Yalçın Bayer

Bir sokak ve parka ’Cumhuriyet Çıkmazı’ adı konulur mu

26 Mart 2006
BİR okurumuz, "Çağdaş Tuzla (İstanbul) adlı yerel gazetede bir haber okudum. İçmeler Mahallesi’nde ’Cumhuriyet Çıkmazı Parkı’ varmış. Bu ismi, parka ve sokağa kimler, ne zaman vermiş, açıklasın?" diyordu. Gazete sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Halil Özen’e sorduk.

Bize şu bilgiyi verdi:

"Evet, bir sokağın adı ’Cumhuriyet Çıkmazı’dır... Daha bitmedi, buradaki bir parkın adı da ’Cumhuriyet Çıkmazı Parkı’... Üstelik belediyemiz bunu hiç utanmadan faaliyet raporuna ’biz bu parkın bakımını yaptık’ diye de yazmış. Kitabın başında gülümseyerek poz veren başta Belediye Başkanı Mehmet Demirci ve meclis üyeleri bunun farkında değil mi? Cumhuriyet, bir çıkmaz sokağa verilecek isim midir?

Biz bunların haberini yaptık. Tuzlalılar buna inanılmaz tepki gösterdi, gösteriyor. Biz de bir kampanya başlatıyoruz. İlçemizde daha önce yapılan kültür merkezinin adı ’İdris Güllüce Kültür Merkezi’ yerine ’Cumhuriyet Kültür Merkezi’ olarak değiştirilsin. Sokağa isterlerse ’İdris Güllüce Çıkmazı’ diyebilirler.

(İdris Güllüce, Tuzla’nın eski Belediye Başkanı olup, halen Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı’dır.)

RANT KAPISI

Gazeteci Özen anlatmaya devam ediyor: "İlçemiz önce RP, ardından bu kadroların AKP’ye geçmesiyle aynı zihniyet tarafından 15 yıldır yönetiliyor. İstanbul’un bu sınır ilçesinin haksız uygulamalarla nasıl bir rant kapısına döndüğünü tahmin edersiniz. AKP İlçe Başkanı Şadi Yazıcı’nın, ilçemizde tersane sahipleri tarafından yaptırılan bir hastanenin işletmesini alması, kaçak yapılar, mahkemelerden dönen ama hukuki sonuçları kesinlikle uygulanmayan 18 imar uygulamaları; Tuzla merkezde çok yakında uygulanacak olan ’Kentsel Dönüşüm’ün nasıl rantsal dönüşüme uğrayacağının kanıtları... Yaşadıklarımızın sadece kısa bir özeti. Biz sınırlı olanaklarımızla iki yıldır bunlarla mücadele ediyoruz. Lütfen sesimizi duyurun."

Eminönü’nde eski tas eski hamam

CHP Eminönü İlçe Başkanlığı’ndan gönderilen zarfta Milliyet’te Lübe Ayar imzalı "Tadilat yaparken tarihi surları yıktılar" (21.3.2005) başlıklı bir haberin küpürü de vardı. Eminönü eski Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya’nın ağabeyi olan Mahmutpaşa Esnaf ve Tüccarlarını Koruma ve Çarşısını Güzelleştirme Derneği Başkanı Nuh Çetinsaya’nın kaçak tadilatlarını anlatan yazı...

Eminönü’nde değişen bir şey yok; tarihi yarımada gelen gideni aratıyor.

Tahir Aktaş, A. Naci Akgün, Ahmet Çetinsaya, Lütfi Kibiroğlu ve son olarak, Başbakan Erdoğan’ın avukatı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın ortağı Eminönü Belediye Başkanı Av. Nevzat Er’in ’kaçak yapılaşma’ uygulamaları da gündeme geldi sonunda. Halbuki Er, seçim beyanlarında Eminönü’nde kaçak yapılaşmaya kesinlikle izin verilmeyeceğini açıklamıştı.

Demek ki, baştan ’denetimli’ giden imar uygulamalarında ipin uçu kaçmış.

Geçen dönemin FP/SP’li Belediye Başkanı Kibiroğlu, döneminde yapılan kaçakların hesabını İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde veriyor.

İhaleye fesat karıştırmak, görevi kötüye kullanmaktan yargılanan eski başkanlar da ’Rahşan Affı’ndan yararlanıp hesap vermekten kurtuldular.

Son kaçaklar mı; Ferhat Oteli’nde, Gençtürk’te, Beyazıt Aynacılar’da ve Mahmutpaşa’daki kaçak katları, tadilat ruhsatı ile yapılan inşaatlar, tarihi binaların yapılan giydirmeler; bunlar basit imar suçları değil. Büyükşehir ve Anıtlar Kurulu üzerlerine düşeni yapmadıklarından inşaat furyası sürüyor. Yoksa belediyeler yeni bir imar affı mı bekliyorlar?

Bursa arıtma tesisine zabıta memuru atandı

BURSA, Doğancı içme suyu temin edilen, ülkemizin en iyi ve en verimli işletilen belki de tek içme suyu arıtma tesisidir. Bu tesiste özverili çalışan Arıtma Şube Müdür Vekili, Kimya Mühendisi Mümin Ersöz kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır. Yerine, meslek yaşamında bir gün bile Bursa veya başka bir ilde içme suyu arıtma tesislerinde çalışmamış ve böylesine bir eğitimden geçmemiş, yaklaşık 7 yıl zabıta memuru olarak çalışan, Biyolog Cengiz Çelik atanmıştır. Kendisi, Artvin, Yusufeli doğumludur.

Bir arıtma tesisinde çok büyük sorumluluk ve mesleki bilgi gerekmektedir.

Çünkü söz konusu olan insan hayatıdır. Malatya’da geçenlerde yaşanan ishal, tifo, vb. hastalıklara yakalanılması olayından gerekli dersler çıkarılmıyor galiba.

Liyakat değil, siyaset bu ülkeyi zora sokar. Bursa Büyükşehir Belediyesi bunu böyle bilmeli.

(Not: AKP Grup Başkanvekili ve Bursa Milletvekili, Artvin kökenli Faruk Çelik’e bir soru: Bursa’daki bürokrasiye atanan bu kaçıncı Artvinlidir. Açıklayabilir mi acaba?)

Vahap SINMAZ

Kimya Mühendisleri Odası Bursa Yönetim Kurulu Başkanı


GÜNÜN SÖZÜ

"İflah edilmez bir Atatürkçü olarak, bu ülkede Fethullah Hoca’nın iyi şeyler yaptığına inanıyorum. Cumhuriyet’ten ayrıldım ama İlhan Selçuk saygı ve sevgi duyduğum bir insandır. Yıllar geçtikçe Cumhuriyet’in kazanımlarının daha da yerleştiğini düşünüyorum. Hükümeti çok başarısız da bulmuyorum; ancak muhalefetin de AKP’yi eleştirmelerini yetersiz buluyorum."

(Bugün Gazetesi yazarı Prof. Toktamış Ateş)

Cömert doğru söylemiş ama

HAVA
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert, "Herkes Kuran okumalı" demiş; doğru söylemiş. Ancak Türkçe lisan, aklen Kuran, yürekten insan, kalben iman koşuluyla... Akıl-nas... Esin-vahiy, gerçek-düş, evrim-yaradılış dengesine hassasiyet göstermek şartıyla.

N.KAPTAN-ANKARA


Biliyor musunuz

BÜYÜKŞEHİR Mezarlıklar Müdürlüğü’ne 80 imam daha alındığını, bu durum karşısında eski 71 imam kadrosu arasında huzursuzluk ortaya çıktığını...

TARSUS Belediye Başkanlığı’nı 1994’ten beri yürüten Burhanettin Kocamaz’ın, "MHP Tarsus Kongresi’nde yapılan açıklamalar, ülkücülük kurallarına uygun düşmeyen üzüntü verici açıklamalardır. Veremeyeceğim hiçbir hesabın olmadığını en çok Mahmut Tat bilir" dediğini...

DYP’de yönetim ve siyaset yapma anlayışındaki görüş ayrılığı nedeniyle görevinden ayrılan eski milletvekili Rıza Akçalı’dan boşalan Yerel Yönetimler Başkanlığı’na Orhan Keçeli’nin getirildiğini...

