Vedat Okyar

Aldanmıyorsam

7 Şubat 2002
Bir önceki günü düşünüyorum. Trabzon-Denizli maçından Denizli çıktı. Dün de Antep'te televizyondan iki maç seyrettim. Oradan çıkanlar da Adana ile Kocaeli. Kendimce de bir matematik yaptım. Futboldaki matematiğin hesabı pek tutmaz ama, Beşiktaş-Antep maçını kim kazanırsa aldanmıyorsam, ‘‘kupanın favorisi o olur’’ diye düşündüm. Beşiktaş kazandı. Şimdi baktığım yerden kupa favorim Beşiktaş.

Kolay mı oldu? Hiç değil. Bana göre Antep bu ülkenin en ciddi deplasman yerlerinden biri. Oyuna bakıyorum, Beşiktaş'ın iki defa öne geçtiğini gördüm. Beşiktaş iki defa öne geçerse arkada kalmaz diye düşündüm. Sonunda da öyle oldu. Birkaç şeye de kafam ermiş değil. Çok iyi oynayan bir kalecin varken -ki ismi Asper- o niye yok, aklım basmadı.Ronaldo ile çok iyi eşleşen Ahmet Yıldırım yok. Onu da anlamış değilim. Ama neticede oyun döndü, dolaştı, cuk oturdu. Bu oturmada Antep kalecisinin yardımı var. Yediği üç gol de yenmez. Veyahut da bir kaleci yemez. Beşiktaş'ın yediği bir ilk gol var, baraj da yanlış, kalecinin durduğu yer de. İkinci yediğine pek bir şey diyecek halim yok. O kadar yakından vurulan top bir kalecinin iç organlarından bile geçer. O gol da yenir.

SAĞDA KHLESTOV OYNAR

Daum,
son oynanan Samsun maçında Tamer'i oynattı. İyidir-kötüdür pek laf etmek istemiyorum. Ama bu takımın sağ tarafında Khlestov oynar. Adamın top oynama kolaylığı o kulvarda. Başkasını aramanın alemi yok.

Ben, Erol Ersoy'un hakemliğinden çok adamlığına güvenirim. Tanıdığım bir kardeş. Yanlış çaldığı düdüklerde art niyetli olması mümkün değil. Ne görürse onu üflüyor. Günahı da, sevabı da onunla olsun. Antep'in bir oyuncusu atıldı. Ben tribünde oturduğum yerden niye atıldığını anlamış değilim. Ama bir adam da boşu boşuna atılmaz. Ya bir şey yaptı, ya bir şey söyledi.

Neticede çok keyifli bir futbol akşamı yaşadık. Heyecan da vardı, keyif de. Kaldı ki, beş gol de. Tümer, maçı bağladı. Kalecinin yardımı olsa bile, attığı gol Beşiktaş'a nefes getirdi. Beşiktaş kupanın en büyük favorilerinden biri. Hiçbir zaman için bir futbol adamı olarak rakibi küçümsemedim. Elle çekilecek bir kura var. Tamam ama, ayakla halledilecek bir yarı final yakalandı. Böyle düşünüp, böyle oynanırsa final de olacak.
Yazının Devamını Oku

İşte bu olmadı

3 Şubat 2002
Beşiktaş, dün oynadığıyla bir hafta içine 4 kayıp puan sıkıştırdı. İşte bu olmadı. Beşiktaş'ın muhteşem seyircisi keyifsiz evine döndü. Böyle seyirci dostlar başına. 90 dakika takımlarının yanlarında oldular. Bütün tribünler doluydu. Dışarıda da tribünlerin yarısı kadar insan kaldı.

Beşiktaş, dün gece için çok koştu, çok istedi. Ama istemeyle, koşma ayrı şey, iyi top oynamak çok ayrı bir şey. İyi düşünülüp, iyi hazırlanan iki tane Tümer'in gol topu var. Onun dışında doldur-boşalt. Kaleciyi milli yaptılar. Zaten Samsun defansının ortasında iki tane uzun adam oynuyor. Kafaya kaldırdığın her top onlara hediye. Zaten öyle de oldu. Beşiktaş'ta Tamer dün ilk defa ilk 11'de oynadı. Kötü futbolcu değil. Ama, hazır değil. Sağ kanadı çok sıkıştırarak oynadı. Yeni Brezilyalı için bir şey söylemek erken. İlhan'la Ahmet'in muhakkak şekilde verkaçla gol topu bulması lazım. Bir kere bile denemediler.

