PaylaÅŸ
Kartal: Zaha Hadid. Bağdat doğumlu, İngiliz vatandaşı. Mimarlık ve kentsel tasarımcı. Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan ilk kadın mimar...
Küçükçekmece: Ken Yeang. Malezyalı; yüksek binalara, düşük enerjili mimarı çözümler bulma konusunda öncü; gökdelen ve ekolojik tasarımcısı.)
Değerlendirme Kurulu, vizyonel kararlardan ve ’çok soylu ve itinali’ çalışmalarından dolayı belediye başkanlarına saygılar sunarken, tartışılan projelerin ’itinalı, iyi ifade edilmiş, duyarlı ve özgür nitelikli’ olarak ifade etti.
Açıklanan iki proje dışında diğer projeler için bir ’değerlendirme’ yapılmaması dikkat çekti. Kadir Topbaş’a göre, bu bir yarışma değil, ’İstanbul için vizyon projeler’... Topbaş "Her iki projenin ortak noktasının, etaplar halinde süreç içinde yapılabilecek olmasının" önemine dikkat çekti.
Kartal projesinin organize fikirleriyle biçimsel sunumu arasındaki güçlü özgür ilişkisinin, Küçükçekmece’nin de yeşil alan kullamının önceliği ve baskınlığınin dikkate çektiği belirtildi.
Topbaş, bundan sonraki yarışmalara (Haydarpaşaport gibi) mimarların katılacaklarını (muhtemelen 5 yabancı, 3 Türk mimar) belirtiyor.
Altı yabancı mimara 75’er bin Euro ’katılma bedeli’ ödendiği öne sürülüyor.
50 yıllık mimar Behruz Çinici, Kartal ve Küçükmece projelerini kınıyor
İki proje, belediyenin raflarında kalmaya mahkum olacaktır
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kartal ve Küçükçekmece gibi kentin sosyoekonomik çok boyutlu sorunlarla dolu iki bölgesinin planlanmasını 6 ünlü yabancı mimar arasında amacı, nitelikli pek de anlaşılmayan sözde bir yarışmaya çıkardı.
Yarışma, Türk mimarlarına kapalı olduğu gibi şartnamesi de Türk mimarlığına açıklanmadı.
İstanbul'un süregelen kentsel sorunlarının çözümünde Türk mimarların dışlanması çirkindir. Sıkıntı yaratacaktır.
Bu durum, Türk mimarlığına indirilmiş bir darbe, saygısızlık, hatta ihanettir.
Yüce Sinan eserleri ile zenginleşmiş İstanbul'un gelenek ve kültürü ile çelişkilidir. Sinan, Osmanlı uygarlığının olanakları ve yöneticilerinin katkıları ile dünyaya Türk mimarlığın damgasını vurabilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde neden Türk mimarlarına güvenilmesin. Onların yurt sevgileri, yetenekleri yapabilecekleri katkıları göz ardı edilsin?
Acıdır ki yüce Atatürk'ten beri Türk mimarları ilgi görmemiş, yalnızlığa itilmişlerdir. Hele Türk mimarlığını dışlayan sözde yarışmanın konusu olan kentin Belediye Başkanının mimar ve Dr. oluşu düşünüldüğünde durum acı olmuyor mu?
Yakın geçmişimizde mimarlarımızın uluslararası pek çok başarısı var.
Hatırlayabildiklerimi sunmak isterim.
- 1930'larda TBMM uluslararası yarışmasında Türk mimarları önemli dereceler almıştır.
- Uluslararası Anıtkabir yarışmasının birincisi E.Onat-D.Arda'dır.
- Yıllar önce uluslararası Side Turizm Bölge Planlama konkurunu Türk mimarları kazanmıştır.
- Tunus yarışması olarak hatırladığım uluslararası kent planlamasının birincisi bir Türktür.
- Menderes döneminde yine yapılan büyük bir hata ile Prof. Bonatz'a operaya dönüştürülen Sergi Evi Uluslararası Yarışmasını S. Balmumcu üstadımız kazanmış idi (Yıl; 1932)
- Cumhuriyet döneminde Atamız önderliğinde sürdürülen yoğun kentsel ve yapılan faaliyetler için mimar sayımız az olduğundan dışarda bazı mimarlar getirilmiş ise de Kemalettin-Vedat Beyler II. Koyuncuoğlu gibi pek çok değerli mimarlar daima baş tacı edilerek pek çok önemli eser onlara yaptırılmıştır.
Ata, Çankaya'daki köşkünü Holzmeister'e verirken, Florya Köşkü'nü Seyfi Arkan'a yaptırmıştır.
