AABK toplantısı Almanya, Avusturya, Belçika, Britanya, Danimarka, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İtalya, Norveç, Romanya, KKTC, Türkiye Alevi federasyonlarının katılımıyla 22-23 Ekim’de Almanya’nın Bergkamen kentinde gerçekleştirildi.
AABK 7. Olağan Genel Kurulu’na Türkiye’den Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanları katıldı.
“Eşit yurttaşlık insan hakkıdır!” başlıklı bildirgede şu ifadeler yer aldı: “AABK 7. Olağan Genel Kurulu’nda yapılan değerlendirmelerde aklın ve bilimin öne çıktığı, barışın ve sosyal devletin belirleyici olduğu Türkiye’yi de kapsayan demokratik ve sosyal bir Avrupa Birliği için mücadelenin yanı sıra, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de eşit yurttaşlık hakkının uygulanması ve cemevlerinin ibadethane olarak tanınması talebi” öne çıkarılarak karara bağlandı.
“Aleviler vardır, Alevilik haktır” denilen açıklamada, alınan kararlar da açıklandı: ‘Madımak Hafıza Merkezi’ projesinin hayata geçirilmesi’, ‘2023’te ‘Madımak Yılı’ dolayısıyla Avrupa Parlamentosu, UNESCO ve BM gibi uluslararası kurumlara başvuru yapılması’, ‘Aleviliğin folklorik ve turistik bir topluluk gibi görülmemesi’, ‘Alevi önderlerine maaş verilmemesi konusu, torba yasanın geri çekilmesi, eşit yurttaşlık ve laiklik ilkesinin Alevi kurumları ile görüşülerek yeniden düzenlenmesi’.
GÜNÜN SÖZÜ
“OKUMAYAN, yazmayan, düşünmeyen toplumlar içten içe çürürler. Türkiye böyle bir sürece sokulmuştur. İş bitirmeye, köşe dönmeye koşullandırılmış bir toplum, eninde sonunda bu hovardalığın faturasını öder. Gidiş, o gidiştir.” Uğur MUMCU
OLAY MİLLETVEKİLİ YOL ARKADAŞINI HAPSE ATTIRDI
CHP
Turizmi Türkiye ve dünyada endüstriyel ve tüketici yönüyle her açıdan araştıran Fehmi Köfteoğlu’nun, turizmgazetesi.com’daki araştırmasında şöyle deniyor:
İspanya’da 1985’ten beri Sosyal Haklar Bakanlığı, Türkiye’de eski Emekli Sandığı benzeri kuruluş olan İspanyol Yaşlıları Savunma Federasyonu (FEDEPEM) üzerinden yürütülen “Sosyal Turizm Programı (IMSERSO)” ile hem kış döneminde otellerin açık kalması hem de emeklilerin tatil yapması sağlanıyor.
Devlet bu uygulama ile kış döneminde otellerin açık kalmasını sağlayarak sektöre destek olurken sosyal devlet kuralını da işletiyor. Bu kapsamda hükümet ülkenin her bölgesindeki otellerle kış döneminde açık kalmaları karşılığında uygun fiyatlar üzerinden anlaşarak sözleşme imzalıyor.
Bu anlaşma ile oteller kış döneminde açık kalma avantajıyla verdiği düşük fiyatın bir bölümünü devletten, emeklinin ödeyebileceği kadar bir miktarı da yurttaşlardan alıyor.
Hükümetin IMSERSO programı kapsamında otellerle imzaladığı sözleşme ile 800 bin emekli rezervasyon yaptı.
İspanya 1985 yılından beri bu uygulamayı yapıyor. 325 otel ile yaptığı anlaşma çerçevesinde yabancıların 300 Euro’ya aldığı tatili İspanyol emekliler 116 Euro’ya kullanabiliyor.
İspanya’da Sosyal Turizm Programı’ndan (IMSERSO) 2.5 milyon emekli yararlanabiliyor. Sübvansiyonlu tatilin hükümete maliyeti 66 milyon Euro, buna karşılık otellerin kış döneminde açık kalmasıyla işsizlik maaşı ödenmediği ve ekonomiye sağlanan katkı 110 milyon Euro. İlgili Bakan, IMSERSO gezilerini yurtdışında ikamet eden İspanyol vatandaşlarına da uygulayacağını söyledi.
Bakan, IMSERSO programının, sosyal devlet olmanın ve ilgili yasada yer alan
‘Germenicia Antik Kenti’ndeki kazılar başta olmak üzere şehrin turizminin canlandırılması adına pek çok çalışmaya önderlik ediyor. Kahramanmaraş’ta yeni bir sanayi alanı kurulması çalışmalarına hızla devam edilirken, 1.5 milyar dolara yaklaşan ihracatı 5 milyar dolara taşıma hedefi var.
