13 Temmuz 2003
Havayollarında 'ara sınıf' modası hızla yayılıyor. Business ile ekonomi arasında yer alan yeni ara sınıflar, geniş koltukları ve zengin mönüleri ile konforu makul fiyatlara sunuyor. Büyük ilgi gören uygulamanın müşterileri arasında daha fazla konfor isteyen ancak bütçeleri business class için yeterli olmayan ekonomi yolcularının yanı sıra çok sayıda iş adamı da bulunuyor. Her ne kadar yeni moda olsa da ara sınıf uygulaması ilk olarak 1992'de Tayvanlı Eva Air'de başladı. Şirketin 'Evergreen Deluxe' sınıfı, uzun menzilli uçuşlarda rahat koltukları ve zengin mönüsü ile kısa zamanda büyük ilgi gördü. Ara sınıfın ikinci uygulayıcısı İngiliz Havayolları British Airways (BA) oldu. Yolculardan gelen istek doğultusunda çalışmalara başlayan BA, 'World Traveller' adını verdiği ara sınıfını Boeing 747 ve 777 uçaklarında hizmete soktu. BA'i Virgin Atlantic Havayolları Premium Economy ile takip etti. Geçtiğimiz günlerde de Amerikan United Havayolları 'Economy Plus' adını verdiği yeni bir sınıfı beğeniye sundu. Ancak United diğer şirketlerden farklı olarak bu hizmetini Amerika içi uçuşlarda veriyor. Diğer taraftan SAS, Güney Afrika Havayolları ile China Southern da ara sınıf için çalışmalar yapıyor.
DAHA FAZLA KONFOR
Araştırmalar ara sınıfın iki türlü yolcuya hitap ettiğini ortaya koyuyor. Yolcuların yüzde 40'lık kısmını ekonomiden daha fazla konfor isteyen ancak business class bilet ücretini fazla bulan yolcular oluşturuyor. Genellikle uzun menzilli uçuşlarda business biletinin fiyatı ekonominin yaklaşık 4-5 katı civarında. Ara sınıfların fiyatları ise ekonominin yaklaşık 2-2.5 katı.
İkinci büyük grup yüzde 35'le işadamları. Ancak havayolları, bu oranın şirketlerin seyahat bütçelerini kısması sonucu işadamlarının business yerine ekonomide uçmak zorunda kalması nedeniyle her geçen gün daha arttığının altını çiziyor. Ara sınıfların işadamları tarafından daha fazla tercih edilmesiyle havayolları koltuklara dizüstü bilgisayarlar için elektrik giriş bağlantıları takmaya başladı. Yolcu portföyünün geri kalanını bilet bulamayan ve ara sınıfı denemek isteyen yolcular oluşturuyor.
İŞTE YENİ KOLTUKLAR
BRITISH AIRWAYS
British Airways'in 'World Traveller' sınıfında oturum düzeni Boeing 747'de 2-4-2, 777'de ise 3-4-3. Koltuk aralıkları 96.5 santimetre. Rahat ve yuvarlak hatlı koltuklar yarış otomobillerinin koltuklarını tasarlayan Recaro tarafından dizayn edildi. Ayak koyma yerleri mevcut. Uçakta 12 kanallı video sistemi bulunuyor. BA'nın rakamlarına göre geçen sene World Traveller ile 11 milyon yolcu seyahat etti.
EVA AIR
Tayvanlı havayolu şirketi Eva Air uzun menzilli hatlarda Evergreen Deluxe adını verdiği özel bir sınıfta hizmet veriyor. Koltuk aralıkları 96.5 santimetre. Ayrıca ayak koyma yerleri de bulunuyor. Koltuklar geriye 23.7 derece yatıyor. Kabinde koltuk oturumu 2-4-2. Video sistemi 8 kanallı. Yolcular film seyrederken istedikleri an durdurup geri alma, ileri sarma şansına sahipler. Evergreen Deluxe yolcularının bagaj limiti 25 kilogram.
VIRGIN ATLANTIC
Çılgın işadamı Richard Branson'un sahip olduğu Virgin Atlanic'te ara sınıf hizmeti Premium Economy'de veriliyor. Yolcular terminalde check-in işlemlerini özel kontuarlarda yapıyor. Kabinde koltuk oturumu 2-4-2. Koltuk aralıkları 96.5 santimetre. Yolculara uçağa binişte şampanya, su veya portakal suyundan oluşan 'welcome drink' veriliyor. Premium Clas'ta özel V-Port sistemi ile yolculara 52 değişik filmi izleme imkanı sunuluyor. Bu sınıfta uçan yolcular 30 kilogram bagaj hakkına sahip.
UNITED
Amerikan United Havayolları iç hatta 'Economy Plus' adını verdiği yeni bir kabin hizmeti veriyor. Ekonomi ile business arasındaki 5 sıra koltuk Economy Plus'a ayrıldı. Koltuk aralıkları normal ekonomiden yaklaşk 12 santimetre daha uzun. Özellikle iş adamları tarafından tercih edilen yeni sınıfın ilerki yıllarda uzun menzilli uçaklara da uygulanması planlanıyor.
Challenger 300 Türkiye’de
Kanadalı Bombardier şirketinin yeni iş jeti Challenger 300 tanıtım için Türkiye'ye geldi. Avrupa turunda İstanbul'a uğrayan uçak, işadamlarına demo yani tanıtım uçuşları yaptı. Havacılık otoritelerinden 30 Mayıs'ta onay alan ve kısa adı CH300 olan uçağın teslimatları sonbaharda başlayacak. İmalatına 1999'da Continental ismiyle başlanan iş jeti, ilk uçuşunu Ağustos 2001'de gerçekleştirdi. Toplam 8 koltuk kapasitesine sahip CH300, geniş kabini ile orta sınıfta yer alıyor. Challenger 300, 5 bin 735 kilometre menzili ile İstanbul'dan batıda Reykjavik (İzlanda), doğuda da Almaty’e (Kazakistan) uçabiliyor. CH300'ün rakiplerine oranla iki yıl önde olduğunu söyleyen Türkiye temsilcisi Yıldırım Demir, 'Kesin siparişler dört yılda 125'e ulaştı. Bunlardan iki tanesi Türkiye'den. Teslimatların başlamasıyla siparişlerde ciddi bir artış bekliyoruz' dedi. Düşük operasyon ve bakım maliyetlerine sahip çift motorlu uçağın standart donanımlı fiyatı 18 milyon dolar.
Airbus’tan Onur Air’e ödül
Türkiye'deki en büyük filoya sahip özel havayolu şirketi olan Onur Air, Avrupalı uçak imalatçısı Airbus Endüstri'den son 10 yılın ‘En İyi Airbus A320 ve A321 Kullanıcısı’ ödülünü aldı.
Airbus'ın, A320 ve A321 kullanıcısı 59 havayolu şirketi arasında, yüzde 99.8 işletme performansıyla 10'uncu kez, ‘En İyi Airbus A320/A321 Kullanıcısı’ seçtiği Onur Air'ın ödülünü, Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Cankut Bagana, Airbus Eğitim ve Uçuş Operasyonları Bölümü Başkan Yardımcısı Pierre Baud’tan aldı.
Cankut Bagana, Onur Air'in 11 yıldır Türk havacılık sektöründe 19 uçak, 4 bin 800 koltuk kapasitesi ve 850 personeliyle hizmet verdiğini belirterek, 'Dünyada A320/A321 uçaklarını en iyi kullanan şirket seçildik. Bu ödülün profesyoneller arasındaki değeri çok büyük. Başarıyı tüm Onur Air ailesinin ekip ruhuyla kazandık, gururluyuz' dedi.
Domates suyu havada içiliyor
Başta Lufthansa LSG Sky Chefs olmak üzere hava-yollarına ikram veren kuruluş-ların yaptığı araştır-malara göre insanların evlerinde domates suyu içme alışkan-lıkları olmamasına rağmen uçakta domates suyu istekleri giderek artıyor.
Uçaklarda yolcuların önemli kısmının alkolsüz içecek olarak domates suyunu tercih ettikleri ve bu oranın yerde domates suyu tercih oranından 10 kattan daha fazla olduğu da belirlendi. Uçaklarda domates suyu tüketiminin yüksek olmasına rağmen normal hayatta pek fazla insan domates suyu içmiyor. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada domates suyunun tüketimi diğer meyve sularına oranla çok daha düşük.
Domates suyunun uçakta fazla tüketilmesinin en önemli nedenlerinin başında yolcuya ilginç gelmesi yer alıyor. Kimi yolcu domates suyunu pul biber, tuz, limon ve buzla içmeyi tercih ediyor. Kimi yolcu ise sade içiyor.
Domates suyunun birçok yararı da var. Hazmı kolaylaştırmanın yanı sıra domatesteki C vitamini oranı portakala eşit. Bu nedenle doktorlar nezle ve gribe yakalananlara domates suyu tavsiye ediyor. Ayrıca vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan likopen de domateste bol miktarda bulunuyor.
Niyazi Anıl Amerika Müdürü
Türk Hava Yolları Amerika Müdürlüğü'ne Turgut Atay'ın emekli olması ile Niyazi Anıl atandı. Başarılı çalışmaları ile dikkat çeken ve uzun yıllar Amerika tecrübesine sahip Anıl, Chicago'da İstasyon Şefliği ile Miami Satış Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştu. Niyazi Anıl en son Hamburg Satış Müdürü olarak görev yapıyordu.