Dalan (1984-89) döneminde Taksim Meydanı konkuruna 5 yabancı ile birlikte 5 Türk mimar çağrılmıştır. 10 mimar arasında ilk üç dereceyi mimarlarımız almıştır.
Keza aynı dönemde Üsküdar uluslararası konkurunu da bir Türk mimar kazanmıştır.
Daha pek çok örnek varken böylesine sert ve haksız bir dönüşü anlamak elbet de mümkün olamaz. Ülke mimarlığının çağdaş gelişmelere ulaşmasının engellenmesi de kabul olunamaz.
İşte akıl almaz bir örnek... Bir yenisi... belki de en beteri!
Belediyenin 500-600 kişi çalıştığı söylenen planlama bürosu acaba ne yapıyor? Onlar da Türk mimarlarını dışlıyorlar mı? Yoksa başkanının iradesine boyun mu eğiyorlar?
Bu sözde yarışmanın jürisi acaba nasıl seçilmiş? İstanbul'un sorunlarını Türk kent bilimcileri kadar özümseyebilirler-algılayabilirler mi?
Bu dışlamının arkasında acaba hangi düşünceler, üzülerek sormalıyız, hangi çıkarlar var.
Bunlar kimlerdir... Türk iseler daha da ayıplanmayı hak etmezler mi?
Onların dini ve dini inançlarından da kuşku ve yeis duyulmaz mı?
Bilinmesini isterim ki burada; yabancı mimarlara asla karşı çıkma söz konusu değildir. Burada yargılanan; sadece 6 yabancı ile birlikte en az bu sayıda Türk mimarlarının çağrılmaması... Onların dışlanması olayıdır.
Asla karşı olmadığımız serbest piyasa mekanizmasının... sömürgeceliğe dönüşmesine ve işbirlikçilerine de... elbette karşı çıkılacaktır.
Sonuç ne olacak?
Süslü-yapaylıklar, caf-caflı tanıtma gayretleriyle kamuya sunulacak sözde planlamalar sosyal-içeriği boşaltılmış ekonomik ölçütlerden uzak, bilimsellik, akıl ve sezgilerden de yoksun, ruhsuz makinelerin gösterileri olarak sadece renksel ve şekilsel tablolar olarak asla uygulanmayacak... Belediye raflarında kalmaya mahkum olacaktır.
Böyle bir uygulamanın ülke mimarlık etiği-kriterleri ve U.İ.A. ilkeleriyle de bağdaşmayacağı kuşkusuz.
İşin maliyet tablosunu ise sorgulamak istemiyorum. Sadece yöneticilerin dikkat ve vicdanlarına havale ediyorum.
Hiç kuşkusuz olay şenlikli, ziyafet ve nutuklarla kutlanarak da sonuçlanacaktır.
Sözde bir iş yapma, bir beceri gösterisi... Önünde hayal perdesi olmayan tıpkı bir Hacıvat-Karagöz oyunu benzerliğiyle kentin tarihine geçecektir.
Olay, meslekte 50 yılını aşmış ve 30 bini aşkın meslek camiamızın 72 sayılı ülesi olarak Türk mimarlığına karşı duyduğum sorumluluk duygusu ve halkımızın ve yetkililerin bilgisine sunmayı, şiddetle kınamayı görev biliyorum.
Behruz ÇİNİCİ-Mimar
Mimarlar Odası tepki gösterdi:
Projeler reddedilmelidir
BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kartal ve Küçükçekmece projelerini açıkladığı saatte TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu da yabancı mimarlara hazırlatılan projelerin 'hukuk dışı olduğunu ve reddedilmes' gerektiğini belirtiyordu.
Projelerin 'ısmarlama' hazırlatıldığını belirten Muhcu, şunları söylüyordu:
"Kadir Topbaş tarafından bugün (dün) açıklanan projelerin kimin kazanacağını 6 ay önceden biliyorduk.(...) Kentsel dönüşüm projelerinin, kent ve insan odaklı olmayıp İstanbul'un pazarlanması ve küresel şirketlere alan sunulması anlayışı temelinde gündeme getirildiklerini biliyoruz. İster uygulansın, ister uygulanmasın, bu şov projeleri ve bunların tetikleyeceği diğer plansız projeler, İstanbul'un tarihsel, doğal değerlerine zarar verecek ve gereksinimi olan sağlıklı gelişiminin önünde engel teşkil edecektir."
