Varto’yu yaşamış bir gazeteci

Ne zaman bir deprem olsa Varto depremini hatırlarız, çünkü ilk kez bir deprem yaşıyordum.

Haberin Devamı

O zaman Cumhuriyet gazetesi, Cağaloğlu İstanbul Erkek Lisesi’nin karşısındaki ünlü İttihat ve Terakki’nin ahşap binası olan Pembe Konak’ta çıkıyordu. Orada Varto, Gediz ve Beyazıt/Dikilitaş depremlerini yaşamıştım. Ahşap bir bina bu kadar sallanır mı, bu kadar gıcırtı sesi duyar mı insan? Üst kat merdivenlerinden ikişer üçer adımla atlarcasına inerken, bizi gören fotoğrafçı Selahattin Giz abimizin “Deprem sırasında koşulmaz oğlum, düşersen sakat kalırsın” sesini duydum. Beşikte sallanıyor gibiyim, nasıl dururum, konağın bahçesine attım kendimi. Kahveci Cemal amcamızın kendime geleyim diye bir bardak su verdiğini hatırlıyorum. 

TEHLİKELİ İKİ FAY HATTI

Türkiye coğrafyasında çok sayıda can alan iki fay hattı var. Kuzey Anadolu ve Güneydoğu Anadolu fay hattı. Ege Bölgesi ve çevresinin en tehlikeli yerler olduğunu anlatır İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü hocası Prof. Dr. Haluk Eyidoğan. Varto depremi 1939’daki Erzincan depreminden sonra en büyük deprem sayılıyordu o zamanlar. Richter ölçeğine göre 7.5 şiddetindeki depremde baştan 2000 civarında ölüm olduğunu söylendiyse de bu rakamın daha sonra 4.000’e kadar çıktığı açıklanmıştı. Varto yerle bir olmuş, taş üzerinde taş kalmamıştı. Kurtulanlar da depremin gündüz vakti olmasına borçlu sayıyorlardı kendilerini. Hepsinin verilmiş sadakası varmış! Zaten yokluk içinde yaşıyorsunuz, ekmek sandıklarda kilitli oluyor, kurban desen kaç yılda bir keşmişsiniz, sadakayı nereden buldunuz ki vereceksiniz... 

Haberin Devamı

‘YALVARIYORUM GELİN’

Bugün kurtarma ekipleri ve siyasetçiler aynı gün bölgeye gidebiliyor. Varto ve çevresinden etkilenen Hınıs, Tekman, Çat, Karayazı ilçelerine, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, ertesi gün uçakla geldiği Erzurum’dan karayolu ile geçebiliyordu.

O zaman bölgede 6.243 konut zarar görmüştü, çoğu kerpiç yapılardı. Depremzedelere konutlar yıllar sonra yapılabildi, bu nedenle proje hep tartışılıp durdu.

Arşivlere bakınca, her ülke bonkörce yardım yapmış. Yedi ülkenin ortaklaşa yardımı da o zaman çok konuşulmuş. Bunların en büyüğü Suudi Arabistan’dan gelmiş, 1 milyon 750 bin TL olarak. Amerikan yardım kuruluşu AID’nin yardımı ise 7 milyon dolar olmuş. Bulgaristan bile bir milli günün kokteyl masraflarını göndermiş.

Haberin Devamı

Biz Amerika, Ukrayna, İsrail, Suudi Arabistan, Almanya yardımlarının hacmini ve  değerini merak ediyoruz, yardımları ‘tanıtım’ için yapanları kınamak gerekmiyor mu? Yardımları daha ilk gün gönderen Rusya’nın ‘mütevazı’ davranması bir farklılık ifade etmez mi? Türkiye’den yardım yapan firmalardan da bazı ipuçları vermek istiyoruz; MSC-Soyuer grubu, Bayraktar ve Çeçen gruplarının kurtarma ve barınmaya dönük malzeme yardımlarının dikkat çektiğini vurgulamak isteriz.

Bu felaketin üstesinden hep birlikte geleceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları