Yalçın Bayer

Bahçeli siyaseten destekliyor ama AKP’den Adana’ya para yok  

12 Ekim 2017
ADANA Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada şöyle deniyor:

“Türkiye’nin yükünü omuzlayan ‘Devlet Bahçeli’ Adana’nın trafik yükünü de omuzlayacak!”

Adana Film Festivali ve Lezzet Festivali’nden sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, projelerini güçlü kamyanyalarla tanıtmaya başladı. İstanbul ve yerel gazetecilerden sonra Adana ilçe belediyelerinin meclis üyelerine, oda ve STK davetlilerine ‘Devlet Bahçeli Köprüsü’ projesini büyük bir çoşku ile anlatıyor. Sözlerinin sonunda yukarıdaki cümleyi vurgulayan Sözlü’nün, Bahçeli’nin yeniden güvenini kazandığı için morali yüksek. Ancak kaynak kıtlığından yakınıyor. Nedeni açık; Aytaç Durak döneminde yapılan metro borçları... 13.5 km’lik Metro geçen yıl 12 milyon TL gelir elde ederken, sadece personel giderlerine 16 milyon TL harcanmış. Hükümet, metroya hiç katkı vermiyor; yapımını da üstlenmiyor.

İller Bankası belediye bütçesinden her ay 20 milyon TL kesiyor; kalan borç da 1.250 milyar TL... Borçun ödenmesinin 2010 yıllarına kadar süreceği belirtiliyor. MHP çevrelerinde, her ne kadar “Genel Başkanımızın devlet ve hükümete desteğinin sadece terör ve dış tehditler konusunda“ olduğu ileri sürülse de, MHP’ye siyasi engelleme yaptığı açık şekilde görülüyor.

- Başkan Sözlü, köprünün 24 ayak üzerinde inşa edildiğini, şu an 13 ayağının tamamlandığını, 4 ayağın da su altında olduğunu ifade ederken, köprünün 1.800 metre uzunluğunda, 39 metre genişliğinde, 6 şeritli karayolu ortasından çift hatlı demiryolu geçeceğini anlatıyor. Sözlü, köprü yatırımının gerekçesini şöyle anlatıyor:

“Hükümet eliyle Adana’ya farklı yatırımlar yapıldı. Şehir hastanesi, stadyum, bölge adliye mahkemesi binası gibi... Ancak buralarda yatırım yapılırken ABB olarak bizimle yatırımların şehir planlamasına uygun olup olmayacağı noktasında herhangi bir görüş alışverişinde bulunulmadı. Aynı bölgede, aynı güzergah üzerinde yapılan hükümet yatırımları bölgede bugün için her ne kadar çok fazla hissedilmese de yatırımlar kamuya açıldığında ulaşım yükü bölgede bir hayli yoğun olacak. Bu trafik yükünü omuzlayacak proje de Devlet Bahçeli Köprüsü’dür” diyerek açıkladı.

“Hükümetin Adana’da yaptığı yatırımların trafik yükünü omuzlamak, problemi gidermek için ABB olarak gerek kamulaştırma gerekse ulaşıma harcadığımız para yaklaşık 700 milyon liraya tekabül ediyor. Buna rağmen ABB Meclisi’nin 160 milyonu Bahçeli Köprüsü için kullanılmak üzere talep ettiği 240 milyonluk borçlanma yetkisi İçişleri Bakanlığı’nda 7 aydır onay bekliyor. Bunları birileri bizi alkışlasın diye değil Adana’ya hizmet noktasındaki samimi tavrımızın hissedilmesi için söylüyorum” dedi.

DİN HOCALARINA...

Yazının Devamını Oku

Kebapla ne iyi gider

11 Ekim 2017
ADANA’da ‘Lezzet Festivali’ için valilik ve büyükşehir belediyesi başta gazeteci olmak üzere çok sayıda resmi konuk çağırmıştı.

