‘‘
Pakize Hanım siz misiniz?’’ diyor. O da
‘‘Evet’’ diyor.
Ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor, sonra da tanışıyorlar.
Kadının adı
Ayşegün Musallam,
İzmir'de koleji bitirmiş, üniversiteyi de
Ankara'da... Sonra eşiyle
Amerika'ya gitmişler. Eşi elektrik mühendisi, kendisi de psikoloji ve
İngilizce dili üzerinde
Teksas Üniversitesi'nin
Oustin'deki bölümünde yardımcı profesör.
‘‘Efendim, ben 17 yıldır yurtdışındayım. Her yaz eşimle
Türkiye'ye geliyoruz; bir turizm şirketi bize yerler buluyor, denize gidip güneşleniyoruz. Her geldiğimde kitap ve gazeteleri okuyorum. Yaşananlar karşısında üzülüyorum’’ diyor.
Araya girip ‘‘Neye?’’ diyoruz.
Anlatıyor:
‘‘
Türk kadınlarının çoğunun sosyal öğretileri zayıf; çünkü eğitimleri yok. İnsanı, hayatı, yaşayış biçimlerini bilmiyorlar. Eğitilmedikleri gibi okumuyorlar da; magazinle çok ilgililer... Sadece kocaları ile meşgul oluyorlar, onlara çok bağlılar.
Düğün haberlerini gördüm, okudum. 17 yaşında bir kız daha eğitimini bitirmemiş, kafası oturmamış bir kız evlendiriliyor. O başı türbanlılar... Büyükannem giyse neyse; küçük yaşta kendilerini hapsediyorlar. Yadırgıyorum bunları... O türbanın içinde benden fazla makyaj var. El ele tutuşuyorlar, ama bunu sık sık kamunun önünde yapmak ne kadar doğru. Biz eşimle kamu alanında el ele tutuşmayız. Sonra
Amerika'ya gidiyorlar; orada ne yapacak, dönünce ne yapacak? Çocuklarını nasıl yetiştirecek? Kayınpederi hep Başbakan olarak mı kalacak?’’
Sohbet uzayıp gidiyor, çok çarpıcı görüşler aktarıyor.
Ayşegün Hanım gibi kocası da öyle seven bir tip.
Türkiye'nin durumuna üzülüyorlar; Türkiye'nin laiklik yolundan uzaklaşıyor diye endişe duyuyorlar.
İrlanda’da Türk damatlar zorda
İRLANDA'da yaşayan 2000 kadar
Türk'üz. Çoğumuz buraya
Kuşadası'ndan geldik ve İrlandalı hanımlarla evliyiz. İçimizde
İrlanda vatandaşlığı almayı başarmış olanlar da var.
Fakat bir sorunumuzdan ötürü rahatsızız.
İrlandalılar, kayda değer ırkçı olduklarından yabancılara ehliyet alma konusunda zorluk çıkarıyorlar.
SINAVA GİRMEDEN EHLİYET ALABİLİR MİYİZ?
Burada sınavlara girmeden, uluslararası ehliyetimiz ile
İrlanda'da yıllarca araba kullanabilir miyiz, yoksa her yıl yenilememiz mi gerekiyor?
İzmir Turing'den bir yetkili,
Avrupalıların yerel ehliyetlerinin
Türkiye'de geçerli olmadığını, mutlaka uluslararası ehliyet ve tatil sürelerince araba kiralayıp kullanabileceklerini söyledi. Bunu sigorta şirketleri nasıl kabul ederler? Hiçbir
Avrupalı turistin kendi yerel ehliyetini uluslararasına çevirip
Türkiye'ye geldiğini sanmıyorum.
İlgililer bu sorunu köşenizden cevaplarsa seviniriz.
