Tam 23 yıldır birileri Kissebükü’nün otel, motel, vs ile ırzına geçmeye çalışıyor, çevreye duyarlı insanlar da, buna izin vermiyor. Ama, ibre galiba yavaş yavaş “onlardan” yana dönüyor.
Kissebükü ile ilgili bu dördüncü yazı. Kissebükü ender
bakir kalmış, “Mavi Yolculuğun” maviliğine en anlam veren koylardan biri. El
değmemiş, ormanın denizle birleştiği, filmlerdeki gibi koylardan biri. Doğal güzelliğine ek, birinci derece tarihi sit alanı, imara kapalı.
HIZLI İMAR
İmara kapalı mı, bir yönetmelik, bir ham hum şaralop, Ankara’da imar planı değişiverir. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon basın toplantısında: “İmar çalışmalarımızı hızlı bir şekilde devam ettiriyoruz. İnşaat yasağının sonuna gelmeden İmar Müdürlüğü’nü devreye sokarak yatırımcımızın, evini yapacak arkadaşımızın yanında olacağız” diyor.
Maçın 23. dakikası, iki oyuncu çarpışıyor, oyunculardan Emrah Kandemir’in dili boğazına kaçıyor, görünmez kaza. Devamı, görünür ihmal zinciri.
Soru 1: Statta doktor yok, sağlık hizmeti yok. Neden yok?
Soru 2: Sağlık hizmeti olmadığı halde, maç nasıl oynanıyor? Kontrol eden yok mu?
Soru 3: Ambulans çağırılıyor. Stadın kapısı kilitli, ambulans içeri giremiyor. Kapı neden açılamıyor?
Soru 4: Kapı açılamıyorsa, Emrah ambulansa neden taşınamıyor?
Soru 5: İş makinesi çağırılıyor, makine stadın çitlerini kırıyor, ambulans içeri giriyor. Çarpışmadan 27 dakika sonra Emrah ambulansa taşınıyor. 27 dakika çok uzun değil mi?
Basın ve ifade özgürlüğü, ev basmalar, gözaltılar, ara sıra tekme-tokat, yürütmenin yargıya müdahalesi, “Devlet benim” mantığı, orantısız şiddet, hepsi 2014’ün hukuk arayışı kaydında.
Hukukta aradığını bulamayan kişi ve kurumlar çareyi yine hukukta, en yüksek yargı organında Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) arıyor. AYM’de 2015’e devreden dosya sayısı otuz bini buluyor. Bunlar arasında hepimizi ilgilendirenler var.
Makul şüphe: Ev ve işyeri arama, gözaltına alma, somut kanıt yerine, “makul şüphe”ye dayanıyor. Temel özgürlüklere aykırı bu yasa AYM’nin ele alacağı ilk dosyalar arasında.
Yüzde 10 barajı: Seçimde yüzde 10 barajının düşürülmesi ile ilgili başvuruyu AYM haziran genel seçiminden önce karara bağlayabilir. Barajı düşürürse, Meclis yasa çıkarmak zorunda. Ama yasaya ek madde ekleyerek, haziran seçiminde barajı yine de yüzde 10’da tutabilir.
Passolig: Eğer iptal ederse, AYM futbolu kurtarmış olacak. Futbol ölüyor, kulüplerin geliri inanılmaz ölçüde düşüyor, statların kalitesi bozuluyor, seyirci hiçbir ülkede olmadığı kadar azalıyor.
CEMAATLE KAVGA
Dakikalarca bombalanan o uğursuz gece, Roboski, otuz dört yurttaşımızın kendi uçaklarının bombaları altında can verdiği geceden bu yana, o anne üç yıldır siyahlar içinde:
“Bu dünyada da hesap soracağım oğlumu öldürenlerden, peşini bırakmayacağım, öteki dünyada da elim onların iki yakasında.”
Nefesleniyor, devam ediyor:
“Özür bile dilemediler, ben onların kâbusu olacağım, oğlumla birlikte o kadar insan öldü, tek bir kişi bile yargılanmadı.”
Katliamın üçüncü yılında Roboski, Uludere, her şey çok taze.
‘UTANÇ GÜNÜ’
Roboski’ye girerken, bir binaya asılmış pankart hemen göze çarpıyor:
Bu sözleşme İngilizce değil, Latince yazılıyor. İki konu var:
-1215-2014, sekiz yüz yıl önce yazılan Magna Carta’nın 39. maddesi bugünün Türkiye’sine parmak ısırtıyor: “Özgür hiç kimse muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanamaz”.
-Magna Carta’yı İngiliz halkı İngilizceye çevirip okuyor. Hiçbir İngiliz kral ya da kraliçe, başbakan “Çocuklarımız Magna Carta’yı özgün dilinde anlayamıyor, bunu asla kabul edemeyiz, bundan böyle İngiltere’de tüm okullarda Latince zorunlu ders olacaktır” demiyor.
ANLAYIN BAKALIM
14. yüzyılda yaşayan “İngiliz edebiyatının babası” olarak anılan Chaucer’in en ünlü yapıtı “Canterbury Masalları” günümüz İngilizcesinden çok uzak. Bakın birkaç dize:
“Demokraside normaldir”. Polisin tekme-tokat alıp götürmesi bir yana, kimseden şikâyetçi olmuyor.
Almanya Başbakanı Merkel’i gençler yumurta yağmuruna tutuyor, saçlarından elbisesine kadar her yanından yumurta akıyor, polisin tekme-tokat alıp götürmesi bir yana, Merkel gülüyor: “Bari domates de atsaydınız da, omlet yapardım”. Kimseden şikâyetçi olmuyor: “Demokratik protesto hakkını kullandınız”.Uzağa gitmeye gerek yok. Erdal İnönü’ye bir üniversitede öğrenciler yumurta yağdırıyor, İnönü’nün her yanı yumurta içinde ama oralı değil, polis öğrencileri götürmek istiyor, İnönü engel oluyor: “Demokratik haklarını kullandılar”.Bugünün Türkiye’sinde “çocuklara masallar” gibi.
HUKUK FACİASI
M.E.A. da bir çocuk, 16 yaşında, “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” tutuklanıyor. Baştan sona hukuk faciası.
Sabıkası yok. Kaçma ihtimali yok. Delil karartma ihtimali yok. Silahı yok, sadece düşüncesini açıklıyor. Kaldı ki, çocuk olduğu için, hapiste kriminal hale gelmesini önlemek üzere, yasada çocukları koruyucu önlemler var. Yargıç bunların hiçbirini dikkate almıyor, M.E.A.’yı tutukluyor.
Geçmişten özet döküm bunun kanıtı.
İsmail Özdağlar: Nüfuzunu kötüye kullanarak çıkar sağlamak. Yüce Divan’a sevk.
Sefa Giray, Cengiz Altınkaya: Otoyol yapımında devleti zarara uğratmak. Yüce Divan’a sevk.
Yıldırım Akbulut, Işın Çelebi, İsmet Özarslan, Ercüment Konukman, Mehmet Çevik, Cemil Çiçek, Lütfullah Kayalar, Fahrettin Kurt: Soydaşlarımıza konut yapımında devleti zarara uğratmak. Yüce Divan yok.
Kaya Erdem, Yusuf Özal, Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Ekrem Pakdemirli: Hayali ihracat iddialarının üzerine gitmemek. Yüce Divan yok.
Tansu Çiller: TOFAŞ’ta devlete ait hissenin satışında devleti zarara uğratmak. Yasaya aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullanmak. Yüce Divan yok.
Mesut Yılmaz: Eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği kredilere karşın gerekli işlemleri yapmamak. Yüce Divan yok.
Savcı ve emniyetteki dinleme tapelerinin verilmesi için dilekçe veriyor Aksünger. Köylü’den yine ses yok.
Hakkında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanın mal varlıkları ile ilgili resmi kayıtları istiyor Aksünger. Köylü yine sessiz.
Bu nasıl “soruşturma” ki, ne gerekli tanıklar dinleniyor, ne istenen dosyalar geliyor.
GARİP TRAFİKHakkı Köylü bakanlar hakkındaki oylamayı 5 Ocak’a ertelediği önceki günkü toplantıda rengi atmış, benzi solmuş, tekleyerek konuşuyor, ne yapacağı belirsiz tavırda. Muhalefet “AKP’li üyelerin baskı altında tutulduğu” inancında.
Komisyon toplantısından önceki trafik garip. AKP üyeleri ile bazı AKP başkanvekilleri bütçe görüşmesine rağmen ortada yok. Davutoğlu yurtdışı gezisini birkaç saat erteliyor. Telaş, belirsizlik, yüzler asık, kulislere düşen yorum, “Erdoğan ile Davutoğlu arasında görüş farkı var”.
SORU SAYISIKomisyona ifade vermek üzere gelen dört bakana AKP’li üyelerin soruları ve soru sayısı dikkat çekiyor.