Soruyu bil uç
Rahmi M. Koç Müzesi, İstanbul Havacılık Kulübü ve Sabiha Gökçen Havalimanı, havacılığın 100'üncü yılı etkinlikleri kapsamında 'Müzeden Gökyüzüne' projesi ile ziyaretçilere uçuş imkanı sunuyor. Rahmi M. Koç Müzesi'ni temmuz, ağustos ve eylül aylarında gezen ziyaretçiler 'Müzeden Gökyüzüne Uçuş Yarışması' formundaki üç adet çoktan seçmeli ile bir adet final sorusunu cevaplandırarak uçuş için ilk adımı atmış olacak. Formlar, oluşturulan jüri tarafından Eylül ayında değerlendirilecek. Kazananlar, İstanbul Havacılık Kulübü'nün uçakları ile İstanbul üzerinde uçmaya hak kazanacak.
Iberia’dan promosyon
Türkiye uçuşlarını her güne çıkartan İspanyol Iberia Havayolları, 31 Ağustos'a kadar Meksika'ya 830, Johannesburg'a da 650 dolardan başlayan fiyatlarla uçuyor. Biletin kullanım süresi maksimum bir ay.
Yazının Devamını Oku 6 Temmuz 2003
Avusturya'nın Zeltweg şehrinde yapılan Air Power 2003, dünyanın seçme akrobasi pilotlarını bir araya getirdi. Aralarında Türk Yıldızları'nın da bulunduğu 9 akrotim ve 38 uçağın solo yani tek gösterileri toplam 350 bin ziyaretçiye muhteşem anlar yaşattı. Üç yılda bir yapılan organizasyona Airbus'ın dev kargo uçağı Beyaz Balina 'Beluga' da renk kattı.
Avusturya Hava Kuvvetleri tarafından organize edilen ve Avrupa'nın en önemli havacılık gösterilerinden biri olan Air Power'a ilgi büyüktü. İlk gün cuma olmasına rağmen 100 bin ziyaretçi Zeltweg'teki Hinterstoisser Hava Üssü'ne gelmişti. 500 gazeteci tarafından izlenen gösterilerde ikinci gün hafta sonu tatili ile birlikte ziyaretçi sayısı 250 bine çıktı. Çok sayıda 'spotter' olarak adlandırılan meraklı, ellerinde dürbün ve fotoğraf makineleri ile üssün çitlerinin hemen arkasında uçakları bekliyordu.
Organizasyonda ziyaretçiler için birçok kolaylık düşünülmüştü. Sayıları birkaç yüzü bulan seyyar tuvaletler, çocuklar için oyun parkları, play station makineleri, simülatörler, hatta biraz heyecan isteyenler için bangy jumping yapmak bile mümkündü. Adım başı kafeteryalar dolup taşarken hediyelik eşya satan dükkanlar ise meraklılar tarafından resmen yağmalandı.
Air Power'da ülkemizi Türk Yıldızları temsil etti. 2000 yılındaki Air Power'a da katılan 134'üncü Türk Yıldızları Akrotim Filo Komutanlığı, Zeltweg'e 9 NF-5 uçağı ile inen ilk uluslararası ekip oldu. Akrotimin bakım ve diğer görevlileri ile yedek teçhizatlarını ise 222'nci Filo'nun yine Türk Yıldızları renklerine boyalı C-130E uçağı getirdi. Sekiz NF-5 özel park yerine, yedek NF-5 ile C-130 da statik sergi alanındaki yerlerini aldılar. Genellikle gösteri yapan uçaklar statik parkta pek sergilenmediği için çok sayıda meraklı NF-5'e büyük ilgi gösterdi. Uçağın hemen yanında ise Türk Yıldızları'nın hediyelik eşyaları satılıyordu.
UÇAN TURİZM BÜROSU
C-130 ise kanatlı bir turizm bürosuna haline gelmişti. Uçağın kargo bölümüne kurulan dev ekrandan Türkiye'yi tanıtan filmler yayınlandı. Film aralarında Sertab Erener'in Eurovision'da birinci olan 'Every Way That I Can' ve Tarkan'ın şarkılarına da birçok yabancı ziyaretçi eşlik etti. Uçağın kuyruk bölümünün altına kurulan stantta Türkiye'yi tanıtan broşürler ziyaretçilere verildi.
Gösteriye çıkmadan hemen önce Türk Yıldızları'nı ziyaret etme imkanı bulduk. Bir anda küçük Türkiye haline gelen hangarda Filo Komutanı Binbaşı Tamer Şireli bize Rize çayı ve karpuz ikram etti. Gösteri vakti yaklaşırken pilotlarımızı uçaklarına uğurladık ve seyircilerin yanına gittik. Türk Yıldızları gösterilerine 7 uçağın toplu geçişiyle başladı. Birbiri arkasına hareketlerden en fazla alkışı iki uçağın çizdiği kalp ve arasından diğer uçağın ok gibi geçmesi aldı. İnişten sonra Türk Yıldızları taksideyken seyircileri bir kere daha selamladı ve pilotlar Türk bayraklarını çıkardılar.
EN İYİ KİM?
Gazeteciler arasında en iyi ekibin hangisi olduğu konusunda keyifli sohbetler oldu. Bir çok yazar ve fotoğrafçıya göre İngiliz Red Arrows en iyi akrotimdi. Kuşkusuz ekiplerin gösteri performanslarına kullandıkları uçaklar, akrotimin köklü olması gibi birok konu etki ediyordu. Yaklaşık 10 yıllık tarihi ile Türk Yıldızları gelecek vaat eden ekipler arasındaydı.
İngilizlerin Red Arrows, İtalyanların Frecce Tricolori, İsviçrelilerin Patrouille Suisse, Fransız Patrouille de France, İspanyol Patrulla Aguila'nın yanı sıra sivil akrobasi ekipleri Flying Bulls, Team 2000 ve Breitling Eagles da Air Power’a katılmıştı.
Solo gösterilerde Avusturya'ya Eurofighter satmayı hedefleyen EADS şirketi tanıtımına büyük önem vermişti. Eurofighter'ın mock-up'ı yani birebir modelinin kokpitinde fotoğraf çektirebilmek için uzun kuyruklar oldu. Havada yakıt ikmali yapan iki Tornado uçağı, Hollandalıların F-16'sı, İsveçlilerin Saab Draken'i, Avusturyalıların Viggen uçakları fuarı titretti. İkinci gün Airbus'ın özel nakliye uçağı Beluga da kısa bir gösteri ile Air Power’ı selamladı. Havacılığın 100'üncü yılı nedeniyle tarihi uçaklar da ilgiyle izlendi.
O çılgın değil
Ali İsmet Öztürk hemen her havacılık şenliğinde yer alıyor. Ruhunu gökyüzüne vermiş bir pilot. Akrobasi uçağı Pitts ile gök-yüzünde müthiş gösteriler yapıyor. Yaptıklarını kendisine saklamıyor. Genç öğrencileri de yetiştiriyor. İstiyor ki bu iş gelecek nesillere de taşınsın. Satın aldığı iki adet Pitts uçağı ile Türkiye'de sivil akrobasi çalışmalarını başlatan insan o. Kuşkusuz onun da hocaları var. Yol gösterenleri çok olmuş. Sürekli eğitim içinde bir hayat sürüyor. Uçağını iyi tanıyor, limitlerini biliyor. Oyunu kuralları içinde oynuyor. Dünyadaki benzerleri gibi bir köprünün altından geçmek, bir ilki gerçekleştirmek gibi hayalleri vardı. Bu hayallere izin verildiğinde Türkiye'nin para-pulla yapılamayacak kadar müthiş reklamını gerçekleştirecekti. Ülkenin tanıtımına yüksekten büyük bir katkı sunacaktı. Ama ne yazık ki buna engel oldular. Herkesin bilmesi gereken şu: O bir 'çılgın' değil. Çılgın pilot gibi tanımlamalar, sanıyorum onun için de komik geliyordur. Zaman zaman gazetelerde Öztürk’ten 'çılgın' diye söz edenler onun yaptığı herşeyin sadece bir cesaret, büyük bir sevgi ama hepsinden önemlisi disiplinli bir eğitimle gerçekleştiğini bilmiyorlar. Evet o bir çılgın değil. Bir sivil akrobasi pilotu.
Sürekli kendisini yenileyen, eğitimine bir gün bile ara vermeyen mükemmel bir öğrenci. Yaptığı iş birkaç gazeteciye çılgınlık gibi gelse de Ali İsmet Öztürk, akıllı ve çalışkan bir pilot olarak başarıları ile tanınacak.
Köprünün altından geçen pilot
Gösterideki bir diğer organizasyon ise akrobasi pilotlarının katıldığı yarıştı. Pilotlar 600'e 250 metrelik alanda içinde hava üflenen özel şişme direklerin arasından çeşitli akrobasi hareketleri yaparak parkuru en hızlı tamamlamak için yarıştılar. Zorlu yarışı aynı zamanda üç defa dünya şampiyonu olan Macar Peter Besenyei kazandı. Besenyei adını iki yıl önce Budapeşte'deki Chain Köprüsü’nün altından uçağını tersten geçirerek duyurmuştu. Türkiye'de Ali İsmet Öztürk'ün yapmasına izin verilmeyen Boğaziçi Köprüsü’ndeki Avrasya Taklası'nı duyup duymadığını sorduğumuzda 'Olayı biliyorum. Büyük bir talihsizlik yaşandı. Türkiye bence tarihi bir tanıtım fırsatını kaçırdı' diye konuştu.
