Yalçın Bayer

İran tarihini bilmezsek Türkiye'yi öğrenemeyiz

3 Kasım 2016
İRAN, bölgenin en önemli ülkesi...

Humeyni devriminden beri Amerika’nın hedefinde olan İran, Körfez ülkelerini kontrolde tutan Washington’la yapılan son anlaşmadan sonra biraz nefes almış gibi... Ama İran dizginleri kimsenin eline verecek gibi değil; herkes gelişmeleri bekliyor.

Çünkü İran, tarihin en köklü kültür ve devlet birikimlerine sahip... 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan sonra Türkiye ile İran savaş yapmadı. Zaman zaman ciddi ‘gerginlik’ler yaşasalar da İran, Türkiye’den sonra en fazla Türk’ün yaşadığı ülke... Ortadoğu’yu iyi bilen ve bu konuda birçok kitabı bulunan Prof. Dr. Nurullah Aydın’a göre “İran, ikinci büyük Türk devleti” vurgulaması yapıyor...

İnanç, tarih, kültür ve etnik yapı itibarıyla Türkiye’ye benzeyen İran gerek bölge gerekse dünya politikasında Türkiye’nin doğal müttefiki olmalı. Birbirine yakın siyasetçiler hiç olmazsa bu görüşte.

Son yıllarda iki ülkenin ilişkileri giderek gelişiyor.

Yazının Devamını Oku

Sistemimiz adalet üretemiyor

2 Kasım 2016
ANKARA Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya medyaya bir çalışmasını gönderdi.

 ‘Türkiyede Hukuk Zihniyeti’ başlıklı proje kapsamında gerçekleştirdiği anket sonuçları hukuk sistemimizin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösteriyor. Kaya, bu çalışmayı 21-31 Mart tarihleri arasında, 4200 denek (3800’ü hâkim, savcı ve avukat) üzerinde yapmış. Sonra bunu çeşitli hukuk analizleri ile (135 sayfası anket olmak üzere) ekibiyle birlikte 600 sayfalık bir kitap yazmış... Ancak darbe girişimi nedeniyle yayımını ertelemiş. Kaya, ÖSS’de 65’inci olmuş; aldığı bursla Indiana Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve felsefe okumuş; yüksek lisansını Harvard Üniversitesi’nde, hukuk doktorasını da Londra Üniversitesi’nde tamamlamış. Siirt doğumlu ancak burada hiç yaşamamış. “Ne yazık ki, objektif gerçekçilikten mahrum bir ülkeyiz. Objektif gerçekçiliğe su gibi ihtiyacımız var şu anda” dedi.

 

Türkiye’de ‘Hukuk Zihniyeti’ üzerine anket sonuçlarından bir bölümünü özetle yayınlıyoruz:

 

- Hukuk sistemi % 35 oranında adalet üretmektedir.

 

- “Adamına göre muamele” % 85 oranındadır.

 

Yazının Devamını Oku

Ümit Kocasakal CHP için neler söyledi

1 Kasım 2016
İZMİR’de bir grup parlamenter, İstanbul Barosu’nun eski başkanı Doç. Dr. Av. Ümit Kocasakal’ı ağırladı.

Kocasakal daha sonra da Güzelbahçe’deki Cumhuriyetçi kadınların toplantısında konuştu ve “Adayım” diye bir ifade kullanmadı.

 

Parlamenterler, Kocasakal’ın baro başkanlığını zamanında ve zirvede bırakarak örnek bir duruş sergilediğini ifade ederek, “İstifa kültürü gelişirse Türkiye kurtulur” dedi.

 

Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı eski ANAP’lı Metin Öney, geçen hafta sonu Türkiye’nin cesur, tutarlı, kararlı ve dinamik liderlere ihtiyacı olduğunu belirterek, “Kişiliğinizde bu özellikleri, ışığı ve heyecanı görüyoruz. Türkiye’nin geleceği için bir umuda çıkışa ihtiyacımız var. Siz topluma umut oluyorsunuz. Ümit veriyorsunuz. Kendinize yakın bir partinin başına geçerek bu milleti birleştirmelisiniz. Toplum sizi benimsedi, bu sorumluluğu verdi. Toplum sizi kucaklayacak” şeklinde öneride bulundu.