CHP’nin, 2005 yılına göre, bu yılın ilk iki ayında kapanan şirket sayısının yüzde 158 artış gösterdiğini belirterek, uygulanan ekonomik politikaların esnaf ve sanatkárlara olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi için TBMM’de genel görüşme istediğini...

MESAJ PANOSU

OKULLARDAKİ öğrenci kavgalarının kontrolü, okul nöbetçi heyetini aşmaktadır. Okul idare yönetmeliğinde yeri belirtilmek ve ücreti okul koruma derneklerince ödenmek üzere koruma görevlisi tutularak şiddet olaylarının önü kesilebilir.

Emel ÖZGEN-Emekli eğitimci

’CEZAYİR Anıtı’ önerisine bir hatırlatma yapmak istiyorum. Önce Beyoğlu Belediyesi, Cezayir Sokağı’nı kapatıp burasını Fransız Sokağı yaptığı için utanmalı. Asıl Cezayir Sokağı yeniden açılmalı ve okurunuzun önerdiği anıt bu sokağın girişine dikilmelidir.

Hasan ÖZCAN-ANKARA


NOT: Tayyip Erdoğan’dan önce ’kedi’ olarak karikatürü çizilen başbakan kimdi? "Demokrat Parti’nin Kedileri" başlıklı yazımızı ve İstanbul’da bir İETT şoförünün frenli tuzağı sonucu hamile kadının başına gelenleri www.hurriyet.com.tr Yazarlar-Yalçın Bayer bölümünden okuyabilirsiniz.

KÖŞEMİZDEKİ ANONSLA DUYURDUĞUMUZ VE SADECE BURADA OKUYABİLECEĞİNİZ YAZILAR

Demokrat Parti'li kediler/images/100/0x0/55eb5d89f018fbb8f8bc693f

Menderes, Ratip Tahir Burak'a, kedili karikatüre dava açmamıştı

BİZİM Taşkın Su, 'Tayyipler Alemi' karikatürüyle ilgili gerekçeli kararın açıklandığı gün elinde bir dergiyle geldi. "Usta, Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart, geçtiğimiz yıl, Tayyip Erdoğan’ı 'iplik yumağına dolanmış kedi' olarak çizmişti. Erdoğan, Kart’ı mahkemeye vermiş ve 5 bin YTL tazminat davasını kazanmıştı. Gene Erdoğan, Penguen dergisinin 127. sayısının kapağında, 'Tayyipler Alemi' konulu karikatürlerde kendisi çeşitli hayvan figürleri şeklinde betimlediği gerekçesiyle 40 bin YTL'lik tazminat davası açmıştı. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dava karar duruşmasında reddedilmişti" diyerek şöyle devam ediyor:

1996-2000 yılları arasında çıkan Tombak dergisinin 28. sayısında karikatürist Ratip Tahir Burak’ın (1904-1977) hayatını ve eserlerini konu alan Zafer Toprak imzalı yazıyı okurken sayfadaki bir karikatür dikkatimi çekti. Burak, Ulus Gazetesi’nde yayınlanan karikatüründe, üstünde Ulus yazan, bir parça ciğerin etrafında dolaşan kedileri çizmiş. Kedilerden biri dönemin Başbakanı Adnan Menderes... Diğer kediler arasında kimler yok ki? DP’nin ileri gelenleri Samet Ağaoğlu, Fatih Rüştü Zorlu, Tevfik İleri, Hasan Polatkan... Yazının tamamını okuyunca karikatürde 'kedi' olarak tasvir edilen hiç kimsenin Ratip Tahir Burak’a dava açmadığını öğrendim.

Yalnız şunu da belirtmek isterim ki Burak, 1955 yılında Ulus Gazetesi’nin bir başka karikatüristi Halim Büyükbulut’un çizdiği bir karikatüre yazdığı altyazıdan dolayı 18 ay hapse mahkum olmuş ve cezasını Toptaşı Cezaevi'nde çekmiş. Yani, Ratip Tahir Burak, Türkiye'de, çizdiği bir karikatür nedeniyle ‘içeri giren’ ilk fikir suçlusu."

İETT şoföründen hamile kadına frenli tuzak

ÖZEL bir hastanede hemşire olarak çalışan 24 haftalık hamile Vildan Aydın'a bir İETT şoförünün neler yaptığını öğrenmek ister misiniz? Aydın, 22 Mart günü 18.00’de çalıştığı hastaneden çıkarak Çekmeköy’deki evine gitmek için Mecidiyeköy otobüs duraklarında 122M kodlu otobüsü beklemeye başladı. 18.10’da hareket etmesi gereken otobüs 19.30’da kalktı. Aydın, otobüsün geç hareket etmesi nedeniyle diğer yolcularla birlikte şoför Ali Çelik’le tartıştı. Bu tartışmanın ardından otobüs 4. Levent durağına geldiğinde Aydın’ın yanında bulunan 2 kadın, şoförün radyodan yüksek sesle dinlediği müziğe güldü. Şoför Çelik, koltuğundan kalkarak Aydın’ı "Niye gülüyorsun, toplu taşıma aracında böyle gülünmez" diyerek azarladı. Bunun üzerine Aydın gülen kişinin kendisi olmadığını söyleyerek "Benimle bu şekilde bağırarak konuşamassınız. Üstelik sizin dinlediğiniz müziği dinlemek zorunda değilim. Toplu taşıma aracında böyle yüksek sesle müzik dinlenilmez" dedi. Şoför kafasını sallayarak yerine otururken, hemşire Aydın, otobüs evinin bulunduğu Çekmeköy’de Hamidiye durağına geldiği sırada inmek için ayağa kalktı. Bu sırada şoför çok ani bir fren yapınca dengesini kaybeden Aydın savuralarak düştü. Diğer yolcuların yardımıyla ayağa kalktığında "Hamile olduğumu görmüyormusun. Nasıl frene basıyorsunuz. Dikkat etsenize" dedi Şoför Çelik, özür dilemek ve yardımcı olmak yerine "Düzgün tutunsaydın sen de" diyerek, talihsiz kadını azarladı. Otobüste bulunan yolcularda Çelik’e çıkışarak hamile kadına böyle davranmamasını söylediler. İnmek için kapıda bekleyen Aydın ikinci bir şoku da bu anda yaşadı. Bir anda otobüsün kapılarını kapatan şoför, Aydın’ın "Duraktayız kapıyı niçin açmıyorsun?" demesine aldırmadan yoluna devam etti. Bir sonraki durakta da Aydın’ı indirmeyen Çelik son durakta kapıyı açarak diğer yolcularla birlikte Aydın’ın otobüsten inmesine izin verdi. Yolcuların inmesiyle birlikte Çelik hızlı bir şekilde duraktan uzaklaştı.

BEBEĞİN DURUMU İYİ

Olayın ardından eşiyle birlikte hastaneye giden Vildan Aydın bebeği ve kendisi ile ilgili kontrol yaptırdı. Şans eseri kendisinde ve bebeğinde bir sorun olmadığı belirlendi. Aydın, daha sonra Çekmeköy Jandarma Karakolu’na giderek şoför Çelik’ten şikayetçi olurken, Ümraniye Cumhuriyet Savcılığı’na da suç duyurusunda bulundu. Savcı Akın Yılmaz olayla ilgili soruşturma başlattı. Yaşadığı olay nedeniyle uzun süre şoktan kurtulamayan Vildan Aydın "Hamile olduğumu bile bile nasıl böyle bir şey yapar. Ayağa kalktığımda bilinçli fren yaptı; bana ve bebeğime her şey olabilirdi. Böyle bir şoförü İETT nasıl çalıştırır hala anlayamıyorum. O hatta karşıma tekrar çıkar korkusuyla otobüse binemiyorum” diyerek gözyaşı döktü. İETT yetkilileri, Çelik'le ilgili soruşturma başlatılabilmesi için İETT Genel Müdürü Mehmet Öztürk'ün konuyu Teftiş Kurulu'na taşıması gerektiğini ifade ettiler.
Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin enerji istikbali

25 Mart 2006
(Aşağıdaki mektubu Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve MGK’ya göndermiş bulunuyorum. Sizlerin de dikkatine sunarım.) YÜCE Atatürk’ün en önemli mesajı ve prensibi ’İstiklal’ kelimesinde saklıdır. Atamız, ne Amerikan mandasını, ne de İngiliz himayesini kabul etmiş, ’tam istiklal’ doğrultusunda ilerlemiştir.

Onun eseri olan bizler bu prensibi yukarda tutmak görevindeyiz. Enerji, önümüzdeki yıllarda dünyadaki ekonomik ve politik haritayı yeniden belirleyecek bir faktördür. Türkiye’nin istikbali ve istiklali enerji politikasından geçecektir. Ukrayna ve Gürcistan’ın son aylarda Rusya ile yaşadıkları facialar bu yeni sömürgeciliğin delilidir.

Petrol ve gaz ithaline bağımlı, nükleer yakıt ve artık kontrolüne mahkum bir Türkiye’nin gelecekteki istiklali son derece tehlikededir. En temiz ve yenilenebilir enerji olan güneş enerjisinin dünyadaki önde gelen bilim adamlarindan biri olarak sizleri bu konuda hassasiyete davet etmek istiyorum.

Ülkemizin geleceği açısından:

Tüm askeri sistemlerin, devlet dairelerinin ve tesislerinin ve milli güvenlik/sivil savunma ile ilgili tüm kritik müesseselerin tümüyle lokal güneş enerjisi takviyesine geçirilmesini,

Güneş pilleri konusunda üretim, montaj ve ticaret yapan şirketlerin ve yatırımcıların vergiden muaf kılınmalarını ve bu konuda teknik bazımızı yükseltmek için tüm yüksek okullarda güneş ve yenilenebilir enerji mühendislikleri kurulmasını, acilen talep ve tavsiye ederim.

İstiklalin bedeli, hesabı ve ücreti tartışılamaz.

Prof. Dr. Niyazi Serdar SARIÇİFTÇİ Linz/AVUSTURYA

Serdar.Sariciftci@jku.at


İşte AKP’nin haber anlayışı

CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Mersin’de çiftçi Kemal Öncel’in Başbakan Erdoğan’la tartışmasının TRT tarafından görüntülenip görüntülenmediğini ve görüntülendiyse neden yayınlanmadığını, Devlet Bakanı Beşir Atalay’a soruyor.

Atalay, "Görüntülenmiş ancak haber değeri taşımadığından yayınlanmamıştır. Dolayısıyla sansür olarak değerlendirilemez. TRT’nin iktidarın güdümüne girmesinden söz edilemez. Kaldı ki TRT çiftçiler de dahil olmak üzere toplumun değişik kesimlerinden iktidara yönelen eleştirileri haber değeri taşımak kaydıyla yayınlamaktan hiçbir zaman kaçınmamıştır" diyor.

Şimşek benzer bir soruyu da Anadolu Ajansı için yöneltiyor. AA Genel Müdürü Hilmi Bengi’nin yanıtını da Atalay, Şimşek’e gönderiyor. Yanıtta, AA’nın geçtiği haberin başlığında Erdoğan’ın din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili sözlerine yer verildiği, 2. paragrafta ise Kemal Öncel’in tepkisinden "...Çiftçi olduğu belirtilen bir kişi bağırarak şikayetini dile getirdi. Erdoğan’ın yanına çağırıp bir süre görüşerek uyardığı bu kişi daha sonra güvenlik güçlerince buradan götürüldü" deniyor. Erdoğan-Öncel diyaloğundan ise hiç söz edilmiyor.

Halbuki, olay gazete ve TV’lerde birinci haber oluyor. Şimşek konu hakkında Meclis’te de konuşuyor, bu arada görüştüğü AA yetkilileri, kendisine "Bu olayı fazla büyütmeyin. Biz böyle hakaretamiz sözleri bültenlerimizde vermiyoruz; TBMM’de bakan dahi söylese.." diyorlar.

Meclis’te, Bülent Arınç, "şeyini şey ederim...", Hilmi Güler’in "... yarışı yok" sözlerini de yer vermedikleri hatırlatılıyor Şimşek’e.

TRT, Mersin’deki olayı haberdan saymıyor; AA ise AKP’lilerin sözcüklerini ’utandıkları’ için bültenine almıyor.

GÜNÜN SÖZÜ

"İnsanlık var oldukça gerçeği aramak bitmeyecektir."

(Laurence Sterne)

Korku toplumu

ÖYLE bir duruma getirildik ki, sendikadan, dernekten, örgütten, ulustan, kısacası ’sözcüklerden’ bile korkar olduk. Neye sevineceğimizi, neden korkacağımızı dahi başkaları belirler oldu. Yeri gelmişken yazayım: Geçenlerde üniversitemizin arazilerinin belediyece yağmalanmasına karşı yürütülen imza kampanyası için imzaları istenen bazı öğretim elemanları, imzalanan basın duyurusu metninde mühendis odaları vb. meslek kuruluşlarından söz edilirken "sivil toplum örgütleri" ibaresindeki ’örgüt’ sözcüğünü görünce korkmuşlar, imza atmamak için çeşitli bahaneler uydurmuşlardı. İnanılacak gibi değil, ama gerçek.

Görüldüğü gibi korku kahvede, berberde, okulda. Korku her yerde. İnsanlar neredeyse arkadaşlarından, kardeşlerinden, kendi kendilerinden bile korkar duruma getirildi. Herkeste büyük bir güvensizlik. Herkes düşünmekten korkuyor. Düşünmemek, görmemek insanlara sahte bir mutluluk hissi veriyor.

Prof. Dr. Tahir BALCI-ADANA

Su tasarrufu

BİRLEŞMİŞ Milletler’in UNEP raporuna gore dünya ve Türkiye’nin ciddi su sıkıntısıyla karşılaşacağını belirtiyorsunuz. Size gözlemlediğim bir manzaradan bahsetmek istiyorum. Ülkedeki okul, hastane gibi kamu yapıları, dükkanlar ve evlerdeki bozuk sifon ve musluklardan boşa akan suların oluşturduğu kayıplar yetkililerinin dikkatini çekiyor mu?

Lütfen bir okul veya hastaneye gidin. Manzara ne biliyor musunuz? Contaları bozuk olduğu için boşa akan musluklar ve bozuk sifonlardan 24 saat boyunca boşa akan sular.... Yetkililer, okul, hastane vs. gibi kamu binalarindaki tuvalet ve mutfaklardaki bozuk su tesisatlarını modernleştirsinler.

Ayrıca ilkokul çağından itibaren çocuklara tasarruf etmeyi öğretsinler.

Alev ERASLAN

Ben de zenciyim

SAHİP olduğum şirketimde yıllardır yapageldiğim işleri artık yapamıyorum. Ulaştırma Bakanlığı’na haraç verecek param olmadığı için çalışma hakkım engelleniyor! Sayın Başbakanım, şimdi ben de kendimi Karayolu Taşıma Yönetmeliği ile talep edilen haracı ödeyemediğim için ’zenci’ gibi hissediyorum... Mehmet YAVUZ-MERSİN

Ova katliamı

BURSA,
Hasanağa TOKİ Konutları... Sulama kanaletleri arasından, enginar tarlaları arasından yükselen 1584 konut... 1. sınıf tarım alanına yapılan toplu konut faciası... Traktörler çalışıyor...

Köylü ekim yapıyor.... Hemen yanında beton bloklar. Konut yapacak başka yer bulamadınız mı? M. Semih PALA

MESAJ PANOSU

LÜLEBURGAZ Belediyesi’nin düzenlediği "Göçler ve Lüleburgaz" sempozyumu 25-26 Mart tarihleri arasında yapılıyor. Toplantı başkanlığını Prof.Dr.Necdet Tekin’in yapacağı sempozyumun konuşmacıları: Prof. Dr. Sina Akşin, Prof. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Muzaffer Tufan, E.Büyükelçi Bilal Şimşir, Doç. Kemal Arı, Doç. Nedim İpek, Dr.Oya Dağlar, Mustafa Sarıoğlu, Metin Edirneli, H.Yıldırım Ağanoğlu, Ali Arslan

DİYARBAKIR’
ın Çüngüş ilçesi İMKB 75. Yıl Pansiyonlu İlköğretim Okulu müdür yardımcısı Vildan Şimşekler sesleniyor: Kütüphane odamız var ancak yeterli kitabımız yok. Spor salonumuz var, spor malzemelerimiz yok. Bilişim odası olarak tasarlanmış bir odamız var ancak bilgisayarlarımız yok. Öğrencilerimiz yardımlarınızı bekliyor. http://cunguspio.sayfasi.com (0412-541 30 69)

CHP Küçükçekmece örgütünce düzenlenen ’Herşey Unakıtan İçin’ paneli yarın 14.00’te Mozaik Düğün salonu’nda. Konuşmacılar; Prof. Esfender Korkmaz ve gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu. (0212-580 34 23)
Yazının Devamını Oku

Sendika korkusu

23 Mart 2006
DERİ sektöründe ne var, ne yok? Türk-İş’e bağlı Deri-İş Sendikası Başkanı Yener Kaya "İşler hiç iyi değil. Tuzla, Gönen ve Çorlu’da 452 işçi, sendikalı olmaktan dolayı kapı önüne konuldular" diyor.

