PaylaÅŸ
BİRGÜN mutlaka Çanakkale'ye gidiniz. Gelibolu Milli Parkı'nı geziniz. Resmi tarih anlatımını bir tarafa bırakarak, Kocaçimen sırtlarından denizi seyrediniz. Derin sessizlik içinde uyuyan toprağa kulak verince yeraltından gelen kalp atışlarını duyacaksınız. 25 Nisan 1915'te başlayan Çanakkale Kara Savaşları'nda, son nesil Osmanlı Türkü'yle, onu tarihten silmek isteyen güçlerin 8.5 ay süren göğüs göğüse vuruşmalarına tanık olacaksınız.
Onurlu ve haysiyetli bir savaşın verildiği bu yerlerde her adımda bir mezarlığa rastlayacaksınız. Dehşeti olan, ama nefreti olmayan bir savaşın izlerini gözlemleyeceksiniz.
Anafartalar'a uğrayıp, Mustafa Kemal Atatürk'le selamlaşabilirsiniz. İsterseniz onun gözetleme çukuruna girip, düşmanın çıkacağı kıyıları ve tepeleri bir kez de siz gözetleyebilirsiniz. Hem de onun gözleriyle...
Birgün mutlaka Çanakkale'ye gidiniz. Yürürken elinizden geldiÄŸince hafif basınız topraÄŸa. Çünkü çok derinde deÄŸilller, incinmesinler.                    ÂMehmet Efe Y.
EK BÄ°LGÄ°:
ÇANAKKALE Savaşları ile ilgili bilgiler bulabileceğiniz bazı web siteleri:
- http://canakkale.canakkale.org
- http://www.bozcaadamuzesi.com/canakkale.htm
- http://www.ttk.org.tr/yayinlar/cd/canakkalecd.htm
- http://www.geltag.com/turkish/m_savas.htm
- http://www.gallipoli1915.org/
Sağduyulu olalım
CHP milletvekilleri Mehmet Tomanbay, İsmail Değerli, Muharrem Toprak ve Hasan Aydın, 21 Mart'taki Nevruz kutlamaları için bir uyarıda bulunuyorlar:   "Ulusumuzun büyük bir sevinçle karşılaması gereken Nevruz kutlamaları, laik-demokratik cumhuriyetimize savaş açmış olan iç ve dış kışkırtıcıların ulusal birlik ve dayanışmamıza zarar vermeye dönük provokasyonlarına gebe görünmektedir. Güvenlik güçlerimiz ve vatandaşlarımız, bin yılı aşan birlikteliğimizin bozulması için harekete geçmiş ve geçecek olan karanlık güçler karşısında sağduyulu davranmalı, kışkırtmalar ne boyutta olursa olsun tek bir yurttaşımızın burnu kanamamalıdır."
Edirne'deki su baskınına görüşler:
Evet Trakya sahipsiz
SAYIN Yalçın Bayer, Edirne'nin yaşadığı sel felaketi nedeniyle, orada doğup büyümüş biri olarak derin üzüntü duymaktayım. Bir yazınızda 'Trakya sahipsiz' diyordunuz. Evet Trakya sahipsiz bunu bir kez daha yaşayarak öğrendik. 2000 yılında Pehlivanköy'ün içinde Ergene'nin zehir olarak aktığına tanık olmuştum.       Daha sonraki günlerde (net hatırlamıyorum sizin köşenizde olabilir) basında Meriç'i kirleten Ergene'den dolayı Meriç Nehri kıyısında tarlası olan Yunan köylüsüne tazminat ödenip, ödenmediği soruluyordu. Bu sorunun cevabı ne şekilde verilmişti acaba?