Yazının Devamını Oku 29 Haziran 2003
Savaş, kriz, SARS derken özlenen yaz günleri geldi. Havayolu şirketleri kötü günlerin izini silebilmek için genellikle pek indirim yapmadıkları yaz sezonunda promosyonlarını sürdürüyor. Bazı havayollarının bilet fiyatlarına otel de dahil. Yalnız promosyon fiyatları uçakta sadece belli miktarda koltuk için geçerli. Yani önce gelen bileti daha uygun fiyata satın alıyor. Sonraki biletlerin fiyatı yolculuğa kalan süre, dönüş zamanı gibi etkenlerle artabiliyor. Bilet fiyatına havalimanı ve diğer vergileri eklemeyi unutmayın. İyi uçuşlar!
TÜRK HAVA YOLLARI
THY, 31 Temmuz’a kadar İstanbul çıkışlı Singapur, Hong Kong ve Bangkok'a 499, Phuket'e 687, Denpasar'a da 763 dolardan başlayan fiyatlarla uçuyor. THY'nin direkt uçuş noktası olmayan Denpasar'a Singapur'dan Garuda, Phuket'e de Bangkok'tan Thai Havayolları ile gidiyorsunuz. İlk çıkış noktanız Ankara ve İzmir ise 50, Türkiye içinde diğer noktalar ise 100 dolar ilave etmeniz gerekiyor.
LUFTHANSA
Alman Lufthansa Havayolları ile 31 Ekim'e kadar İstanbul'dan Frankfurt ve Münih'e vergiler hariç 189 dolar ödeyerek uçabilirsiniz. Bu kampanya sadece İstanbul çıkışlı uçuşlar için geçerli. Lufthansa'nın ikinci promosyonu ise 31 Ekim'e kadar geçerli olan Londra. Fiyatlar 217 dolardan başlıyor.
BRITISH AIRWAYS
British Airways, yıl boyunca Londra'ya 220 dolardan başlayan fiyatlarla uçmaya devam ediyor. Bu promosyonun minimum kalış süresi zorunluluğu bulunmuyor. British Airways'in 31 Mart 2004 tarihine kadar İstanbul çıkışlı Hong Kong, Tokyo, Kanada ve Amerika yönündeki tüm uçuşlarında Clup World olarak adlandırılan business class biletini 750 dolar fark ödeyerek first class'a yükseltmeniz mümkün.
SWISS
İsviçreli havayolu şirketi Swiss, 31 Temmuz'a kadar Avrupa hattında business class bileti alan yolcularının yanında seyahat eden ikinci yolcuya bir dolar fark ödeyerek uçma imkanı sunuyor.
AIR FRANCE
Fransız Havayolları Air France, 31 Ağustos'a kadar Miami, Philadelphia ve Washington'a 520, Atlanta, Denver ve Houston'a 530, San Francisco'ya da 590 dolardan başlayan fiyatlarla uçuyor.
IBERIA
İspanyol Iberia Havayolları, 1 Temmuz'dan itibaren haftalık dört olan İstanbul uçuşlarını yediye çıkartıyor. Uçuşların artması nedeniyle özel bir promosyon yapan Iberia Havayolları, 31 Temmuz'a kadar Barselona ve Madrid'e 249, Valencia, Bilbao, Malaga, ve Sevilla'ya 349, Las Palmas ve Tenerife'e de 449 dolardan başlayan fiyatlarla uçuyor.
KLM
KLM'in Amerika hattında promosyonları 15 Temmuz'a kadar geçerli. New York, Boston 420, Washington 410, Miami, Orlando 510, Detroit, Houston 530, Chicago 430, Los Angeles 520, San Francisco ve Seattle ise 580 dolardan başlıyor.
ALITALIA
İtalyan Alitalia Havayolları 15 Temmuz'a kadar Afrika uçuşlarında özel fiyatlar uyguluyor. Dakar 559, Lagos ve Accra 630 dolardan başlayan fiyatlarla sunuyor.
SİNGAPUR
Singapur Havayolları 29 Ağustos'a kadar özel indirim yapıyor. İstanbul-Singapur arasında iki gün ücretsiz otelin bilet fiyatına dahil olduğu promosyonlarda ayrıca havalimanı-otel arasında transfer, 7 turistlik bölgeden bir tanesine ücretsiz giriş, Singapur Havayolları'nın şehir turu yapan otobüslerine ücretsiz ve sınırsız biniş hakkı da bulunuyor. İstanbul çıkışlı Singapur ve Bangkok 509, Bali 629, Phuket 625, Hong Kong 640, Avustralya (Sidney, Melbourne, Adelaide, Brisbane ve Perth) 769 dolardan başlıyor.
EMIRATES
Dubai merkezli havayolu Emirates bu yıl altıncısı düzenlenen Dubai Yaz Şenliği nedeniyle 29 Ağustos'a kadar şehirde lüks otellerde 3 gün konaklama dahil 372 dolardan başlayan fiyatlarla bilet satıyor. Yolcular otelle birlikte havalimanından transfer ve 10 kilogram ekstra bagaj hakkına da sahip. Şirketin business class'ta uyguladığı 'Birlikte Uçun' kampanyası 31 Temmuz'a kadar sürüyor. Bu tarihe kadar Bangkok, Singapur ve Kuala Lumpur hattında ekonomi sınıfında uçan yolcular da bu fırsattan yararlanabilecek.
THAI
Thai Havayolları 31 Ekim'e kadar bir Executive Class veya First Class bileti alana beraber seyahat ettiği yolcunun biletini hediye ediyor. Ayrıca Thai, Bangkok uçuşlarında 300 dolara bir üst sınıfta seyahat etme imkanı da sunuyor.
MALEZYA
Malezya Havayolları, 499 dolara 3 gece 4 gün Malezya'nın değişik noktalarında konaklamalı tatil imkanı sunuyor. Malezya'da isterseniz Adalar (Penang, Langkawi veya Pangkor), Doğu Malezya (Kuala Terengganu, Kota Kinabolu) ile Langkawi ve Kuala Lumpur gibi noktalarda da kalabilirsiniz. Malezya Havayolları ayrıca Phuket, Bali, Jakarta'ya 549, Japonya'ya 649 ve Avustralya'ya da 699 dolara uçuyor.
KaraBiga uçuşu
Marmara Bölgesi'nin henüz bozulmamış beldelerinden Karabiga, toprak uçuş pisti ile turizme açılıyor. Merkeze 3 kilometre uzaklıkta 1000 metre boyunda, 30 metre enindeki toprak pist, pervaneli tek motorlu uçakların inmesine uygun olarak Karabiga Belediyesi tarafından hazırlandı. Pistin ilk kalabalık misafirleri ise Hezarfen Havaalanı'ndan kalkan altı adet Cessna 172 ve Piper Cub tipi uçak oldu. İstanbul'dan yaklaşık 40 dakikalık uçuşla ulaşılan Karabiga lezzetli balıkları, temiz sahillerinin yanı sıra Priapos Antik Kenti’ne 5 km uzaklıkta. Havaalanının Karabiga'nın gelişmesinde büyük katkısı olacağını söyleyen Belediye Başkanı Eşref Soğukluoğlu, pistin aynı zamanda yangın ve ilaçlama uçakları tarafından da kullanıldığını belirtti. 'Kontrolsüz Havaalanı' olarak adlandırılan ve pilot sorumluluğunda inilen bu tip meydanlar özellikle küçük uçaklar tarafından kullanılıyor. Uzmanlar fazla bir yatırıma gerek olmadan yapılan bu tür pistlerin havacılığın ve hava trafiğinin gelişmesine önemli bir katkı yapacağını belirtiyor. Marmara Bölgesi'nde Avşa Adası'nda tamamlanmamış bir pist bulunuyor.
Paralel pist açılıyor
Yapımına 1997'de başlanan İstanbul Atatürk Havalimanı 18-36 Paralel Pisti Temmuz ayında açılıyor. İnşaatı Kasım 2001'de tamam-lanan ancak pistin emniyet mesafesi içinde kalan Batı 4 Genel Havacılık Hangarları'nın yıkılamaması ve taksi yollarının tamamlanmaması nedeniyle hizmete giremeyen pist, ilk etapta VFR yani Görerek Uçuş Şartlarında iniş ve kalkışa açılacak.
Geçen yıl kasım ayında ekonomik tedbirler nedeniyle durdurulan paralel pistin elektrik ihalesi ise, önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek. Elektrik sisteminin yapılması ile pist gelecek yıl içinde tam kapasitede hizmete girecek. Paralel pistin Aletli İniş Sistemi-ILS ve diğer seyrüsefer sistemleri ise takıldı. DHMİ kalibrasyon uçağı tarafından test edilen sistemler kullanıma hazır hale getirildi.
