Bu kupa maçlarına gelirken hep korkularla gelirim. Çünkü, başımdan çok şey geldi, geçti.
Bu hem oynarken oldu, hem de seyrederken. Telafisi olmayan maçları oynamanın ne kadar zor olduğunu da bilirim. Arkaya dönüp, bir daha da oynasan, bu kayıp olmaz denir ama iş işten de geçer. Tek maçta her şey olur. Tabii ki, tek bir maç bir takımın kalitesini anlatmaz ama başına gelen kazayı anlatır. Ama dün akşam öyle bir Beşiktaş seyrettim ki, bu maç 40 gün 40 gece oynansa, bunu Beşiktaş kazanırdı. Bütün futbolculara eski bir futbolcu ağabeyleri olarak tebriklerimi yolluyorum. Hep beraber düşünüp, hep beraber istediler, hep beraber oynadılar. Tabii ki, hep beraber yoruldular ama karşılığını da aldılar.
Beşiktaş'ın tribünde oturan insanı kötü de oynasa seni bir çaba içinde çırpınırken görürse, senin yanında olur. Kaytarana, gönlünü oyuna koymayana onlar da gönül vermez. Dün akşam Beşiktaşlı oyuncular, oyunun 1. dakikasında bu maçı koparıp atacağız sinyallerini verdi. Kaçan bir penaltı var, umurlarında olmadı. Atılan golün en az dört katını da kaçırdılar. Ama çok istediler, bunu da biz seyredenlere hissettirdiler.
ARTIK KALECİ VAR
Beşiktaş'ın kalesinde artık kaleci var. Fazla bir şey söylemeye gerek yok. Daum, senin gözünü seveyim, bu Tayfur'u göbekten ayırma. Senin elin kolun Tayfur'un ne oynadığına bakıyor. Bu çocuk ortanın ortasında oynadığında kötü oynadığı maç yok. Baya, bir maç öncesinin ilk yarısını iyi oynadığı topun tamamını dün akşam oynadı. Zaten ben, bu kadar ince işler düşünebilen bir oyuncunun kötü olduğuna inanmıyordum. Ama kötü oynuyor diye dile getiriyordum. Ali Eren defansa ferahlık getirdi. Ahmet Yıldırım da öyle. Ama Ronaldo bu takımın defansta garanti belgesi oldu. Bu takıma Tümer'in ve Yasin'in de gireceğini düşünürsek, iyi işler yapılacak.
Yozgat takımının ligle başı belada. Kupa, onlar için bir lüks. Kayıplarına fazla üzülmelerinin alemi yok. Onlar esas işlerine bakacaklar. Esas işleri de ligde tutunmak.
Hakem mi nasıldı? Böyle maçlar hakemsiz bile oynanır.