Samsunspor tek puana gelmiş. Onu da alıp döndüler. Fakat Beşiktaş kalesine gol pozisyonları yok.

Maçın hakemine kimse sulanmasın. Adam her topun başındaydı. Neyi gördüyse onu üfledi. Çıkardığı bütün sarı kartlar da doğru.

Neticede Beşiktaş üst üste iki maçı ıskaladı. Ligin boyu her hafta daha kısalıyor. Telafisi zor yere geldin mi, arayı kapatmak zorlaşacak. Bu hafta arası gidilecek Antep kupa maçı var. Tek maçta, her şey olur maçı bu. Oyuna da çok dikkat etmek lazım.

SIKINTI ORTA SAHADA

Beşiktaş'ın defansında sorun yok. En zaaflı yeriydi, en sağlam bloğu oldu. Orta sahada bana göre sıkıntı var. Baya'ya sitem ediyorduk, ben şahsen şimdilerde arıyorum. Yasin'i de arıyorum. Bu iki futbolcu da ayağa iyi top yapan futbolcular. Kırıp dökerek, çok koşarak, yüklenerek maç kazanmak zor. Bu da şu demek, kalını yaparsın, zor kazanırsın. İnceyi iyi yapmak lazım. İnceciler de Tümer, Yasin, Baya. Üçü biraraya gelirse Beşiktaş'ın işleri daha kolaylaşır gibime gelir.
Yazının Devamını Oku

Tatsız, tuzsuz, golsüz

28 Ocak 2002
Hafta arası geçilen Bursa maçı kötü sinyaller vermişti. Ama arkasına sığınılacak Beşiktaş adına mazeret vardı. Seyircisiz oynamak kolay iş değil. Herkes gibi ben de bunu kabullenmiş, öyle de dile getirmiştim. Dün akşam ki oyun için yine mazeret var. O da saha. Topu tutmak mesele, oyuna sokmak mesele, iyi kullanmak daha büyük mesele. Oynanan oyunun 45 dakikasını sahanın bozukluğu çaldı. Bu iki taraf için de geçerli.

Beşiktaş takımının bundan sonra ne oynadığına bakarken Tümer'in ne oynadığı çok önemli. Tümer dün akşam ne mi oynadı? Bana göre saklambaç. Ara ki, bulasın. Bir futbolcunun üç gün içinde bu kadar değişik yüzünü görmek pek hayra alamet değil. Beşiktaş'ın kalesinde sıkıntısı yok. İyi kaleciyle oynamanın rahatlığı her defans için futbola kolaylık getirir. Ali Eren, Ahmet, Ronaldo bu rahatlığı yaşıyor. Zaten bu saydığım üç isim, belli bir standart bulup, oynayan oyuncular. Devamlılık ibreleri titrek değil. Ahmet'le İlhan'ın bir an önce belli bir uyum içine girmeleri mecburiyet. Sanki ayrı ayrı iki takımın adamları gibi oynuyorlar.

SERİ BOZULDU

Diyarbakır takımı burada çok can yakar. Ama bir şartla. Topu öbür kaleye kadar götürüyorlar, kalenin içine itecek adamları yok. Başka sıkıntılarının olacağına inanmıyorum. Dün akşam da bilhassa ilk yarı Beşiktaş'a tek pozisyon vermeden top oynadılar.

Maçın hakemi bir futbolcu ne kadar koşuyorsa, o kadar koşuyor. Araba tutsan o kadar kilometre yapamazsın. Ve bana göre de Türkiye'deki iyi hakemlerin liste başında Metin Tokat var. Yanlış düdük öttürmedi mi? Birkaç tane öttürdü. Ama abuk subuk çaldığı tek düdük yok.

Neticede Beşiktaş, seriyi bozdu. Seriyi bozmak ligi kaybetmek değil. Her takımın başına gelecek olan bir kayıp oldu. Bundan sonra böyle oynanırsa düşündürücü.
Yazının Devamını Oku

Tenhadaki kalabalık

25 Ocak 2002
Futbolun kanı, canı seyirci. Seyircisiz futbol, tadı kaçmış gazoz gibi. Bu seyircisiz oynama sıkıntısı, Beşiktaş'ı zora soktu. Bursaspor'un seyirci baskısını üstünde hissetmemesi de Bursaspor'un Beşiktaş'la kafa kafaya oynamasına sebep oldu.