Taksi yollarının açılması ile yoğun yaz sezonunda 3 bin metre boyunda, 45 metre enindeki paralel pist yolcu uçaklarının kalkışı için kullanılacak. Böylece Atatürk Havalimanı'nın trafiğinde bir miktar rahatlama sağlanacak. Paralel pistin tam hizmete girmesi ile 1973 yılında yapılan 18-36 ana pist tamire alınacak.
Haydi Hezarfen’e
Geleneksel hale gelen İstanbul Hezarfen Havacılık Şenliği'nin beşincisi bugün yapılıyor. Saat 11.30'da başlayacak organizasyon, Türkiye'deki havacılık kulüplerini, uçuş okullarını, amatör ve profesyonel tüm havacıları bir araya getirecek.
Şenlikte Ali İsmet Öztürk Pitts, Türkiye'nin en yaşlı uçağı Boeing Stearman, Piper Cub ile direkler arası geçiş ve helikopter gösteri uçuşları yapacak. Ayrıca microlight, model uçak, motosiklet akrobasi gösterileri de izleyicilere heyecanlı anlar yaşatacak.
Atlasjet Miami'ye uçacak
Antalya merkezli Atlasjet International Havayolları İstanbul-Miami arasında charter yani tarifesiz sefer yapmak için Amerikan Ulaştırma Bakanlığı'na başvurdu. Gerekli teknik hazırlıkları yapan şirket Türkiye'den Amerika yönüne uçan ilk charter havayolu olacak. Uçuşlar Boeing 757-200 tipi uçaklarla haftada bir gerçekleştirilecek.
Samsun'da şenlik
Samsun Engiz Havacılık Şenliği'nin altıncısı 12-13 Temmuz tarihleri arasında Engiz Havaalanı'nda yapılacak. Samsun şehir merkezine 20 kilometre uzaklıktaki 19 Mayıs İlçesi'nde gerçekleştirecek şenliğe 40 uçak, paraşüt ekipleri ve model uçakçılar katılacak.
Samsun Sportif Havacılık Kulübü tarafından organize edilen şenlikle ilgili daha fazla bilgiyi 0 362 238 69 65 no'lu telefondan Organizasyon Komitesi Başkanı Yusuf Kahvecioğlu'yu arayarak alabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku 22 Haziran 2003
Trabzon'da dağa çarpan Ukrayna uçağının pilotlarının tam 30 saattir dinlen-meden uçtukları ortaya çıktı. İspanyol Barış Gücü askerlerini Madrid'e götürmek üzere Afganistan'dan kalkan uçağın ekibinin uykusuzluk ve yorgunluk yüzünden dikkatlerinin dağıldığı, pas geçme prosedürünü ters yönden uyguladıkları saptandı. Kokpitteki seyrüsefercinin uçağın Trabzon Havalimanı'na alçalmada yüksek kalmasının ardından kuzeye dönülmesi gerektiğini söylemesine rağmen pilotların güney yönüne devam ettikleri de belirlendi. Yak-42D tipi üç motorlu uçağın bağlı olduğu UmAir şirketinin bu uçuş için Ukrayna Sivil Havacılık Teşkilatı'na hiçbir bildirimde bulunmadığı tespit edildi. Türk Sivil Havacılık Teşkilatı’ndan da pilotların 30 saat dinlenmeden uçtuklarının duyulmamasını isteyen Ukrayna Sivil Havacılık yetkilileri, 75 kişinin hayatını kaybettiği kazanın baştan sona hatalar ile dolu olmasına rağmen gerçeklerin saklanmasını istedikleri öğrenildi. Öte yandan böyle bir şirkete çok sayıda askerini emanet eden İspanyol Genelkurmayı, hayatlarını kaybeden askerlerin yakınları tarafından toplu ve tek tek mahkemeye verildi.
BA’den süpersonik indirim
İngiliz Havayolları British Aiways, 25 Ekim'de son uçuşunu yapacak Concorde için özel fiyatlar sunuyor. Londra-New York arasında sefer yapan Concorde ile hem gidiş hem de dönüşte uçmak isterseniz bilet fiyatı 9 bin 230 dolar. Giderken Concorde, dönüşte normal yolcu uçağı ile seyahat ederseniz, dönüş bacağında uçtuğunuz sınıfa göre fiyatlar değişiyor. First class için 6 bin 865, business class (Club World) için 6 bin 718 ve business ve ekonomi arasındaki ara sınıf World Traveller Plus için de 5 bin 701 dolar ödüyorsunuz. İstanbul-Londra arasındaki her türlü bilet seçeneğiniz için uçuşunuzu business class'ta gerçekleştiriyorsunuz. Yaz sezonu için Concorde'ların ikinci uçuş noktası Karayip Denizi'ndeki Barbados. Gidiş-dönüş her iki bacakta da Concorde ile uçuş 7 bin 50 dolar. Dönüşte normal yolcu uçağının first class'ını seçerseniz 5 bin 747 dolar ödüyorsunuz.
LSG’ye ödül
LSG Sky Chefs Sancak Catering İstanbul Tesisleri, Lufthansa'nın 'Kalite Küpü' ödülünü kazandı. Alman Lufthansa Havayolları'nın Avrupa'da 43 noktada yaptığı kalite sıralamasında İstanbul birinci, Ankara ikinci, İzmir beşinci oldu. Değerlendirmede Barcelona üçüncü, Kiev de dördüncü sırada yer aldı.
Türkiye'deki üç tesisin Avrupa'da ilk beşe girmesinin büyük başarı olduğunu söyleyen LSG Sky Chefs Sancak Catering Genel Müdürü Arne Bürck, 'Amacımız kalite çıtasını daha da yükseltmek' dedi.
Paris sönük geçti
Sivil-askeri tüm imalatçıları biraraya getiren dünyanın en büyük havacılık fuarı Paris Air Show, bu yıl sönük geçti. Katılımın düşmesinde krizin yanı sıra Irak Savaşı sırasında gerilen ABD-Fransa ilişkileri de etkili oldu. 45'incisi düzenlenen fuara Cessna, Gulfstream, Bell Helikopter gibi Amerikalı büyük imalatçılar katılmadı, bazı şirketler uçak getirmeyip sadece stant açtı.
Kapılarını bugün kapatan ve Paris'in Le Bourget Havalimanı'nda yapılan Air Show, 226 uçağa ev sahipliği yaptı. Fuarda Amerikalı şirketlerin katılımlarının az olması nedeniyle meydan Avrupalı ve İsrailli firmalara kaldı. 850 şirketin yer aldığı fuarda toplam 45 milyar dolarlık satış anlaşmasına ulaşıldı. İki yıl önceki Paris Air Show'da ise satış anlaşmaları 90 milyar dolardı.
BÜYÜK YARIŞ
Paris'te yine klasik Boeing ve Airbus savaşı yaşandı. Her iki şirket yeni modelleri ile havayolu şirketlerinden sipariş almak için büyük çaba içindeydi. Boeing, tanıtımında ağırlığı yeni nesil yolcu uçağı 7E7'ye vermişti. Amerikalı şirketin, geleceğin yolcu uçağı olarak tanımladığı 7E7, hizmete 2008’de girecek. Uçağın ismi internette yapılan oylama ile 'dreamliner' olarak belirledi. Koltuk kapasitesi 200-300 arasında değişen 7E7, hizmetteki yolcu uçaklarına oranla yüzde 20 daha düşük uçuş maliyetlerine sahip olacak. Boeing'in fuar sırasında gündeme getirdiği bir diğer konu ise efsanevi 747 Jumbo Jet'in büyütüleceğiydi. İki defa bu konuyla ilgili çalışmalar yapan ancak daha sonra vazgeçen Boeing, Airbus'ın dev yolcu uçağı A380'i imal etmesi üzerine yeniden çalışma kararı aldı. Pazarın 555 koltuklu A380'den bir boy daha küçük uçak istediğini belirten Amerikalı imalatçı, 747'nin yüzde 10 büyütülerek 500 koltuklu bir modeli üzerinde çalışmalara başladığını açıkladı.
Ev sahibi Airbus ise büyük bir hızla geleceğin yolcu uçağı olarak lanse ettiği iki katlı A380'in sipariş sayısını artırmak üzere çalışmalar yaptı. Yıl sonuna kadar toplam siparişin 125'e çıkacağını açıklayan Airbus yetkilileri, projede aksama olmadan ilerlendiğini söylediler. Airbus'ın gelecekteki projesi ise 90-100 koltuklu bölgesel uçak olacak. Avrupalı imalatçı ciddi bir potansiyeli olduğuna inandığı bölgesel havacılık pazarında A318'den küçük ve çok düşük maliyetli yeni bir model tasarlayacak. Uçağın 2009'da hizmete girmesi planlanıyor.
Fuarın yıldızı verdiği çok sayıda uçak siparişi ile Emirates oldu. Dubai merkezli şirket 19 milyar dolar değerinde 21 adet Airbus A380, 20 adet A340-500/600 ve 26 adet Boeing 777-300ER tipi uçak alacak. Teslimatları 2004 sonunda başlayacak bu uçaklar ile Emirates başta Avustralya, Uzakdoğu ve Afrika olmak üzere yeni noktalara uçmayı planlıyor.
