Bu yanıta göre AKP'nin baÅŸka Anayasası mı var

YARGITAY, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in görüşlerinin Anayasa ile bağdaşmadığı kararını vermesi üzerine CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, aşbakan Erdoğan'a bir soru yöneltmiş ve Dinçer'le çalışmaya devam edip etmeyeceğini sormuştu.

Haberin Devamı

Şimşek'in yazılı soru önergesi dün Başbakan Yardımcısı M.Ali Şahin tarafından yanıtlanmış.

Şahin, Yargıtay'ın kararının nihai karar olmadığını belirterek, "Yargıtay'ın ilgili dairesinin davacı Ömer Dinçer'in Anayasa'ya aykırı görüşlere sahip olup olmadığını belirleme yetkisinin bulunmadığını, Dinçer’in Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı hiçbir görüşe sahip olmadığı, dolayısıyla Müsteşar’ın görüşlerinin Anayasa ile bağdaşmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğu" görüşlerini dile getiriyor.

Berhan Şimşek ise Ömer Dinçer’in 1995'de yazdığı ve bilimsel olduğu iddia edilen '21. Yüzyıla Girerken Dünya Ve Türkiye Gündeminde İslam' başlıklı makalede dile getirilen görüşleri özetle şöyle sıralıyor:

Haberin Devamı

DİNÇER NE DİYORDU

 

"Cumhuriyet, laik ve milli devlet kabul edilemez. Devletin tamamı İslamiyet'e uygun hale getirilmelidir.

İslam bir bütündür. Devlet dahil tüm insani faaliyetleri kapsar. Bunlardan bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek olmaz.

Şeriat ile Müslüman inancı birbirinden ayrılmaz. Müslüman, şeriatı da tümüyle kabul etmek durumundadır.

Devletin tüm olanakları ve gücüyle ele geçirilme düşüncesi, İslamiyet'in temelinde mevcuttur.

Bu Cumhuriyetin nitelikleri, millete bürokratlar tarafından zorla kabul ettirilmiştir.

İslami hareket siyasi yoldan veya kültürel amaçlı yollardan uzun vadede devleti ele geçirmeye yönelik olmalıdır.

Bu görüşleri, Anayasası ile bağdaştırmak mümkün müdür? Sayın Şahin cevabında bunu yaptığına göre, kendisinin kast ettiği Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmasa gerek! Bu değerlendirme bizi, AKP’nin farklı bir Anayasasının yada farklı bir Anayasa değerlendirmesinin olduğu sonucuna götürmektedir.

O nedenle, CHP, AKP’ye rağmen Anayasa’yı, Cumhuriyet’i, Laikliği ve Demokrasiyi korumaya, savunmaya devam edecektir."

 

Biliyor musunuz

 

PARTİSİNİN açtığı bugüne kadar 75 bin kişinin imzaladığı 'Cumhurbaşkanını halk seçsin' kampanyası için İzmir ve Zonguldak'ın ardından bugün Çatalca'ya gidecek olan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın, bu arada Aziz Nesin Vakfı'nı ziyaret edeceğini...

Haberin Devamı

 

Orman düşmanları

 

ORMAN ve Çevre Bakanı Osman Pepe'nin orman yangınlarına ilişkin açıklamasını dinleyince yine kaygılarım arttı.

Sözde Sayın Bakanın döneminde orman yangınları hem sayı hem de yanan alan yönünden çok azalmış. Bakanlığı orman yangınlarıyla mücadelede çok başarılı olmuş.

Bugüne kadar belki beş Orman Bakanına "Sezon başında bu tür açıklamalar yapmayın" diye yazdım. Çünkü, her açıklamadan sonra yangınlar arttı. Orman düşmanları harekete geçtiler hemen.

Türkiye'de orman yangınları sayısı ve yanan alan gerçekten de azalmaktadır.

Bunun asıl nedeni, orman varlığının yok olma noktasına yaklaşmasıdır. %16-17 civarında, bunun da bir bölümü ağaçlandırma alanı olan orman varlığımızın her yıl önemli bir bölümünü kaybediyoruz. Yangın kadar, işgaller de tehlike yaratıyor. Korkarım 20 yıl sonra orman varlığımız tamamen yok olduğunda döneminde hiç yangın çıkmadığını söyleyen, en başarılı Çevre ve Orman Bakanıyla tanışmış olacağız.

Haberin Devamı

Nail TAN-ANKARA

 

'Enerji tarımı' başka bahara kaldı

Biodizel öldürüldü

 

BİR yıldır, uygulamaya konulması planlanan 'Enerji Tarımı' projesi son kararla bir başka bahara bırakıldı. Zira, sadece petro dizele karıştırılacak %2’lik kısım ÖTV’den muaf tutuldu.

Türk tarımının önü kesildi ve bu durum kamuoyuna müjde olarak takdim edildi.

Bir tarımsal ürün türevi olan Biyodizelde, Biyodizelcilerin, Tarımsal Üretici Birliklerinin, Türk çiftçisinin değil, uluslarararası petrol şirketlerinin istediği oldu.

Madem yerli tarım desteklenecek ise neden %100 değil de, sadece %2 gibi komik bir seviyede destekleniyor! Niçin %98 değerlendirilmiyor? Bunun adı desteklemek midir?

Haberin Devamı

Artık, Türk çiftçisi petrol şeyhi olamayacaktır; artık getir tohumunu götür mazotunu olamayacaktır; artık Türkiye biyodizel fabrika çöplüğü olacaktır.

Sadece TMO’nun görev zararı her yıl milyar dolar iken, toplamı 17 milyon dolar olan ÖTV bahanesiyle böylesine dev bir projenin niçin önü kesilir.

Ne yazık ki, Maliye, biyodizelcilerle görüşmeksizin ÖTV miktarını belirledi. Ä°dam mahkumuna bile son arzusu sorulur.Bizden bu bile esirgendi.     Â

Nerede 'AB'ye uyum'... Hangi AB ülkesinde biyodizel, Türkiye’de olduğu gibi petro dizelden yüksek fiyatla satılmaktadır? Hangi AB ülkesinde atık yağların biyodizele çevriminden ÖTV alınmaktadır? Hangi AB ülkesinde biyoyakıtlar Petrol Kanunlarına tabidir?

Haberin Devamı

Tamer AFACAN-ALBİYOBİR Başkanı

 

Emine Erdoğan'ın giysileri ile ilgili Fransız bir kadının eleştirisine karşı görüşler


Bağlantı kurmak yanlış

 

KÖŞENİZDE okuduğum iki yazı ile ilgili sizinle düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Sayın Başbakan'ın eşinin nereli olduğu ile ilgili sorunun, soran açısından mantığı doğru olmakla beraber, o yazıyı yazan arkadaşın verdiği cevap düzgün bir zemine oturmamış. Şimdi günümüzde evrensllik ve yerellik diye iki kavram var. Benim de Sayın Emine Erdoğan'ın bazı kıyafetlerini beğenmemekle beraber, illa giydiği kıyafetle bir ülke arasında bağlantı kurmanın yanlış olduğunu düşünüyorum.O zaman benim de mesela sizin eşinizin kıyafetine bakarak, nereli diye sormam gerekir?O zaman da acaba bir Fransız mı, bir italyan mı,bir İspanyol mu diye sorabilirim değil mi?Bu arada sizin eşinizi söz gelimi kullanıyorum,görmüş değilim,buraya istediğiniz laik,çağdaş siyasetçinin eşini varsayarak düşünebilirsiniz.

İkinci husus Canan Arıtman'ın 300 YTL karşılığı örtünenlerden bahsediyorsunuz... Bu çok eski ve çok banal bir hikaye. Madem 300 YTL karşılığı örtünüyorlar, çağdaş ve laik değerlerin yılmaz savunucuları da 350 YTL verip örtülerini çıkarttırsınlar değil mi?

Lütfen inançlarımıza saygılı olma konusunda hepimiz gayret gösterelim.

Kamuran YEŞİLOVALI

 

Hangi kültür

 

BUGÜNKÜ (dünkü) yazınızda yer verdiğiniz Fransız bayanın sorusunun bir de şöyle ilginç bir soruyu akla getirdiğini belirtmek isterim:

Dunyanın farklı köşelerinde yer alan Endonezya, Malezya, Sri Lanka, Pakistan, Tunus, Cezayir'in farklı kültürleri 'o ülkelerin kültürü' diye ortak tek bir başlığa sığdırılabilir mi?

İlaveten, Orta Doğu'nun Türkiye'den sonraki tek demokrasisi olan Israil'in kültürünü de 'o ulkelerin kulturu' kategorisine sokabilir miyiz?

