<B>'JEOPOLİTİK' </B>dergisinin 7. sayısında sol ve sağ kesimden 20 imzalı 8 sayfalık bir 'Ulusa Çağrı' metni yer alıyor. Metinde ‘‘Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, egemenliğini ve ulus esasına dayalı üniter yapının bütünlüğünü koruyarak, <B>Türkiye</B>'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış, güçlü ve bir müreffeh ülke yapmak’’ hedef alınıyor.
‘‘Türkiye'nin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliği konusunda ödünsüz,
Atatürk ilke ve devrimleri konusunda kıskanç ve laik Cumhuriyet'in temel değerleri, kazanımları ve nitelikleri konusunda duyarlı yurttaşlar olarak
Cumhuriyet'in geleceğinden kaygı duydukları için böyle bir çabanın içine girdiklerini’’ vurgulayan imzacıların çağrısının son bölümünde şöyle deniliyor:
‘‘Zaman,
Türkiye'nin aleyhine işlemektedir. Bir an önce harekete geçilmesi, bütün milli/ulusal güçlerin, her türlü görüş ayrılıklarını geride bırakarak, güçlerini birleştirmeleri, bütün varlığını bir noktada toplamaları zorunluluk haline gelmiştir.
Kuvayı Milliye ruhuyla yeniden topyekûn bir
Milli Kurtuluş duyarlılığı ve stratejisi yaratılmalıdır. Ve Cumhuriyet yeniden 'bilhassa kimsesizlerin' kimsesi olmalıdır.’’
Ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak, güçlü ve müreffeh kılmak için üzerlerimize düşen görevi yerine getiriyor muyuz?
(İletişim: 0532-331 57 72;
e-posta: hacisalihoğluQsuperonline.com; jeopolotik.org; ulusalhareket.org)Kimler imzaladı'Ulusa Çağrı'nın imzacıları arasında tanıdık birçok isim var:
Prof.
Erol Manisalı, Prof.
Şükrü Sina Gürel, Prof.
Anıl Çecen, Prof.
Mustafa Erkal, Doç.
İ. Yaşar Hacısalihoğlu, Doç.
Emin Gürses, Doç.
Hüner Tuncer, Doç.
Cüneyt Akalın, Yrd. Doç.
Yaşar Onay, Yrd. Doç.
Elif Hatun Kılıçbeyli, Yrd. Doç.
Servet Karabağ, Yrd. Doç.
Şamil Ünsal, E. Korgeneral
Suat İlhan, E. Tuğgeneral
Halil Şimşek, E. Tuğgeneral
Servet Cömert, E. Tuğgeneral
Sedat İlhan, Attila İlhan,
Sadettin Tantan, Sinan Aygün,
Mustafa Başoğlu, Kemal Özden,
Yakan Cumalıoğlu, Yıldırım Koç,
Mehmet Atay, Selim Somçağ,
Aslan Bulut, Metin Aydoğan,
Celal Ülgen, Birol Başaran,
Barış Doster, Turgay Tüfekçioğlu.
Erbakan ve Erdoğan geleneği
FATİH Erbakan ile
Bilal Erdoğan'ın düğünlerindeki ayrıntılara baktığımızda, bu iki aile arasındaki farkın tarihin bize yansıttığı iki farklı
kral geleneğinden ibaret olduğu anlaşılıyor.
Örneğin, laik ve demokratik bir ülkenin başbakanlığını yapmış olan Sayın
Necmettin Erbakan, eski
Mısır Firavunları'nın hareket noktası olan tüm insanların efendisi ve servetin sahibi geleneğinden yola çıkarak
Çırağan Sarayı'nda seçkin konuklarla yaptığı bir düğün töreniyle oğlunu, çok zengin bir ailenin kızıyla evlendirdi.
Balayı için gidilen yer de, günlüğü 7 bin dolar olan
Dubai'deki 7 yıldızlı bir otel oldu.
Yine aynı ülkenin şu anda başbakanı olan Sayın
Recep Tayyip Erdoğan ise,
Hz. Peygamber devrinde
Habeşistan'da halkçı bir kral olarak bilinen
Necaşi'nin siyasetini örnek alarak
Lütfü Kırdar salonunda, seçkin konuklarla birlikte haktan kimselerin de katıldığı bir düğünle oğlunu orta halli bir ailenin kızıyla evlendirdi.
Balayına gidecekleri yer ise
Rize'deki
'baba evi' olacakmış.