 Meral Nur ARIDICI
Almanya'dan bir örnek
GEÇTİĞİMÄ°Z hafta Cebit Fuarı nedeniyle Almanya'nın Hannover kentindeydik. Fırsat buldukça yakın kasabaları da gezdik. Bunlardan biri Lıppstadt kasabasıydı. Hannover'e 160 km uzaklıkta olan bu kasabanın 60 bin civarında bir nüfusu olduÄŸunu öğrendik. Lippstadt ile bizim Edirne'nin benzer olmayan bir yönü var.     ÂLippstadt kasabasının içinden geçen nehiri 50 küsur yıl önce kasabaya girmeden 3 kola ayırmışlar. Nedeni, su taÅŸkını olduÄŸunda kasabaya zarar vermesin diye. Nehir kasabayı terk ettiÄŸinde yeniden aynı yatakta birleÅŸiyor.                          Ne diyeyim bilmiyorum.Â
SavaÅŸ TÃœRK
Biliyor musunuz
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in, Başbakan’a; Kemal Unakõtan’ın bakan olmadan önce hangi şirketlerde hissedar veya yönetim kurulu üyeliği görevinde bulunduğunu, vergi barışından yararlanan şirketler arasında Albaraka Türk, Family Finans, Kastamonu Ağaç Entegre ve MKS Marmara Entegre Kimya’nın bulunup bulunmadığını sorduğunu... n ÇANAKKALE Şehitleri’nin Edirnekapı Şehitliği’ndeki anma töreninde AKP, DYP, ANAVATAN ve HPY’nın dışında başka partinin çelenginin görülmediğini...
KÄ°TAPLAR
GÜRSEL Göncü&Şahin Aldoğan ’Çanakkale Savaşı-Siperin ardı Vatan’ (MB), Hakan Akpınar ’28 Şubat-Postmodern Bir Darbenin Öyküsü’ (Birharf), Çetin Yetkin ’Türkiye’de Askeri Darbeler Ve Amerika’ (Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk) Ufuk Söylemez&Melih Yürüşen ’Türkiye Maskeli Değişimin Tuzağında’ (ORİON), Abdurrahim Zapsu ’Büyük İslam Tarihi’ (Risale), Zeki Sarıhan ’Kurtuluş Savaşı Kadınları’ (CKD), İzzet Harun Akçay ’General Söz Verdi’ (Berfin), Metin Aydoğan ’Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler-Bitmeyen Oyun’ (UMAY), Aydın Engin ’Kitabın Adı Budur-Tan Oral Kitabı’ (İş Bankası), Osman Özbek ’Ilımlı Türkiye’ (Ümit), Bertan Onaran ’Cumhuriyeti Savunmak’ (Asya Şafak), Neşe Kutlutaş ’İlaç Şirketleri Kızacak Ama...’ (KİM), Nihat Nasır ’Ahlak İsyanı’ (VADİ), Nasuhi Güngör ’Savaşa Beş Kala’ (KİM).
GÜNÜN SÖZÜ
"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Türkiye İslam Merkez Bankası’na dönüşüyor."
(CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek)
Galatasaray ’sol’ gibi
GALATASARAY’ın önümüzdeki cumartesi günü tarihi kongresi olacak.
Ne yazık ki, adaylar hala birleşemedi; bir uzlaşma ihtimali de uzak görülüyor.
Adaylara kongrede özveri düşüyor. Eğer bir uzlaşma olmazsa yönetime gelecek grupun %35’den fazla oy alamayacağı gün gibi ortada.
Böyle bir yönetim AKP’nin iktidarı ele geçirmesine benzeyecek muhtemelen. Camianın gücünün, %65’i temsil edilmeyecek.
GS bugün siyasetteki ’sol’ gibi bölünmüşlük yaşıyor; 6 parça...
Bu durumda camia ile taraftar arasındaki bütünlük nasıl sağlanabilir?
Kulübe borç veren bankalar, %35’lik iktidar arasında güven ortamını sağlayabilecek mi? Kulübün mali yapısı güçlenebilecek mi?
Örneğin, bazı adayların "Genel Kurul üyeliğini halka açacağım" projesine dışarda kalan ’küskünler’ nasıl bakacak? Kulübü dünya liglerine taşıyacak mali yapı ve tüzük değişiklikleri yapılabilecek mi? Futbol A.Ş.’nin halka açılmasını %35 oyluk yönetim hayata geçirebilir mi?
KEMAL ONAR NEREDE
Geçen kongrede Özhan Canaydın ile Turgay Kıran’ın listeleri birleşerek %52 oyla yönetime gelmişlerdi. Bu kez bu oydan daha aşağıda bir yönetim gelirse, ağırlaşan sorunları nasıl sartlayabilir?