Argun BASKAN

 

O kafa

 

'TÜRBANIN rayici 300 YTL' başlıklı yazınızla Sayın Arıtman'ın rejim tehdit altında sözlerinin unutulduğunu ve gündeme yeniden getirilmesine ait yazınızı üzülerek okudum.

Değiştirin artık kafa yapılarını lütfen, rica ediyorum. Gerçek inançlıdan hiç bir zaman zarar gelmez. Ama biz Türk insanıyız, art niyetli olduğumuz için dinimizi, inançlarımızı başka amaçlarla da kullanmaktayız.En kötüsü de bu.

Ricam halkımızın huzurunu bozmamanız, düşüncesine saygılı olmanız, huzuru bozucu değil, rahatlatıcı, yapıcı, saygılı, yaklaşmanız ve yayınlar yapmanızdır. Zaten halkımız burnundan soluyor... Lütfen rica ediyorum.

Tacittin BORAZAN-Bolvadin-AFYONKARAHÄ°SAR

 

Gazeteci gibi gazeteciydi!

 

İNSANLAR eskiden verem ve sıtmadan ölürlerdi. Hem de salgın gibi... Şimdi ise ya kalp krizinden ya da kanserden ölüyorlar! Çağımız sözde çok ilerledi. Neredeyse her şeye çare bulundu! Ama gelin görün ki aslında değişen bir şey yok. Sadece hastalıkların adı değişti. Nice değerli insan, genç yaşta kanserin kurbanı oldu. Niceleri, sevenlerini ve dostlarını acı içinde bırakıp aniden gitti. İşte bunlardan birisi de Aydınlı gazeteci Yalçın Ata... Ata, henüz 52 yaşındaydı. 52 yaş deyip geçmeyin. Bir gazeteci için çok gençtir. Mesleğinin en iyi yıllarıdır. Çünkü gazeteci kolay yetişmez. Üzerinden yılların ve olayların geçmesi gerekir.

Haber koÅŸturması içinde kendisine hiç zaman ayırmadı. Rahatsızlıklarını ise hep erteledi. "AkÅŸam herhalde üşüttük" deyip geçti. Oysa 'üşüttük' dediÄŸi rahatsızlık içine sinsice yerleÅŸmiÅŸti! O ise hep baÅŸkasının derdine koÅŸtu. Ailesini bile ihmal etti. 30 yıldır Aydın’da gazetecilik yapıyordu. Son 20 yılında ise Hürriyet Haber Ajansı (Åžimdi DHA) temsilcisi olarak çalıştı. 15 yıldır da ülkemizin en eski yerel gazetelerinden Ses’in genel yayın yönetmeniydi. EÅŸi Meral Hanım ile birlikte bu meÅŸakkatli iÅŸi yürütüyordu. Yanında nice gençler geldi geçti. Yalçın Ata tek başına okul; öğretmen gibiydi.Â

Ben de kendisini 23 yıl önce tanımıştım. Yanında muhabirlik yapmaya başladım. Başlayış o başlayış. Bir daha hiç kopmadım. Onun hem mesleğine olan bağılılığı, hem de insani yönü beni çekiyordu. İnsan gibi insandı. Dürüst, mert ve sevecen! Hepsinden de öte mesleğine bağlılığı. Ne kalemini kırdı ne de eğildi. Sadece kalemi Onu yalnız bıraktı. 2 Haziran günü aramızdan; sonbahar yaprakları gibi sessizce uçtu gitti. Klavyesi ve deklanşörü bile bu işe şaştı. Onlar bir gün kalkıp gelir diye eminim bekliyordur! Çünkü şimdiye kadar yatağa hiç düşmemişti.

Bugüne kadar yüzlerce, binlerce habere imza attı. İnsanların derdine çare olmaya çalıştı. Aydın ve Cumhuriyet’in değerlerine sadık bir insandı. Aydın’ın efeleri gibi başı dik ve gururlu oldu. Küçük işlere hiç yeltenmedi. Varsa yoksa mesleğinin saygınlığıydı ilkesi...

