Paylaş
Belli bir konu üzerinde ilkeler belirleyerek, bu ilkelerin kılavuzluğunda ihtilafları karara bağlamak yaklaşımı tartışılabilir.
Netice itibarıyla her ihtilaf, benzerlikleri olsa da özgün ve farklıdır, ceffelkalem ilke tespit ve tatbiki, içtihadi anlamda sorunlu alanlar yaratabilir, buna rağmen, tabiidir ki, mahkemenin takdiri esastır.
AYM ifade ve basın özgürlüğü konusunda yakın zaman önceki içtihadında, önemli bir değerlendirme yaptı.
İnternet haberciliği ile ilgili ihtilafta; ‘başkalarının şeref ve itibarlarının korunması ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bir denge kurulması gereğine, davanın bir bütün olarak ele alınmasına, kişilerin hak ve özgürlükleri arasında dengeleme yapmadan bir sonuca ulaşmanın, öncelikle Anayasa Mahkemesi’nce ortaya konulan ilkelere ve sonuçta, Anayasa’nın ifade ve basın özgürlüğü ilkelerine aykırı olduğu’ sonuçlarına vardı...
AYM’nin bu kararı ile İfade ve basın özgürlüğünü ‘himaye edilmesi’ gereken bir hak kategorisi olarak değerlendirerek ve özellikle siyasi, sosyal ve ekonomik alandaki faaliyetlerin keşfedilmesi ve bunlara ilişkin kanaat oluşturulması bakımından, gördüğü fonksiyonu öne çıkararak, AİHM içtihatları ile de uyumlu bir yaklaşımı ortaya koymaktadır.
AYM bu içtihadı doğrultusunda; haber yapmak, köşe yazmak eylemleri ile örgütsel suç eylemleri arasındaki çizgiyi çekmek ve tutuklu yargılanma mağduriyetlerini ortadan kaldıracak bir sonuca varmak durumundadır. Sühan ÖZKAN Hukukçu
GÜNÜN SÖZÜ
“Cahil ile tartışırken söyleyeceğin her söz ateşe atılmış birer odundur aslında.” Lev Tolstoy
EVİD-SEN HAK ARIYOR
EV İşçileri Sendikası (EVİD-SEN) Başkanı Gülhan Benli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’na seslenerek kamuoyuna şu açıklamayı yaptı: “Bizler; dadı, hasta bakıcı ve yardımcı asistan gibi çeşitli vasıflarda evlerde yatılı çalışan kişileriz. Aylık çalışma suresi 576 saati buluyor. Yıpranma hakkımız yok. İş kazaları, meslek hastalıkları yaşıyoruz, Çoğumuz SGK’sız çalıştırılıyor. Ne geriye dönük ne de erken emeklilik hakkımız var.” Yarın kamuoyuna bir açıklama yapılacağı açıklandı.
TRABZON YAYLALARINDA BU KAÇAKLAR YIKILIR MI
MÜLKİYETİ hazineye ait olan yaylalarda ev yapmanın yasal olmadığı yıllardan beri bilinen bir gerçektir. Değişik nedenlerle hep göz yumulduğundan sorun büyümüş ve ülkemizin tüm yaylalarına da yayılmıştır. Sadece Trabzon’un değil tüm Türkiye’nin sorunudur. Kronikleşmiş sorunu sadece Trabzon’da birkaç yayla üzerinden birkaç evi yıkarak çözebilmek mümkün olmadığı gibi asla doğru da değildir. Ülkemizin tamamını kapsayacak kalıcı çözümlerle ve makro planlarla soruna çare bulmalıyız.
Orman içerisindeki yaylalarda sadece dinlenme amaçlı ‘lüks villalara’ yasal değişiklikle çözüm bulunurken; orman dışındaki yaylalarda sadece ‘barınma ve geçinme’ amacıyla yapılmış yayla evlerinin yıkılması sadece telafisi mümkün olmayan haksızlıklar yaşatmaz, vicdanları da yaralayan büyük mağduriyetlere de sebep olur.
