SİZ buna ister 'gölge kabine' deyin, ister bürokratları denetleyen 'komiserlik'...
Böyle bir görev dağılımı devlet geleneğinde hiç yok. Hiçbir partinin böyle bir uygulama yaptığı hatırlanmıyor.
İster siyaset diliyle 'partizanlık' deyin, ister 'bürokrasinin kuşatılması' deyin buna...
Olay, AKP'nin Rize il örgütü; ildeki tüm bürokrat müdürlerin başına yönetim kurulu üyelerini izlemekle görevlendirmesi... Böylece devlet kadrolarının vesayet altına alınması, dolayısıyla baskı altında tutulması...
Denetim ve gözetim adı altında il müdürlerine talimatlar verilecek, yandaşların talep ve istekleri kaynağından çözümlenecek.
Tek parti iktidarının sultası altına giren daire müdürleri ne yapacak? Görünen ya il yönetiminin talimatlarını yerine getirilecekler; getirmeyenler ise sürülecekler.
AKP il yönetim kurulu üyelerinin kendilerine biçtikleri bu görevler, uyum yasalarında yazıyor mu acaba?
Bakın, AKP Rize İl Başkanı Hasan Karal 'Valilik'ten, yardımcısı Muzaffer Özkan da Garnizon/Askerlik Şubesi'nden sorumlu olmuşlar.
Örgütün hazırladığı 'görev' çizelgesinde, ilgili devlet dairelerinden hangi il yönetim kurulu üyeleri sorumlu; buyurun.
Belediye (Şenay Turan), Adliye (Yunus Çoruh), Çaykur (M. Emin Karadağ), Emniyet-Sivil Savunma (Tevfik Ali Çoğalmış), Defterdarlık (Yılmaz Katmer), Milli Eğitim (Ali Yıldız), Bayındırlık/Sanayi ve Ticaret (Yunus Kuk), Sağlık (Melek Diren), Tarım (Sema Kandemir), Kültür-Turizm (Emine Gündoğdu), Çevre-Orman-Meteoroloji (Ali Parlak), Müftülük (Hamit Yıldırtan), Liman Başkanlığı/Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma (Mehmet Tatoğlu), Gençlik ve Spor/Bankalar (Fahrettin Kaya), Sosyal Hizmetler (Nejla Baş), Tapu Sicil-Kadastro-Nüfus (Demir Ali Kurt), Gümrük/Serbest Bölge (İsmail Fakir), Özel İdare/Köy Hizmetleri (Adem Tornacı), Üniversite/Yurtkur (Dursun Bilgili), Posta İşletmeleri/Telekom (Ahmet Karaali), SSK/Bağkur (Aydın Bilsel), İşkur, Tekel (Harun Mertoğlu), DSİ/Karayolları (Mustafa Altay), TEDAŞ (Bahattin Karalı), SSK Hastanesi (İsmail Soba), SSK Hastanesi (Güngör Baltacı), Devlet Hastanesi (İbrahim Öztürk), Devlet Hastanesi (Kaptan Kolçak).
Bu partizanlık, bütün illerde uygulandığına göre bürokrasinin vay haline! Esas olarak da Türkiye'nin...
Fındık fiyatı ortada kaldı
TAYYİP Erdoğan, seçim meydanlarında fındık üreticilerinin mağdur edilmeyeceğini söyleyerek 2 milyon fiyat vereceklerini söylüyordu.
Demirel de, 1991 seçim kampanyasında ‘‘verenden 5 lira fazlası’’nı vaat etmişti.
Geçen yıl brüt 2 milyon fiyat verilmişti; bunun neti 1 milyon 650 bin ediyordu.
AKP iktidara gelince eli kolu bağlı kalmıştı; verilen sözler yerine getirilememişti.
Hasat başlamışken, hálá bir fiyat verilemiyor fındığa.
Fiskobirlik, bu kaynakla üreticinin karşısına çıkamam, diyor.
Üreticinin gözü Erdoğan'da; ama kimse bağlayıcı bir fiyat söyleyemiyor.
Bu yıl rekolte düşük; üreticiye yapılan uyarı sadece şu:
‘‘Malınızı bekletin, hemen satmayın.’’
Peki üretici ne yapacak?
Antika araba mı kullanıyoruz
DUBLE vergiler yetmiyormuş gibi eskiyen arabaların vergilerini artırmanın yolu aranıyor. Gerekçe basit, bunlar çevre kirliliğine sebep oluyorlarmış. Çevreyi kirleten bedelini de ödermiş. Adama sormazlar mı? Gelişmiş ülkelerde fert başına düşen milli gelir ortalama 22 bin dolar. Yani Türkiye'nin sekiz katı... Bu ülkelerin hiçbirinde devlet satın alınan arabanın üzerine çeşitli isimler altında maliyetinin iki katından fazla vergi koymuyor; vahşice insanları sömürmüyor. Sanki Türk halkı antika araba kullanma merakından dolayı eski arabaları tercih etmektedir.
Modeli eskiyen arabaları gelir artırıcı önlemler paketine dahil edip yaşlarına göre vergisini artıran uygulama başlarsa doktorlar da hastalarından yaşlandıkça daha yüksek vizite ücreti almaya başlar. Bundan en fazla zarar görecekler ise daha çok araba satılması için hükümetlere inanılmaz baskı yapıp yıllardır lobi oluşturan kanunun çıkması için hiçbir fedakárlıktan kaçınmayan sermaye çevreleri ve otomobil üreticileri olacaktır.
Bilge BEŞTER
Kızılay/ANKARA
Peki Türkiye’deki açlar ne olacak!
ASKERİMİZ Irak'a giderse üç bölgede 'hizmet' ve 'huzur' getirmesi amacıyla günlük 50 bin kişiye yemek verecekmiş. İşsizliğin had safhada olduğu, açlık sınırının altında çalışanların sayısının çok olduğu, enflasyonun düştüğü yalanlarıyla gözümüzün boyandığı ve Başbakan'ın oğlunun gösterişli düğünü çelişkileri içindeki ülkemizde bu sorunlar varken günlük kişi başı 2 milyon yemek maliyeti ile toplam 100 milyarı bulan masrafı (sadece yemek) nereden ve nasıl karşılıyoruz acaba.
Çıkarlarımız tamam ama 'inançlı' yöneticilerimizin bunları yapması reva mı?
Faruk CAYMAZ-İnşaat Mühendisi-KONYA
MESAJ PANOSU
VALİLERE ve belediye başkanlarına... Efendim ben 12 yıldır yerleşim alanları, endüstri tesisleri, otoyollar, tersaneler, limanlar, boğazlardan geçen gemiler, barajlar, maden alanları, turistik tesisler ve Anadolu'nun kültürel varlıkları dahil Türkiye'yi havadan görüntülerim. Objektifimin görmediği hemen hemen hiçbir yer kalmadı. Arşivimde tam 250 bin kare var. 1 Eylül'den itibaren yeniden fotoğraf çekimi yapacağım. Bu yıl Cumhuriyetimizin 80. yılı ve önümüzdeki nisan ayında da yerel seçimler var. Belgesel ve envanter fotoğraflara ihtiyacı olanlara; 0532-212 45 02 ve e-posta: havafotoQhavafoto.com; www.havafoto.com