Muhcu, projelerin, kentin gelişimini belirleyecek bir plana dayanmadan hazırlandıklarını savunuyor:
"Bu projeler, nitelikleri itibariyle her şeyden önce hukuk dışıdır ve reddedilmelidir. Doğal SİT alanlarının, göl ve deniz kıyılarının yapılaşmaya açılması ve bunun ekolojik plan tanımı ile pazarlanmasını, planlama ilkeleriyle bağdaştırmak mümkün değildir."
Â
ULUSLARARASI KURALLARA UYGUN DEĞİL
Eyüp Muhcu, projelerin elde ediliş biçiminin de uluslararası kurallara uygun olmadığını öne sürerek, bu tür proje yarışmalarının Uluslararası Mimarlar Birliği, Avrupa Mimarlar Birliği ve Mimarlar Odası kurallarına göre yapılması gerektiğini söylüyordu.
Muhcu, projelerin neden Türk mimarlara yaptırılmadığına ilişkin bir soru üzerine de teklifin kendilerine geldiğini, ancak ilkesel olarak böyle bir projenin içinde yer almak istemediklerini bildiriyordu.
Â
Ä°STANBUL KAOSA SÃœRÃœKLENECEK
Büyükkent Mimarlar Odası'nın "Kentsel Dönüşüm Projeeri ile Dünya Mirası İstanbul Yeni bir kaosa sürükleniyor" başlıklı açıklamasında da, İstanbul'un plan yapımı konusunda şöyle deniliyor:
"İstanbul 1/100.000 ölçekli planların yapım yetkisini elinde bulunduran Çevre ve Orman Bakanlığı; ülke çapında bütünleşik planlama çalışmaları yapma adına 1/50.000 ölçekli plan yapma yetkisini devralmış bulunan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nı atlayarak; 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı hazırlama yetkisini; 1.10.2004 tarihinde imzalanan bir protokolle üst ölçekli metropolitan plan yapımında yasal olarak yetkisiz kılınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne; belediye ise ütlendiği bu önemli kamusal görevi BİMTAŞ'a devretmiştir.
Â
HÜKÜMET-BÜYÜKŞEHİR İŞBİRLİĞİ
BİMTAŞ bünyesinde hazırlanmakta olan ve 1.10.2005'de bitirilmesine, 6 ay daha süre verilmesine karşın plan çalışmalarının henüz bitirilemediği vurgulanan açıklamada, "İstanbul, merkezi hükümetin ve Büyükşehir'in işbirliği ile yoğun bir 'rant projeleri' ablukasına alınarak, belirsiz bir kaos ortamına sürüklenmektedir.
Dubai kuleleri, karayolları 17. Bölge, Zeyport, Galataport, Haydarpaşaport, Tarihi Yarımada Müzekent Projeleri ve Ömerli İçme Suyu Havzası'nda Organize Sanayi Bölgesi planlaması gibi parçacı plan ve projelerin ardından, şimdi de Küçükçekmece ve Kartal projeleri gündeme gelmiştir.
(...)
Kentsel Dönüşüm Projeleri'nin kent ve insan odaklı olmayıp; 'İstanbul'un pazarlanması ve küresel şirketlere rant alanı sunulması' anlayışı temelinde gündeme getirildiklerini biliyoruz. İster uyansın, ister uygulanmasın, bu şov projeleri ve bunların tetikleyeceği diğer 'plansız projeler' İstanbul'un tarihsel, doğal değerlerine zarar verecek ve gereksinimi olan sağlıklı gelişimin önünde engel teşkil edecektir.
(...)
Yeterli analiz ve sentez çalışmalarına dayanarak oluşturulabilecek bir kent planı çercevesinde yapılabilir. Kamuoyu böyle bir değerlendirme ve tartışmadan uzak tutularak 'kent bütününü gözardı eden' yanlış ve tehlikeli bir pazarlama sürecine yönlendirilmektedir.
(...)
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni, IMP yönetimini, IMP'de görevli uzmanları ve yarışmaya katılan mimarları, Değerlendirem Kurulu adı ile görev yapan jüri üyelerini İstanbul'u yeni bir kaosa sürükleyecek olan bu tür plansız girişimlere karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz."
MİMARLAR Odası: Projeler nitelikleri itibariyle hukuk dışıdır ve reddedilmelidir
BEHRUZ Çinici: Projeler belediyenin raflarında kalmaya mahkum olacaktır.
Turist sayısı demek böyle 21 milyon olmuş
İSVİÇRE’den bir okurumuz yazıyor:"Hem Türk, hem İsviçre vatandaşıyım. 2 gün önce yurtdışına çıkış yapmak için Antalya Havalimanı pasaport kontrolündeydim. Kural gereği her zamanki gibi her iki pasaportumu da görevli polise uzattım. Genelde İsviçre pasaportuna bir göz atarlar. Türk pasaportu üzerinden girdi-çıktı işlemi yaparlardı.
