Yalçın Bayer

Gümülcine’deki Celal Bayar Lisesi mezunlarının hafta sonu sohbeti

30 Kasım 2022
Yunanistan’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı iki büyük kent Gümülcine ve İskece’de, Türk öğrencilerin okuduğu iki azınlık lisesi bulunuyor. Gümülcine’deki lisenin adı Azınlık Celal Bayar Lisesi. 1952 yılında Yunanistan Kralı Pavlos ve Kraliçe Frederika ile Celal Bayar tarafından açıldı. Kraliçe Frederika’nın 1952 yılında İstanbul’u ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile dans ederken, Batı Trakya Türk azınlığına iki dilde (Yunanca ve Türkçe) eğitim yapacak bir lise açılması önerisinde bulunduğu ortaya çıktı.

Liseden çok başarılı Türk öğrenciler yetişti. Lisenin ilk mezunlarından 7 kişi halen hayatta ve İstanbul’da yaşıyor.

Gümülcineli liseliler, BTTDD’de 3 dönem genel başkanlık yapan 1964 mezunu Dr. Mustafa Rumelili ve yine üç dönem başkanlık yapan Av. Burhaneddin Hakgüder, hayatta olan ilk mezunlar ile eski günleri yâd etmek amacıyla, hafta sonu Sami Tokay’ın daveti üzerine Üsküdar Salacak’taki evinde bir araya geldiler.

‘Öğrencilerin’ kimlikleri şöyle:

Ahmet Şenova uzun yıllar Atina’da ilk önce Büyükelçiliğimizde Kültür Ataşeliği yaptı, daha sonraki yıllarda AA ve Tercüman’ın Atina temsilciliklerinde bulundu. Faik Besimoğlu, İTÜ’den mezun olduktan Türkiye’de sonra uzun yıllar devlet müteahhidi olarak çalıştı. Mustafa Eminoğlu, Eczacılık’ı bitirdi, uzun yıllar İstanbul’da eczacılık yaptı. Ramazan Öztürk, Akın Tekstil’de üst düzeyde görev yaptı ve emekli oldu. Sami Tokay, İ.Ü. Tıp Fakültesi’nde okumasına karşın ticaret hayatına atıldı ve erken yaşta emekliliği tercih etti. Sağlık problemleri nedeniyle iki mezun toplantıya gelemedi.

Sohbette, Celal Bayar Lisesi’ne Türkiye’den Galatasaray Lisesi öğretmenleri gönderilirken, Yunanların da Yunanca dersler için ülkedeki en değerli hocaları tayin ettiklerinin dikkat çektiği anlatıldı ve bütün öğrencilerin başarılı oldukları belirtildi. Yunanca, eski Yunanca, Türkçe ve Fransızca eğitim veren lise, 1952 yılında 27 öğrenci ile eğitime başladı, Türk öğrenci sayısı 800’lere kadar çıktı. Geçen yıl 120 öğrenci mezun oldu. Bu yıl 666 öğrencisi var.

BİLİYOR MUSUNUZ?

BOĞAZİÇİ Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED)’nin, ‘Boğaziçi Değerler Burs Fonu’na katkı sağlamak amacıyla, 47 sanatçının farklı mecralardaki yapıtlarının bir araya getirildiği ‘Hâller|Hayaller: Uyumsuz Zamanlarda Dirençlilik’ sergisinin yarın The Marmara Pera’da açılacağını...

MESAJ PANOSU

Yazının Devamını Oku

İBB’de bu kafa olamaz

29 Kasım 2022
İBB eski Meclis Üyesi Hüseyin Sağ aradı. 2016 yılında İBB Meclisi’nden bir protokol geçti, ardından imar planı değişikliği karara bağlandı. O dönem muhalefette olan CHP, parti politikaları gereği ret oyu kullandı.

Bu protokol ile birlikte yapılan plan değişikliğine  ilişkin olarak Av. Taner Kazanoğlu, Süleyman Nadir Ataman ve Hüseyin Sağ sorunu yasal süresi içinde mahkemeye taşıdı ve tabii masraflar cepten gitti... Sağ diyor ki: “Yerel mahkemede kazandık ancak seçimlerde CHP İBB iktidar oldu ve CHP’li üyeler olarak kazandığımız davaya, bizim gibi CHP’li olan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ‘Olur’u ile, kararın aleyhimize bozulması için itiraz ettiler. Ancak Danıştay 6. Dairesi kararı kesin olarak lehimize onayladı. Mahkeme kararlarını uygulamamak suç sayılmadı. Daha sonra ne oldu? 24.11.2022 günü Bakırköy ilçesinin bölge planlarının içine, bizim mahkeme kararı ile iptal ettirdiğimiz protokolü gözden kaçırarak ekleyip tekrar yasal hale getirdiler ve bu karar CHP grubundan oybirliği ile geçti. Sadece Bakırköy Belediye Meclis üyeleri ret oyu kullandılar. Ne gariptir ki CHP İBB Meclis üyelerinin haberi yok, sonradan öğrendiler. En vahimi de CHP Grup Başkanvekili olan Doğan Subaşı 2016 yılında İBB Hukuk Komisyonu üyesi olarak bu karara ret oyu kullanmış, yine İmar Komisyonu üyesi Sedat Özkan, 2016 yılında ret oyu kullanmış, ancak ne olmuşsa aynı kişiler iktidar olduktan sonra 2022 yılında ‘evet’ oyu kullandılar. Bu siyaset midir, emek hırsızlığı mıdır? Ben şahsım adına sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Ayrıca bu karara dava da açacağız.”

 GÜNÜN SÖZÜ

TÜRKÜM diyemeyenlerin yeni jargonu ‘Osmanlı torunuyum’. Osmanlı bir ailedir. Türk ise bir ırk.”  İlber ORTAYLI

HER DİLİMİNDE HAYAT VAR

LÖSEV, anti-kanserojen etkisiyle bilinen C Vitamini deposu mandalinayı tarım ilaçsız, zehirli gazsız, tamamen doğal yöntemlerle üretiyor ve doğal tarımın hâlâ mümkün olduğunu savunuyor.

LÖSEV, siz gönül rahatlığıyla mis kokulu mandalinalarınızı yiyin diye LÖSEV Çiftliği’nin bereketli ağaçlarından toplanan mandalinaları sizlere sunuyor. Sulu, çekirdeksiz ve ince kabuklu LÖSEV Satsuma Mandalinaları, LÖSEV Gıda Laboratuvarları’nda analiz edilip halkla buluşuyor. Tuz, yağ, asitlik gibi ağır metal miktarlarına, GDO tayinlerine ve küf diye tabir edilen toksin analizlerine dair inceleniyor. Tarım ilacı kalıntısı, etilen oksit gazı ve parafin aranarak test edilen ve içinde katkı bulunmadığına dair onay alan mandalinalar dalından sofralarınıza sağlık getiriyor. LÖSEV Satsuması ve LSV Dükkân Ürünleri için bireysel taleplerin yanı sıra kurumlar da müşterilerine ileterek kurumsal sosyal sorumlulukta bir adım öne geçiyor. Siz de denemek isterseniz tüm ürünlere www.lsvdukkan.com web sayfasından, 0312 447 06 60 numaralı telefonlardan sipariş verebilirsiniz.

İL HEYECANI YAŞAYAN 12 İLÇE

ORC

Yazının Devamını Oku

‘Yeter ki sen üret’

25 Kasım 2022
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi günün özdeyişi anlamında ‘Sen üret yeter’ diyerek AKP’nin yeni dönem vizyonunu ve yapılan köklü değişim ve ilkelerini, tarım ve gıdanın stratejik önemini, Kadıköy’de DSİ binasında gazetecilere ve STK’lara bir kez daha açıkladı. ‘Güvenilir Ürün Platformu’nun ‘Tarım Varsa Hayat Var’ projesi altında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof. Kirişçi, konuşmasında şu başlıklar üzerine bilgi verdi:

Yeni Destekleme Modeli, Dijital tarım, Sözleşmeli Tarım, Arazinin Mülkiyet ve Kullanım Hakkının Ayrıştırılması, Küçük Aile İşletmelerinde Hayvancılık Desteği, Üretici Birliklerinin Derecelendirilmesi, Gelir Koruma Sigortası, Kent Tarımı, Arz Güvenliği, Su Yönetimi, Meraların Korunması, Pilot Köyler, Tarım Orman Gençlik Konseyi, Yeminli Tarım Müşavirliği...