Kahramanmaraş, Türkiye ekonomisinde yarattığı 40 milyar TL’lik GSYİH ile ekonomik anlamda en büyük 24’üncü il konumunda bulunuyor. Bu gelirlerin yüzde 40’ını sanayiden, yüzde 40’ını hizmetlerden, yüzde 10’unu ise tarımdan elde ediyor. Türkiye’nin sanayide en çok değer yaratan 19’uncu, tarım ve hizmetlerde ise 25’inci büyük şehri konumunda yer alıyor. Toplam ticaret hacmi 43 milyar TL olan Kahramanmaraş’ın İstanbul’la olan ticareti ise 14 milyar TL’ye ulaştı. Kendi iç ticaretinde ise 11 milyar TL’ye imza atarak Türkiye’de iç ticaret hacminde 20’nci büyük il konumunda yer alıyor. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları sıralamasında 27 şirketle 8’inci sırada ve ilk 500 şirket içinde 10, ikinci 500 içinde 17 şirketi bulunuyor.
İhracatla Türkiye 20’ncisi iken 2021’de ilk 9 ayda yüzde 59 artışla 16’ncılığa yükseldi. Hedef ise önümüzdeki birkaç yılda 5 milyar dolar ihracata ulaşmak. Bu amaca giden yolda Kahramanmaraş’ta yeni bir sanayi alanı kurulması çalışmaları ise hızla devam ediyor.
SAVUNMA SANAYİSİ
KMTSO, savunma sanayisi alanında da önemli bir hamle, atılım içinde. SAHA İstanbul ofisi çalışmalara başladı. Böylece Kahramanmaraş ilk etapta 9 firmasıyla savunma sanayisi çalışmalarında yerini almış. Savunma sanayisinde kullanılan teknik tekstiller üzerine akademik işbirlikleri yapılmış.
KAPALIÇARŞI’DAN SONRA
Bir diğer önemli proje ise ‘Kuyumcukent Projesi’. Proje ortağı olarak altın ve değerli taş merkezi Kuyumcukent faaliyete geçmiş. Değerli taş sertifikalandırma ve tasarım merkezine sahip büyük bir merkez olarak açılmış.
Ayrıca Kahramanmaraş’a eğitim görmek üzere gelen yabancı uyruklu öğrencilere kendi ülkelerinin ticari elçileri olmaları için eğitimler düzenleniyor. Bu eğitim ve çalışmalar sonucu söz konusu öğrenciler ister ülkelerine dönerek isterse Kahramanmaraş’ta kalarak ülkesiyle şehrimiz firmaları arasında ticari elçilik yapacak.
Kapadokya gibi dünya mirası bir coğrafyanın dünyaya tanıtılması, bir otel sektörünün oluşmasının en büyük katkısı belki de sıcak hava balonları. Her gün yaklaşık 165 balon Kapadokya’dan havalanıyor. Sektörün büyüklüğü tam 1 milyar Euro.
Dünyada bu kadar çok balonun uçtuğu başka bir coğrafya yok. Kapadokya’ya gelen turist, balon uçuşları nedeniyle en az 2-3 gece kalıyor. Otelinden restoranına, balonla birlikte dev bir sektör de ekmek yiyor.
Uçuşların yapılmasından denetime kadar olan tüm operasyonu Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) yapıyor. Rüzgâr limit içindeyse izin veriliyor. Şirketler adeta SHGM’nin gözünün içine bakıyor. Çünkü günde ortalama 3 bin 300 kişi sabah uçuşları ile gökyüzüne çıkıyor. Sadece günlük ciro 660 bin Euro.
PİLOT MAAŞLARI ASGARİ ÜCRETE İNDİ
Salgın döneminde duran turlar ve uçuşlar nedeniyle şirketler ekonomik olarak zorlandı. Yetişmiş birçok pilota ‘asgari ücret’ teklif ediliyor. Bir dönem ciddi paraların ödendiği sektörde tecrübeli pilotlar balonculuğu terk ediyor. Farklı işler yapıp ailelerini geçindirmeye çalışıyor.
Son dönemde balon pilot lisansı almış çok sayıda genç bu sektöre giriyor. Çünkü birçok balon şirketi daha tecrübeli pilota yüksek maliyet olarak bakıyor. Ama tecrübe ve iyi eğitim, havacılıkta uçuş emniyetini yükseltiyor. Kazaları azaltıyor.
‘TARLAMI SATTIM PİLOT OLDUM’
Rivayet odur ki Bergama Kralı 2. Attalos, yeni bir kent kurmak istediğinde adamlarına “Bana yeryüzündeki cenneti bulun” diye sesleniyor. Kralın adamları, yeryüzü cenneti olarak Antalya’nın tarihi liman çevresini yani Kaleiçi’ni buluyor. Bugün dünyanın en önemli turizm destinasyonu olan Antalya’nın hikâyesi de böyle başlıyor.
