokratik tehdide dönüşüyor.
Seçim sonuçları Yüksek Seçim Kurulu’nun sitesine zaman zaman geç giriliyor, seçim güvenliği ile ilgili yüzlerce şikâyet var.
Bizim tarihimizde kara leke olan 1946 seçimlerini andıran bir seçim. Çöplükte oylar, torbayla götürülen oylar, sandıktan çıkan ile tutanağa farklı yansıyan oylar gibi, iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Güvensizlik hayli yaygın. 1946’dan bugüne, hiçbir seçimde olmadığı kadar. Bu kadar çok itiraz bu güvensizlikten ileri geliyor. İtirazlar öyle laf değil, somut. Bunlar tamam, ama madalyonun bir de diğer tarafı var.
ÇOK AZÇeşitli illerde CHP’nin aldığı oy oranlarına bakıyorum. Sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil, Orta Anadolu’da ve Karadeniz’de de inanılmaz düşük yerler var. Bazı illerde CHP’nin aldığı oy oranı yüzde olarak:
Afyon 5.36, Ağrı 0.78, Bingöl 0.61, Bitlis 0.9, Çankırı 1.32, Diyarbakır 1.30, Erzurum 1.59, Gümüşhane 3.56, Hakkâri 1.43, Konya 5.74, Kütahya 1.61, Mardin 0.88, Muş 1.21, Nevşehir 1.82, Rize 4.94, Sivas 4.84, Tokat 5.28, Urfa 0.82, Yozgat 1.53, Bayburt 0.89, Van, 0.73, Kırıkkale 2.86, Kilis 3.03, Karabük 2.61, Düzce 3.97, Şırnak 1.54, Iğdır 0.74.Oranlar kalsın, birkaç ilde kullanılan oy ile CHP’nin aldığı oy sayısına bakarsak, örneğin Konya’da 2.094.335 oy kullanılıyor, CHP 68.359 oy alıyor. Karabük’te 66.521 oy kullanılıyor, CHP 1.732 oy alıyor. Urfa’da 802.059 oyun 6.591’ini, Kütahya’da 136.437 oyun 2.202’sini, Erzurum’da 380.674 oyun 6.092’sini, Bayburt’ta 19.617 oyun sadece 174’ünü alabiliyor.
Burada ağır bir sorun var. CHP oylarının şimdi yerlerde süründüğü bu illerde zamanında CHP üçer-beşer milletvekili çıkaracak kadar oy alıyor.
Şimdi neden böyle? Hiçbir kavgaya, komplekse kapılmadan CHP’nin bu durumu kendi içinde uzun uzadıya tartışması gerek.
Topun başına Alman Milli Takımı’nın acar golcüsü Hoeness geçiyor. Gayet soğukkanlı, her zamanki gibi. Geriliyor, topa koşuyor, vuruyor. Top direğe çarpıp dışarı çıkıyor, Çekler Avrupa şampiyonu.
“Ben kendime güvenirim, bu sefer şanssızlık oldu” diye kendini savunsa da, o tarihten sonra (1976) Hoeness “kendini beğenmiş biri” olarak anılıyor. Kimseye yüz vermeyen, burnundan kıl aldırmayan futbolcu Almanya’yı ikiye bölüyor.
Futbolu bıraktıktan sonra kariyerini ticari alana taşıyor, sosis fabrikası kuruyor. Milyonlarca Euro kazanıyor, başarılı bir işadamı. Ve Bayern München kulübünün başkanı seçiliyor. Para var, kariyer var, hem o takımda yıllarca top koşturmuş.
DÜŞEN JETSık sık iş gezilerine çıkıyor, 1982’de bindiği dört kişilik jet düşüyor, üç kişi hayatını kaybediyor, Hoeness kurtuluyor. “Ben kurtulurum”, aşağıdan almak yok.
Bizim takımlarda da teknik direktörlük yapan Daum’un kokain içtiği ihbarını ilk Hoeness yapıyor.
Onu iyi tanıyanlardan bir yazar kitabında, “Hoeness ölçüyü kaçırdı, kafasında başka kriterler var” diyor. O kriterlerin ne olduğunu anlamak için çok geçmiyor.