Bunların bir kısmında uygulama başlamış, bir kısmında teknik çalışmaların tamamlandığını ama uygulamaya geçilmesi için bazı konularda kanun değişikliği gerektiğini hatırlattı... AKP’nin 20 yılda neler yaptığını da özetledi:

“Tarım arazilerinin bölünmesini önledik, büyük ovaları koruma alanı ilan ettik. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 92 milyon dekarlık 429 ovayı büyük ova kapsamına aldık.”

Bakan o kadar çok konudan söz etti ki hacmi bu sayfayı tam kaplar. Bunların çiftçiye köylere TIR’larla gidilerek anlatılacağını söyledi.

Eleştirilere karşın tarım sektörünün 19 yılın 15’inde büyüme gösterdiğini anlatırken Kirişçi, çiftçiler için “eli öpülesi” deyimini kullandı. Tarımsal hasılanın, 2002’de 25.1 milyar dolardan yüzde 78.1 artışla 2021’de 44.7 milyar dolara yükseldiğini anlattı.

“Tarımsal ihracatta dikkate değer bir artış trendi içindeyiz” derken, yıl sonu itibarıyla tarım-gıda ürünleri ihracatının 30 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini belirtti.

DİJİTAL DÖNÜŞÜM

“Çiftçilerimize 1 Ekim’den itibaren ÇKS’ye e-Devlet Kapısı’ndan erişim imkânı sağladık. Bugün itibarıyla çiftçilerimiz, e-Devlet üzerinden ÇKS belgesi oluşturdu. Bürokrasiyi azaltarak yaklaşık 2.2 milyon emek, zaman ve para tasarrufu sağladık.

Yazının Devamını Oku

Büyük öğretmen ‘ilham’ mı verir

24 Kasım 2022
Prof. Dr. Cengiz Kuday yeni yayınlanan ‘Neşterden Keskin Kalem’ (Kırmızı Kedi) kitabını göndermiş, içinde yıllar içerisinde çeşitli gazete ve dergilere yazmış olduğu yazıların bir derlemesi var. O yazılardan biri olan ‘Tuttuğumuz Yol Atatürk’ün Yoludur’ başlıklı yazıdan bir bölümü 24 Kasım Öğretmenler Günü anması için yayınlıyoruz: “Vasat öğretmen; anlatır. İyi öğretmen; açıklar. Usta öğretmen; gösterir. Büyük öğretmen; ilham verir. Benim öğretmenlerim hep ‘ilham’ verdiler.

Onların şahsında bütün öğretmenleri selamlıyor ve önlerinde saygı ile eğiliyorum.

‘Candan aştık cehle karşı bir savaş

Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!

Öğren, öğret hakkı halka, gürle coş, durma koş.

Şanlı yurdum her bucağın şanla dolsun.

Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.’

Bu dizeler, İsmail Hakkı Ertaylan’ın ‘Öğretmen Marşı’ndan alınma dizelerdir. İlk öğretmenim, bugün de gözlerimin önünde! Beyaz saçlı, dudaklarının üstünde ince, beyaz bir bıyığı olan, hep yelekli takım elbise giyen ve yeleğinde köstekli bir saat taşıyan, sevgi ve gülümseme dolu bakışlarını bizden hiç eksik etmeyen, hepimizin canımız kadar sevdiği bir insandı o!

Bizler için her şeydi! O zamanlar daha kalemtıraş olmadığından kalemimiz kırıldığında ya da ucu kısaldığında önünde sıra olurduk. Hiçbir şikâyet belirtisi göstermeden her birimizin kalemini sabırla açardı.”

Yazının Devamını Oku

Gıda ve terör

23 Kasım 2022
Türkiye’de gıda konusunda tanınmış isimlerden araştırmacı-yazar İsmail Tokalak ile Dünya Sağlık Konseyi’nin Türkiye temsilcisi, 5Gvirusnews Platformu’nun Türkiye sözcüsü Muammer Karabulut, Antalya AKM’de Atatürkçü Kadınlar ve Gençlik Platformu’nun konuğu olarak gelecek ile ilgili ilginç konuşmalar yaptılar.