Askeri pazarda ise sessizlik dikkat çekiciydi. Avrupalı imalatçılar Eurofighter, Rafale, Mirage ve Grippen uçakları ile Paris semalarını titrettiler. Amerikan uçaklarının sadece statik olarak yerde sergilenmeleri ve gösteri yapmamaları ziyaretçileri hayal kırıklığına uğrattı. Diğer taraftan Rusların da katılımı düşük düzeyde kalmıştı. Yeni nesil Sukhoi şirketinin Su-29 ve Su-31'i fuara gelmedi. Rusya'yı Paris'te Antonov şirketinin An-74 uçağı ve Mil serisi helikopterler temsil etti.
İŞ JETLERİ
İş jetlerinde ise pazar ev sahibi Fransız Dassault şirketine kalmıştı. Falcon uçaklarının imalatçısı tanıtımını ağırlıklı olarak üç motorlu uzun menzilli 7X uçağına ve yeni nesil kokpit tasarımı EASY'ye kaydırmıştı. Dassault fuarda adı belirtilmeyen bir Avrupa ülkesinin başkanlık filosu için 6 adet Falcon 900EX alındığını açıkladı. Cessna ve Gulfstream'in gelmemesi iş jetleri pazarını oldukça durgunlaştırmıştı. Raytheon ise fuara katılmış ancak uçak getirmemişti. İtalyan Piaggio şirketi P180 Avanti ile sipariş miktarını bu yıl ilk 6 ayda 18'e çıkarttı. Geçen yıl şirket 12 uçak satmıştı. Kanadalı Bombardier ise tüm filosu ile Paris'e çıkarma yapmıştı. Zorlu günler geçiren Bombardier, Global Express, Challenger, Learjet iş jetlerinin yanı sıra bölgesel yolcu uçakları jet motorlu CRJ900 ve turboprop Dash 8Q400'ü de Paris'e getirmişti.
Bölgesel uçak olarak Bombardier'in rakibi Brezilyalı Embraer şirketi oldu. ERJ145 ile başladığı serisini kısa sürede geliştiren ve koltuk kapasitesini 105'e kadar çıkartan Embraer, krize rağmen aldığı büyük siparişlerle dikkat çekiyor. Embraer geniş gövdeli yolcu uçaklarında kullanılan fly by wire yani kablolu uçuş gibi her türlü yeni sisteme sahip uçaklarından fuara ERJ175'i getirmişti. Avrupalı imalatçı ATR, üretimi bitse de elindeki leasing yani finansal kiralamadan dönen uçaklara yeni müşteriler bulmak isteyen İsveçli Saab da Paris'te boy gösteren şirketler arasındaydı.
Helikopter pazarında fuara Bell şirketi tek başına katılmazken sadece İtalyan Agusta ile beraber geliştirdiği 609 ve AB139 modelleriyle Paris'te boy gösterdi. Fransız-Alman ortak şirket Eurocopter ise yarı ev sahipliği yaptığı fuarda tüm modellerini görücüye çıkartmıştı.
CONCORDE’UN VEDASI
Fuar bir jübile ile açıldı. Concorde, 14 Haziran'da Air France'ın merkezi Charles de Gaulle Havalimanı'ndan saat 10.00'da kalktı ve Atlantik üzerinde son kez uçtu. F-BTSD tescilli uçak, saat 12.00'de Le Bourget'ye indi. Kaderin garip bir cilvesi üç yıl önce yine bir Concorde uçağı Charles de Gaulle Havalimanı'ndan kalktıktan sonra alevler içinde kalmış ve çok yakındaki fuarın da yapıldığı Le Bourget Havalimanı'na inmek için alçalmaya çalışırken çakılmıştı. F-BTSD filodaki diğer Concorde'lardan 930 kilogram daha hafif olması nedeniyle en yüksek hıza sahipti. Uçak bundan sonra Le Bourget'deki hava müzesi Musee de l'Air'de sergilenecek.
TÜRK ŞİRKETLERİ
Air Show’a katılan beş Türk şirketi havacılıkta uluslararası gururumuz oldular. TAI, tanıtım ağırlığını Avrupa'nın ortak askeri nakliye uçağı A400M'in imalatına katılma ve hedef uçağı Turna'ya kaydırırken TEI ise imal ettiği motor parçalarını sergiledi. Sikorsky şirketine helikopter parçaları imal eden Eskişehir merkezli Alp Havacılık, omuzdan atılan Stinger Projesi'nde Türkiye'yi temsil eden Kale Kalıp ve askeri uçak lastikleri üreten Petlas, Paris Air Show'un yeni Türk katılımcıları oldular. Dış pazar arayışları süren Türk şirketlerinin görüşmelerde önemli yol kaydettiği öğrenildi. Fuarı Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk, THY Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu, çok sayıda askeri ve sivil yetkili gezdi.
Yazının Devamını Oku 15 Haziran 2003
Charles de Gaulle Havalimanı'nın yeni terminali 2E, 17 Haziran'da hizmete giriyor. Yıllık 10 milyon yolcu kapasiteli terminal, Air France ve SkyTeam'e üye havayolları tarafından kullanılacak.
750 milyon Euro’ya mal olan terminalin bu yıl sadece üçte birlik kısmı hizmet verecek. 2E tam kapasiteye 2007'de ulaşacak.
Avrupa'da bağlantılı uçuşlar konusunda havayolları arasında ciddi bir rekabet yaşanıyor. Arka arkaya açılan yeni terminaller ile havayolu şirketleri yolculara hızlı aktarma imkanı sunarak pazar paylarını arttırmayı hedefliyor. Bu pazarı kaçırmak istemeyen Air France, Charles de Gaulle Havalimanı’nı büyütmek üzere Paris'teki tüm havalimanlarını işleten Airport de Paris (ADP) ile yeni terminalin inşaatına 1999'da başladı. Uçak kanadı örnek alınarak tasarlanan 2E, hemen 2F Terminali'nin önünde yer alıyor.
Terminale dışarıdan baktığınızda yeni nesil yapılarda yoğun olarak kullanılan çelik konstrüksiyon ve cam dış yüzey göze çarpıyor. Kara tarafı yani terminalin check-in kontuarlarının bulunduğu yerde geniş mekan yolcuyu karşılıyor. Tavan ve duvarlarda tahta kaplamalar hemen dikkati çekiyor. Kamerun'dan getirilen ağaçlar, üzerine sürülen özel madde sayesinde yangına dayanıklı hale getirildi. Tahta kullanımının amacı terminalin içine doğal görünüm verilmesinin yanı sıra akustik düzen sağlanmak. Yetkililer, 40 bin metre karelik tahta kaplama ile düşük sesle yapılan anonsların gürültü kirliliğine neden olmadan her noktaya rahatlıkla ulaşacağını belirtiyor.
Havadan iki ayrı kanada benzeyen terminalde kara ve hava tarafını pasaport bankolarının oluşturduğu bölüm birleştiriyor. Hava tarafı yani gümrüklü kısma geçtiğinizde ilginç bir mimari hemen dikkat çekiyor. Terminalin tavanı 36 milimetre kalınlığında cam kaplı. Camın altına inşaa edilen beton yapı delikli olarak tasarlanmış. Aydınlık ortam uçak beklerken yolculara ferahlık veriyor. Bu bölümde ayrıca Air France’ın yeni first ve business class yolcu salonları bulunuyor. Dinlendirici tasarıma sahip salonlarda her koltukta internet bağlantı girişi yer alıyor.
Yazının Devamını Oku 8 Haziran 2003
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu şimdilik en büyük havayollarının hemen altında yer almayı planlıyor. Türkiye'de 50-60 noktaya uçma hedefi var. Takım tutmuyor. Basketbolu seviyor. Menüsküs olduğu için artık oynayamıyor. Hostes üniformalarında bir kapanma, uçak ikramında bir sapma planlamıyor. Türbanlı sekreteri de yok. Geçmiş yönetimlere dil uzatmıyor. Bir sürü araştırma içinde kendi doğrularını arıyor... Evli, üç çocuk babası ve eşi resim yapıyor.
Sizce Türk Hava Yolları nerede? Olması gereken yerde mi?
Türk Hava Yolları çok iyi bir konumda aslında. Bu yeterli mi denirse hiçbir zaman 'perfect' yani en iyi konumda değil. Daha iyi noktalarda olabilir. Türkiye'nin yapısına baktığınızda THY Avrupa havayolları arasında ilk 10'da. Dünyada ise ilk 50'de. Olması gereken konum bence Türkiye'nin gücü ile orantılı olarak dünyada ilk yirmiye girebilmemiz lazım.
Yani daha yüksekten mi uçmayı hedefliyorsunuz?
Daha yüksekten, uçakların motorlarının el verdiği ölçüde uçmak lazım.
- Hayır, ben mecazi anlamda sordum.
Anladım, daha yüksekten ziyade biraz daha Türkiye'nin konumu, çevre ülkeler, bu civarda hem havalimanı hem de havayolu olarak en büyük konumdayız. Bize en yakın büyük merkez olarak Dubai bir de Frankfurt var. Aradaki boşluğu doldurabilmemiz lazım.
Savaş bitti. SARS'ın sarsıntıları özellikle Uzakdoğu pazarında sürüyor. Kapıda ciddi bir talihsizlik görünmüyor. Savaş ve SARS faturanız çok ağır oldu mu?