Bursa takımı iyi bir ekip. Çabuk adamları var. Fizik güçleri de bayağı iyi seviyede. Beşiktaş'ın son haftalarda bizlere alıştırdığı futbolu seyredemedik. Bursa takımı sahanın her metre karesini iyi daralttığı için Beşiktaş pek istediğini yapamadı.

Stattaki tenhalığın tek başına bir kalabalığı vardı. Tümer fevkalade oynadı. Bir daha çok zor seyredeceğimiz muhteşem bir gol attı. Gol yerlerine o kadar güzel toplar bıraktı ki... Ama dün akşam Ahmet ve İlhan iyi akşamlarında değillerdi. Ahmet yine maçı kurtaran golü buldu.

İYİ NİYET YETMİYOR

Ümit
diye bir kardeş var. İyi niyetli diyorlar. Benim de iyi niyetinden şüphem yok. Ama Beşiktaş iyi niyet oyunlarına katılmıyor ki? Lig oynuyor. Dün akşam ayağına geçen her topu Bursalılara verdi. Daum'da da ne sabır varmış vallahi. 75 dakika tahammül etti.

Hakemin üflediği bir penaltı düdüğü var, ben oturduğum yerden pozisyonu seçemedim. Kaleci topa vurduysa penaltı değil. Vurmadıysa tabii ki, penaltı. Ama pozisyona çok yakındı. Herhalde onun gördüğü gibi oldu.

Beşiktaş önemli bir 3 puan çıkardı. Zor akşamdı. Bu zor akşamdan 3 puan çıkarmak kolay da değildi.

Ali Eren için bu takımın defansının büyük iş gören oyuncusu diye söyler dururum. Dün akşam Ali'yi gözüm çok aradı. Ali'nin oynadığı bir Beşiktaş defansında rakip bu kadar pozisyona giremiyor. Onun için Ali'ye de bir ağabey tavsiyem olacak. Sarı kart hediye kartı değil. Bundan sonra dikkatli olmak mecburiyetinde. Çünkü Ali Eren'siz Beşiktaş defansının balansı bozuluyor.
Yazının Devamını Oku

Kaleciyi sevdim

21 Ocak 2002
Bazı oyunlar vardır, maç öncesi zor gibi gözükür. Dün akşam ki oyunda olduğu gibi. Ben senelerdir Trabzon'a gelir, giderim. Beşiktaş'ın dün geceyi bu kadar kolay geçeceğini aklıma dahi getirmemiştim. Niçinleri çok. Trabzonspor, bu ülkenin iyiyken de, kötüyken de en zor deplasman yeri. Hiçbir takım elini-kolunu sallaya, sallaya 3 puan çıkarırım diye Trabzon'a gelemez. Ama dün akşam değişik bir geceydi. Beşiktaş çok sabırlı oynayıp, az fırsat da bulsam, bu işi kendi lehime çeviririm diye düşünmüş. Doğru da düşünmüş. Zaten skor tabelasında yazan skor bunu gösteriyor.

İlhan gibi, Ahmet gibi iyi golcülerin varsa, bir türlü golü sıkıştırırsın. Tümer'in galibiyet kapısını açtığı usta bir vuruşu var. Tümer'in ustalığı kadar Trabzon kalecisi Metin'in gole davetiye çıkarması da var. Ben tribünde otururken, Tümer'in oraya vuracağını hissettim. Hatta Tümer, topa vurmadan önce kaleci Metin'e telefon açtı. Ama Metin anlamadı. Vuruşu küçümsemiyorum. Tümer gibi ustanın oraya vuracağı çok çok belliydi.

İYİYE GİTMİYORUZ

Beşiktaş hep kazanıyor. Bu kendiliğinden olmaz. Futbol oynama kolaylığını ezberlerine aldılar. Hep beraber düşünüp, hep beraber oynayabiliyorlar. O eksikti, bu eksikti artık fark etmemeye başladı. Beşiktaş'a geldiği günden beri en iyi topunu oynayan bir Erman seyrettim. Demek ki belli bir kalıbın içinde herkes futbolculuğunun üstüne çıkabiliyor.

Yeni kaleci Asper'i çok sevdim. Adam her türlü kaleci. Topu tutarken de kaleci, oyuna sokarken de. Hiç pozisyon hatası yapmaması da cabası. Beşiktaş'ın kalesi emin ellerde. Trabzon takımı Beşiktaş'tan daha iyi bir takım değil. Tek avantajları kendi sahalarında oynamaktı. Onu da iyi kullanamadılar.