“Dünyayı Yöneten Karteller, Gıda ve Terör” başlıklı konuşmasında Tokalak, dünyadaki gıda tekellerini gündemine aldı. “Dünyada küresel şirket kartelleri düzeni ve adaletsizlik hüküm sürüyor. 500 çok uluslu şirket dünyadaki yabancı yatırımların yüzde 80’ine sahip” dedi ve beş çok uluslu şirketin dünyada tarım ürünleri ticaretinin yüzde 80’ini yaptığını anlattı. Tarım ilaçlarının yüzde 75’i altı şirketin elinde. Elmas ticaretinin yüzde 80’i Openhimer ve Rothschild ailesinin kontrolünde. Dünya petrol ticareti büyük oranda 6 şirketin; Unilever dünya çay ticaretinin yüzde 80’ini elinde tutuyor. Dünyada fındık üretiminin yüzde 70’e yakını bizde; ancak piyasaya İtalyan Ferraro hâkim.

‘ŞİRKETOKRASİ’ NEDİR

Dünyada demokrasi var mı, yok. ‘Şirketrokrasi’ var. Siyasetten ticarete kadar onlar hâkim. Dünyada sistemin bir avuç küresel tekelin yönlendirmesiyle işlemesi, adaletsizliği körüklüyor. Yıllık geliri yılda 900 bin ve üzeri olanlar üst zengin kategorisinde; bu zenginlerin yüzde 10’u dünya zenginliğinin yüzde 86’sına sahip; bunlar da vergi vermemek için paralarını vergi cenneti olan yerlerde saklıyor ve adaletsizliğin küresel sorun olmasını pekiştiriyor.

Gelişmekte olan ülkelerin zenginleşmesi gittikçe zorlaşıyor; işin kötüsü küreselleşmeye sistem paradan para kazanmaya döndü. Dünyanın en büyük dört şirketi olmasına rağmen ismi fazla duyulmamış şirketler, paradan para kazanarak perde arkasından dünyayı yönetiyor:

1- Black Rock, 2- Vanguard, 3- State Street, 4- Fidelity.

Ortada karşılığı olmayan trilyonlarca dolar dolaşıyor. Dünya milli hasılası 90 trilyon dolar; devletlerin şirketlerin hane halklarının toplam borcu 300 trilyon doların üzerinde. Soru, nereden üretiyorlar? 200 trilyon doları olmayan parayla dünya soyuluyor. En çok talep edilen para olan doların da rezerv para olma dışında bir değeri yok! Doların altın karşılığında senede 50 kat değer kaybettiğini biliyor musunuz?

Dünya ekonomik olarak batmış durumda, dünyadaki enflasyonun ana nedeni bu bozuk düzen ve doğanın acımasızca sömürülüp yok edilmesi. İnsanları da dezenformasyonlarla, bulaşıcı hastalıklarla korku içinde yaşatıp güdüyorlar. Son 20 senede pandemilerin dünyada neden olduğu kayıp; 200 milyar dolar. COVID-19’un bir buçuk senede neden olduğu tahmini zararın ise 10 ile 20 trilyon dolar arası olduğunu söyledi.

‘DNA’MIZ SIFIRLANACAK’

Yazının Devamını Oku

Öcal Uluç: Biz Hıncal’la Batı türü gazeteci idik - ‘Bizleri Kışlalı yetiştirdi’

22 Kasım 2022
Dün vefat eden Hıncal Uluç, türü bulunmayan bir gazeteciydi. Siyasetten spora kadar her dalda bilgili ve renkli bir yazardı. Kendisini Cumhuriyet’te spor ve TV yazarlığından tanıdık. Genel Yayın Müdürü Oktay Kurtböke’nin dostuydu, daha doğrusu iki subay arkadaşın gazeteci çocuklarıydı. Hep yakın oldular.

Abi Öcal ve Hıncal Uluç kardeşler gazeteciliğe birlikte başladılar. Daha önceki yıllarında Hıncal Uluç, İstanbul’da Fenerbahçe dergisini çıkartan ekip arasında yer almıştı. Daha sonra Ankara’da Cihad Baban’ın Yenigün gazetesinde ‘resmi’ gazeteciliğe başlayan Uluçların önlerini dayı oğlu M. Ali Kışlalı açmıştı. 27 Mayıs’tan sonra, birlikteliklerinde Türkeş’in ‘perde arkasında’ olduğu ama esas dört ortaklı bir gazete olan Öncü’de güçlü bir kadro ile işe başladılar. Genel Yayın Müdürü Altan Öymen, Yazı İşleri Müdürü Öcal Uluç, Haber Müdürü Oktay Ekşi’ydi. Hıncal Uluç da sporu yönetiyordu.

