Sistemimiz adalet üretemiyor

 ‘Türkiye’de Hukuk Zihniyeti’ başlıklı proje kapsamında gerçekleştirdiği anket sonuçları hukuk sistemimizin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösteriyor. Kaya, bu çalışmayı 21-31 Mart tarihleri arasında, 4200 denek (3800’ü hâkim, savcı ve avukat) üzerinde yapmış. Sonra bunu çeşitli hukuk analizleri ile (135 sayfası anket olmak üzere) ekibiyle birlikte 600 sayfalık bir kitap yazmış... Ancak darbe girişimi nedeniyle yayımını ertelemiş. Kaya, ÖSS’de 65’inci olmuş; aldığı bursla Indiana Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve felsefe okumuş; yüksek lisansını Harvard Üniversitesi’nde, hukuk doktorasını da Londra Üniversitesi’nde tamamlamış. Siirt doğumlu ancak burada hiç yaşamamış. “Ne yazık ki, objektif gerçekçilikten mahrum bir ülkeyiz. Objektif gerçekçiliğe su gibi ihtiyacımız var şu anda” dedi.

Türkiye’de ‘Hukuk Zihniyeti’ üzerine anket sonuçlarından bir bölümünü özetle yayınlıyoruz:

- Hukuk sistemi % 35 oranında adalet üretmektedir.

- “Adamına göre muamele” % 85 oranındadır.

- Kamu kurumları % 37 oranında güvenilirdir.

- Genel olarak insanlar % 40 oranında adildir.

- Ortak adalet anlayışı % 37 oranında yerleşmiştir.

- Toplumsal kamplaşmalar hukuku % 78 oranında bozmaktadır.

- Hukukun toplumdaki karşılığı % 33’tür.

- Güven hissi % 38 düzeyindedir.

- Ayrımcılığa uğrama kaygısı % 81 düzeyindedir.

- Genel hukuki memnuniyet % 33’tür.

Ankette farklı değerlendirmeler de var. Örneğin, hukuk öğrencilerinin yüzde 87’si liyakatle iş bulacaklarına inanmıyor; öğrenciler hukuk hakkında yüzde 16 oranında pozitif düşünceye sahip.

Hâkim-savcılar, avukatları % 39 oranında dürüst bulmaktadır. Yargı yönetimini % 46 oranında adil bulmaktadır.

(www.academia.edu/29437017/Hukuk_Zihniyeti)

GÜNÜN SÖZÜ

“Başbakan’ın, ‘Başkanlık gelmezse Türkiye’nin bölünme riski var’ sözleri, 14 yıldır ülkemizi kesintisiz tek başına yöneten AKP iktidarının ülkemizi hangi noktaya getirdiğinin acı bir itirafıdır. AKP’nin hayalini kurduğu sistemin bölünme tehdidi ile kullanılması tehlikelidir, ateşle oynamadır. Halkımız bu tehditlere asla boyun eğmeyecektir.”

CHP Milletvekili Didem ENGİN

LİBERALLERİN CHP AÇILIMI

"DEMOKRASİ treni son durağa yaklaşıyor” iddiaları yaygınlaşıyor. Sandık sonuçları üzerinden bir çare göremeyenler yeni ‘muhalefet blokları’ oluşturmaya çalışıyor. AKP kılavuzluğunda demokratik açılımların heyecanlarına kapılıp, beklentilerini ‘hayalden şatolar kurmaya’ yükseltenler, son çare olarak CHP’den medet umuyor.

Düne kadar ‘jakoben, monist, tek tipçi, ittihatçı artığı’ siyasetin temsilcisi olarak gördükleri CHP, şu anda Parlamento’da tek muhalif unsur olarak görülüyor. MHP’nin iktidar ile -Milliyetçi Cephe’yi (MC) hatırlatan- açık ittifak politikası, HDP’nin bir türlü şiddetten özerkleşememesi, CHP’yi tek demokratik seçenek haline getirmiş görünüyor.

AKP’ye sonsuz kredi açanlar, artık Kılıçdaroğlu’na köşelerini açıyorlar.

Liberaller, AKP ile ilişkilerini ayarlayamadılar, iktidar sarhoşluğuna neredeyse, partinin kurucu babalarından fazla kapıldılar, yeni bir ‘Anadolu İhtilali’ sanrısına inandılar, inandırmak için çalıştılar. Reel politikada, siyaset başka, iktidar başka; iktidar kodlarını anlayabilmek için iktidar olmak gerekiyor, iktidar katmanlarına empati dahi yapmak mümkün değil.

Unutmamak gerekiyor, ihtilaller önce kendi evlatlarını yer!

BAYKAL: ‘CUMHURBAŞKANI’YLA EKRANA ÇIKMAYA HAZIRIM’

YERİ geliyor gerçek bir devlet adamı arayışına giriyoruz. Siyasetin kilitlendiği anlarda ortaya çıkıp öyle laflar edecek ki toplumu silkeleyecek... Sorumlu, bilge, yapıcı kişiliğiyle var olan iklimi tersine çevirebilecek... Bu atmosferi ülkemizde şu anda yapacak tek kişi Deniz Baykal’dır. Onu birçok konuda eleştirebilirsiniz. Ama onun devlet adamlığına ve yurtseverliğine kimse bir şey diyemez.. Geçen pazartesi günü CNN Türk televizyonunda Ahmet Hakan’a lafı gediğine oturtan sözler söyledi. Çok önemli konularda net bilgiler verdi. Yazının başında dediğim gibi iklim değiştiren sözlerdi Baykal’ın dedikleri. Bakın neler dedi:

- Cumhurbaşkanı eğer isterse bu konudaki fikirlerimi kendisiyle buluşup ayrıntılı olarak anlatırım. Doğrusu bizim Genel Başkan Kemal Bey’le ekranlara çıkıp başkanlığı tartışabilmeli. Kemal Bey’le olmaz, ben onunla gerginim diyorsa benimle çıksın ekranlara. Tartışalım.