Gazetecilerin dışında İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak yüzlerce ‘damak sevdalısı’ Adana’ya koştu, çeşitli lezzetleri tattı. Adanalı, bizim ‘Adana kebabı’ diye bildiğimiz kıymadan yapılan kebaba sadece ‘kebap’ diyor. Bu kebabın lezzetini tartışmaya gerek yok; iş kebap çeşitlerine ve diğer lezzetlere geldi mi, Gaziantep, Urfa ve Hatay’da durmak lazım. Adana’nın mutfağını daha çeşitlendirmesi gerekiyor. Üç gün içinde hep ‘kebap’ yemek olmuyor; başka tatlar ve çeşitler arıyor insan... Belki evlerin mutfağında bu çeşitler vardır ama vitrine ‘çıkarıp’ bilinir hale getirmek de gerekiyor sanıyoruz. Zengin mutfağını güçlü bir şekilde dünyaya tanıtmak gerekiyor. Biz bunu hissettik; hele ünlü şeflerin gastroshow’ları, Adana’nın lezzetiyle ünlü onlarca işletmesinin ‘efsane’ tatları iki gün içinde perhizi alıp götürdü.

Bici bici, şalgam suyu, aşlama, şırdan, kelle paça, halka tatlısı...

“Kebap Adana’da yenir...” Bu yetmiyor aslında, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün vurguladığı şu sözler dikkat çekiciydi: “Hayalim odur ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kurtuluş ilhamını veren Adana, kültür ve sanatın başkenti olsun. Adana festivallerin, karnavalların, sosyal ve kültürel faaliyetlerin şehri olsun.”

CÜNEYT ASAN’DAN ET SHOW

Festival mangalın yakılması ile başladı; aşçılar korteji geçiş yaptı; Günaydın Et’in kurucu ortağı Cüneyt Asan mangal başında ‘et show’ sundu. Hazer Amani, Aydın Demir, Yunus Emre Akkor, Asuman Kerkez sunumlarını yaptı. Söyleşi/panelde Adnan Şahin, Dilara Koçak, Osman Serim, Ender Şire, Yasemin Pirinçcioğlu... Aralarında Haşim Demirtaş, Şevket Azboy, Erman Özsarıkçı’nın bulunduğu Çukurova/Adana Aşçılar Dernekleri atölye sahnesinde yerel yemeklerin yapımını gösterdi. Gastro/sahnede; Arnaud Declercq, Sahrap Soysal, Aydan Üstkanat, Ebru Baybara Demir; söyleşi/panelde Nurettin Çelmeoğlu, Tuncay Odabaşı, Ayşin Işıkgece, Nilhan Aras, Osman Serim, Prof. Dr. Turgut Cabaroğlu, Ahmet Uhri, Nedim Atilla’nın göçle zenginleşen Adana mutfağı konuşması ilginçti.

(YARIN: ABB Başkanı Hüseyin Sözlü, Türkiye’nin 5. büyük köprüsünün adını ‘Devlet Bahçeli’ koyduklarını belirterek “Genel Başkanımızın, devlete ve hükümete desteğinin, sadece terör ve dış tehditler konusunda olduğunu hatırlatmak isterim” dedi.)

GÜNÜN SÖZÜ

“Atatürk’ün sofrasından hepimizin ruhunda ve dimağında nice derin, tatlı ve ibret verici

Yazının Devamını Oku

Basın ve ifade özgürlüğü: AYM’nin sınavı

6 Ekim 2017
ANAYASA Mahkemesi’nin Basın ve İfade Özgürlüğü ile ilgili ‘ilke kararı’nı açıklaması bekleniyor. Mahkeme Başkanı, kuruluş yıldönümünde basın emekçileri ile ilgili tutuklamalar konusunda, ilke kararlarını açıklayacaklarını duyurmuştu.

Belli bir konu üzerinde ilkeler belirleyerek, bu ilkelerin kılavuzluğunda ihtilafları karara bağlamak yaklaşımı tartışılabilir.

Netice itibarıyla her ihtilaf, benzerlikleri olsa da özgün ve farklıdır, ceffelkalem ilke tespit ve tatbiki, içtihadi anlamda sorunlu alanlar yaratabilir, buna rağmen, tabiidir ki, mahkemenin takdiri esastır.

AYM ifade ve basın özgürlüğü konusunda yakın zaman önceki içtihadında, önemli bir değerlendirme yaptı.

İnternet haberciliği ile ilgili ihtilafta; ‘başkalarının şeref ve itibarlarının korunması ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bir denge kurulması gereğine, davanın bir bütün olarak ele alınmasına, kişilerin hak ve özgürlükleri arasında dengeleme yapmadan bir sonuca ulaşmanın, öncelikle Anayasa Mahkemesi’nce ortaya konulan ilkelere ve sonuçta, Anayasa’nın ifade ve basın özgürlüğü ilkelerine aykırı olduğu’ sonuçlarına vardı...

AYM’nin bu kararı ile İfade ve basın özgürlüğünü ‘himaye edilmesi’ gereken bir hak kategorisi olarak değerlendirerek ve özellikle siyasi, sosyal ve ekonomik alandaki faaliyetlerin keşfedilmesi ve bunlara ilişkin kanaat oluşturulması bakımından, gördüğü fonksiyonu öne çıkararak, AİHM içtihatları ile de uyumlu bir yaklaşımı ortaya koymaktadır.

AYM bu içtihadı doğrultusunda; haber yapmak, köşe yazmak eylemleri ile örgütsel suç eylemleri arasındaki çizgiyi çekmek ve tutuklu yargılanma mağduriyetlerini ortadan kaldıracak bir sonuca varmak durumundadır. Sühan ÖZKAN Hukukçu

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Ortadoğu’da tüm Kürtleri Barzani temsil etmiyor

5 Ekim 2017
KUZEY Irak’taki referandum Ortadoğu’daki bütün Kürtleri temsil etmemektedir.

Dolayısıyla Barzani’yi bütün Kürtlerle bütünleştirmek doğru değildir. Barzani, kendi gücünü arttırmak amacı ile dünya kamuoyunda Kürtler üzerinden bir algı oluşturma gayreti içindedir. Arşivlerde, PKK ile Mesud Barzani arasındaki ilişkilerin ortak çıkarlar üzerine kurulduğunu görmekteyiz. 1983’te Mesud Barzani ile PKK arasında ‘Dayanışma İlkeleri’ başlıklı protokol yapılmıştır. Nitekim İran-Irak savaşında, Barzani güçleri, Irak karşısında yenilgiye uğrayınca, PKK, Barzani yanlılarının silahlarına el koymuştu. Uluslararası güçler, siyasal değişimlere göre Barzani’yi durdurmak için sürekli olarak PKK’dan yararlanmışlardır. PKK’da zamanın ruhuna uyarak, değişik dönemlerde farklı ülkelerle ortak hareket ederek ülkemize zarar vermiştir.

Örgüt ile adını bütünleştirmeye çalışan Öcalan, değişik süreçlerde Barzani ile çatışmış ve Barzani için eleştirilerde bulunmuştur. Örneğin, Kuzey Irak’ta 5-11 Temmuz 1995’te PKK ile Barzani güçleri arasında çatışmalar çıkmıştır. 1996’da ise PKK’nın başka ismi; Cemil Bayık, Öcalan’ı eleştirince, baskı görmüş ve Barzani’ye sığınmıştır.

Öcalan, geçmiş dönemde avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşamak istiyor. Ben de bu görüşteyim. Ben de Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşamak istiyorum ve Atatürk’ün kültür milliyetçiliğine inanıyorum” dedi.

Barzani geçmişten günümüze, Ortadoğu’daki siyasi ve askeri karışıklıktan faydalanarak, Kürtlerin desteğini almak için çaba göstermiş ancak beklediği desteği alamamıştır. 

Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR

 

MEDENİ KANUN 91 YAŞINDA

MEDENİ

Yazının Devamını Oku

Dünya arı ve balcıları İstanbul'da buluştu

4 Ekim 2017
DÜNYA arıcıları, bal sektörü ve bilim insanları, 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi kapsamında ilk kez İstanbul’da buluştu.

Kongre, 29 Eylül–4 Ekim tarihleri arasında, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin ev sahipliğinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Kongreye gösterilen ilgi pek çok açıdan Türk arıcılık sektörü için bir milat olarak kabul edildi. 9 bine yakın ‘kayıt’ yaptıran yerli arıcı ve balcı; 120’ye yakın ülkeden de 2000 civarında dünya arıcı ve balcısı altı günlük etkinliğe katıldı. Apimondia kapsamında düzenlenen Dünya Arıcılık Ödülleri 2017 için yabancı arıcılardan gönderilen 450 numune bal yarıştı; bunlar kongreye sponsor olan Balparmak ARGE merkezi laboratuvarında analiz edildi.

Bal üretiminde dünyada ikinci olan Türkiye, bal ihracatında ve fiyat performansında geride kalıyor. Dünyada en fazla bal üreten ülke Çin’e ‘krem bal’ ihracatı yapan Kozan’daki Anavarza firması; polen, propolis, arısütü ve arızehri gibi katma değeri yüksek ve ARGE çalışmaları ile üretilecek yenilikçi ürünlerle Türkiye’deki bal sektörünün dünya ile rekabet edecek hale gelebileceğini belirtti.