SARS beklenmedik bir gelişmeydi. Daha önceden hazırlık yapmamıştık ama savaş noktasında tahminlerimizin altında bir kaybımız oldu. Beklediğimiz kadar savaştan etkilenmedik. Ama tabii ki etkisi oldu.
SARS'ta da hemen tedbir aldınız zannediyorum.
Tedbir alındı, seferleri kestik. Ama Çin'de büyük beklentilerimiz vardı. Oradan dolayı bir kaybımız var. Haftada iki olan seferleri dörde, beşe çıkartmayı planlarken iptal etmek zorunda kaldık. Bu biraz ters etki yaptı.
Uçak-filo yapınızda değişiklik düşünüyor musunuz? İşte 23 yeni uçak alınacak deniliyor. Doğru mu? Nasıl bir filo hedefliyorsunuz?
Filo derken 23 tane uçak alımı yanlış bir anlamanın sonucu. 1997 yılında yapılan anlaşma çerçevesinde Boeing'den alınan 26 uçak aslında 49 uçaklık bir anlaşmaydı. 23 uçak bu anlaşmanın opsiyonuydu. Bu opsiyonu değerlendiriyoruz. Henüz bir kararımız yok. Ama filonun büyütülebilmesi için bir fizibilite çalışması yapılması lazım. Daha önceden de yapılmış bazı çalışmalar var. Bunlar biraz yetersiz. Daha günümüze adapte etmek lazım. Sizin de bahsettiğiniz gibi önümüzde bir kriz beklenmiyor. Türkiye'nin de ekonomik olarak gayet iyi bir senaryo ile yüzde 8'lik büyüme hedeflediğini düşünürsek THY'nin de ona göre ayak uydurması hatta onunda ötesinde bir gelişme trendine girmesi lazım.
Yani THY markasıyla bu işi yapmak istiyorsunuz.
THY markasıyla. Çünkü burada bağlantılar ve diğer unsurları da operasyona katmak istiyoruz.
THY geçmişte Swissair'in lideri olduğu Qualiflyer havayolu birliği zincirinin içindeydi. Bir zincire bağlanmayı düşünüyor musunuz?
Genelde havayolu şirketleri birbirlerine rakiptir ama aynı zamanda birbirlerini desteklerler. Yani yardımlaşırlar. Böyle düşünüldüğünde tabii THY prensip olarak bir ortaklığın içinde olmalı. Ama bu ortaklık karşılıklı çıkarların bir araya geldiği bir ortaklık da olmalı. Ortaklık olsun diye bir ortaklık kesinlikle yapmayacağız. Dünyada biliyorsunuz çok büyük bir de çok küçük havayolları var. Çok büyük havayolları ile yani ağır sıkletlerle güreşebilmek için biraz kilolanmak lazım. Biz kendimizi daha çok orta sıklet hissediyoruz. Başa güreşebilmek için en azından başaltına gelip biraz güçlendikten sonra böyle bir ortaklık çalışmalarına girmeyi düşünüyoruz.
ÖZELLEŞTİRME İLK HEDEF
Şirket özelleştirilmeye hazırlanıyor. Siz özelleştirmeye yürekten katılıyor musunuz?
Tabii ki. Bu Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde önündeki olmazsa olmaz şartlarından bir tanesi. THY de özelleştirme noktasında en ideal konumda. Şu an biraz daha kárlılık ve verimlik açısından artış lazım ama özelleştirme konusu THY'nin en önemli gündem maddesi. Ancak hem stratejik önemi hem de bayrak taşıyıcısı olması nedeniyle bazı engeller var. O nedenle blok satış konusunda tereddütler oluşuyor. Ama THY'nin özelleşmesi için gerekli çalışmaları yapıp belki halka açarak veya olmazsa blok satış yoluyla bu gerçekleşebilir. Bir de yabancılara satılamaması da THY için bir engel. Ama bu özelleştirme için bir engel sayılmamalı. Sizin dediğiniz gibi burada en büyük ana birinci hedefimiz özelleştirme.
Önümüzde toplu sözleşme var. Görüşmeler sürüyor. Bir sıkıntı var mı?
Bir sıkıntımız yok. Hükümetin Türk-İş'le görüşmeleri sürüyor. Görüşmelerden bir rakam çıkmasını bekliyoruz. İyileştirmeler için görüşmeler sürüyor.
FİLO YAŞI DÜŞECEK
Airbus A340 uçaklarının business koltukları artık eski nesil hale geldi. Ekranları küçük, kabin içi yatırım bekliyor. Yenilemek için çalışma var mı?
Kabin içi ve koltukların yenilenmesi, maliyet açısından çok büyük. Öncelikli olarak bizim düşündüğümüz şu anda kaliteyi artırarak, kaliteden ödün vermeden eski olan filo yaşını daha da düşürmek. Yani eski olan uçakları yenilemek. İlk hedefimiz bu.
Hedef içersinde dört motorlu uçak yerine aynı menzilde iki motorlu uçak kullanma düşünceniz var mı?
Aynı menzil dört motorlu uçak kullanımı uçacağınız menzile bağlı. Yani bir Atlantik geçişinde dört motor gerekiyor.
Daha mı güvenli?
Biraz da operasyon açısından daha rahatlatıcı. İki motora kalınca geçiş rotaları açından bazı sınırlamalara giriyorsunuz. Biliyorsunuz A310 uçakları eski olduğu için satmak lazım. Bunları muhakkak yenilememiz gerekiyor. Menzili uzun yeni uçaklarla işletme maliyetleri de düşüyor. Bu da bizim hem rekabet gücümüzü hem de kárlılığımızı artırıyor.
Dış hatlarda pazar arayışları ne durumda?
Birkaç altermatif var. Amerika kıtasında, Avrupa'da, Rusya ve Eski Sovyet Cumhuriyetleri'nde bir pazar oluşuyor. Uzakdoğu'dan ziyade yakındoğuda böyle bir pazar var. Bunların araştırmaları devam ediyor.
Güney Afrika pazarından çekildiniz. Yeniden uçuş planı var mı?
Oradaki ekonomik gelişmeler nedeniyle alınmış bir karadı.
Bir de Türk yolcu doydu galiba Güney Afrika'ya.
Güney Afrika pazarı kışın çalışan bir hat. Burada kış olurken orada yaz olması dolayısıyla talep çekiyordu. Şu anda hálá operasyonumuzu Dubai üzerinden ortaklaşa olarak yapıyoruz. Direkt uçmuyoruz ama bir şekilde oradan gelen bir miktar yolcu var. Tekrar açılması şartlara bağlı.
Biliyorsunuz elektronik bilet, otomatik check-in gibi gelişmiş sistemler THY'de yok. İnternet satışınız kısıtlı. Belki de THY'nin en hızlı hamle yapması gereken bir konu. Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Dünya pazarında bazı Avrupalı taşıyıcılar İnternet satışında yüzde 50 gibi noktalara ulaştılar. İnternetin yaygınlaştırılması ile oran daha da artacak. Bu satış politikası ile de ilgili bir durum. Satışı acenteler ve direkt İnternet üzerinden satış olarak belirlemek lazım. Zaten teknolojiye direnmenin bir mantığı yok. Bununla geniş kapsamlı bir proje hazırlamak gerekiyor. Şu an devam eden bir çalışma var. Daha geniş ve ileriye dönük düşünmek lazım. Kaldı ki bahsettiğiniz havayolları ile ortaklığa girebilmek için böyle bir sisteme geçmek zorundayız.
EKSİK İKRAM KALİTE DÜŞÜRÜR
Şöyle bir dedikodu yapılıyor. İkram Başkanı hemen değiştirildi. Yeni Başkan uçakta içki ikramını kaldırıp satış yaptıracak. Böylece yönetim içki ikram eden yönetim olmaktan çıkacak. Doğru mu bu?
Öyle bir şey yok. Biz dediğim gibi kaliteyi daha da artırarak, fiyatı ucuzlatarak, maliyetleri kısarak hizmet vermeyi istiyoruz. Zaman zaman böyle teklif geliyor. Low cost, yani ucuz uçak şirketleri yemeği, içkiyi, içeceği parayla veriyorlar, siz de bu şekilde yapın diye. THY olarak bizim düşüncemiz kaliteden ödün vermek değil, kaliteyi daha da artırmak. İçkinin, içeceğin, yiyeceğin maliyeti o kadar büyük değil. Biz mümkün olduğu kadar ikramı artırmak ama diğer giderlerden kısarak fiyatları aşağı çekmek istiyoruz. Yani THY parayla içki, içecek satmayacak. Bu THY'nin imajını çok zedeler.
Üç çocuk babası
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüsünüz. Özel hayatınızla ilgili sınırlı bir şeyler öğrenmek istiyorum. Çocuklarınız kaç yaşında, eğitimleri nasıl? Eşiniz resim yapıyormuş.
Üç çocuğum var. İkisi erkek biri kız. En büyük oğlum 12 yaşında. 8 yaşında bir kızım var. En küçük de 6 aylık. İsimleri Ahmet, Ayşe ve Ali. Eşimin özel bir resim merakı var ama doğum nedeni ile ara verdi.
Hobileriniz var mı? Mesela bir radyo kontrollü uçağa merakınız oldu mu? Uçak mühendisi olarak boş zamanınızda hiç kendinize bir uçak çizdiniz mi?