Ben sahanın içine bakan bir adamım. Sahanın dışında bu ülkenin her yerinde bu tip şeyler oluyor. Haaa, hoş mu? Hiç değil. Aklı başında bir insanın kabul edeceği işler değil bunlar. Bu tribün kalabalığından çıkan gürültü de çirkinleşti. Yapılan işlerde. Tek bir yeri, tek bir takımı bununla bağdaştırmak istemiyorum. Ama bir şey de söylemek istiyorum; iyiye gitmiyoruz...

Maçın hakemi belki Trabzon seyircisine antipatik geldi ama her topun yanı başındaydı. Hem gösterdiği kartlar doğru, hem de üflediği düdükler.

Neticede Beşiktaş istediğini sahadan çıkarırken, büyük de skor yakaladı. Beşiktaş bu görüntüsüyle ligin zirvesinin içinde olacağız sinyallerini verdi.
Yazının Devamını Oku

Savaştılar kazandılar

23 Aralık 2001
Beşiktaş ne oynamak istediğini artık ezberine aldı. Sahanın her metre karesini top ayaklarındayken iyi kullanıyorlar. Rakipteyken de iyi daraltıyorlar. Benim en hoşuma giden tarafı da, iştahsız top oynayan bir tek oyuncu yok. Müthiş bir futbol oynama iştahıyla maça sarılıyorlar. Hele dün akşam arkaya da düştükleri maçı kopara kopara kazandılar.

Böyle hep beraber düşünüp, hep beraber oynayabilen bir takımın oyuncularına tek tek methiye yazmak da zor. Ama insanın gözüne çarpanlar oluyor. Mesela İbrahim. Harika bir gol attı, oyun 2-1 iken de Fevzi'yi geçen bir topu kalenin içinden çıkardı. Kaldı ki, bu çocuk iki kişilik koşuyor. Kaleci Fevzi'ye şaşmamak elde değil. Muhakkak bir delik bulup, golü yiyor. Dün akşam yediği gol de eski yediklerinden farklı değil. Bir kaleci kapadığı köşeden gol yemez. Adın Fevzi ise yersin. Ronaldo ile Ahmet Yıldırım çok iyi eşleştiler. Dün akşam Ahmet yoktu, fakat Ümit de sırıtmadı.

HEDİYE KARTLAR

Maçın hakemi, oyunun ilk yarısında İlhan'a bir gol pozisyonunda, ‘‘faul yaptı’’ diye düdüğü üfledi. Hadi diyelim ki faul var. Gösterdiği sarı kart ne? Yahu bu sarı kartlar, kırmızı kartlar hediye kartı değil, ceza kartı. Bu kadar kolay kullanılır mı? Kaldı ki, Ali Aydın'ı ben hakem olarak beğeniyorum. Ama dün akşam ilk yarı Beşiktaş seyircisini çıldırttı. İkinci yarı iyi bir yönetim gösterdi. Beşiktaşlı oyuncular arenada gibi savaşarak top oynuyorlar. Böyle oynasınlar, ligin ucu gözükür.

Antep takımı, çok ciddi bir rakip. İyi de oyuncuları var. Fizikleri de iyi. Ama Beşiktaş'ın bu kazanma azmine ancak bu kadarını yapabildiler.
Yazının Devamını Oku

Göz keyfim Tümer

16 Aralık 2001
Yozgat maçı sonrası bir başlık kullanmıştım. <B>‘‘Çocuklar çok iyi oynuyorsunuz’’ </B>demiştim. Dün akşam da iyi oynadılar. Altı maç üst üste sahanın içinden 3 puanları çıkaran bu takım, araya da iki kupa turu sıkıştırdı. Bunlar kendiliğinden olmuyor. Beşiktaşlı oyuncu, Beşiktaşlı gibi oynamaya başladı. Beşiktaş zaten büyük taş. Futbolcusu da o formanın ağırlığını hissettiği zaman bunlardan daha iyi şeyler olur, kötü olmaz. Benim bu güzel kardeşim Tümer'e söyleyeceklerim var. Tabii ki, iyi tarafından. Bak güzel kardeş, yetenek bir armağandır. Tanrı sana bunu vermiş. İyi de kullanıyorsun. Artık bundan sonra senin Vedat Ağabeyin senden daha da iyi işler bekliyor. Sen benim Sergen kaybından sonra Beşiktaş'ta oynayan göz keyfim oldun. Her türlü futbolcusun. Hiçbir oyuncuyu öbüründen ayırmak istemiyorum. Kötü oynayan var mıydı, diye bir göz gezdiriyorum. Bir tane oyuncu yok. Herkes elinde avucunda ne varsa sahaya koyuyor. Daha basit oynamaya başladılar, öbür kaleye daha çabuk gidiyorlar.