Kongrenin açılışını Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba yaptı. Fakıbaba, Apimondia’nın bu yıl Türkiye’de yapılmasının Türk arıcılığının ve bal sektörünün gelişmişliğinin ve uluslararası düzeydeki saygınlığının bir göstergesi olduğunu söyledi.

YABANCILAR NE DEDİ

Yazının Devamını Oku

Alanyalı Mevlüt Uysal’ın memleketinde gazeteler coştu: ‘İstanbul’un fetih günü’

29 Eylül 2017
AVUKAT Mevlüt Uysal’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olması Alanya’da büyük sevinç yarattı.

Yeni Alanya gazetesi ‘İstanbul’u fetih günü’ manşetini atarken, Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve gazetenin sahibi Mehmet Ali Dim şunları yazdı:

Alanya’da Uysal heyecanı yaşıyoruz. Türkiye’nin 919 ilçesinden biri olan Alanya, Mevlüt Çavuşoğlu ile Avrupa Birliği Bakanı ve son olarak Dışişleri Bakanı çıkarmasının ardından bugün de Avrupa’nın en büyük, dünyanın 7. büyük kenti İstanbul’a ‘Belediye Başkanı’ çıkarıyor. (Çıkardı)”

Alanya doğumlu olan Mevlüt Uysal, ilk ve lise öğrenimini Alanya’da yaptı. Teknik liseyi birinci olarak bitirdiği için yönetmelik gereğince İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girme hakkını kazandı. İstanbul’da avukatlık yapmaya başladı. Bu arada, Erdoğan’ın yakın arkadaşı ve avukatı AKP Milletvekili ve eski Bakan Hayati Yazıcı’nın avukatlık bürosunda yer aldı. Bazı davalarda Erdoğan’ın avukatlığını üstlendi. Eşi Çaycumalı olan Uysalların dört
çocukları var.

UYSAL ‘EŞİTLİK’ VAAT ETTİ

İBB’de seçim oturumunda yer nedeniyle tartışmalar çıktı. CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Didem Engin ve Engin Altay itiş kakış arasında kendilerine zorla yer buldu. CHP adayı Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Özenli, herkesi dinleyen bir yönetim” vaat etti ve şöyle konuştu: “İstanbul’un ormanına, denizine, tarım alanlarına özen göstereceğim. 5000 yıllık tarihe sahip çıkacağım. Herkese eşit mesafede olacağım, yüksek binalara izin vermeyeceğim. Halka ve meclis üyelerine hesap vereceğim. Parsel bazında plan değişikliği yaptırmayacağım. Bütün ilçelere eşit davranacağım; sosyal belediyeciliği vaat ediyorum.”

AKP adayı Mevlüt Uysal, kendi adaylığı sürecinin Kadir Topbaş’ın istifasının ertesinde başladığını özellikle vurguladı ve “Bizim davamız sıradan bir hareket değildir. 1994 yılında metro yoktu, bugün 150 km metro var. Gaz maskesi ile dolaşılıyordu, çöp dağları vardı, İstanbul’u lale bahçeleri ile donattık. 1994 öncesinde su kıtlığı vardı, Sayın Cumhurbaşkanımız bunların üstesinden geldi. İSMEK ile binlerce kişiye meslek edindirdik. Az laf çok iş yapacağız, herkese aynı mesafede duracağım.”

Mevlüt Uysal, Başakşehir’

Yazının Devamını Oku

Hiçbir ‘cins’ referanduma uymuyor: Barzani bu işin üstünden gelemez

28 Eylül 2017
BARZANİ aşireti, uluslararası camianın ve merkezi hükümetin ikazlarına rağmen, kendince takdir ettiği yerlere sandıklar koyarak, katılanların eğilimlerini ölçme işlemi yaptı. (Referandum, hukuki bir kavram, kendine göre olmazsa olmaz şartları var, mevcut durum, hiçbir ‘cins’ referanduma uymuyor);

Aşiret reisinin bölgesel yönetim parlamentosu karşısında, meşruiyeti yok, süresi sona erdi, fiilen başkanlık statüsünü gasp etmiş durumda... Referandum için alınmış bir karar yok... Barzani ailesinin resen aldığı kararın, bilahare, kapalı parlamentonun, özel oturumla açılması sonucu, onaylatma işlemi ile meşruiyet arayışı var.