Hikâye böyle ama tabii ki gerçek başka. 2. Attalos, Side Limanı’nı ele geçiremeyince Doğu Akdeniz’in ticaret merkezi yapmak amacıyla Antalya’ya yöneliyor. Ama adamları “Burası cennet gibi” demiş midir? Muhakkak.
Kaleiçi, son yıllarda büyük bir değişim yaşıyor. Kentsel bir çöküntü alanı haline gelmenin eşiğinden dönen tarihi kent merkezi ile ilgili olarak, Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 7’ncisini düzenlendiği ‘Kaleiçi Old Town Festivali’nde çok şeye gördük, öğrendik.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, kent içi turizmi dert etmiş. Deniz, kum ve güneş üçlüsüne dayanan kitle turizminin kent ve ülke ekonomisindeki önemini teslim etmekle birlikte Antalya’nın sahip olduklarıyla daha fazlasını hak ettiğini söylüyor.
Bu genç Belediye Başkanı da kentin hikâyelerinin peşine düşmüş. Kendisi aynı zamanda da öykü yazarı. İsim babalığını Zülfü Livaneli’nin yaptığı “Lavinya’nın Aşkla İmtihanı” adında yayımlanmış bir kitabı dahi var.
Geçen yıl düzenlenen festival için Antalya’nın kültürel miras alanlarının ve arkeolojinin sınırları içinde kalmış tarihinin hikâyeleştirilerek anlatıldığı “Sardepon’dan Keykubat’a: Bir Zamanlar Antalya” kitabını yanına hazırlanıp basılmasını sağlamış. Bu yıl da tarihi Kaleiçi evlerinin tarihinin anlatıldığı 11 ayrı belgesel hazırlatmış.
ÜÇ KEMERLİ KAPI
Uysal
Geçen hafta bunlardan ikisine tanık olduk. Biri Antalya hatta Türkiye’nin yükselen belediyelerinden Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 7’ncisini düzenlendiği ‘Kaleiçi Old Town Festival ve Forum’, biri de Akra Otel’in bu yıl 4’üncüsünü düzenlediği Meze Festivali.
Başında Ümit Uysal’ın olduğu Muratpaşa Belediyesi, özgün etkinlikleri ile Türkiye sınırlarını aşıyor.
Kaleiçi Old Town Festivali kapsamında 27 ülkeden 52 şehrin katılımıyla gerçekleşen ‘Yaşayan Tarihi Kentlerde Sürdürülebilir Turizme Yönelik Çevreci Faaliyetler’ başlıklı forumda şehirler, sahip oldukları tarihi kent merkezleri ve arkeolojik miras alanlarında sürdürdükleri çalışmalar ve projeler paylaşıldı.
Antalya’nın yeme içme kültürünün sergilendiği festival ile Kaleiçi Paris’in dünyanın dört bir yanından ziyaret edilmesi, bir ekol haline gelen Latin Mahallesi’ni (Latin Quarter) ön plana çıkarıyor. Kaleiçi’nin Paris Latin Mahallesi’nden fazlası var, eksiği yok. Ümit Uysal gibi geleceği parlak yöneticiler elinde bu değerler uluslararası alana çıkarılıyor.
Antalya’nın en eskilerinden, Side’deki ilk otel Cennet’in kurucusu Barut ailesinin babası Ali Barut’un üç oğlundan her biri, bir başka etkinlik ile gerçek anlamda Antalya’ya sınıf atlatıyor. Barutların büyüğü Haydar Bey, başında olduğu Akra Otel’in bizzat sponsorluğunu üstlendiği etkinlikler ile hiç abartmadan Antalya’ya sınıf atlattı.
Bunlardan birkaçı; Tour of Antalya ve Akra Gran Fondo Bisiklet Yarışı, Akra Caz Festivali ve Meze Festivali. Hepsi uluslararası alanda marka olan bu etkinliklerden Meze Festivali’nin bu yıl dördüncüsü düzenlendi.
EĞLENCE YOK
Festivalden bir gün önce Bartın Amasra’daki maden kazası nedeniyle etkinliğin festival tarafı iptal edildi, her biri bu alanda marka olmuş restoranların şeflerinin hazırladığı mezelerin sunulduğu bir akşam yemeğine dönüştürüldü. Tayland’dan, Yunanistan’dan İspanya’dan gelenler ile Türkiye’nin çeşitli illerindeki meze restoranlarının şeflerinin ürünleri tattırıldı.
Mustafa Aksoy’u çok Fethullahçı yapamam çünkü önce gazetecidir. Aksoy şu anda ‘Politik Yol’un sorumlusudur.
Şükrü Karaca diyorsunuz, bildiğimiz Diyanet’in Elçi Bey’le (Nahçıvan) irtibatını kuran önemli bir Türk’tür, demek gerekiyor.