İşte bunun içindir ki, bir zamanlar kader birliği yapmış olan
Erbakan ve
Erdoğan'ı tartışırken,
İslam'ı işin içine katmadan eylemlerine bakalım.
Nitekim tarih, ayak yıkayıcıları ve sinek kollayıcıları da olan firavunları, yaptıklarıyla bize hatırlatır.
İsmail NACAR-ANKARA Kürt Türkmen
IRAK'a asker gönderilmeli. Hem de hatırı sayılır bir kadro ile. Zira biz sallandıkça
Kürt aşiret liderleri konuşuyorlar. Bu da bir vatandaş olarak benim kalbimi sıkıştırıyor.
Türkiye hiç cevap ya da mesaj vermiyor.
Büyük devlet olmanın gereği bu mu acaba?
Uluslararası meşruiyeti tartışılmaz
Kıbrıs müdahalesi ve
KKTC'nin varlığını sorgulatan ey devlet, bu ne gaflet!
Koskoca
KKTC'nin lağvedilmesi konuşulacak, varlığı tartışma konusu olacak ama
Kürt devleti kurulabilecek. Var mı böyle yağma?
Kürt devleti kurulursa bir
Türkmen devleti de kurulur diyebilecek kimse niye çıkmıyor?
Kürt devleti ne kadar hukuki ise
Irak'ta bir Türkmen-Türk devleti de o kadar meşrudur.
Adil TAN Beyoğlu’nda kaçak elektrik
ELEKTRİK kaçakları sadece Doğu ve Güneydoğu'da mı var? Okurumuz, hayır diyerek
, Beyoğlu Sadri Alışık Sokak,
Ortaç Apartmanı'nı gösteriyor. Tümünde oturulan 16 dairenin 12'sinde elektrik sayacı yokmuş. Kaçak su da kullanılıyormuş. ‘‘Ülkedeki tüm sorunların kaynağı olarak bu bölgeleri gösteren değerli
TEDAŞ büyüklerine ve onların görüşlerine itibar eden değerli bilirkişi (!) halkımıza ihbar ediyorum’’ diyor.
Serdaroğlu: Emil Zola arıyorum
GÜMRÜKLERDEN sorumlu eski Devlet Bakanı
Rifat Serdaroğlu, Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nda, görevi ihmalle suçlanan bakanlar arasında adının geçmesi üzerine,
yakalanmak üzere olan bir
'çete' mensubu gibi teşhis edilmesine tepki gösteriyor.
Kendisiyle ilgili iddiaları yanıtlayan
Serdaroğlu ‘‘Hakkımda ne soruşturma komisyonundan ne de
Yüce Divan'dan olumsuz bir karar çıkamaz’’ diyor, ‘‘ancak’’ diye ekliyor:
‘‘Kısaca yasal olarak
‘aklanma' imkánım dahi yoktur. Kurulacak Soruşturma Komisyonu bu olayın af kapsamına girdiğini ileri sürerek
Yüce Divan'a sevkimi önleyecektir. Ve kamuoyu adımı, hakkında verilecek ceza bile hesaplanmış sonra da aftan yararlanmış bir eski bakan olarak hatırlayacaktır. İddialarla ilgili teknik konuyu sokaktaki insana nasıl anlatacağım? Bu nedenle medyaya sesleniyorum: İçinizde bir tane bile
Emile Zola yok mu? İktidarın kendi yolsuzluklarını gündem dışına itmek ve siyasi rakiplerini yok etmek için kurduğu bu komisyona alet olmamak
Türk medyasının namus borcudur.’’
Biliyor musunuz?
DYP İstanbul İl Başkanı
Ertan Uygun,
Tahsin Salihoğlu'nun
Avcılar,
Vedat Bayram'ın
Eminönü ve
Mutlu Erkaya'nın da
Kartal'dan belediye başkan adayı gösterileceğini bildirdiğini... Ayrıca eski
Bayrampaşa Cezaevi Müdürü
Necati Özdemir'in de
Bakırköy'den
AKP adaylığı için kulis yaptığını...
Biliyor musunuz?
MESAJ
AKBİL turnikeleri sonunda
Adalar iskelelerine 'geliş'te yerleştirildi ve ulaşımımıza %50 indirim sağlandı. Dayanışma içinde nelerin yapılabileceği görüldü. Ada halkına teşekkürler.
Uluç YURTDURU-ADALAR