Bir aşiretin iradesinin muvazaalı oturumlarla, bölgesel parlamentoda icazete dönüştürülmesi, kabile adetlerine dahi uymaz, istişare geleneğine de aykırıdır.

Akşam, istihareye yatıp, sabah referandum kararı almak, Kürt halkının da meşru haklarını riske atmaktır.

İspanya, AB üyesi, ‘özerk bölgeler yönetimi’, anayasal hükümler ile düzenlemiş bulunuyor. Ama aynı zamanda, Anayasasında, İspanyol milletinin ayrılmaz birliğini öngörüyor ve tüm İspanyolların ortak ve bölünmez vatanına... vurgu yapıyor.

Özerk bir bölge yönetimi parlamentosunda karar dahi alsa bağımsızlık konusunu referanduma dönüştüremiyor.

Değişikliğin, çift meclisli İspanyol Parlamentosunda, her iki meclisin 2/3 çoğunluğu ile onayı gerekiyor. Süreç, fesih ve yeniden seçimler sonucu oluşacak parlamentoda aynı çoğunlukla ikinci bir onay işlemini gerektiriyor.

Burada da bitmiyor, en üst yasama mercii olan Cortes Generales’in de kararı gerekiyor..

Bu nedenle de

Yazının Devamını Oku

Kadir Topbaş’ın bilançosu

27 Eylül 2017
KADİR Topbaş’ın ‘istifası’ndan bir mağduriyet yaratmak doğru mudur? Değildir. Nedeni de şudur:

Bu konuda kitap yazmak lazımdır. Ama önce şunu hatırlatalım: 5216 ve 5393 sayılı kanunlar ile büyükşehir belediyelerine ‘plan yapma yetkisi’ verildi. Kadir Topbaş bu yetkiyi yeşil alanları çoğaltmaya, bölge planları yapmaya, altyapıyı iyileştirmeye, trafiği çözme yönünde kullansaydı bugün İstanbul bu halde olmazdı.

CHP İBB/Kadıköy meclisinde, Hüseyin Sağ’ın en çok sorguladığı ve önerge verdiği kişi; Kadir Topbaş... Aslında bu bir rekor. (Ankara’da Melih Gökçek ise böyle sorgulamadan geçmiyor nedense...)

Sağ’dan, Topbaş’la ilgili bir bilanço istedik; dedi ki:

“Topbaş, 14 yılda imar ve bayındırlık komisyonuna yaklaşık 20 bine yakın dosya havale etti. Sonuç; İstanbul’da beton yığını siluet ortaya çıktı!

Tanık istenirse; vinçleri, taşan dereleri, kaldırımları, doldurulan sahilleri göstermek gerekiyor. Topbaş ortaya çıkan ‘davalara’ ve yağmalara karşı imar dosyalarından haberim yoktu diyemez. Belediye Yasası’na göre başkanın havale etmediği hiçbir konu belediye meclisinde görüşülemez. 20 bin dosyadan 7’sini veto etmiş kendisi. Bununla alkışı hak ediyor!...

- 2014-2017 yılları arasında verdiğim önerge sayısı 153 adet; cevabı verilen sayı 35... Dönem bitiyor hâlâ cevap yok. 2004-2017 arasında 41 suç duyurusu yaptım, 29 dava açtım; bunlardan bir kısmını diğer üye arkadaşımla yaptım. Kaybettiğim dava sayısı kazandıklarımdan daha çok; hâlâ süren davalarım var. Yaklaşık ulusal basında çoğu imar rantı ve bunlara bağlı suç duyuruları ve röportajlarımı içeren 800 yakın haberim yer buldu.”

- Kadir Topbaş, AKP’lilerin çok sevdiği sözcükle ‘kadim şehir’ İstanbul’a hesap vermek zorundadır. Vermesi de gerekiyor zaten. Her ne kadar Cumhurbaşkanı kendisini ‘gölgeliyor’ diye düşünse de hesabını bir gün mutlaka verecek. ‘İmar rantı’ diye bir şey varsa; bunun baş sorumlusunun kendisi olduğunu biliyor Topbaş...

- Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki göreve geldiğinde, Kadir Topbaş’a isim vermeden bindirdi. “En büyük hırsızlıklar imardan geliyor” dedi. Ne yazık ki, bu söze tepki koyan hiçbir belediye başkanı ortaya çıkmadı.

Yazının Devamını Oku