23 YILLIK DOSTLUK

 

Hep bunları konuşur dertleşirdik. Ondan çok şey öğrenmiştim. 23 yıllık beraberliğimizin içinde 4 yıl bilfiil çalışmıştık. Kimi gün güldük, kimi gün kızdık. Kimi gün de birbirimize küstük. Sırf haber için! Ama asla kırılmadık. Aramızda, apayrı bir sevgi ve dostluk vardı. Derken 1995 yılında sessizce İstanbul’a göç ettim. Bunun nedenini biliyordu. Hep daha iyisini yapmak için! Beni İstanbul’dan bile arar Aydın’a göre bir haber olup olmadığını sorardı. Araştırmalarım sırasında bulduğum bilgileri, O’nun adına sevinir hemen heyecanla telefon ederdim. "Hemen hazırla gönder" derdi. Sık sık söylediği ise "şimdi ne yapalım?" sorusuydu. Hiç boş durmazdı. Hep yarış içindeydi.

Bir soğuk Aralık günü beni Kütüphanede buldu. Hastalığını söyledi. Sesinden ilk defa çaresizlik hissetmiştim. Adeta yanında beni istiyordu. Ben ise O’nu o halde görmek istemedim. Gitmedim. Hep hayalimde o güzel günleriyle yaşasın istedim. İçimde hep iyileşecek umudu vardı. Hep ben O’nu terk etmiştim ya; Onun beni terk edeceği aklıma gelmemişti. Beni ve sevenlerini bu sefer gerçekten terk etti!

Artık Hürriyet’in Aydın mahreçli haberleri 'Yalçın Ata' yazmayacak. Yaptığı haberleriyle ne sesler ne ödüller getirmişti! Şimdi son haberini bile yapamadı. Gazeteler ise 'DHA’nın acı günü: Yalçın Ata vefat etti' dedi. Ben de istedim ki, yıllarca bu ismi görmüş insanların bir de onu yakından tanısın. Başınız sağ olsun Hürriyet okurları! Artık sizin için 30 yıldır koşturan bir kalp yok. Yalçın Ata yok!..

Ercan DOLAPÇI-İSTANBUL

 

AKP Kongresi 17 Haziranda


Külünk: Başbakana tabiyiz

 

17 Haziran cumartesi günü Abdi İpekçi Spor Salonunda yapılacak AKP İstanbul İl Kongresine 652 delege oy kullanacak; 50 asil, 50 yedek üye seçilecek. Listenin yarısına yakın değişebileceği konuşuluyor.

AKP çevrelerine göre, kongrede İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun hazırlayacağı listenin Erdoğan'ın onayından geçebileceği kaydediliyor.

Parti içinde bir grup tarafından adaylığı gündeme getirilen Metin Külünk, "Biz Sayın Başbakana tabiyiz" dedi. İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu tarafından, yerel seçimlerden sonra Teşkilat Başkan Yardımcılığı görevinden alınan ve İl Yönetim Kurulu üyesi olarak görevini sürdüren Külünk "Aday olacak mısınız?" sorusuna şu karşılığı verdi:

"Sayın Başbakan ne talimat verirse onu yapacağım, ona sadık kalacağım. Onun direktifleri ile hareket edeceğim, çünkü onu seviyoruz, Türkiye için çok gerekli. Tüm gücümle AK Parti teşkilatının bir bireyi olarak ve sorumluluğun bilincinde hizmete devam edeceğim."

 

Bu kadarına da pes

 

BAHÇELİEVLER Anadolu Lisesi'nin halı sahası okul aile birliği üyesi olan AKP İl Başkan Yardımcısı Orhan Albayrak tarafından kiraya veriliyor. Bu olayı İlçe Milli Eğitim Müdürü de destekliyor. Velilerin katkıları ile binbir güçlükle yapılan halı saha birilerinin iştahını kabartıyor. Oysa ki okulumuz zaten bu sahadan yeterince kar sağlıyor. Bunun dışında yabancıları okula sokmanın okulun asayişini bozmanın ne gereği var. Çocuklarımızın üzerinde oynanan oyunlara dur diyecek bir yetkili yok mu?

N.B.-Ä°STANBUL

 

Dilovası'na 2. ihanet

 

GEBZE'ye bağlı Dilovası beldesinde deniz kıyısındaki Çolakoğlu ve Polisan fabrikalarının önlerine 2-3 günden beri İstanbul'dan getirilen binlerce kamyon hafriyat döküyor. Amaç denizi mi doldurmak yoksa para mı kazanmak? Bu zehirli varillerden sonra bu kez Marmara'ya ikinci bir ihanettir.

Yazarın Tüm Yazıları