Çizme kabiliyetim sınırlı. Sadece teknik resmim iyi. Uçağın dizaynından çok işletme yönüyle ilgilendiğimiz için bunlara bakıyoruz. Daha çok yayınları takip etmeye çalışıyorum. Dünya, uçak teknolojisi nereye gidiyor bunu daha çok takip ediyorum. Dizayn konusunda kabiliyetim yok.
Yazının Devamını Oku 1 Haziran 2003
Maniaya Yapılan Kontrollü Uçuş (CFIT) kazasının en sonuncusu Trabzon'da yaşandı. İkinci pas geçişten sonra yanlış yöne dönen Yak-42'nin uçuşu Pilav Dağı'nda son buldu. Avrupa'da uçan yolcu uçakları ve iş jetlerine 2004 sonuna kadar takılması zorunlu olan yeni nesil sistemlerle CFIT kazalarının önüne geçiliyor.2004 SONUNA KADAR ZORUNLU
Avrupa Havacılık Otoritesi JAA'in aldığı karara göre 31 Aralık 2004'e kadar tüm yolcu uçakları ve iş jetlerinde EGPWS takılması gerekiyor. Bu sisteme sahip olmayan uçaklara kesinlikle uçuş izni verilmeyecek. Sistemin uçak başına maliyeti yapılacak modifikasyon işlemine bağlı olarak 40-60 bin dolar arasında değişiyor. THY filosundaki tüm yolcu uçaklarına EGPWS takıldı. Sistemin takılması uçakta gerekli kablo donanımı varsa birkaç saat sürüyor. Kablo donanımı olmayan uçaklarda ise bu işlem 1.5-2 günde tamamlanıyor. Türkiye'deki yolcu uçaklarının yüzde 90'ında EGPWS bulunuyor. Sadece özel havayollarının filolarına yeni katılan bazı eski nesil yolcu uçaklarında bu sistem mevcut değil. Çok sayıda Rus yolcu uçağında EGPWS bulunmuyor. Maliyeti nedeniyle takılmayan bu sistemler ne yazık ki kazalara davetiye çıkarıyor.
Trabzon'da yaşanan uçak kazası, kontrollü uçuşta dağa çarpma olaylarını bir kez daha gündeme getirdi. Yolcu uçaklarının uçuş sırasında beklenmedik şekilde mania olarak adlandırılan dağlara veya tepelere çarpması sonucu 1930'lardan bu yana 296 kaza oldu, 10 binden fazla yolcu ve mürettebat hayatını kaybetti. Bu kazaların önemli bir kısmı kapalı havalarda pilotların uçuş bilgilerini - haritaları yanlış değerlendirmesi ve çeşitli iletişim bozuklukları nedeniyle yaşanmıştı. Havacılıkta bu tür kazalar 'CFIT' (Maniaya Yapılan Kontrollü Uçuş-Controlled Flight In to Terrain) olarak adlandırılıyor.
Havacılık otoritelerinin yaptığı araştırmalar, kaza nedenleri arasında CFIT'in yüzde 30'la ciddi bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Emniyet oranını yükseltmek ve bu tür kazaları önlemek için çalışmalar 1967'de başladı. Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA, Honeywell şirketine pilotları yere yaklaştıklarında uyaracak bir sistem siparişi verdi. GPWS (Ground Proximity Warning System-Kara Yakınlığı Uyarı Sistemi) olarak adlandırılan cihaz 1975'te yolcu uçaklarında kullanılmaya başlandı. GPWS basitçe radar altimetreden aldığı bilgilerle çalışıyordu. Radar altimetre uçağın o anki yüksekliğini, yere yolladığı radar dalgasının çarpıp geri dönme süresiyle hesaplıyor, ani alçalmalarda GPWS pilotu 5 saniye öncesinde sesli olarak uyarıyordu.
Ancak 5 saniyelik süre bazı kazaları önlese de hantal yolcu uçaklarının rota düzeltmesi için yeterli olmadığı ortaya çıktı. Daha sonra yapılan çalışmalarla GPWS 10 saniye önceden uyarı yapacak şekilde geliştirildi. Uzmanlar ilk nesil GPWS'in CFIT kazalarının yüzde 75'ini önlediğini saptadılar.
30 SANİYE ÖNCE
Bu oranın daha da yükseltilmesi için 1997'de yeni bir sistem üzerinde çalışmalar başladı. Geliştirilmiş (Enhanced) GPWS olarak adlandırılan EGPWS'in en önemli özelliği çarpmadan 30 saniye önce pilotu uyarması. Böylece pilotlara uçağı kurtarmak için çok daha fazla zaman tanıyor. EGPWS'in diğer özelliği ise rota üzerindeki tehlikeli yükseltilerin ekran üzerinden pilota gösterilmesi. Tehlike değerlerine göre yükseltiler kırmızı, sarı ve yeşil renkte belirtiliyor. Ayrıca radar üzerinden 9 kilometre eninde, 9 kilometre boyunda 81 kilometre karelik alan taranarak çevredeki tehlikeli yükseklik bilgileri pilota veriliyor.
EGPWS meteoroloji radarı ile birlikte çalışarak çevredeki türbülans veya çok ani rüzgar değişimlerinin oluşturduğu windshear tehlikelerini de pilota bildiriyor. Ekranda görüntülü uyarının yanı sıra pilotlara sesli ikaz da yapılıyor. Uyarılar iki aşamalı. Önce manianın var olduğu İngilizce 'Terrain' uyarısı ile yapılıyor. Acil durumlarda çarpmaya kısa süre kaldığında lövyeyi çek ve yüksel anlamına gelen 'Pull up' uyarısı geliyor. Bu sesler çok yüksek. Amaç pilotların dikkatini çekip kurtulma kumandası vermelerini sağlamak.
BAŞARI YÜZDE 95
Sistemi dünyadaki tüm havalimanlarının çevresinde bulunan dağ, tepe gibi yükseltilerin bilgileri de giriliyor. Böylece pilot yaklaşma sırasında çevredeki yükseltileri ekranından rahatlıkla takip edebiliyor. Sistemin uçuş güvenliğini yükselttiğini belirten uzmanlar, son 6 yılda EGPWS'e sahip uçakların 45 olayla karşılaştığını, erken ikaz sayesinde bunlardan 43'ünde pilotların uçaklarını kurtardığını açıkladılar. 2 olayda ise pilotların uyarılara neden uymadıkları tespit edilemedi.
Diğer taraftan helikopter ve tek motorlu küçük uçaklar için de basit EGPWS cihazları imal ediliyor. Gelecek 10 yılda gerektiğinde pilota müdahale ederek uçağı kurtaran sistemlerin büyük yolcu uçaklarının yanı sıra tek motorlu küçük uçaklarda da kullanılacağı tahmin ediliyor.
Yaz trafiği artıyor
İkinci Körfez Savaşı ve arkasından SARS nedeniyle zorlu bir yıl geçiren Türk turizmi, artan hava trafiği ve turist sayısı ile yeniden tırmanışa geçti. Özellikle charter uçuşlarının giderek arttığını, bunun yapılan uçuş talepleri ile doğru orantılı olduğunu belirten Çelebi Hava Servisi Yönetim Kurulu Başkanı Canan Çelebioğlu Tokgöz, 'Şu an Bodrum ve Dalaman'da yüksek artış görülüyor. Antalya ise istikrarlı büyümesini sürdürüyor' dedi.
Turizmle birebir ilişkisi olan havayolu sektörü en son 1997’de son on yılın en yüksek rakamlarına ulaşmıştı. 1998'de Abdullah Öcalan'ın yakalanması, daha sonra deprem ve arkasından yerel-küresel ekonomik krizler nedeniyle hızlı bir düşüşe geçilmişti. 2001'de tekrar yükselmeye başlayan hava trafiği 2002'de 1997 rakamlarını yaklaşmıştı. Savaş ve SARS olmasaydı bu yılın çok daha iyi olacağını söyleyen Toksöz, olumsuzluklara rağmen krizle yaşamayı öğrendiklerini ve ayakta durduklarını açıkladı.
Yurtdışına açılarak büyümeyi hedefleyen Çelebi Hava Servisi Macaristan'dan sonra kendine ikinci hedef olarak Irak'ı seçti. Macar Malev Havayolları'nın yer hizmetleri ihalesinde İspanyol ortağı FCC ile ikinci turu da geçen Çelebi, Irak'ta Bağdat ve Musul Havalimanları'nda hizmet vermek için Amerikan Sky Link şirketi ile görüşmelere başladı.
Türkiye'de Amerikan Hava Kuvvetleri'ne 1966'dan bu yana yer hizmeti verdiklerini belirten Tokgöz, 'Bu hizmet onlar için ciddi bir referans. Bölgeyi tanımamız açısından önemli bir şansa sahip olduğumuzu düşünüyoruz.' dedi. İkinci Körfez Savaşı öncesinde Kuveyt'teki havalimanları için yaptıkları görüşmelerde epey bir yol kaydettiklerini söyleyen Tokgöz, savaş nedeniyle trafiğin hızla düşmesiyle projenin durduğunu, trafiğin tekrar düzelmesiyle Kuveyt pazarına da gireceklerini açıkladı.