Olayın perde arkasında art niyet aramaksızın alınan kararın asla doğru olmadığını ve iyi düşünülmeden alelacele alınmış bir karar olduğunu düşünüyoruz. Faruk ÇEBİ Kürem-Der Genel Başkanı
BİLİYOR MUSUNUZ
ANAYASAL İHLAL
- İSTANBUL Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin bir açıklama yaparak, müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesinin anayasal ihlal olduğunu belirtip, “Tüm siyasetçilerden Medeni Kanun’dan asla geri adım atılmamasını talep ediyor, müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilme anlayışını protesto ediyoruz” denildiğini...
- İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için 29 Ekim Pazar günü toplu ulaşımın ‘ücretsiz’ olması talebini İçişleri Bakanlığı’na ilettiklerini açıkladığını...
- EMEKLİ Tümgeneral, yazar Ahmet Yavuz’un yeni kitabı ‘Vesayet Savaşları’nı (Kırmızı Kedi) anlatacağı söyleşinin yarın 16.00’da Moda Tarihçi Kitabevi’nde yapılacağını...
ILO TOPLANTISINA 42 ÜLKEDEN KATILIM SAĞLANDI’
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, İstanbul’da hafta başında başlayan ve dün sona eren ILO’nun Avrupa toplantısına 51 üye ülkeden sadece 4’ünün katılması konusundaki sözlerine Çalışma Bakanlığı’ndan açıklama geldi. “Sayın Engin bu konuda maalesef yanlış bilgilendirilmiş ve yönlendirilmiştir” denilen açıklama özetle şöyle:
“ILO’nun düzenlenmesinden sorumlu olduğu, 4 yılda bir tekrarlanan 10. Avrupa Bölge Toplantısı Avrupa ve Orta Asya ülkelerinden hükümet, işveren ve çalışan temsilcilerini bir araya getirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun Başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Türkiye dâhil 42 ülkeden katılım sağlanmıştır. Bu ülkelerin 7’si bakan, 9’u bakan yardımcısı düzeyinde temsil edilmiştir. Toplantıya 194 delege ve danışman iştirak etmiştir. Oslo’da 2013’te yapılan 9. ILO Avrupa Bölge Toplantısına da aynı şekilde 42 ülkeden katılım sağlanmıştır.”
BOYKOT SENDİKAL DÜZEYDE
ILO üyesi ülkelerin AKP’yi boykotunu meclis gündemine taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin şu açıklamayı yapıyor: “3 Ekim 2017 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda İstanbul'da gerçekleştirilen ILO 10. Avrupa Bölge Toplantısı'na değinmiş ve toplantının üye ülkelerce sendikal düzeyde boykot edildiğini ve katılımcı 51 ülkeden yalnızca 4’ünün (Bosna-Hersek, Azerbaycan, Kazakistan ve kısmi olarak Rusya) Türkiye’ye işçi temsilcisi gönderdiğini vurgulamıştım.
Bahse konu boykot Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonunun ortak girişimiyle ve Türkiye’de demokratik hak ve özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün yok edilmesi gibi gerekçelerle başlatılmıştır. Bakanlık toplantıya yönelik bürokratik ve siyasi katılımlardan bahsedilmekte ancak emek örgütlerinin, DİSK ve KESK'in yanında yabancı sendikalarının da sergilediği boykot adeta yok sayılmaktadır. Sendikal düzeyde gösterilen tepkinin yok sayılması gerçekleştirilen boykotun gerekçesinin haklılığını da bir kez daha ortaya koymaktadır.”
AKP BELEDİYELERİNDE İSTİFA RÜZGÂRI
AKP’deki gelişmeleri dikkatle izlemek gerekiyor. Çocuğunun okul veya dershane taksidini Bank Asya’ya yatıran memur KHK ile işten atılırken; en küçük FETÖ ilişkisi olan-olmayan soluğu cezaevinde alırken, İBB Başkanlığı’ndan istifa eden Kadir Topbaş’ın sanki Müslüman değilmiş gibi hayatını İslam’a adayacağını söylemesi, hangi korkular içinde olduğunu gösteriyor. Damadının FETÖ’cülükten tutuklanması dışında kendisinin yarın yargı önüne çıkması endişesi de uzak değil kendince.