 

Kocasakal, “Makamlar gittiğinde geriye siz kalırsanız bir anlam ifade eder. Baro başkanlığını bırakmam tamamen etik ve estetik. Baro gemisini güvenli bir limana yanaştırdım, emin ellere bıraktım. Arkadaşlarımın benden daha iyi yapacağına inanıyorum. Siyasete değişik bir soluk getirme adına Ümit Kocasakal olarak devam edeceğim. Açıklık, dürüstlük ve samimiyet benim için vazgeçilmezdir. Benim oram buram oynamıyor. Politikada kadro ve fikir hareketi olması lazım. Sade bir vatandaş olarak Atatürk’e ve Cumhuriyet’e saldıranlara karşı mücadeleye devam edeceğim. Gerektiğinde elimi taşın altına koyarım” diye konuştu.

 

Yazının Devamını Oku

OHAL neye mal olabilir

31 Ekim 2016
21 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren 90 günlük bir süre için başlayan Olağanüstü Hal devam ediyor.

 

İktidar, “... Devlete, millete değil kendisine Olağanüstü Hal ilan etmiştir...” sözleri ile yeni durumu açıklamıştı. Devlet mefhumuna duyulan alerji ve bu bağlamda ‘millet’ popülizmi üzerinden yapılan gerekçelendirmenin, tatbikatta farklı sonuçlar doğurmakta olduğu, art arda çıkarılan KHK’lar ile anlaşılıyor.

 

Devleti işgal niyetinde olan bir ‘fesat yuvası’na dönük olması gereken düzenlemelerin, giderek bütün muhalif veya muhalefet potansiyeli taşıyan unsurları da aynı çuvala doldurması, işin ciddiyetini kaçırıyor. KHK’larda, zaman ve konu başlıkları iktidar önceliklerine, meşrebine göre seçilince, hukuki, anayasal sorunlar artmaya başladı.

 

Anayasa’ya göre, Olağanüstü Hal’in gerekli kıldığı konularda, KHK çıkarılabilir.

 

OHAL

Yazının Devamını Oku

En büyük bayramımız ‘KUTLU OLSUN’

27 Ekim 2016
GAZİ Mustafa Kemal Atatürk, özgür ve bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurmuştur. İlke ve inkılapları laik Cumhuriyet ve demokrasinin temelini oluşturmuştur.

Hayatı zafer ve devrimlerle dolu, ünü dünyaca kabul gören lider Atatürk, modernleşme-çağdaşlaşma akımıyla insan topluluğunu millet olarak ‘hukuki topluluk’ düzeyine/biçimine dönüştürmüş, onun güneşiyle Türkiye aydınlanmıştır.

 

Ulusal varlığımızın simgesi Atatürk, ‘Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözüyle hukukun üstünde en üst kudreti egemenliği hukukun üstünlüğü kavramına bağlamıştır. Anlatış biçiminden demokrasinin kaynağı hukuka, büyük değer verdiği düşünülmesi gereken önemli bir derstir. ‘Adliyesi bağımsız olmayan bir ulusun devlet olarak varlığı kabul edilemez’ düşüncesi adaletin bağımsızlığını bir güç olarak değerlendirmesi, onun o günlerden bugünleri gören olağanüstü bakışıdır. “Hukukta işi oluruna bırakmak ulusları uyanmaktan alıkoyan en ağır bir kâbustur. Türk ulusu üzerine kâbus çökmesine izin vermez” (Mart 1924) nihayet; 1.11.1926’da “Emniyet ve hak işleriyle ilgili usullerde ve yasalarda kolaylık, çabukluk, açıklık ve kesirlik esas alınmalıdır” uyarısı hepimize, anlayana yol gösteren modern bir tarih dersidir.

 

Atatürk’ün bıraktığı hukuka bağlı devlet düzeninde hukukun hırpalanması cumhuriyet devletine güvenin sarsılması ‘Adalet mülkün temelidir’ anlatış biçiminin gölgelenmesidir. Yargı; tarafsız, bağımsız, ağırbaşlı ve hak gözetmelidir. Mahkemeler adil olduğu yolunda güven duygusu uyandırmalıdır. Tarafsızlık ve doğruluk ilkesinin zedelenmesi, yanlı görüş ve kararlarıyla özgürlüğün teminatı adaletin temeli çatlar, kırılabilir.