Yazının Devamını Oku

Belediyelere ders

23 Mart 2006
ANKARA’dan Avukat Sedat Vural, 1950’lerden önce Ankara’ya bir caddeye adı verilen ’Türk aydını’ Abdullah Cevdet’in isminin kaldırılarak yerine Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun adının konulması üzerine bir vatandaş olarak 5. Bölge İdare Mahkemesi’ne 7 sayfalık bir dilekçeyle başvurdu.

Bu konuda Büyükşehir Belediye Meclisi’nin sokak adlarını değiştirme yetkisinin olmadığını öne sürüyor, "Bu kamu yararına aykırıdır" diyerek kararın iptalini istiyordu.Dava bundan bir süre önce sonuçlandı.Avukat Vural’a karşılık, davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi avukatları, Abdullah Cevdet’in Türk milletine aşağılayıcı sözler söylediğini, ’Ermeni yanlısı olduğunu’ ve benzeri iddiaları tekrarlayarak bütün bunların Belediye Meclisi üyelerinin (AKP’li) kararlarına esas teşkil ettiğini, dolayısıyla kaldırılmasının doğru olduğunu savundular.KİMLER OLUR KİMLER OLMAZMahkeme kararında ise Numaralama Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında ’sokak, cadde, bulvar, meydan ve benzeri yerlere, Anayasa’nın temel ilkelerine, meri mevzuata, kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı toplumda ayrımcılığa yol açabilecek nitelikte yabancı dil kurallarına göre teşkil edilmiş kelime ve ifadelerden oluşan veya çirkin, müstehcen ve gülünç adlar konulamayacağı’ cümleleri tekrar edildi. Aynı yönetmeliğin bir başka maddesinde ise ’milli kahramanlar, devlet adamları, şehre önemli hizmetleri bulunmuş kişiler, yazar, şair, ressam, helkeltıraş, musikişinas ve sanatkárlara ait adlarla birlikte şehir adları, nehir ve dağ adları, çiçek ve ağaç adları, yabancı şahıslar ve yabancı memleketlere ait adlardan müteşekkil grupların sokak veya meydan isimleri olarak verilebileceği’ kuralı hatırlatıldı.Buradan ilk bakışta mahkemenin, Çankaya’daki Abdullah Cevdet Sokağı adını Yusuf Halaçoğlu olarak değiştirmesi sanki onaylanmış gibi anlaşılıyordu. Ama mahkeme kararı şöyle devam etti:ÖRNEK KARAR"...Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’nın gelişmesine paralel olarak oluşan dokuya uygun olarak konulmuş bir sokak ismi olan Abdullah Cevdet Sokağı’nın adının değiştirilmesine sebep olabilecek hukuken, geçerli ve kabul edilebilir bir neden ileri sürülemediği gibi ileri sürülen gerekçe de gerçekçi ve geçerli olmadığından Abdullah Cevdet adının kaldırılması ve yönetmelikte belirlenen kriterler gözetilmeden yeni bir ad verilmesi biçiminde tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."(28.2.2006; esas no 2005/17 11; karar no: 2006-465)Kısacası mahkeme şunu diyor:Somut bir bilgiye, gerçeklere dayanmadan suçladığınız ya da hoşunuza gitmeyen kişilerin sokaklara, meydanlara verilmiş adlarını kafanıza göre araştırıp öğrenmeden değiştiremezsiniz. Bunda bir kamu yararı yoktur.Bu karar da belediye başkanlarına ders olsun.Dr. Abdullah Cevdet'i tanımak

Kim ne derse desin, Abdullah Cevdet öyle iddia edildiği gibi 'damızlık erkek getirilsin' kalıbına sıkıştırılacak kadar dar bir aydın değil. Kendisini suçlamak isteyen Belediye Meclis üyelerinin boyu kadar kitap ve makalesi vardır; çoğu özgün fikirler içeren...

İlginç atamalarMALİYE Bakanlığı’nda hassas görevlere yapılan İmam Hatip Lisesi kökenli atamaların listesini verirken, Seyit Ahmet Baş’ında Konya’dan getirilerek Gelirler Genel Müdürlüğü’ne daire başkanı olarak atandığını 8.2.2004’de yazmıştık. Bundan sonra ne olduğunu Maliye Bakanlığı’ndan bir görevli anlatıyor:"Baş, İstanbul SBF’yi bitirdikten sonra, Hesap Uzmanlar Kurulu’nda görev yaptığı dönemde kadınların elini sıkmadığı, hatta "Ben bayanların elini vergi kaçırdıkları ve incelemeyi zorlaştırdıkları için sıkmadım!" biçiminde açıklama yaptığı iddia edilmiş; Hesap Uzmanları Derneği’nden ihraç edilmek istenmiştir. Baş, Aktaş Elektrik incelemesi yanında ’ilim irfan çalışmalarıyla’ da tanınmaktadır. 30 yaşındayken 4 çocuk sahibi olan Aktaş’ın, eşinin kara çarşaflı olduğu ileri sürülmektedir.Baş, merkeze geldikten sonra Kemal Unakıtan’ın danışmanlığını üstlenmiş, Gelir İdaresi Genel Müdürü Osman Arıoğlu kendisine her zaman kol kanat germiştir. Arıoğlu’nun, kendisinin yardımcılığını yapan ve vergi konusunda önemli bir isim olarak bilinen muhafazakar Recep Bıyık’ın Gelir Politikaları Genel Müdürlüğüne getirilmesi beklenirken, bir çalımla Seyit Ahmet Baş’ı atamak istemiştir. Hesap Uzmanları Derneği, Cumhurbaşkanı Sezer’in bu atamayı imzalamayacağını ve bu görevin de vekaleten yürütüleceğini sanıyorlardı. Bu süreçte Unakıtan’nın danışmanı Naci Ağbal’ı izlememiz gerekiyordu. Ancak Sezer, Ağbal’ın karanamesini imzaladı ve Ağbal, Gelirler Politikası Daire Başkanı oldu. İslamcı kesimlere yakın Ağbal’ın KİK Başkanlığına atanmasını ise veto etti.Çok sorulu satışCHP Antalya Milletvekili Feridun F. Baloğlu, Başbakan’a, TMSF’nin sattığı Star Gazetesi ile ilgili bir dizi soru yöneltti.Özellikle, Kıbrıslı Ali Özmen Safa’nın, son anda bulduğu ve hákim duruma geçen yeni ortağın (Zaman Gazetesi’nin eski imtiyaz sahibi Alaaddin Kaya ve oğlu Cüneyt Kaya) ’TMSF’nin satış işlemi açısından nasıl değerlendirildiğini’ sordu. Ayrıca bunun dışında da bazı soruların yanıtları ortada duruyor.Star Gazetesi’nin ihalesinin neden sona bırakıldığı, bu arada TMSF’nin elindeki Kral TV ve Kral FM ile Erol Aksoy Grubu’na bağlı Cine 5 ve Show Radyo, Radyo 5, Radyo Viva ve Radyo Nostalji’nin satışlarının ne zaman yapılacağı, daha önce bir Kanada grubuna verilen Süper FM, Metro FM, Joy FM, Joy Türk’ün devir teslim işlemlerinin neden 7 aydır bekletildiği soruluyor.Bu arada Star’ın çalışanlarının tazminatları ne kadar tutuyor ve bunların ayrıştırması nasıl olacak? Bunlar ne zaman ödenecek; sorumluların tazminat davaları karşılanacak mı? En önemlisi, yeni alıcı bunları üstlenecek mi?
Cezayir anıtı önerisine destekOKURUNUZUN Cezayir anıtı düşüncesini kutluyorum. Ne güzel fikir; ama bu ülkeyi yönetenlerin bu cesareti gösterebilecek kapasiteleri var mı acaba; hiç sanmıyorum.O.V.CEZAYİR anıtı keşke dikilebilse... Keşke olabilse. Gerçi biz Cezayir’in bağımsızlığına arka çıkmamakla çok büyük bir ayıp işledik; ama bu anıtı dikmekle hem onlardan özür dileme imkánı doğar, hem de Fransızlara karşı bir tepki olabilir. Ali ATLIER Biliyor musunuzAVCILAR Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin eşi ve oğlunun belediyeye güvenlik hizmeti veren Nüans Güvenlik isimli şirkette sigortalı olduklarının belgesiyle Yaşam gazetesi’nde yeraldığını...BAĞCILAR Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık’ın, Pakistan’a 12 derslikli bir okul yaptırdıklarını açıkladığını...ENİS Berberoğlu, Nazlı Ilıcak, Ergun Babahan, Abdurrahman Dilipak ve Mehmet Ocaktan’ın saat 10.00’da, Mecidiyeköy’deki MÜSİAD Genel Merkezi’nde ’AB Sürecinde İfade Özgürlüğü’ konusunda konuşacaklarını...MESAJ PANOSUİSVİÇRE’den yazıyorum. Sultanahmet’e, Cezayir anıtının diktirilme önerisini çok takdir ettim. Soykırıma uğramış olan bu insanların sesini Türkiye’den duyurmak gerek. Avrupa’ya karşı daha cesaretli ve kendine güveni olan Türkiye’yi sergilemek için bu gibi yürekli adımların atılması, Türk halkına da güven verecektir.BEN her ay SSK emekli maaşımı Vakıflar Bankası ATM’sinden çekmekteyim. Şimdiye kadar her ay işletim masrafı kesilmekte olup, bundan sonra bu masrafa ilaveten de ekstre masrafı kesileceği belirtildi. Ne maaş alıyoruz ki şimdi de ilave masraf alınacak? Bununla lütfen ilgilenir misiniz?Samson DENASİ