Topbaş belediye başkanı olduğu bütün dönemler boyunca İstanbul’un yağmalanmasından birinci derecede sorumlu değil midir? AKP’nin içinde dahi kente karşı işlenen her suçta kendisi ‘elebaşı’ olarak nitelendiriliyor.
Kimse Topbaş’tan ‘mağdur’ ve ‘kahraman’ çıkarmaya kalkmasın. Topbaş zincirin ilk halkası; bunu diğerleri takip edecek.
Haklarında FETÖ’cü iddiası olan AKP’li belediye başkanları ‘yorgunluk’ veya ’sağlık’ gerekçesiyle arka arkaya istifa edecek. Yerlerine Erdoğan atama yapacak.
Şimdi sıra Melih Gökçek’te; Bursa, Balıkesir, Denizli, Ordu, Gaziantep, Konya, Erzurum’da... Bu ‘istifa’ları onlarca ilçe belediye başkanının istifası izleyecek. İlçelerden ayrılacakların sayısının 100’ü bulacağı belirtiliyor.
Belediye başkanları ya istifa edecek ya da kafalarına OHAL sopası KHK’lar inecek…
ÇORLULULARIN İSTEDİĞİ BİR MERKEZ PARKI NEDİR?
TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesinde bulunan ve Nisan 2016 tarihinde Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu (EKVKK) tarafından erken Cumhuriyet dönemi mimari eseri 1. grup tarihi yapı olarak tescillenen Çorlu Eski Asker Hastanesi, bizzat Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan itiraza rağmen Ekim 2016 tarihinde kurul üyelerince yerinde yapılan inceleme neticesinde tarihi hastanenin tescilinin devam etmesi yönünde karar vererek Milli Savunma Bakanlığı’nın tescil iptali girişimlerini boşa çıkarmıştı.
Bu girişimin ardından kamuoyu tarafından oluşturulan ve adlarına ‘Park Olsun’ diyerek 10 bin adet ıslak imza toplayarak valiliğe sunan bir grup Çorlulu tarafından oluşumun girişimleri sonucu Çorlu Belediyesi tarafından tarihi hastane ve yine bitişiğinde bulunan eski devlet hastanesini de içine alan ve çoğunluğu Hazine’ye kayıtlı yaklaşık 115 dönümün içerisinde müzesi, performans merkezi, botanik bahçesi, göletleri, sulak alanları ve anaokulu bulunan bir “Merkez Park” olması için konsept proje hazırlatılarak siyasi partilerin, STK’ların ve halkın da desteğini alarak ilgili bakanlıklara başvurular yaptığını biliyoruz.
Fakat aradan geçen bu kadar süreye rağmen neden hâlâ bekleniyor?
Tarihi Bizans dönemine gittiğini bildiğimiz ve şu anda Trakya’nın en büyük yerleşim yeri olma özelliğini taşıyan ilçenin merkezinde bulunan ve yeşil bir arazi olarak halkın nefes alma isteğini yerine getirmek için Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi acaba bu projeyi desteklemiyor mu? Çünkü Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Albayrak’ın bu konu hakkında yaptığı herhangi bir çalışmayı duymadık.
Bölgenin 6 milletvekilinin bu konu hakkında gerekli çalışmaları yapıp yapmadığı bilinmiyor.
Bir sivil insiyatif tarafından iyi niyetli olarak doğan ve halkın, bölgenin TOKİ’ye devredileceği söylentileri gölgesinde projeye dönüştürülmesi çalışmalarının siyasi çekişmelere kurban gitmeden halkın kullanımına açılacak olan bir yeşil alanın Çorlu’nun çehresinin son yıllardaki makus talihini değiştireceği ortadadır.
Serpil K. ve arkadaşları
Paylaş