1961’de Başkan Kennedy Amerika’nın başını ağrıtan, Küba sosyalist lideri Castro’yu devirmek için Domuzlar Körfezi çıkarmasını hazırlıyor. Çıkarmayı Washington Post haber alıyor, haber tam yayınlanacak, Kennedy kendisine de yakın olan gazetenin sahibi Katherina Graham’ı arıyor ve haberin yayınını önlüyor.
Haber yayınlanmıyor, çıkarma fiyasko, pek çok Amerikan askeri ölüyor. Yıllar sonra Kennedy: “Haber keşke çıksaydı, Amerika böyle bir facia yaşamazdı”. Yıllar sonra Graham: “En büyük hatalarımdan biri, keşke haberi yayınlasaydık, faciayı önlemiş olurduk”.
BENZİYOR
Ne kadar benziyor değil mi, ha Domuzlar Körfezi çıkarması, ha Suriye’ye askeri müdahale toplantısı. İlkinde kimsenin haberi yok, sansür geliyor. Bizde ses kayıtları sızıyor, sansür geliyor.
Diyelim ki kayıtlar sızmıyor, diyelim ki toplantıda söylendiği yönde adım atılıyor, diyelim ki Suriye ile savaş çıkıyor:
- Seçim öncesinde her türlü gözü karalığa balıklama dalacak ne var?- Esad yerinde oturdukça, bizimki hepimizi neden maceraya atmaya çalışıyor?- Bu iktidar kaldıkça, başımıza hangi dertler açılacak?Yasaklarla çevrili, yaptığından hesap vermek yerine, ses kayıtları peşine düşen bir yönetim, tam devlet krizi. Hem devlet sırları delik deşik, hem planlanan adımlar dehşet verici.
İSTİFA
Efsane lider, Alman Başbakanı
Türkiye’de Twitter’da en çok takipçisi olan ilk beş isim. İlk beşteki dört kişi sanatçı.
Sosyal medya üzerine araştırma yapan şirket sayısı Türkiye’de ve dünyada her geçen gün artıyor. Bunlardan Monitera firması “2013 Türkiye Twitter profili” çıkarıyor. Daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bu profile göre, Türkiye’de Twitter kullanımına ilişkin son verilerin özeti şöyle.
PARLAYAN YILDIZİster yasaklasın, ister “Twitter, mivıtır, ben anlamam” desin, gerçek şu: “2013’ün parlayan yıldızı Twitter”. Parlayan, çünkü:
2012’de kullanıcı sayısı yedi milyon iki yüz bin. 2013’te dokuz milyon altı yüz bin kişiye yükseliyor.
Türk Twitter kullanıcıları 2013’te bir önceki yıla göre yüzde 370 oranında daha çok tweet atıyor. Günde toplam 8 milyon tweet atılıyor. Müthiş bir iletişim ağı.
2012’de saniyede yirmi tweet atılırken, 2013’te saniyede doksan iki tweet atılıyor.
Baskı artıyor, liberaller DP’den desteği çekiyor, iktidarın çaresiz kaldığı ortamda iktidar yanlısı bir gazetede çıkan haber Türkiye’nin başından aşağı kaynar sular dökülmesi gibi:
“Rumlar Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba attı.”Tam o günlerde Kıbrıs sorunu da var. 6 Eylül 1955’de çıkan bu haberin ardından İstanbul’da Rum evleri ve dükkânları yağma ediliyor. Gaddarca, insanlık dışı bir facia yaşanıyor, 6-7 Eylül olayları, utanç günleri, hâlâ kara leke.
Bugün durup dururken bir haber: “Süleyman Şah Türbesi’nde Türk bayrağı indirildi.”Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah, Fırat’ı geçerken ölüyor, Halep yakınında bir yere gömülüyor. Osmanlı yıkılınca, Türk-Fransız anlaşması gereği, Süleyman Şah Türbesi 1930’lu yıllardan bu yana “Türk toprağı kabul ediliyor”, türbeyi bizim askerler koruyor.
ORDUDAN FRENŞimdi El Kaide’ye bağlı bir terör örgütünün türbe üzerinden Türkiye’ye tehdit savurduğu iddia ediliyor, bizimkiler de hemen “asker, uçak, tank takviyesi” yapıyor. Kısa sürede anlaşılıyor ki, ne indirilen bayrak var, ne başka tehdit.