Yazının Devamını Oku

Anavatan’da ’geri dönüş’ tedirginliği

22 Mart 2006
ANAVATAN Partisi’nde, Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan duruşmasından sonra partinin başına döneceği yolundaki değerlendirmeler, genel merkezi ve örgütü gerçekten tedirgin etmiş. Eski bir ANAP’lı ile görüşürken, "Erkan Mumcu’yu gaza getiriyorlar" dedi.

Partiyi manüple eden bazı çevrelerin olduğunu söylüyor.

Mumcu ise "Dönerse geride bıraktığını bulamaz" diyor.

Mesut Yılmaz
ve ANAP’lıların yargılandığı Yüce Divan’daki duruşmaları izlemeye bazı partililerin gitmesi, ANAVATAN içinde ’ikbal’ bekleyen bazı üyeleri tedirgin ediyormuş... Şimdiden seçim pazarlıklarına giren bu üyeler, "Biz partiyi sırtlayarak götürüyoruz, ama onlar partiyi hálá Mesut Yılmaz’a teslim etme hesapları yapıyor" diyorlarmış.

Bu nedenle Ankara’da eski liderlerinin duruşmasını izlemeye giden bazı ilçe başkanlarına "gitmeyin" diyorlarmış.

Nitekim bu çıkışların sonucunda İstanbul’da Fatih, Küçükçekmece, Üsküdar, Ümraniye, Bağcılar ve Güngören ilçe başkanları görevden alınmış.

AKP Kadıköy Belediye Başkan adayı olan Ümit Özerol, baskılar karşısında bu kararı almak zorunda kalmış.

Görevden alınan isimlerin ’köklü AKP’li’ oldukları oldukları yorumları yapılıyor.

Yılmaz’a yakın olan ancak şu anda gelişmeleri uzaktan izleyen eski ANAP’lı okurumuz "Bu işte Mesut Yılmaz ve arkadaşlarının hiçbir etkisi yok, gelişmelerden uzak duruyorlar" diyor.

Ancak olayların arkasında gelecek seçimler için milletvekili sıralama hesaplarının bulunduğu anlaşılıyor. Güneydoğu ve Doğu’dan bazı eski milletvekilleri "İstanbul" hesaplarına şimdiden başlamışlar.

Susuz kalacağız

BUGÜN
Dünya Su Günü... BM Çevre Programı’nın (UNEP) raporuna göre, 2032’den itibaren dünya nüfusunun yarıdan fazlası ciddi su sıkıntısıyla karşılaşabilecek; su sıkıntısını en çok hissedecek ülkelerden biri de Türkiye... Dünya yıllık yağış ortalaması 1000 mm iken Türkiye’deki yağış ortalaması 640 mm. Ülkemiz nüfusunun %74’üne su şebekesi, %63’üne kanalizasyon şebekesi ile hizmet veriliyor. 4 insanımızdan biri yeterli su ve atıksu hizmetinden yoksun.

Bu arada Çevre Mühendisleri Odası haber veriyor: Danıştay 6. Dairesi, ’mutlak koruma alanını 100 m’ye düşüren’ madde ile su havzalarına atıksu boşaltımını düzenleyen bazı maddeler hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

İpsala’da 180 araç çalışıyor

DSİ Edirne Bölge Müdürü Numan Gündüz, İpsala’da suların çekilmesinden sonra gerçek hasarın ortaya çıkacağını belirterek "Tespit ve tahmin edebildiklerimizi káğıda döküyoruz. Ödenek konusunda genel müdürlüğümüzden taleplerimiz olacak. Yaraların sarılması konusunda işimiz oldukça zor, ama üstesinden kalkmak zorundayız" diyor. Gündüz bölgede yapılan çalışmaları da şöyle anlatıyor:

"İpsala’da, 90 km uzaklıktan 67 kamyon taş çekerek yarılan yerleri doldurmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar 6 bin ton (12 bin m3) taş attık. İş makinelerimiz dışında müteahhitlerden, Köy Hizmetleri’nden ve belediyelerden destek alıyoruz. Karayolları köprübaşlarını takviye ediyor. Çalışan araç sayımız 180’i buluyor; bunun 50’si iş makinesi..." Yaraların sarılması için hükümete büyük görev düşüyor.

Hazır kıymaya izin

TARIM Bakanlığı, İzmir’de iki yıl önce domuz etinden yapılan çiğ köfteleri yiyen vatandaşların zehirlenmesi nedeniyle yasakladığı hazır kıyma satışlarına yeniden izin verme hazırlığına girmiş. Yönetmeliğin değiştirilmesine karşı kasaplardan tepki geldi. Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ "Açıkta kıyma satışının neden yasaklandığını bilenler, bu işin altında hangi çıkar hesapları olduğunu da bilirler" diye imalı bir çıkış yapıyor.

Önceki uygulama ile etin ana parçalar halinde sergilenerek satışına izin verildiğini, bununla müşterinin ister kıyma, isterse kuşbaşı veya pirzola olarak değerlendirdiğini belirten Yalçındağ ancak süper ve hiper marketçilerin bu uygulamayı yeniden tersine çevirmek istediklerini belirterek şöyle konuşuyor.

"Vatandaşa hiper ve süper marketlerde yasak olduğu halde hazır kıyma satışı denetlenmezken, paket içinde satılacak kıymanın içeriğinin ne şekilde denetleneceği ayrı bir kuşku yaratacaktır. Bu yönetmelik değişikliğinde, kıymayı paket halinde satacaklarını ve içinde neler bulunduğunu yazacaklarını belirtiyorlar. Ne derece inandırıcı olacağı konusunda ciddi endişelerimiz vardır. Bu eskiden de böyleydi. Bir kilo kıymanın değeri 13-15 milyon lire iken hazır kıymanın 3-5 milyon liraya kadar satıldığı dikkat çekiyordu.

Peki bu mümkün mü? Yeniden eskiye dönüş olursa halk sağlığı tehdit altına girecektir. Herkesin, gördüğünü ve bildiğini almaya hakkı yok mudur?"

Marketçilerin baskısı altında kalan Bakanlığın yeni uygulamasının tartışmaya yol açacağı anlaşılıyor.

MESAJ PANOSU

NİŞANTAŞI, Rumeli Caddesi üzerindeki Terakki Lisesi’ne ait bir lise vardı; bu arazi 5 yıl önce yıkıldı ve otoprak olarak kullanıldı. Baştan buraya bir kültür kompleksi yapılacağı bildirilmişti. Ancak ne olduysa oldu, iki aydan beri Gülaylar Kuyumculuk tarafından işmerkezi olarak inşa edilmeye başlandı. Gelin görün ki, caddenin yarısı inşaat malzemesi doldu; kaldırım işgal edildi. Şişli Belediyesi’nin, biz yayalar için özen göstermesi gerekmiyor mu? T.C.U.- TEŞVİKİYE

ŞİŞLİ Belediyesi
bünyesinde 3 yıldır çalışmalarını sürdüren Sera Tokay yönetimindeki Şişli Senfoni Orkestrası, 25 Mart 18.00’de İTÜ Maçka Kampüsü Mustafa Kemal Salonu’nda bir konser verecek. Giriş ücretsiz. Orkestra, 28 Mayıs’ta da Afganistan’da ilk kez bir senfoni konseri verecek.

TOLGA Müftüoğlu’nun ’Sultanahmet’e Cezayir anıtı’ önerisine yürekten katılıyorum. Malum toplum olarak bizler her zaman önden gidecek birini ararız. Bu konuyu gündemden düşürmeden anıtın dikilmesini sağlayalım. Hülya ABİT

Biliyor musunuz

ANKARA 5. İdare Mahkemesi’nin, AKP’li Şevket Tandoğan’ın önerisi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin kararıyla, Cumhuriyet’in önemli düşün adamı merhum Abdullah Cevdet’in ismini taşıyan sokağın adının Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu olarak değiştirilmesini iptal ettiğini...

GÜNÜN SÖZÜ

"AKP, fakir fukaranın değil, olağanüstü rantların partisidir. Her şey kapalı kapılar ardında düzenleniyor, sonra kanun haline getiriliyor."

(CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu)
Yazının Devamını Oku

Sultanahmet’e Cezayir anıtı dikelim

21 Mart 2006
FRANSIZLAR, Paris’ten sonra Lyon’da bir Ermeni soykırımı anıtı dikmeye çalışıyorlar. Bizim burada ve orada yaptığımız protestolar sadece bu anıtı dikenleri sevindirmektedir. Yapmamız gereken Büyükşehir Belediyesi’nin Sultanahmet’e, Fransızların Cezayir’de yaptığı soykırımı simgeleyen ufak bir anıt inşa etmesidir. Bu da aynı Paris’te olduğu gibi İstanbul’da yaşayan Cezayirlilerin belediyeye başvurusu üzerine olmalıdır!

’Kurtlar Vadisi-Irak’ filminin Amerika üzerinde yarattığı etkilere bir bakın lütfen. Baktık bir tane Lyon’a mı Ermeni anıtı dikiliyor hemen, Türkiye’nin en turistik bölgelerine, mesela Antalya’ya hemen bir anıt dikelim, bakalım neler oluyor.

Asla turizmi etkilemez, nasıl Paris’e giden Türkler bu anıta gidip bakıyorlarsa, Fransızlar da gelip anıtlara merakla bakarlar.

Lütfen onurlu ve kendine güvenen bir ülke olduğumuzu gösterelim.

Tolga MÜFTÜOĞLU

GÜNÜN SÖZÜ

"Türkler ve Müslümanlar için en güzel şiirlerini yazan Puşkin adına İstanbul’da üniversite kurulmalıdır. Ben bunun için girişimlere başladım."

(Eski milletvekili ve bakan Bülent Akarcalı)

Washington’un bahanesi

’SYRIANA’
filmi üzerine... Geçenlerde yazdığınız yazıya katılmıyorum. Washington uzun zamandan beri Türkiye’yi yüksek riskli olarak göstermekte ve Türkiye’ye seyahat edecek olanları da uyarmaktadır. Bu nedenle 11 Eylül’den beri baldızımın Amerikalı eşini Türkiye’de ağırlayamıyor ve Amerikalıların Türkiye korkusu (!) ile dalga geçiyordum.

Bu sene ağırlayabildim (gene uyarılmış!). ’Kurtlar Vadisi-Irak’ filmi benzeri birçok filmi Amerika’nın kendisi de çekmektedir. Ben bu filmi seyretmedim ama ’Syriana’yı seyrettim. Bir Amerikan filmi, Amerikan yönetiminden Arapların nefret etmesine bu kadar yardımcı olabilir. HAMAS konusunda bir şey diyebilmek mümkün değil. Ama sıradan Amerikalı için Türkiye’ye seyahat açısından her sene bir bahane bulunmaktadır. En azından Washington buluyor. Bora CENGİZ

Patronun müthiş vaadi (2)

"PATRONUN müthiş vaadi" (3.2.2006) başlıklı yazımız dikkat çekmişti. O tarihten beri konuya ilişkin yaptığımız araştırmada, yazımızda sözü edilen ’batık banka’ sahibi ile görüştüğü bir okurumuz tarafından bize bildirilen hukukçunun emekli bir yargı mensubu olduğu öğrenildi. Bu konuya duyarlık gösteren Yargıtay da bunu doğruladı. Yargıtay’a göre "bu kişinin görevi sona erdiği için hakkında disiplin soruşturması yapılmasına imkan bulunamadı."

Yargıtay’a, konu hakkında gösterdiği duyarlılık nedeniyle teşekkür ederiz.

Başbakan insafsız

BAŞBAKAN Erdoğan’ın partisinin Fatih ilçe kongresindeki konuşmasına tepkiler:

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, "İnsanların eşlerinin başı açıkmış, başı örtükmüş... Buna göre bir insan bir yere atanır mı? Böyle saçmalık olur mu?" diyen Başbakan’ın sözlerinin, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" şeklindeki özdeyişi doğrulayan çarpıcı bir örnek oluşturduğunu belirterek "Ayrımcılığı en acımasızca ve en insafsızca yapan Başbakan’ın ta kendisi ve hükümetidir" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Başbakan’ın 3 yılda rekor şekilde 75 bin derslik yaptığını söylediğini, ancak 14.12.2005’teki bütçe konuşmasında bu rakamı 70 bin telaffuz ettiğini belirterek "Geçen üç ay için 5 bin derslikli okulu nasıl yaptınız? En son açıkladığınız 75 bin derslik hangi il, ilçe ve köylerdedir. Kongrelerinizde ve Meclis’te farklı mı konuşuyorsunuz?" diye soruyor.

OKURUMUZ Reşit Çağın (Foça): "Sayın Başbakan ’Kitabımızda erken seçim yazmıyor. Her seçimin faturası vardır. Biz bunu niçin millete ödetelim?’ diyor. Bu mantığa göre hiç seçime gidilmesin, iktidar öbür boyu değişmesin, bizler de fatura ödeyelim öyle mi? Dört seçmenden birinin oyuyla seçildiği halde 82 yıllık laik Cumhuriyet’in temellerini sarsan, Cumhurbaşkanı, TSK, yargı ve yükseköğrenim kurumlarıyla adeta güreşen, kadrolaşmadan başka bir şey düşünmeyen, yargı kararlarına uymayan bir iktidar, toplumu, inanç, kimlik gibi son derece hassas konularda bilgisizce ve sorumsuzca meşgul eden, geren, karıştıran tehlikeli bir zihniyet değil mi?"