Gerisini Öcal Uluç’tan dinliyoruz: “Dört ortağı vardı Öncü’nün, biri Türkeş’in adına İKA Ajansı sahibi Ziya Tansu’ydu, babamın hissesini de ben temsil ediyordum. O dönem çalıştığımız Oktay Kurtböke, Güneş Tecelli, Başkurt Okaygün, Kurthan Fişek, Güngör Sayarı, Ercan Tan gibi isimleri sayabilirim. Kardeşimle beni dayımızın oğlu M. Ali Kışlalı çağırmıştır. Yankı dergisi de bu süreçte çıktı, biz de orada yazılar yazdık. Kışlalı, bizim hocamız olmuştur. Hıncal’ın yazıları çok tutmuştu. Hep bağımsız olmuştur. Spor deyince hep futbol dememiştir. Fransız bisiklet turunu günlerce radyodan izler, GS-FB maçının verildiği gibi manşetlerde Harp Okulu-Mülkiye maçını da manşetten verirdi. Batı’daki, Amerika’daki gibi gazetecilik anlayışını ortaya koyardık. Bize ‘monşer gazeteciler’ derlerdi. Bizim iyi yetiştirildiğimizi düşünürüm. Bizi daha sonra attılar, Hıncal İstanbul’a gitti, Cumhuriyet ve daha sonra Ercan Arıklı ile Erkekçe-Kadınca dergilerini çıkardı. Ben de gazeteciliğe Tercüman’da devam ettim. O, bugünlere kadar çok sevilen ve okunan Sabah yazarı olarak kaldı. Duayen gazeteci, GS’li olmasına karşın takımını ağır eleştiren bir yazardı.”

Uluç’un cenazesi bugün Sabah’taki anma töreninden sonra Zincirlikuyu’da kılınacak öğle namazının ardından aynı yerde toprağa verilecek.

GÜNÜN SÖZÜ

“İNSAN ne kadar az şeyle idare ederse o kadar mutlu olur; istekler ve ihtiyaçlar çoğaldıkça özgürlük azalır.” Maksim GORKİ

BİLİM VE KÜLTÜR DÜNYASI CAN ÇEKİŞİYOR

SON 300 yıldır bu topraklarda bilim, sanat, edebiyat, felsefe fena halde horlanıyor. Bunun sebebi nedir diye sormayın. Anlatamam. Linç ederler. Saldırırlar. Cahil tayfadan fena halde usandım. “Yağmur yağdı” dediğimde bana ördek dedin diyenlerin oranı yüzde 90’larda. Çoğunluk kitle doğruları görmek istemiyor. Belgesiz hurafelere inanan pek çok. Basitçe meramımı anlatayım. Geçen yıl 500 adet A4, 80 gram kâğıt 17-20 TL idi. Şu anda ise 90-130 TL arasında. Bu koşullar altında kitap, dergi, gazete basıp neşretmek imkânı kalmamıştır. 1995 yılından beri amatör bir ruhla bildiğim, öğrendiğim hususları kitaba dönüştürüp yayınlıyorum. Sıradan bir eğitimciyim. 10’lu yaşlardan beri, yani 45 yıldır bir tek hobim (uğraşım) var. Sadece okumak ve yazmaktan keyif (haz) alıyorum. Başka hiçbir iş beni mutlu edemiyor. Aradan geçen 28 yılda teknik ve genel kültür ile ilgili onlarca kitap hazırlayıp yayımladım. Son 2 yıldır kitap bastırma maliyetleri inanın yüzde 500 oranında arttı. 250 sayfalık bir kitabı 1 adet bastırabilmek için 30 TL civarı para gerekiyor. Bu maliyetle basılan bir eseri makul (kabul edilebilir) bir bedelle okurlara sunma imkânı kalmamıştır. Bu yazıyı politik (siyasal) eleştiri yapmak için hazırlamadım. İktidarda (yönetimde) kimin olduğu önemli değil. Bilim ve kültür dünyası iyice can çekişmeye doğru gidiyor. Etkili ve yetkili kişilerin fiyat artışlarını durdurucu önlemler alması icap ediyor.                   

Ali ÖZDEMİR - 

Yazının Devamını Oku

Emekli refah payı bekliyor

18 Kasım 2022
Memur, emekli, dul ve yetim yeni yılda aylık ve maaşlarına yansıtılacak zammı heyecanla bekliyor.

Temmuzda maaşlarında yüzde 7 oranında artış yapılan 2.5 milyon memur, yüzde 10.85 oranında dört aylık enflasyon doğrultusunda şimdiden yüzde 3.85 enflasyon farkı edindi. TÜİK’in kasım ve aralık aylarına ilişkin duyuracağı enflasyon verisiyle yeni yılda alacakları fark netleşecek.

