Paylaş
Aşiret reisinin bölgesel yönetim parlamentosu karşısında, meşruiyeti yok, süresi sona erdi, fiilen başkanlık statüsünü gasp etmiş durumda... Referandum için alınmış bir karar yok... Barzani ailesinin resen aldığı kararın, bilahare, kapalı parlamentonun, özel oturumla açılması sonucu, onaylatma işlemi ile meşruiyet arayışı var.
Bir aşiretin iradesinin muvazaalı oturumlarla, bölgesel parlamentoda icazete dönüştürülmesi, kabile adetlerine dahi uymaz, istişare geleneğine de aykırıdır.
Akşam, istihareye yatıp, sabah referandum kararı almak, Kürt halkının da meşru haklarını riske atmaktır.
İspanya, AB üyesi, ‘özerk bölgeler yönetimi’, anayasal hükümler ile düzenlemiş bulunuyor. Ama aynı zamanda, Anayasasında, İspanyol milletinin ayrılmaz birliğini öngörüyor ve tüm İspanyolların ortak ve bölünmez vatanına... vurgu yapıyor.
Özerk bir bölge yönetimi parlamentosunda karar dahi alsa bağımsızlık konusunu referanduma dönüştüremiyor.
Değişikliğin, çift meclisli İspanyol Parlamentosunda, her iki meclisin 2/3 çoğunluğu ile onayı gerekiyor. Süreç, fesih ve yeniden seçimler sonucu oluşacak parlamentoda aynı çoğunlukla ikinci bir onay işlemini gerektiriyor.
Burada da bitmiyor, en üst yasama mercii olan Cortes Generales’in de kararı gerekiyor..
Bu nedenle de Katalunya özerk bölgesinin, şartları oluşmayan fiili referandum sürecine, merkezi hükümet müdahale etti, bölgesel yönetimin yetkilerini iptal etmeye başladı, oylamayı yaptırmamaya kararlı; Barselona’ya, polis yığıyor.
Anayasal düzenlerde, kanun hakimiyeti var, kendin hak ihdas edemiyorsun (ihkak-ı hak ilkelliği yok), Anayasal çerçevede hak kullanıyorsun.
İşgalciler ile işbirliği yapıp, enerji kaynaklarını kendi keyfince ulufe gibi dağıtarak, gündüz vakti aşiret rüyalarını görmeye kalkmanın maliyetini kimler ödeyecek, belirsiz!.. S.Ö.
HÜKÜMET, ÇERKEZKÖY-SİLİVRİ ARASINDAKİ TERMİK SANTRALDE İSRARLI
DANIŞTAY, HUKUKA UYARLIK İSTEDİ
TEKİRDAĞ’ın Çerkezköy ile İstanbul’un Silivri ilçeleri arasına özel şirket tarafından kurulması planlanan termik santral için Bakanlar Kurulu’nun verdiği ‘acele kamulaştırma’ kararını Danıştay 6. Dairesi durdurdu. Daire, ÇED raporunun bulunmadığı, acele kamulaştırma işlemine konu termik santral için yapılan çevre planı değişikliğinin kesinleşmediği, Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, yürütmenin durdurulmasına oy birliği ile karar verdi.
Danıştay Tetkik Hakimi Nuran Doğan Çakmak, yaptığı inceleme sonrasında “Yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerekeceği düşünülmektedir” dedi.
Bakanlar Kurulu, 23.1.2016 tarihinde, iki ilçenin Ambardere ve Çayırdere mevkilerinde ‘acele kamulaştırma’ kararı almıştı.
Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay, Danıştay’ın 13 Temmuz günü aldığı kararın kendilerine henüz tebliğ edilmediğini, kendilerinin dün UYAP’tan öğrenerek aldıklarını söyledi. Termik santralin kurulacağı ve Bakanlar Kurulu’nun ‘Acele kamulaştırma’ kararı aldığı bölgede belediye olarak kendilerinin de arsalarının bulunduğunu belirten Akay, “Bölgede 40’e yakan da vatandaşın arazisi bulunuyor. Biz vatandaşlarla birlikte hareket ederek, belediye de kendi arsası için yürütmenin durdurulması için başvurduk. Şimdi böyle bir karar çıktı” dedi.
Danıştay kararına karşın endişelerinin sürdüğünü söyleyen Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay Danıştay’ın kararına karşın termik santralın yer değişikliği yapılarak kurulmak istenmesi karşısında endişelerini açıkladı.
“Şimdi termik santrali yer değişikliği yapılarak kurulmak istendiği yönünde çalışmaların olduğunu öğrendik,. Çerkezköy-Kapaklı bölgesinde kurulması için hazırlık içini girildi. Endişelerimiz giderilmedi, başından beri kendi pencerelerinden bakarak işi devam ettirme görüşündeler. Şimdi Çerkezköy-Kapaklı bölgesinde 300 bini aşan nüfusun olduğu bölgede kurulmak isteniyor. Termik santral su kullanımına, havaya etkileri nasıl olacak? Atıklar nereye atılacak, nasıl taşınacak? Taşınacak kömürlerin suyu nereye boşaltılacak? Vatandaş ve bizim kafamızdaki soru işaretleri devam ediyor. Devletin enerji politikası var ama burada 300 bin nüfus var. Devam eden göçle birlikte 600 bin nüfustan bahsedeceğiz. Biz çözümü göremiyoruz, tereddütlerimiz devam ettiği için de karşı duruşumuzu devam ettiriyoruz.”
SATMIŞ, ACUN’U YAZDI; ‘$URVİVOR’
GAZETECİ Doğan Satmış, Acun Ilıcalı’nın hayatını araştırdı ve ‘Yeni Türkiye’nin rol modeli Acun Ilıcalı’nın sıra dışı hikayeleri- $URVİVOR’ (Karakarga Yayınları) adlı bir kitap yazdı. Ilıcalı’nın
TV8’i aldığı gün (2013, 14 kasım günü) kitabı yazmak için araştırmalara başladığını söyledi.
Kitap, Acun Ilıcalı için de sürpriz oldu. Çıktığını medyadan duyunca, evlilik hazırlığındaydı, buna rağmen ilk iş yayınevinden kitap aldırmak oldu. Ancak bu konuda henüz bir yorum yapmadı. Satmış ise “Kendisiyle hiç tanışmadım, konuşmadım” diyor. Kitapta, ailesinin başından geçen trafik kazaları, evlilikleri, ayda 200 lira kazanabilen stajyerliği, gazeteci abileri İlker Yasin ve Şansal Büyüka ekibinde nasıl yer aldığı, sonunda da medya patronu olmasının öyküsü yer alıyor. Ilıcalı bile bu yükselişi için, “Hayatımda aklımın almadığı şeyler oldu” diyor.
Kitaba göre, üç üniversite değiştirip, 7 yıl üniversite eğitimi aldığı halde Ilıcalı diploma alamadı. Lise diplomasını da kopya çekerek aldığını kendisi televizyonda itiraf etti. AKP’yi hep desteklediğini ama AKP’li olmadığını anlatırken, bir FETÖ hikayesi de kitapta anlatılıyor:
Acun Ilıcalı’nın soyadı, Erzurum’un Ilıca ilçesinden geliyor. Ancak Fetöcüler, bundan 9 yıl önce Ilıca’nın adını Aziziye olarak değiştirdiler. Acun Ilıcalı, Erzurum’da kendi memleketi olan Ilıca ilçesine eski adının verilmesini için kampanya yapıyor. Aynı zamanda AKP milletvekili olan amcası PRof. Dr. Mustafa Ilıcalı’ya da, “Amca, şu Ilıca’yı bir an önce kanunla geri getir, yoksa ben de soyadımı Ilıcalı yerine Aziziyeli yapmak zorunda kalacağım” diye espri yapıyor.
BİLİYOR MUSUNUZ
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin’in Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’na “Türkiye genelinde resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunan ulusal ve yerel gazetelerin sayısı kaçtır? 2002-2017 yılları arasında Basın İlan Kurumu vasıtasıyla resmi ilan ve reklam alan ulusal yayınların aldıkları ilan ve reklam tutarı ile yerel yayınların aldıkları ilan ve reklam tutarı yıllık olarak nedir? Adil ve tarafsız bir şekilde dağıtımı nasıl sağlanmaktadır?” diye sorduğunu...BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açtığı davada, Mahkeme’nin “Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun görevlerine son verilmesi” kararı vermesi üzerine, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde bugün 11.00’de bir açıklama yapılacağını...
KUZEY IRAK PETROLLERİ VE KAPASİTESİ NEDİR?
2003 tarihinden Amerika’nın Irak istilasından sonra, Kuzey Irak Kürt yönetimi otonomlaşmış ama, Irak hükumetinin zayıflığından faydalanarak, kendi de devlet statüsüne geçmiştir.
Ülkede petrol ve gaz dolu diye, başta Chevron, Roseneft olmak üzere ‘altına hücumu’ oynamışlardır. KRG‘de öyle süper sahalar yoktu. Saddam Hüseyin, terkedilmiş Musul sahasını bırakarak, Kuzey’de Kerkük’ten yıllık 150 milyon ton, Güney Basra’da da 150 milyon ton petrol üretmiştir.
2003 savaşından sonra, alt yapı tahrip edilmiş üretim 100 milyon tona kadar düşmüştür.
Ben mühendis olarak, 2010-11 yıllarında Basra Rumeila petrol sahası yenileştirme projelerinde çalıştım. Bu saha, harp ganimeti olarak İngiliz BP ve Çin CNPC şirketlerine verilmiştir. Sanılanın aksine Chevron gibi Amerikan şirketleri Kuzeydeki Kerkük sahasından çekilmişlerdir. Irak petrol şirketi kendi kısıtlı imkanlarıyla Kerkük’ten yılda 75 milyon ton petrol üretirken, Basra Rumaila’da yıllık 150 milyon ton üretime çıkmıştır. Kerkük petrolü, Irak’ın iç tüketimine 50 milyon ton ayrıldıktan sonra gerisi 25 milyon ton 46 inçlik 967 km’lik Kerkük-Yumurtalık hattıyla BOTAŞ’tan ihraç edilmektedir. KRG’nin rezervleri düşüktür. Başlıca TAQ-TAQ’dan yıllık 3.o milyon ton, Shaikan’da 5.0 milyon ton olmak üzere diğerleriyle 10.0 milyon tondur. KRG hükümetinin geliri yıllık 4 milyar dolar civarındadır. Bunun yarısı işletme ve petrol çıkarıcı firmalara ödenmektedir. Tabii kalan 2.0 milyar dolar da KRG giderlerini karşılayamamaktadır. KRG saplamalarla, ITP hattına girerek bazen da kamyonlarla, düşük kaliteli ham petrolü dört yoldan muvazaalı bir şekilde ihraç etmektedir. Kürdistan yandaş inşaat ve tüketim malı ihracatçılarıyla zenginleşmiştir. Eski gazeteci, Demirel ve Özal’ın yakını olmuş İlnur Çevik bile bu bölgede müteahhit olmuş, bazı alacakları gazetelere haber olmuştur. Fakat KRG’nin bütçesi açık vermektedir. Barzani yaşamak için, oldubittiye getirip Kerkük’ün dev kaynaklarına el koymaktadır. Irak Ordusu kendi vatanı olan Kerkük’e sahip çıkamamaktadır.
TV izleyicileri ve gazete okuyucularının, bu bilgiler ışığında değerlendirme yapmalarını diliyorum. Aslan ÖZMEN-Y.Mühendis
TURİZM TARİHİ İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
522 turizmci ile yapılan görüşmelerle, 7.700 sayfadan oluşan dokuz ciltlik ‘Türkiye Turizm Tarihi’ yayınlanmak için desteğinizi bekliyor.
Prof. Dr. Nazmi Kozak başkanlığında 22 öğretim görevlisinin 2012-2015 yılları arasında sektörün her kesiminden Türkiye’nin bütün bölgelerindeki her kesimden 522 turizmci ile görüşülerek gerçekleştirilen ‘Türkiye Turizmi Sözlü Tarihi’nin toplamı 7.700 sayfadan oluşan dokuz ciltlik kitapları baskıya hazır.
Turizm tarihi ile ilgili ilk ve en büyük projesinin birinci bölümünü oluşturan çalışma için sektörün katkı ve desteği isteniyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Turizm Gazetesi editörü ve Ekin Grubu Genel Müdürü Fehmi Köfteoğlu şunları söyledi:
Tarih Vakfı ile birlikte Ekin Grubu olarak danışmanlığını yaptığımız bu çalışmayı Prof. Dr. Nazmi Kozak başkanlığında 22 kişilik bir ekip gerçekleştirdi.
Prof. Nazmi Kozak proje ile ilgili üniversiteyle bir sözleşme hazırlanmıştı.
Sözleşmede projenin kitap haline getirilecek bölümünün üniversite matbaasında yapılacağı, dışarıda bastırılırsa ücretinin ödeneceği ilişkin taahhüt vardı.
Ancak üniversite yönetiminin değişmesi ile sözleşmede yer alan bu açık hükme rağmen ‘Türkiye Turizm Sözlü Tarihi’ basımı yapılmadı. Ülkemiz ve seyahat endüstrisi adına böylesine önemli bir çalışmanın heba olmasına gönlümüz elvermedi. Projenin kurumsal danışmanı olmamızdan hareketle, Ekin Grubu olarak kitaplarını basımını ‘ön talep’ denebilecek bir yöntemle gerçekleştirmeye karar verdik. Bunun için de proje kapsamında başta kendileri ile görüşülenler olmak üzere sektörün her kesiminden kişilerin yardım ve katkısını istiyoruz. Projenin 9 cilt, 7.700 sayfadan oluşan bu çalışmasının basılması için herkesten bu çalışmadan alacağı kitap sayısı kadar ‘ön talep’ şeklinde katkıda bulunmasını istiyoruz.”
‘Türkiye Turizm Tarihi Projesi’ ile ilgili ayrıntılı bilgi, sağlanacak katkı ve yardımlar için (http://turizmgazetesi.com/Duyuru.aspx?id=84354) bakılabilir.
Paylaş