Ancak bu konuda Cumhurbaşkanı’ndan bir yanıt gelmedi.

Erdoğan ile Baykal en son 2011 seçimlerinde seçim kampanyasında karşı karşıya gelmişlerdi.

- Bu toplum gerginliklerden çok çekti. Buna artık son vermeliyiz. Uzlaşmak şart. Biz bu şartı 7 Haziran seçimlerinden sonra kaçırdık. Sandık bize uzlaşın, ama biz Meclis başkanlığı seçimini 1. Partiye kazandırarak halkın bu büyük beklentisini elimizin tersiyle ittik.

 - Başkanlık sistemine şiddetle karşıyım. Benim güçlü parlamenter sisteme olan inancımı bilmeyen yoktur. Gazetelerde “CHP İyi bir adayla başkanlığı alabilir” türünde başlıklarla bu sistemi desteklediğim algısı yaratılmaya çalışılıyor. Ben o sözü “Sizin tüm engellemelerinize rağmen Başkanlık önünüze getirilirse partinizin kazanma şansı olur mu?” türündeki soru üzerine söyledim.. Bir zamanlar Mitterand da başkanlık sistemine karşıydı ama Başkan seçildi.. 

- Başkanlık sistemi Türkiye’nin, toplumun beklentisini karşılayan bir sistem değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel beklentisini karşılama arayışıdır.

- Türkiye’nin şu anda bir çok sorunu var en baştaki sorun artık hukuk. Yönlendirmeli Hukuk var. 2. en büyük sorun da demokrasi ve insan hakları... işletilemiyor bu kavramlar.

- Cumhuriyet gazetesine yapılanlar hukuki değil siyasidir. Hikmet Çetinkaya, FETÖ’yü ilk deşifre eden adamlardan biri değil mi? Nasıl bu adamı FETÖ’cü diye gözaltına alırsınız. Hele karikatürist Musa Kart’ın içeri alınması komedidir.

 - Cumhurbaşkanı eğer isterse bu konudaki fikirlerimi kendisiyle buluşup ayrıntılı olarak anlatırım. Doğrusu bizim Genel Başkan Kemal Bey’le ekranlara çıkıp başkanlığı tartışabilmeli. Kemal Bey’le olmaz ben onunla gerginim diyorsa benimle çıksın ekranlara. Tartışalım.

 - Ergenekon ve Balyoz davalarında daha gözaltılar olurken ben çıkıp bu davaların avukatıyım demiştim. O zaman Başbakan olan Erdoğan bu davaları yürütecek savcı arıyordu. Ne oldu? Buldukları savcı (Zekeriya Öz) yurtdışına kaçtı.

- FETÖ konusunda 2007 yılında CHP Genel Başkanı iken hükümeti, İçişleri Bakanını uyardım. Ama dinlemediler bizi... Benim kaset komplosunun arkasında FETÖ var. Ama bu emri kim verdi. Ben geçen yıl Cumhurbaşkanıyla görüşmemde bunun emrini kendisin verdiğini yüzüne söyledim.. 

BİLİYOR MUSUNUZ?

- CHP Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu’nun; sit alanlarında tarımla uğraşanların, ‘Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlarının yapılmayacağına ve destekten yararlanmayacaklarına dair kararı Meclis’e taşıyarak, kararın çiftçiyi mağdur ettiğini, organik tarım çalışmalarında sıkıntı yaşayacaklarını belirterek, karar alınırken Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ve hukuk müşavirliğince bölgede inceleme yapılıp yapılmadığını ve bu yanlış kararın düzeltilip düzeltilmeyeceğini sorduğunu...

- DEMOKRATİK Sol Parti, 10. Olağan İstanbul Kongresi’nin 6 Kasım Pazar 12.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde yapılacağını...

- FETULLAH Gülen’in yeğeni, kapatılan Tuskon Genel Başkan Yardımcısı Fuat Özbekli’nin, Tekirdağ’daki büyük bir yatırımı engellemek için kimlerle işbirliği yaptığının, kimlerden ‘hizmet’ parası aldığının ortaya çıkması üzerine, hakkında geniş bir araştırma yapıldığını, ancak bu kez yurtdışına gittiğinin ortaya çıktığını...

MESAJ PANOSU

- AĞRI için yaptığı sosyal ve kültürel projelere bir yenisini daha ekleyen İbrahim Çeçen Vakfı’nın, ressam hocalar Gültekin Serbest’in küratörlüğünde Abidin Celal Binzet, Bünyamin Balamir, Funda Açıkgöz, Gültekin Serbest, Hayati Misman, Müjgan Ö. Yılmaz, Nermin Alpar, Saadet Gözde ve Zafer Gençaydın’ın, davet edildikleri Ağrı’da yaptıkları çalışmaları içeren sergi yarın açılacak, İstanbul Bomonti Otel’de bir hafta süreyle sergilenecek.