Adaylar direttiklerine göre, camianın ’dışarda’ kalan saygın isimleri neden hatırlanmaz. Geçmişte kulübün mali yapısını yöneten Kemal Onar gibi isimler, bu bölünmüşlüğe çare olmazlar mı?
Herkesin şapkayı önüne koyması gerekiyor: GS 100. yılında hangi başarıyı gösterdi; Prof. Dr. Ahmet Özdoğan yönetimindeki sutopu takımının şampiyonluğundan başka...
Bu nedenle kongrede ’sağduyu’nun egemen olmasını bekliyoruz.
Ne kadar güveniliriz
KÖŞENİZDE zaman zaman poliklinik sahiplerinin şikáyetleri yayınlanıyor.Diyorlar ki Emekli Sandığı, polikliniklere güvenip hastasını baktırıyor da SSK ve Bağkur niçin güvenmiyor?
Ben de poliklinik sahibiyim, sizin istediğinizi ben de isterim. Güvensizliği, poliklinikler yaratmıyorlar mı? Eczanelerle anlaşıp hiç hasta görmeden, sağlık karnelerine nereye gittiği, ne olduğu belli olmayan ilaçlar yazılmıyor mu?
Devlet iyi niyetle birçok yeni uygulama getiriyor. Ama biz uygulayanlar işi çığırından çıkarmıyoruz mu?
Dr. Kemal KÜÇÜKALİ-Araklı/TRABZON
Neyi paylaÅŸmak istiyorlar
ÖNCEKİ günkü AKP Muğla Merkez İlçe Kongresi’nde neler olduğunu, AKP’li bir delege anlatıyor:
"Kongrede, AKP kurucu il yönetiminden Celal Karakaş ve AKP İl Başkan Yardımcısı İlyas Yolcu adlı iki adayımız vardı. Milletvekili Seyfi Terzibaşıoğlu, İl Başkanı Mehmet Nil Hıdır ve İl Genel Meclisi Başkanı Çağrı Alper’ten oluşan üçlü ’ekip’, İlyas Yolcu’yu destekliyorlardı. Taban ağırlıklı delege ise Karakaş’ı istiyordu. Üçlü ekip, kongre öncesinde delegelere iş ve muhtarlara köylere hizmet vaatlerinde bulundular; kendilerinden olmayanları yakınları hastane temizlik şirketinde çalışanları işten çıkartmakla tehdit ettiler. Gençlik ve Kadın Kolları’na baskı kurdular.
Kongre sabahı delegeleri ve muhtarları teker teker il binasına çağırarak uyardılar; karşı tarafa oy verirlerse partiden kovulacaklarını söylediler.
Diş tabibi olan milletekili Terzibaşıoğlu kongredeki konuşmasında bir dönem Devlet Hastanesi’nde başhekim iken CHP’den Belediye Başkan olan Dr. Osman Gürün’ün çalışmalarını övdü; çünkü milletvekilinin belediyeden ’imar’ beklentisi olduğu biliniyor.
Oylama sırasında da, etik bir davranış olarak salondan ayrılması gereken milletvekili bizzat sahneye çıkarak oy sandıklarının başında, İlyas Yolcu’ya oy verilmesi konusunda açıkça baskı kurdu delegelerin üzerinde. Diğer aday Celal Karakaş’ın uyarılarına karşı aynı tutumunu sürdürmesi üzerine itiş-kakış ve küfürle başlayan tartışmalar büyük bir kavgaya dönüştü. Bunlar arasında Hıdır ve Alper de darp edildiler. Altı kişi tedavi edildi. Sinirlerine hákim olamayan milletvekili, tehditler savurdu, rakip delegelerin karakola götürülmesi için polis istedi. Dövülen kendi yandaşlarına rapor verilmesi için hastane önünde ’şov’ yaparak tehditlerini sürdürdü.
Sonuçta kongreyi ’üçlü ekip’in          desteklediği İlyas Yolcu 206 oyla merkez ilçe başkanlığını alırken, muhaliflerin adayı Celal Karakaş 177 oyda kaldı.
Yalçın Bey, bu tip olaylara parti tabanı olarak rahatsızız. Milletvekili demokratik davranması ve örgütü kucaklaması gerekirken ağırbaşlılık gösteremedi. Olaylardan Teşkilat Başkanımız Hayati Yazıcı’nın haberi var mıdır?
PaylaÅŸ