 

Öyleyse, anayasallaşma hukukun üstünlüğü kavramına bağlayıcı niteliği bulunan kurallarla, çağdaş yapıya/çizgiye getirilerek eksilmeyen dikkatle, Cumhuriyet ve demokrasi yaşatılmalı, güçlendirilmelidir. Bilinmelidir ki, devlet yapısının harcı hukuktur, adalettir. (Av. Ruhi KAHRAMAN)

 

Yazının Devamını Oku

Türkiye normalleşiyor

26 Ekim 2016
HÜRRİYET’in illerde yürütmeye başladığı ‘Keşif’ etkinliklerinin yörenin ekonomisine ve turizmine büyük katkı sağladığını Mersin’de bir kez daha gördük.

Hatay ve Aydın’dan sonra Mersin’deki son toplantıda vali, belediye başkanı, TÜRSAB Başkanı ve Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni’nin konuşmalarında makul görüşler yansıtılırken, toplumdaki normalleşmenin işaretleri dikkat çekti.

Herkes ülkesini çok seviyor, ayrılık gayrılık istemiyor. “Birliktelik” diyor. Eski ‘sertlikler’, ‘dışlanmışlıklar’ artık kabul görmüyor.

Protokol konuşmaları epeyce içerikliydi. Çok şey öğrendik, gördük, duyduk.

Vali Özdemir Çakacak, Mersin’deki görev süresi iki yılı aşmış. Diğer konuşmacıların konuşmasını atıf yaparak övdü. Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz tecrübeli bir başkan... Tarsus’ta dört dönemden sonra beşinci dönemini Mersin Büyükşehir’de geçiriyor. Olgunluk döneminin zirvesine oturmuş Kocamaz, çevre belediyelerin ‘abisi’ konumunda; sorun çözüyor, parti ayrımı yapmadan akıl veriyor.

Yazının Devamını Oku

Aranıyor

25 Ekim 2016
FETÖ ile mücadelede kaçakların yakalanması için ödül verme dönemi başladı.

Önemli bir ‘imam’ için 4 milyon TL, kaçak yargı mensupları için de milyona varan para ödülleri verileceği ilan edildi. Bu paralar, aranan kişilerin ihbarı ile ilgili, yoksa, yakalayıp getirme söz konusu değil.

Vahşi Batı’da kanun kaçakları, duvarlara asılan, üzerinde de ‘wanted’ (aranıyor) yazan resimli ilanlar ile aranır; ödül avcıları tarafından yakalanarak en yakın ‘sheriff’e teslim edilerek, ödül elden alınırdı, azılı kanun dışılar için ayrıca ‘ölü ya da diri’ ibaresi eklenir, ölüsü de dirisi kadar ödül kazandırırdı.
FETÖ çetesi mensupları, diri olarak isteniyor.

11 Eylül saldırılarından sonra, cihadist teröristler de aynı yöntemle aranıyor. Ayman El Zevahiri adlı terörist için 25 milyon dolar ödül konmuştu.

Yazının Devamını Oku

‘Fetullah’tan nefret ederim’

24 Ekim 2016
Mersin’de FETÖ iddiasıyla Erkan Karaaslan ile birlikte tutuklanan 8 kişinin ardındaki gerçekler

ADANA Havalimanı’na indiğimizde uzaktan bir el sallandı. O yöne doğru gittiğimizde anladık; el sallayan orta yaşlarda bir kadındı...

“Size birkaç şey söylemek istiyorum” dedi. Biz son zamanlarda e-mail ile gelen FETÖ mağduru insanların şikâyetlerini anlatacak bir kişi sandık. Nitekim öyle de çıktı... 18 Ağustos’ta Mersin’de tutuklanan Erkan Karaaslan’ın başına gelenlerle ilgiliydi. Bir dosya verdi.

 

O sırada etrafını da kuşkulu gözlerle izliyordu. Pek yakınlık göstermek istemesek de Mersin’e giderken arabada okuduklarımız ‘kuru ve yaş’ meselesine bir yerde açıklık getiriyordu. Özetle FETÖ mağduru kişilerin yaşadıkları acı manzara... Yani yapılan FETÖ tertipleri, kumpaslar ve ortaya çıkan mağdur insanların ve yakınlarının acısı... Şimdiye kadar görülmemiş boyuttaki oyunlar bunlar.

 

Tablo karşısında yapılan beddualar bile az gelir.

 

CHP

Yazının Devamını Oku