Bu sefer tam tersi oldu. Türk pasaportuma sadece göz atıldı. İsviçre pasaportumdan işlem yapıldı.
Sebebini sordum. Yeni yönetmelik çıkmış. Artık işlem İsviçre pasaportunda yapılacakmış. Optik okuyucusu varmış ve işlem daha kısa sürüyormuş.
Mantıklı geliyor kulağa. Ama bu yönetmelik neden turist sayısı azalırken başladı! Acaba böylelikle turist sayısı daha mı yüksek çıkıyor! İnsanın aklına böyle sorular takılıyor işte..."
GÜNÜN SÖZÜ
"Benim partim (Bulgaristan Sosyalist Partisi) Bulgaristan’da yaşayan Türkler karşısında büyük günah işlemiştir. Ancak değişim sürecinde Bulgaristan sosyalistleri net bir biçimde bu politikayı kınamışlardır. Çünkü bu politika Avrupai, modern ve adil değildir."
(Bulgaristan Başbakanı Stanişev’in Hak ve Özgürlükler Partisi’nin Genel Kurulu’ndaki konuşmasından.)
Biliyor musunuz
Ä°STANBUL Barosu’nun, 128. kuruluÅŸ yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde yarın baÅŸlayacak ’Adalete EriÅŸim’ konulu uluslararası bir sempozyuma Adalet Bakanı Cemil Çiçek’ten baÅŸka Uluslararası Ceza Mahkemesi BaÅŸsavcısı Luis Moreno Ocampo’nun da katılacağını (0212- 251 63 25)... SUNA ve Ä°nan Kıraç Vakfı’nın, Pera Müzesi’de 31 Ocak 20061’dan bu yana sergilenen fotoÄŸraf sanatının efsane ismi, ’Çağın gözü’ Henri Cartier-Bresson’un ’FotoÄŸrafçı’ dizisindeki yapıtlarını görmek için son 3 gün kaldığını www.peramuzesi.org.tr; (0212-211 41 00)...ÂÇANAKKALE Onsekiz Mart Ãœniversitesi Troia Kültür Merkezi’nde yarın doÄŸumunun 90. yılında ’Haldun Taner Sempozyumu’ düzenlendiÄŸini... "TÃœRKÄ°YE İçin Seçenek Var-Ä°zmir Ä°ktisat Kongresi 1923-2006’ toplantısının 7-9 Nisan tarihlerinde Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Merkezi’nde yapılacağını...
(Konuşmacılardan bazıları; Korkut Boratav, Bilsay Kuruç, Oktar Türel, Alpaslan Işıklı, Cevat Geray, İzzettin Önder, Ali Necat Ölçen, Alev Coşkun, Orhan Bursalı, Mustafa Akgül, Emin Alıcı, Şükran Soner, Kemal Kılıçdaroğlu, Erol Toy, Ali Ekber Yıldırım, Oğuz Noyan, Öztin Akgüç, Ergin Yıldızoğlu, Gülten Kazgan...)
Sola çağrı
ÜLKE ve toplum düşmanlarına karşı tüm Atatürkçüleri, Cumhuriyetçileri, sosyal demokratları ve demokratik solcuları sorunları çözmek, ülkeyi ve ulusu aydınlık yarınlara taşımak için birlikte davranmaya çağırıyoruz.
Prof. Hakkı AKALIN
SHP Genel Sekreteri ’Sivil itaatsizlik’ (2)
TÜRKİYE; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanların ülkesi... Hele bir de bu adamlar, toplumu yönlendiren yerlere oturduklarında, ülkenin niçin bu hallere düştüğünü anlamak zor olmuyor.
Ülkemin, yıllardır mücadele ettiğim kötü ekonomik koşullar altında, helal ederek ödediğim vergilerle yeşertilmeye çalışılan ve asla vazgeçmeyeceğim bir bölgesindeki yangın, kerameti kendinden menkul bazı kişiler tarafından ısrarla ’sivil itaatsizlik’ olarak teşhis edilmeye çalışılıyor. Sosyal olarak pozitif algılanan bu kavramın, her biri ölümle sonuçlanan bu olaylar ve arkasındaki cinayet örgütü için -tekrar ediyorum- ısrarla, ısrarla kullanılması, yüce Atatürk’ün de dediği gibi, gaflet mi? Dalalet mi? Yoksa...
Lütfen, insanlık adına rica ediyorum, bu kavramı iyice bir gözden geçirip, belleyip, öyle kullanalım! (Bilgi için; Dr. Şükrü Nişancı ’Sivil İtaatsizlik, Okumuş Adam Yayınları, 2003)
M. Yıldız GÜVENDİREN
Birkaç çapulcu
YAZINIZDA bir güvenlik uzmanının görüşlerine yer vermişsiniz.
Doğu’daki olaylarla alakalı askerin karşısındaki güçlerin silahlı olmadığı için devreye girilemediğini söylüyor. Kısmen doğru, silahsız insana silah çekmezsiniz. Ama tamamen de karşı konulamaz değildir. Böyle dersek birkaç çapulcu karşısında acizliğimizi ifade etmiş oluruz.
Takınmamız gereken tavır; olaya asker eliyle olamasa da sivil bir şekilde karşı koymaktır. Bu da ancak bölgedeki bütün sivil kuruluşların itidalli davranışları ve insanları da itidale davet etmeleriyle olabilir. Taner CAN
Kılınç, TRT Genel Müdürlüğü’ne aday
TRT Haber Dairesi eski Başkanı Aydoğan Kılınç, TRT Genel Müdürlüğü’ne yeniden aday olduğunu açıklarken "TRT’de Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin savunulucuğu anlayışı sorgulanabilir hale getirilmiştir. TRT’yi onurlu, deneyimli ve özverili arkadaşlarım ile beraber hakettiği saygın yerine kavuşturmak istiyorum" diyor.
TRT Genel Müdürlüğü için başvuran 51 aday arasında, geçen dönem adaylığı gündeme gelen Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şahin, çok sayıda TRT çalışanı ve öğretmen-öğretim üyesinin adı dikkat çekiyor.
Kanser hastalarının hali yürekler acısı
İÇİNDE bulunduğumuz hafta, Kanser Haftası.. ’Kanserli Hastalar Birliği’ imzasıyla gelen bir yazıda "Kanser hastalarının durumu yürekler acısıdır" denildikten sonra şunlar yer alıyor:
"Bırakın milyarlarca lira ilaç parasını ödemeyi, bir kan, trombosit bile bulamıyoruz. Türkiye’nin hemen hiçbir yerinde kan ışınlama makinesi yok. Bir ilacı damardan vermek için Ankara’ya kadar gidiyoruz. Bir kusma ilacını bile paramızla alıyoruz. İlaçlar ateş pahası. Yol paramız bile yetişmiyor. Ocağımız söndü, bütün aileler perişan.
Mevzuat desen, öl daha iyi... Oradan rapor, buradan imza, firmadan senet, binlerce bürokrasi
Buna karşın Sağlık Bakanlığı ne yapıyor; göstermelik bir iki konuşma."
KANSER TANISI
KANSERLE mücadele; tanı ve tedavi konusunda birikimli, deneyimli uzmanların ortak kurumsal çabasını gerektirir. Üniversiteler; bu dalda yetişmiş uzmanları bünyesine kazandırmayı bilimsel ve toplumsal amaç saymalıdır.
Çağdaşlık ve evrenselliği hedefleyen bir üniversite için bilime katkı ve topluma hizmet, kişisel duyguların önünde olmalıdır.
Kanserin hücre düzeyinde tanısı konusunda uzman olan ve uluslararası nitelikte bir akademisyen (yani ben), üniversite yönetiminin önyargılı ve adaletsiz tutumu nedeniyle 3 yıldır üniversiteye dönme mücadelesi vermektedir. Üniversite konusunda duyarlı tüm kişi, kurum ve kuruluşların dikkatine sunulur.
Prof. Dr. Nadir PAKSOY- Sitopatolog, serbest hekim-Ä°ZMÄ°T
Ziraat Vakfı’ndan kesilenler ne oldu
ZİRAAT Bankası emeklilerindenim ve Ziraat Bankası Vakfı’na üyeyim. Çalışırken maaşlarımızdan o güne göre hiç de az olmayan bir meblağ vakıf için kesilirdi. Emekli olunca ikinci bir maaş alacağız diye seviniyorduk. 2000 yılında emekli oldum. Bir yıl kadar ayda 60 milyon ek maaş aldım. Sonrasında vakıf lağvediliyor diye ödeme yapılmadı. Bizden yıllarca kesilen paralar ne oldu? Şimdi vakfın gayrimenkulleri satılıp üyelere dağıtılacak diye bir söylenti var. Ama ona da emekliler olarak inanmıyoruz.
Fatma KAYA
PaylaÅŸ