Korkut ÖZARCAN-DUBLİN Havlucu otelci oldu
BALÇOVA'ya bağlı
İnciraltı, İzmir'in akciğeri sayılan bir bölge... Mandalin bahçeleri ile biliniyordu; artık rant merkezi olmuş durumda. Koruma amaçlı imar planlarının çıkmasıyla o güzelim bahçeler, lokantalar ve villalarla donatılmaya başlıyor.
Crowne Plaza Oteli de burada kurulmuş...
Burhan Özfatura döneminde imar izni verilmiş, ama
İnciraltı SİT bölgesi ilan edilince bir sürü sorunlar yaşanmış...
Koruma Kurulu'nun, bölgeyi 1. derece doğal sit ilan etmesi üzerine yargı, yürütmeyi durdurma kararı iptal etmiş... Sorun, Kurul'un bölgeyi ‘derecelendirmesi’yle şimdilik çözümlenebilmiş ... Nihayette,
Çeşme'ye giden yol üzerinden bakıldığında tüm
İzmir Körfezi'ni kucaklayan 20 katlı bir cam yapı çıkmış ortaya;
Karşıyaka'nın tam karşı kıyısında, balıkçı barınaklarının tam önünde..
İzmir'in
Büyük Efes -ne yazık ki iki yıldan beri yenilenmesine hálá başlanamamış- ve
Hilton'undan sonra 5 yıldızlı üçüncü oteli oluyor
Crowne Plaza... Otelin resmi açılışı, 22 Ağustos'ta bakanlar
Ali Babacan ve
Erkan Mumcu tarafından yapılacakmış... Başbakan
Tayyip Erdoğan, yoğun programı nedeniyle gelemeyeceğini bildirmiş; sahipleri biraz da üzülmüş... Halbuki
Ege'de, hele eski ekonomik gücünden çok şeyler kaybeden
İzmir'de bu tür yatırımların cesaretlendirilmesi gerekiyor.
Otelin sahibi havlu üretiminde dünyada söz sahibi olan bir grup;
Özdilek...
Hüseyin Özdilek, otelin yanına
Afyon ve
İzmit'ten sonra üçüncü alışveriş merkezini açmış...
İzmir'e yapılan yatırım miktarı 50 milyon dolar. ‘‘Keşke o olayları -imar- yaşamasaydık’’ diyor.
İzmir'e özellikle turizm ve sosyal amaçlı böyle bir tesis kazandırmasından ötürü mutlu olduğunu söylüyor.
Tokat-Erbaa'dan küçük yaşta
Bursa'ya gelmiş; kiralık iki tezgáhta havluculuğa başlamış. Özdilek havluları bugün altı tesiste üretiliyor ve çoğu
Amerika'ya olmak üzere 32 milyon dolarlık ihracat yapılıyor. Grubun toplam cirosu yıllık 120 milyon dolar.
TOKAT'TAN BURSA'YA, AFYON'A VE...
Özdilek, bölgesel ayrımcılığa dikkat çekerken şöyle diyor:
‘‘
Tokat'tan
Bursa'ya geldik,
Tokatlı olduk.
Afyon'a,
İzmit'e gittik,
Bursalı Özdilek olduk;
İzmir'e geldik bu kez
Afyonlu Özdilek olduk... 2500 kişiye ekmek vermek bizi mutlu eder.
İzmirlilerin bu katkımızı değerlendireceğini umarım. Yoksa ben sırtüstü yatarak çok daha fazlasını kazanırdım. Üstelik Avrupa sahillerinde ve
Amerika'da günümü gün ederek. İnsan dünyaya bir kez geliyor; nitekim bunu yapanların sayısı hiç az değil. Ama bu yol değil. Para bizi şımartamaz; çünkü paraya biz yön veriyoruz’’
MESAJ
SEZER gibi bir Cumhurbaşkanı'na sahip olduğumuz için mutlu ve onurlu olmalıyız. Doğruyu ve yanlışı biliyor. Ülkemizin böyle yöneticilere ihtiyacı var.
Melikşah YENİPAZAR