Şu nokta önemlidir, danışmanlık diyorsunuz ama bunlardan bazılarının ‘parça başı’ olarak çalıştıklarını vurgulamak gerekiyor. Parça başı ‘danışmanlık’ olur mu?
Bu danışmanların en tepki çekeni, parti işlerine karıştığı, aktif siyaset yaptığı, her şeye müdahale ettiği için eleştirilir. Danışmanın esas görevi, genel başkana bilgi vermek, yön vermek, istikamet göstermektir. Partiyi ‘mıncıklamaz’. Partiye el attığı için eleştirirler. Bazıları nitelikli insanlar olduğu için aktif siyasetten uzak durur. Şu unutulmamalıdır ki, nitelikli olanlar tabii ki aktif siyasete uzak dururlar.
DANIŞMAN SİYASET YAPMAZ
Siyasette ‘ham’ olanlar bu müdahalelerden uzak durur. Örneğin, Amerika’da ‘danışman’ bakan olamaz, onlar akıl satar, strateji belirler. Ne yazık ki sizin gündeme getirdikleriniz için şunu demek gerekiyor.
CHP’de danışmanlık yapanların çoğu CHP’nin verdiği para ile siyaset yapıyor, klik oluşturuyor; bunları konuşmak pek hoş değil... CHP’li siyasetçi ile bu konuda sohbet ederken şöyle bir disiplin noktasına geldik. “Partiler, aday olacak üyeleri için (il ve ilçe örgütleri itibarıyla) niye belli bir takvim belirlemez, kurallar koymaz? CHP geçmişte uyguladığı ön seçimden neden vazgeçti! Bu sorunun yanıtı acilen gündeme getirilmelidir
Her bir makama gelen, haddini bilmeden bir dönem sonra hakkı olmadığı halde
“Az zaman sonra AKP’li geçmişiyle tanınan Erdoğan’ın eski danışmanı İbrahim Uslu’yu da danışman kadrosuna aldı Kılıçdaroğlu. Uslu, Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosundan Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutmuştu.
Haberci Celal Eren Çelik’in başka bir listesi var. Çelik ‘Kılıçdaroğlu kime, neyi danışıyor?’ başlıklı yazısında şöyle diyor: Siyasal partilerde ‘Genel Başkan Danışmanlığı’ son derece önemli konumlardır ve bu konumlarda yer alan kişiler aslında parti genel başkanın ‘görünmez beyni’ fonksiyonu gördükleri ve genel başkanlar ile son derece yakın mesai yaptıkları için aslında parti politikalarına çoğu kişi ve tabii kamuoyu pek fark etmeden son derece önemli etkide bulunurlar. Bu bağlamda bu tip ‘danışman atamaları’ öyle üzerinde durulmadan geçilecek konular değildir. Lakin CHP’de bu danışmanlık konusu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Genel Başkan Danışmanı’ noktasındaki tercihleri oldukça enteresan bir tabloyu da beraberinde getirmekte.”
Yazı şöyle devam ediyor:
“Celal Eren Çelik’in ‘enteresan’ diyerek kibarca ifade ettiği şey, beyefendinin bütün danışmanlarını dinci, sağcı, tarikatçılar arasından seçmesi.
Çelik’in listelediği danışmanlar arasında gerçekten de ‘enteresan’ tipler var. Bunlardan biri AKP MKYK ‘yedek’ üyesi Ali Arif Özzeybek... Özzeybek, 2010 yılında ANAP’ın genel başkanlığını yaparken, Kılıçdaroğlu tarafından keşfedilmiş. CHP’ye transfer edilerek 2015 seçimlerinde vekil adayı yapılmış, seçilemeyince ‘STK’lardan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı’ olarak atanmış. ‘Başdanışman’ 2019’de AKP’ye geçmiş, CHP’ye ‘başdüşman’ olmuş. Fark etmişsinizdir, ikisi arasında ses benzerliği de var!”
ÇİLLER, AĞAR VE MUMCU İLE ÇALIŞTI
“Bir diğer vaka, vaktiyle Tansu Çiller’in danışmanı olan Şükrü Karaca’dan da söz etmek gerekir. Karaca, ‘kankası’ Mümtazer Türköne ile birlikte Çiller’in döneminin ‘derin devletini’ aklamak için kullandığı ‘Bu devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir’ sözlerinin metin yazarıymış. İbrahim Şahin’e yol arkadaşlığı, Mehmet Ağar’a ve Erkan Mumcu’ya da danışmanlık yapmış. 2014 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu CHP genel başkanı başdanışmanı olarak hayata veda etmiş.
Kürt Bölgesinde AKP’ye yakın Kırvar aşireti reisi ve 21. dönem AKP Milletvekili olan