Biliyor musunuz

’ADNAN Hoca’nın Halkalı’da ’Yaradılış Müzesi’ sergisi açılışına katılanlarla ilgili çıkan haberler üzerine Küçükçekmece Kaymakamı Osman Ebiloğlu’nun, "Ben Belediye Başkanının daveti üzerine gittim" dediğini, Belediye Başkanı Aziz Yeniay’ın ise "Benim de bir şeyden haberim yok, Başkan Yardımcım Recep Bey’in isteğiyle gittim" demesinin, Kaymakamlık ve Belediye kulislerde gülüşmelere yolaçtığını... BEYLİKDÜZÜ’ndeki bir hastane inşaatı nedeniyle bitişiğindeki ’Beylikdüzü Plaza’da çatlaklar meydana geldiğinin ileri sürülerek bir süredir gazetelere yollanan e-mailler üzerine Belediye Başkanı Vehbi Orakçı’nın "Olay abartılıyor" dediğini... CHP Büyükçekmece İlçe Başkanı Dr. Ali Şeker’in "Basın Danışmanı Devrim Çetin’i, bir törende İstiklal Marşı okutmasına tahammül edemeyerek işten atan Tepecik’in AKP’li Belediye Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Okutan’ı ve bu kararı onaylayan Belediye Başkanı Rafet Yıldız’ı kınıyorum" dediğini... İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, Talat Paşa Harekatı ve Alman Meclisi’nin aldığı sözde Ermeni soykırım tasarısını protesto yürüyüşünde "Bir tarihte Kennedy, Berlin’de konuşmasına ’Ben Berlinliyim’ diye başlamıştı. Ben dost olarak size gerçekdışı bir beyanda bulunmam. ’Biz burada hepimiz bir Talat Paşa’yız" dediğini...

Mesaj Panosu

HİSARÜSTÜ
’ndeki, Türkan Şoray İlköğretim Okulu’nun etrafında üç baz istasyonu var. Okulda 600 çocuk eğitim görüyor. 60-80 bin YTL alıp bunları binalarına taktıranlar, çocukları ve kendilerini hiç düşünmüyorlar mı? Mahalle sakinleri

SUNA-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nün düzenlediği Prof. M. Hamdi Sayar’ın sunacağı ’Toroslar’dan Akdeniz’e; Kilikya Eskiçağ Tarihi Araştırmalarına Yeni Katkılar’ konulu konferans 25 Mart Cumartesi günü Antalya Kaleiçi’nde. 0242-243 42 74 akmed@akmed.org.tr

Böyle ticaret olmaz

BEN Samsun’
da oluklu mukavva kutu imalatı yapan Onur Ambalaj’ın sahibiyim.

İşlerim için Çorum’daki Çınar Oto’dan Ford transit alımı için anahtar teslim anlaştık. Aracı, Kırşehir’deki Er Motor teslim edecekti. Kredisini ve peşin parasını çözümledik. Aracı 15 gün sonra gönderdiler; şimdi ruhsatsız ve plakasız olarak kapımızda bekliyor. İki firma arasındaki ihtilaf yüzünden fatura gönderilmiyor. İşlerimi kiralık araçla yürütmeye çalışıyorum.

Soruyorum, bu kişiler meydanı boş mu buldular? Ford firması bunları hiç denetlemez mi?

Turgut KIRPIK SAMSUN
Yazının Devamını Oku

Nevruz böyle kutlanır!

19 Mart 2006
SAYIN Bekir Coşkun’un dünkü ’Ben Bayramları Sevmem" yazısını internetten üzüntüyle okudum. Çünkü, keşke o başlık yerine "Ben Bayramları çoook severim" diyebilseydi, ama haklı olarak diyememiş ve gerçekleri yazmış. Teşekkür ederim.

BİRGÜN mutlaka Çanakkale'ye gidiniz. Gelibolu Milli Parkı'nı geziniz. Resmi tarih anlatımını bir tarafa bırakarak, Kocaçimen sırtlarından denizi seyrediniz. Derin sessizlik içinde uyuyan toprağa kulak verince yeraltından gelen kalp atışlarını duyacaksınız. 25 Nisan 1915'te başlayan Çanakkale Kara Savaşları'nda, son nesil Osmanlı Türkü'yle, onu tarihten silmek isteyen güçlerin 8.5 ay süren göğüs göğüse vuruşmalarına tanık olacaksınız.

Onurlu ve haysiyetli bir savaşın verildiği bu yerlerde her adımda bir mezarlığa rastlayacaksınız. Dehşeti olan, ama nefreti olmayan bir savaşın izlerini gözlemleyeceksiniz.

Birgün mutlaka Çanakkale'ye gidiniz. Yürürken elinizden geldiğince hafif basınız toprağa. Çünkü çok derinde değilller, incinmesinler.                            Mehmet Efe Y.

EK BİLGİ:

Yazının Devamını Oku

DSİ’cilerle taşkın sohbeti

18 Mart 2006
YUNANİSTAN sınırına 40 km. uzaklıktaki İpsala kentinin çıkışında DSİ Şefliği’nde, mühendisler önlerinde Meriç, Tunca ve Arda’nın su seviyelerini gösteren raporlar ve krokiler üzerinde çalışıyorlar. Saat 24.00... Hürriyet’ten önceki sabah şoförümüz Enver Coşkun ile ayrıldıktan sonra önce Pehlivanköy’de Ergene Ovası’nı, sonra Edirne’nin Karaağaç bölgesini, gece de İpsala Ovası’nı izleyerek zaman zaman taşkın suların arasından geçip İpsala şefliğine girdiğimizde DSİ Genel Müdürü Vekili Mehmet Güllü’ görüyoruz. DSİ İşletme Bakım Daire Başkanı Hasan Özlü, Makine İkmal Donatım Daire Başkanı Yusuf Balcı, Trakya DSİ Bölge Müdürü Numan Gündüz ve İpsala Şube Müdürü Hayri Çilingir’le karşılaşıyoruz.

Devletin 1000-1500 YTL verdiği, işçilerden daha düşük maaş alan tecrübeli mühendisler bunlar. "Mesai, döner sermaye, tazminat gibi ek ödeme almadan mı çalışıyorsunuz? Hükümet memurlara 40 lira zam verecekti, aldınız mı?" diye takılıyoruz.

Yorum yok; sadece acı acı gülüyorlar.

MERİÇ’TEKİ 29 KUM ADACIĞI TEMİZLENİRSE

Bürokratların gözleri, gelecek suyun şiddetiyle ilgili verilerde ve Ankara’da ilgililere vermek üzere hazırladıkları "DSİ XI. Bölge Müdürlüğü-Tunca, Meriç ve Erda Nehirleri 11-15 Mart Taşkınları" başlıklı rapor üzerine bize teknik bilgi veriyorlar. ’Yazlık ve kışlık sedde nedir anlatıyorlar. Bizim kesimde Meriç’in üzerinde, Türk tarafında kalan 17 km’lik alanda 29 adacığın ıslah edilmesi gerektiğini öğreniyoruz. Ancak Avrupa Sınır Ötesi İşbirliği Çerçevesi’nde ele alınması gereken diplomatik bir sorun olduğunu anlıyoruz. İşte bu sahada silis oranı yüzde 65 olan ince bir kum tabakası var. İçine küçük taşların katılıp beton üretiminde kullanılabilecek önemli bir malzeme.

Geçenlerde biz de köşemizde Meriç’in ağaç gibi bitkilerin temizlenmesi ile bu kumdan istifa edilebileceğinden söz etmiştik. Ne yazık ki, Edirne Valiliği’nin açtığı ihaleye kimse talip olmamış.

Geçmişte Karağaç’ta Meriç’in yatağına 22 basamakla inilirken bugün su seviyesi ile aynı düzeye geldiğini hatırlıyoruz. Meriç’in yatağının dolduğu, bakıldığında gayet iyi anlaşılıyor.

EROĞLU, SU FORUMU’NDA

Bu arada DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu’nun, bir heyetle Meksika’da yapılan 4. Dünya Su Forumu toplantısında bulunduğunu öğreniyoruz.

"Yalçın Bey teyakkuz halindeyiz. Bölgeye korkunç makine gücümüzü ve ekiplerimizi sevk ettik. Bölgedeki 900 personelimiz teyakkuz halindedir" diyor Genel Müdür Vekili.

Şu anda ne yapılıyor?

- Su seviyesinin düşmesini bekliyoruz. Çünkü dozer ve kepçe çalıştıramazsınız bu durumda. Sular çekilince teknik yönden inceleyeceğiz.

Bulgaristan’dan neden bu kadar su geliyor?

- Ülke bol yeşili nedeniyle çok yağış alıyor. Bulgaristan’da göl alanları pek olmadığı için su tutulamıyor. Mevcut barajlar da büyük olmadığı ve gölet düzeyinde olduğundan fazla su toplanamıyor ve bu nedenle salınıyor.

Neyse... DSİ ekibi 120 km. kat edip yeniden Edirne’ye dönecek ve sabah tekrar İpsala’ya gelecekler. Biz yanlarından ayrılıp İstanbul’a döndüğümüzde 730 km’lik bir ’taşkın’ turu yapmış olacağız.

MERİÇ’E BARAJ OLMAZ

Mehmet Güllü, Meriç’
in, Türkiye tarafında sırt veya tepe olmadığı, yani topografyası uygun olmadığı için bir baraj yapımının mümkün olmadığını belirtiyor. Tunca üzerinde Suakacağı Barajı’nın yapımının ise mümkün olabileceğini söylüyor. Anlaşma sağlanırsa, barajın gövde alanının yüzde 80’i Türkiye tarafında kalacak; yüzde 20’si de Bulgaristan’da...

EN BÜYÜK FEYEZAN

Genel Müdür Vekili Mehmet Güllü, 1970’li yıllardaki Seyhan baraj kapağının kopmasını, 1982’deki Ceyhan’da baraj kapağının patlaması ve 1984’teki Meriç taşkınını anlatıyor. "Etkilediği alan itibarıyla en büyüğü Seyhan feyezanıdır (taşkın). Meriç’te 1984’te saniyede gelen su miktarı 2400 metreküp iken bu kez 2500 metreküpü buldu, yani daha büyük" diyor. Bu arada DSİ’ciler, taşkınlara ’şişmiş su’ diyorlar.

Yunanistan da, Bulgaristan'ı suçluyor

Bulgar muhalefetine göre 'taşkın'ın suçlusu; Türkler


'KOCA Balkan' ve Istranca dağlarının çektiği yağmur bulutlarının yarattığı taşkın sular, Bulgaristan'da da büyük zarara yol açmış. Muhalefetin hedefi, koalisyon ortağı Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin, Türk kökenli Başbakan Yardımcısı ve Afetler Bakanı Emel Ethem, Çevre Bakanı Dr. Cevdet Çakır ve Tarım Bakanı Nihat Kabil olmuş.

Bulgaristan Türk Radyosu'nun muhabiri Sevda Yarmancı'yı Edirne'den arayarak, neler Kuzey Bulgaristan'da neler yaşandığını sorduk.

"Burası da felaket, seferberlik ilan edildi" diyerek özetle şöyle konuştu.

"Muhalefet, Türklere verilen üç bakanlığın felaket öncesinde önlem almadığını savunuyor. Buna göre 'yılbaşından önceki meteorolojik raporlarda mevsim normallerinin üstünde yağış olacağı (m2'ye 200 litre) bildirildiği halde, üç bakanlık hazırlık yapmadı. Daha önceki sellerden çöken setler onarılmadı, barajların eksikleri giderilmedi. 22 milyon Euro'su AB'den olmak dış ülkelerden 250 milyon Leva (Yaklaşık 120 milyon Euro) geldi, peki bu paralar nereye gitti, diye soruluyor. Bu arada Trud gazetesi, HÖH milletvekili Ramazan Atalay'ın oğlunun, bir baraj onarımı için 1.6 Leva'lık bir iş aldığını, bunun 500 milyonunu almasına rağmen hiçbir iş yapmadığını yazıyor."

HÖH çevrelerine göre ise komünizm döneminde tarım kooperatiflerinin sulama kanalları vardı; bu tarlalar sahiplerine verilince bakımsız bırakıldı. Bazı mikro barajlar (gölet) arazi kazanmak için toprakla dolduruldu. Son yağışlarla barajları doldurduğundan taşkınlar meydana geldi. 'Milliyetçi Bulgarlar'ın bu tutumu, HÖH'ü yıpratmak amacıyla ortaya attığı iddialar olarak nitelendiriliyor.

Bu arada Yunanistan'ın da, Bulgaristan'ı nehir ve barajların bakımını yapmamakla suçlaması dikkat çekiyor.

Bulgaristan duyarsız barajları bakımsız

Edirne Valisi Nusret Miroğlu, "Bulgaristan’dan saniyede 1000 metreküpten fazla su gelirse tehlike doğuyor. Şimdi bu iki mislinin üzerine çıktı" diyor.

İpsala’da etkilenen alan 35 bin hektar; bunun yarısı henüz ekilmeyen çeltik alanlarını kapsıyor. Havalar mevsim normallerinde giderse, mayıstaki ekim için şimdilik bir endişe görülmüyor

Vali, şiddetli yağışın geleceğine ilişkin hava raporları olmasına karşın, Bulgaristan’ın gerekli önlemi almadığını söylüyor.

Bulgaristan’ı protesto ettik mi?

- Dışişleri konuştu. Sofya Büyükelçimiz aradı. Enerji bakanları irtibat kurdular. Taşkınlar bir yıl içinde üç kez olmaması lazım. Bulgaristan’ı uyarıyorsunuz, ’tamam’ diyorlar ama iki yıl sonra karşınıza başka görevliler çıkıyor. Böyle bir uyarıdan haberim yok diyor. Aramızdaki sorunları belgeye bağlamamız lazım.

Bulgaristan’daki barajlar...

- Büyük değil ancak sağlıklı da değiller, teknolojileri eski. Bir kısmı dolmuş; 10 metre olacağına 7 metreye inmiş. Bu durum bizi korkutuyor ve üzüyor.

Yağmur ve toplama havzalarındaki suların doğal akış itibarıyla (üç nehrin) Türkiye’ye geldiğini, bu miktarın yüzde 97’sinin Bulgaristan’dan, yüzde 1’inin Yunanistan’dan geldiğini, bizdeki miktarın ise yüzde 1 olduğuna dikkat çeken Vali Miroğlu, "Dolayısıyla suların kontrolü onlarda, ancak stresi biz yaşıyoruz. Bunun düzene sokulması, seddelerin elden geçirilmesi ve su bırakma işinin bir rejime bağlanması gerekiyor" diyor.

Biliyor musunuz

AVCILAR Belediyesi’nin CHP’li Meclis üyeleri Aynur Cihan, Garip Gök, Cemil Bayar ve Bülent Zeren’in, Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci ve CHP yönetimini ağır dilde suçlayarak ’yanlış ihalelere, atamalara, işlere, hizmet yapılmadığı halde yapılıyormuş gibi davranılması’ üzerine partilerinden istifa ettiklerini açıklarken; ortaya çıkan CHP 14, AKP 13 ve Bağımsız 4 üye tablosu ile yönetimin muhalefete düştüğünü...

CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek’in, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığını vekaleten yürüten (eski Urfa Valisi) Şahabettin Harput’un, Fethullah Gülen’in de hocası olan Erzurumlu Mehmet Kırkıncı, İzmir cemaatinden Ahmet Cevat Hoca ile birlikte bir tarikat toplantısına katıldığı iddialarının doğru olup olmadığını, soruşturma yapılıp yapılmadığını sorduğunu...

AKATLAR Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nin bu akşamki açılışında merhum sanatçının ’Mikadonun Çöpleri’ oyununun sergileneceğini...

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, "Berlin polisinin, yarın yapılacak Berlin Talat Paşa Yürüyüşü ve Mitingi için istediği yasaklama kararının İdare Mahkemesi tarafından reddedildiğini, bu yasaklama kararının altında Merkel’in bulunduğunu" bildirdiğini (talatpasaharekati.org)...

SHP Genel Sekreteri A. Güryüz Ketenci’nin, Ali Babacan’ın arkadaşı Erdem Başcı’nın hangi özelliklerinden ötürü Merkez Bankası Başkanvekilliğine getirildiğini, bu atamanın Merkez Bankası’nın bağımsızlığına bir müdahale sayılıp sayılmadığını Başbakan’dan sorduğunu...

IRAK’ın işgalinin 3. yıldönümü olan bugün dünyanın 200 kentinde protesto eylemleri yapılacağını, Mazlum-Der’in de Kadıköy İskele Meydanı’nda 11.00’de ’İşgale Son’ mitingi düzenlediğini...
Yazının Devamını Oku