Yerel seçime giderken, AKP oy kaybediyor. İçeride biber gazı, basınçlı su yetmiyor, yolsuzluk suçlamaları karşısında önüne gelene sataşırken, bir de dışarısıyla hır çıkarmak peşinde. En yakın aday Suriye. Ve Süleyman Şah Türbesi.Ne Süleyman Şahı, ne türbesi, hangi bayrak, ha altmış yıl önce “Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldı”, ha altmış yıl sonra “Süleyman Şah Türbesi’nde Türk bayrağı indirildi”.
Seçim öncesinde dikkatleri dağıtmak, seçime ulusal ruh yüklemek, yandaşların haber ve fotoğrafları hazır, başında miğfer, “Gazi Erdoğan Süleyman Şah Türbesi’nde”.Hevesi kursağında kalıyor, ordu frenliyor.
‘İt dalaşı’ saymakla bitmez
Şimdiki yasa Meclis’te görüşülürken, AKP hariç, herkes bugünleri görüyor. İki yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski internet yasasını “Erişimi engelliyor” gerekçesiyle, “sözleşmeye aykırı” buluyor:
1- Keyfi uygulamalara yol açabilir.
2- İfade özgürlüğünü engelleyebilir.
Bu daha eski yasa. AİHM eski internet yasasını bu biçimde mahkûm ediyor. Yeni yasa hazırlanırken, uzmanlar AİHM kararını ve eski yasayı hatırlatıyor:
“Yeni yasada ifade özgürlüğünü geliştirici hiçbir değişiklik yok”. Altını çiziyor, “Sansür sistematik hale geliyor”.
HEPSİ VAHİM
Yasa görüşülürken, ne vurgulandı ise şimdi doğrulanıyor:
İnternet Yasası yürürlüğe gireli on beş gün var yok, kimin yalan söylediği ortaya çıkıyor, daha ilk uygulamasında Twitter’a sansür getiriliyor. “Mahkeme kararıyla” denildiği halde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bas bas bağırıyor, “Bizim kapatma kararımız yok”.Kapatmanın zamanlaması “manidar”, hazret mitingde esip savuruyor, “Twitter’ın miwittırın kökünü kazıyacağız”, birkaç saat sonra Twitter kapatılıyor. Mahkeme kararı varsa, yargı ile hükümet bu kadar iç içe mi, karar yoksa, bu hukuku çiğnemek değil de ne. Al sana bir suç daha.
GEZİ’DEN BERİ
Gezi temsilcilerini Başbakanlık Ofisi’nde kabul ediyor, hani katılanlarla kavga çıkardığı ve terk ettiği toplantı. Görüşmenin hemen başında ilk sözü:
“Her şey ayın 25’inde (25 Mayıs), New York’tan atılan bir tweet ile başladı. Bunlar talimatı tweet ile alıyor”.Oysa, Gezi’ye katılan çekirdek grubun o günlerde daha Twitter hesabı bile yok. Ama, o Gezi ile birlikte Twitter’ı düşman belliyor. “Twitter belası” lafları eşittir Gezi kompleksi. İnternete getirdiği yasağın temelinde Gezi intikamı yatıyor. Her fırsatta sosyal medyayı yerden yere vuruyor.
SEN DE KULLANDIN
Madem sosyal medya bu kadar kötü, Twitter emir-komuta zinciri, o zaman sen kendin neden kullanıyorsun? İşte, son dört, beş gün içinde attığı sayısız tweet’lerden örnekler:
“Çanakkale’ye köprü yapacağız, Edirne’ye, İzmir’e, Bursa’ya, Aydın’a şu kadar yatırım yaptık, Maraş’a, Sakarya’ya şu kadar yol yaptık. Millet eğilmez, Türkiye yenilmez”.Seçim mitingi için hangi ile gidiyorsan, gitmeden önce tweet atıyorsun, şakır şakır kendin de kullanıyorsun. Bu arada işine gelmeyen ses kayıtları artınca, Twitter’ı kapatıyorsun. Keyfi, sansür yasasını işleterek.
GÜL DELDİ