Oyun bitti

Topun başına Alman Milli Takımı’nın acar golcüsü Hoeness geçiyor. Gayet soğukkanlı, her zamanki gibi. Geriliyor, topa koşuyor, vuruyor. Top direğe çarpıp dışarı çıkıyor, Çekler Avrupa şampiyonu.
“Ben kendime güvenirim, bu sefer şanssızlık oldu” diye kendini savunsa da, o tarihten sonra (1976) Hoeness “kendini beğenmiş biri” olarak anılıyor. Kimseye yüz vermeyen, burnundan kıl aldırmayan futbolcu Almanya’yı ikiye bölüyor.
Futbolu bıraktıktan sonra kariyerini ticari alana taşıyor, sosis fabrikası kuruyor. Milyonlarca Euro kazanıyor, başarılı bir işadamı. Ve Bayern München kulübünün başkanı seçiliyor. Para var, kariyer var, hem o takımda yıllarca top koşturmuş.

DÜŞEN JET

Sık sık iş gezilerine çıkıyor, 1982’de bindiği dört kişilik jet düşüyor, üç kişi hayatını kaybediyor, Hoeness kurtuluyor. “Ben kurtulurum”, aşağıdan almak yok.
Bizim takımlarda da teknik direktörlük yapan Daum’un kokain içtiği ihbarını ilk Hoeness yapıyor.
Onu iyi tanıyanlardan bir yazar kitabında, “Hoeness ölçüyü kaçırdı, kafasında başka kriterler var” diyor. O kriterlerin ne olduğunu anlamak için çok geçmiyor.

GÖZLERİ KAPALI

17 Mart tarihli Der Spiegel’in kapağında Hoeness’in koca bir fotoğrafı var, gözleri bantla kapalı. Bant iki sözcükten ibaret: “Oyun bitti”.
Almanya iki hafta önce ayağa kalkıyor. Bir zamanlar Alman Milli Takımı’nın acar golcüsü, Bayern München kulübünün başkanı Hoeness vergi kaçakçılığından dolayı üç buçuk yıl hapse mahkûm oluyor.
Vergi kaçakçılığı ile ilgili haberler 2012 Kasım ayında çıkmaya başlıyor. “Yaptı, yapmadı” tartışmaları sürerken, dava devam ediyor. Bir yanda sadece Almanya’da değil, Avrupa’da da zaferden zafere koşan Bayern München takımı, öte yanda onun efsanevi başkanı. O güçlü, o dişli, o prestij sahibi, Merkel dahil, Almanya’yı yöneten politikacılarla içlidışlı Hoeness hapse girecek, öyle mi?
Çoğunluk gülüp geçiyor.

HUKUK DEVLETİ

Mart başında mahkeme kararı kesinleşiyor. Polis Hoeness’in evinde ve işyerinde arama yapıyor. Hoeness mahkeme kararına itiraz etmiyor. Ya hapse girecek ya beş milyon Euro kefaletle serbest kalacak. Mahkeme kararını yanlış bulanlar bile, aynı noktada buluşuyor:
Almanya hukuk devleti. Hukuk devletinde, görevi, kimliği ne olursa olsun, yasalar karşısında hiç kimseye ayrıcalık yok. Madem yolsuzluk kanıtlanmış, sonuç herkes için kaçınılmaz:
Oyun bitti.

915.103.765 ‘leg godt’

KENDİ halinde bir marangoz Danimarkalı Ole Kirk Christiansen. Büyük dünya ekonomik bunalımının (1929) ortasında çocukları avutmak için tahtadan oyuncaklar atlar, ördekler, köprüler, evler yapıyor. Adına “leg godt” diyor, Danimarka dilinde “iyi oyna”. Leg godt, dünya çocuklarının, hatta büyüklerinin sevgili oyunu “lego”nun doğumu.
Lego zamanla öyle gelişiyor ki, altı standart lego taşı, sekiz düğmesiyle 915 milyon 103 bin 765 kombinasyonlu oyun kurmak mümkün. Çin’den Meksika’ya kadar, on dört bin kişinin çalıştığı firmada 2013’te elli beş milyar lego taşı üretiliyor, firma 820 milyon Euro kazanıyor (Der Spiegel, 17 Mart 2014, s. 122-123).
Lego bir yandan zekâ geliştiriyor, bir yandan da kötü ilham veriyor. Naziler toplama kamplarının yapısını legodan kopya çekiyor.
Şu sıralar lego en yüksek aşamasında, akıllı taşlardan animasyon filmi çevriliyor. Filmde Amerikan Başkanı Abraham Lincoln de var, İngiliz yazar Shakespeare ya da aktör Morgan Freeman sesiyle, Süpermen ve Batman.
Yakında sinemalarda.