CÜZDAN VE SAHA

Defansın yerleşimi her geçen gün çok daha oturaklı olmaya başladı. Rakibe bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar pozisyon veriliyor. Bu Beşiktaş için çok önemli. Çünkü en büyük sıkıntı oradaydı. Göztepe takımının tribünde sıkıntısı yok. Tribünde oturan ve bu takımın arkasında duran bayağı büyük bir kalabalık var. Ama sahanın içinde maalesef oyuncusu yok. Koca bir maç seyrettim, haa şu da iyi oynadı diyeceğim bir tek oyuncuları yok. Haber aldığıma göre kulübün cüzdanıyla da arası bozukmuş. Yani takviye de yapmak zor. Onun için de dün seyrettiğim Göztepe takımı için ligde işleri şimdiye kadar bu kadar puan toplamalarına rağmen zor diyorum. Beşiktaş'ın hiç sıkıntıya girmediği, elini-kolunu sallaya sallaya kazandığı bir maç seyrettim. Ne istedilerse onu rakibe kabul ettirdiler. Skor, futbol maçlarında zor yakalanır bir yere de gelebilirdi. Böyle maçların hakemleri de rahat ediyor. Yine aklımda kalan bir hakem hatası yok. Bu skorlar büyük takımları rahatlattığı gibi hakemlere de çok yardımcı oluyor. Neticede Beşiktaş, sahanın içinden istediklerini rakibin üstüne basa basa çıkarıyor.
Yazının Devamını Oku

Çok iyisiniz

13 Aralık 2001
Bu kupa maçlarına gelirken hep korkularla gelirim. Çünkü, başımdan çok şey geldi, geçti. Bu hem oynarken oldu, hem de seyrederken. Telafisi olmayan maçları oynamanın ne kadar zor olduğunu da bilirim. Arkaya dönüp, bir daha da oynasan, bu kayıp olmaz denir ama iş işten de geçer. Tek maçta her şey olur. Tabii ki, tek bir maç bir takımın kalitesini anlatmaz ama başına gelen kazayı anlatır. Ama dün akşam öyle bir Beşiktaş seyrettim ki, bu maç 40 gün 40 gece oynansa, bunu Beşiktaş kazanırdı. Bütün futbolculara eski bir futbolcu ağabeyleri olarak tebriklerimi yolluyorum. Hep beraber düşünüp, hep beraber istediler, hep beraber oynadılar. Tabii ki, hep beraber yoruldular ama karşılığını da aldılar.

Beşiktaş'ın tribünde oturan insanı kötü de oynasa seni bir çaba içinde çırpınırken görürse, senin yanında olur. Kaytarana, gönlünü oyuna koymayana onlar da gönül vermez. Dün akşam Beşiktaşlı oyuncular, oyunun 1. dakikasında bu maçı koparıp atacağız sinyallerini verdi. Kaçan bir penaltı var, umurlarında olmadı. Atılan golün en az dört katını da kaçırdılar. Ama çok istediler, bunu da biz seyredenlere hissettirdiler.

ARTIK KALECİ VAR

Beşiktaş'ın kalesinde artık kaleci var. Fazla bir şey söylemeye gerek yok. Daum, senin gözünü seveyim, bu Tayfur'u göbekten ayırma. Senin elin kolun Tayfur'un ne oynadığına bakıyor. Bu çocuk ortanın ortasında oynadığında kötü oynadığı maç yok. Baya, bir maç öncesinin ilk yarısını iyi oynadığı topun tamamını dün akşam oynadı. Zaten ben, bu kadar ince işler düşünebilen bir oyuncunun kötü olduğuna inanmıyordum. Ama kötü oynuyor diye dile getiriyordum. Ali Eren defansa ferahlık getirdi. Ahmet Yıldırım da öyle. Ama Ronaldo bu takımın defansta garanti belgesi oldu. Bu takıma Tümer'in ve Yasin'in de gireceğini düşünürsek, iyi işler yapılacak.

Yozgat takımının ligle başı belada. Kupa, onlar için bir lüks. Kayıplarına fazla üzülmelerinin alemi yok. Onlar esas işlerine bakacaklar. Esas işleri de ligde tutunmak.

Hakem mi nasıldı? Böyle maçlar hakemsiz bile oynanır.
Yazının Devamını Oku