Memura, ayrıca toplu sözleşme uyarınca ocakta yüzde 8 zam verilecek.

En gariban kesimi oluşturan ve hayat pahalılığı altında inim inim inleyen emekli, dul ve yetim aylıklarına yüksek zam yapılmasını umuyor. Memur gibi temmuzda maaşlarına yüzde 7 zam yapılan memur emeklisi, ocak ayında 6 aylık enflasyon farkının yanı sıra yüzde 8 oranında zamdan yararlanacak.

İşçi, esnaf ve çiftçi emekli aylıklarına yansıtılacak zam oranı 3 Ocak’ta açıklanacak enflasyon oranı ile belli olacak. Temmuz, ağustos, eylül ve ekim enflasyonu kümülatif yüzde 10.85 olarak gerçekleşti.

Kasım ve aralık ayına ilişkin rakamlarla 6 aylık enflasyonun yüzde 16-18 arasında gerçekleşmesi yüksek olasılık.

Buna göre işçi, esnaf, çiftçi emeklisi ile dul ve yetime ocakta yüzde 18 zam yolda gibi. Siyasi iradenin emekliye yönelik refah payı verebileceği konuşuluyor. Savlanan zam, refah payı ile birlikte yüzde 20. Ne var ki 3.500 liralık en düşük aylığa yapılacak yüzde 20’lik zam göreceli iyileştirme sağlamaz. Ocakta 4.500 liraya yükseltileceği konuşulan en düşük aylığın aralıkta saptanacak net asgari ücret düzeyine çıkarılıp ardından yüzde 20 zam yansıtılması yaşamın gerçekleriyle örtüşür ve satın alma gücünü yükseltir... Dillendirildiği gibi emekli ve asgari ücretliye yasal enflasyon artışının yanında refah payı zammı da mutlak verilmeli.   Şükrü KARAMAN

FİLOZOF OLMAK

Thomas More

Yazının Devamını Oku

Arıcılık ve zeytincilik Türkiye’yi yükseltiyor - Balda ‘Bilimsel akıl’ öne çıkıyor

17 Kasım 2022
Marmaris’te bu yıl 7’ncisi düzenlenen Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nden izlenimler hakkında anlatılacak çok şey var. Paylaşmak isteriz.

Kongrenin ilk gününde 3 ayrı salonda 3 ayrı çalıştay yapıldı. Bize göre kongrenin en önemli özelliği, ilk defa ‘bilimsel aklı’ öne çıkarmasıydı.

Arıcılık alanında Türkiye’nin dünya çapında biliminsanları var. Ne yazık ki farkında değiliz. Balı Amerika’da birincilik ödülü alan geleneksel bal üreticisi var, yeni nesil arıcılar var. Teknoloji ve inovasyon ile farklı bir yolculuk var. Örneğin Kongre Başkanı Prof. Dr. Mustafa Avcı’nın (Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi), yığınla bilimsel makalesi var. Prof. Dr. Levent Aydın, Uludağ Üniversitesi’nde üniversitenin arılarına bakıyor, makaleler yazıyor.

Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslı Özkök’le birlikte liste uzayıp gidiyor.

‘GEZGİNCİ ARICILAR’

Arıcılık ile bilim bize ‘sürdürülebilir’ yaşamı anlatıyor. O yüzden iklim krizinin tam da göbeğinde, kuraklık tehdidi altında en büyük gücümüz olan ‘gezginci arıcıların’ bundan sonraki süreçte öne çıkması, tartışılması ve desteklenmesi gerekiyor.

Neden?

Çünkü Türkiye’de 9 ay arıcılık yapılan bölgeler var. Burada gezginci arıcıların arıları gezdirmek için yaptıkları harcama, girdi maliyetlerine ek yük bindiriyor. ‘Mardin’den Marmaris’e’ kovan getirmenin nakliyesi 30 bin TL. Bu tür trafik durmuş vaziyette. Arıların beslenmesi için özellikle doğal şeker pancarına ihtiyaç var, özel bir destek ve teşvik gerekiyor.

DÜNYA LİDERİ OLMAYA 5 KALA

Yazının Devamını Oku