Yazının Devamını Oku 25 Mayıs 2003
Gece yolculuğunda bindiğiniz uçak inilecek meydana yaklaşmaya başladı. Pencereden dışarı baktığınızda eğer havalimanı görünüyorsa renk renk ışıkların hoş bir dizilimi ile karşılaşırsınız. Yukarıdan mükemmel görünürler. Usta bir kuyumcunun dizdiği ışıltılı parlak taşlar gibidirler. Bu ışıklar pilotların gece ve kötü hava şartlarında emniyetle alçalmalarını sağlıyor, pist ve taksi yollarını gösteriyor. Havalimanlarının gece ve kötü görüş şartlarındaki havalarda emniyetle hizmet verebilmesi için ışıklandırma sistemlerine sahip olması gerekiyor. Havalimanlarının kategorilerine de etki eden ışık sistemleri sadece pist ve taksi yollarında bulunmuyor. Bu ışıklar uçakların meydanı bularak, piste doğru açıda yaklaşmalarını da sağlıyor. Ciddi bir yatırım gerektiren ışık sistemlerinin sürekli kontrol edilmesi ve arızalarının hemen giderilmesi gerekiyor. Bazen bir anlık dikkatsizlik, arızalı ışıklar uçağın kapalı veya yanlış piste girmesiyle büyük kazalara davetiye çıkartabiliyor. Kural gereği uluslararası trafiğe açık havalimanlarının pist ışıkları günbatımı-doğumu arasında uçak inmese bile açık olmak zorunda.
DÖNER LAMBA
Havalimanı ışıklarının başında genellikle kulenin üzerine konulan ve 'beacon' olarak adlandırılan döner lamba geliyor. Özel açıyla yerleştirilen lambayı dönerken görebilmek için ufuk seviyesinden yaklaşık 3.3 metre yüksekte olmak gerekiyor. Sürekli dönen iki taraflı bu ışık, meydanın yerini pilotlara gösteriyor. Sivil meydanlardaki ışığın bir tarafı yeşil, diğer tarafı da beyaz. Türkiye'de örneği olmasa da suda deniz uçaklarının inmesi için hazırlanan alanlarda sarı-beyaz renkte döner far bulunuyor. Heliport yani helikopterlerin inmesi için hazırlanan platformlarda ise iki taraflı yeşil ve beyaz renklerin yanı sıra yukarıya da sarı ışık veriliyor.
VASIS-PAPI
Pist başlarında pilotlara alçak-yüksek veya doğru açıyla yaklaştıklarını gösteren ve VASIS (Visual Approach Slope Indicator System-Görerek Yaklaşma Açısı Gösterge Sistemi) olarak adlandırılan özel ışıklar bulunuyor. VASIS pilotun alçak, yüksek veya doğru süzülüş hattında geldiği bilgisini veren ve armatür olarak adlandırılan ışık sistemlerinden meydana geliyor. Bir başka çeşit olan üç renkli VASIS'de ise yüksek açıyla yaklaşmada sarı, doğru açıda yeşil ve alçak gelen pilot kırmızı ışığı görüyor. VASIS yerine daha modern olan PAPI (Precision Approach Path Indicator-Hassas Yaklaşma Yol Göstergesi) sistemine bırakıyor. Bu sistem pist başından 400 metre içerde, pistin kenarına dik olarak konulan dört adet lambadan oluşuyor. Bazı pistlerde tek, bazılarında da iki tarafta da olabiliyor. Pilot yüksek geldiğinde dört lambanın hepsini beyaz, biraz yüksekse üç beyaz bir kırmızı, tam açıda yaklaşıyorsa iki beyaz iki kırmızı, açının biraz altındaysa bir beyaz üç kırmızı, çok alçak geliyorsa lambaların hepsini kırmızı görüyor.
YAKLAŞMA IŞIKLARI
Pistin yanından geçerken direklerin üzerinde ışıklar görürsünüz. 'Yaklaşma ışıkları' olarak adlandırılan ışık sistemi pistten yaklaşık 900 metre önce başlıyor. Beyaz renkli bu ışıklar 30 metre aralıkla yerleştirilmiş durumda. Sis gibi görüş şartlarının düştüğü durumlarda bu ışıkların üstünde belirli aralıklarla çakan, fotoğraf makinelerindeki gibi flaş ışıkları (kapasitör deşarj) bulunuyor. Sıralı olarak yanıp sönen bu ışıklar pist başından itibaren 300 ila 600'üncü metreler arasında 30'ar metrelik aralıklarla yerleştiriliyor.
Piste 300 metre kala yaklaşma ışıklarının yanında kırmızı renkte yan sıra ışıkları bulunuyor. Üçer sıra olan bu ışıkların anlamı pistin başlamak olduğunu pilota haber vermek. REIL olarak bilinen Pist Başı Tanıtma Işıkları ise her pistin sağında ve solunda 10'ar metrede yer alan beyaz renkli, belli zaman aralıkları ile aynı anda yanıp sönüyor. Yeni nesil yaklaşma ışıklarının direkleri fiberden yapılıyor. Böylece pist dışına çıkan uçak direklere çarptığında zarar görmüyor.
PİLOT AÇIYOR
Özellikle ABD gibi havacılığın çok geliştiği ülkelerde bazı kontrolsüz yani kuleye sahip olmayan meydanlarda gece inişlerinde pilotlar telsiz frekansından yararlanarak ışık sistemini yakabiliyor. Önceden belirlenen özel bir telsiz frekansına geçen pilot, telsiz mandalına bir kaç defa basarak pist ışıklarını açıyor. Kapatmayı unutma durumunda sistem 15 dakika sonra otomatik olarak sönüyor.
PİST VE TAKSİ YOLLARI
Pilotun gece inişlerinde tam pistin ortasına inebilmesi için özel ışıklar yerleştiriliyor. Pistin içine gömülü, içinde aydınlatma ekipmanı, su tahliye ünitesi bulunan ışık sisteminin tamamı armatür olarak adlandırılıyor. Armatürlerin üstünde uçakların lastiklerine zarar vermeyecek ve tonlarca ağırlığa dayanacak katmiyum-alüminyum karışımı özel bir alaşım bulunuyor. Armatürler aynı zamanda hem öne hem de arkaya ışık verebiliyor. Kolaylıkla sökülebilir armatürlerin bakımı kısa sürede yapılıyor. Yerdeki ışıklarda 1500 saat dayanan halojen lamba kullanılıyor. Bu ışıklar meteorolojik şartlara göre yüksek, orta ve düşük parlaklıkta yanıyor. Bazı havalimanlarında bu ışıkların parlaklık derecelerini pilot kokpitteki telsiz alıcıları ile ayarlayabiliyor.
Pistin merkezini belirleyen merkez hattı ışıkları pist boyunca 152'şer metre aralıklarla yerleştiriliyor. Bu ışıklar beyaz renkte. Pilotu uyarmak ve pist sonunun geldiğini bildirmek için son 900-300 metre arası bir kırmızı bir beyaz, son 300 metrede ise renkleri tamamen kırmızı. Aralıkları 2.5 metre.
Pistin kenarını ise 60'ar metre aralıklar yerleştirilen ışıklar belirliyor. Bu ışıklar son 900 metreye kadar beyaz, pist sonuna kadar olan bölüm ise sarı ışıklardan oluşuyor. Taksi yollarından piste girişlerde uçağı bekletmek amacıyla üçer metre aralıklarla yerleştirilmiş taksi yolunu enine kesen kırmızı ışıklar da bulunuyor. Bunlar Durma Barları (Stop Bar) olarak adlandırılıyor. Pist başlangıcını belirtmek amacıyla yeşil renkli ışık dizisi 2.5 metre aralıkla yerleştiriliyor. Uçağın teker koyduğu noktaya pistte 'touchdown zone' olarak tanımlanıyor. Pistin başından 900 metrelik kısma kadar 30 metre aralıkla bu ışıklar yerleştiriliyor.
Uçak pisti terk ettikten sonra pilot park yerine kadar taksi yolları ve apronda ışıkları takip ediyor. Taksi yollarında kenardaki lambalar düşük şiddetle yanıyor. Aralıkları 60 metre olan lambaların rengi mavi. Pistten taksi yolları ve hızlı çıkış noktalarını gösteren ışıklar ise yeşil renkte. Bazı meydanlarda taksi yollarının ortasındaki ışıklar yeşil renkte olabiliyor. Piste giriş noktasının hemen önünde de pilotları uyaran kırmızı lambalar bulunuyor. Çıkış noktaları, izlenecek yollar yerdeki ışıkların yanı sıra kenardaki özel panolar tarafından da pilota gösteriliyor.
İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan 18L (Left-Sol) ve 36R (Right-Sağ) pistinde yaklaşma ışıkları dahil 1398 adet armatür bulunuyor. Taksi yollarını aydınlatan armatür sayısı ise 685.
Akrobasi Şampiyonası Hezarfen’de
Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilecek Akrobasi Şampiyonası 30-31 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Hezarfen Havaalanı'nda yapılacak. Şampiyonanın kapanış ve ödül töreni ise 1 Haziran'da saat 14.00-17.00 arasında halka açık akrobasi ve çeşitli hava gösterileri ile gerçekleşecek.
Acromach Gökyüzü Dansçıları'nın organizasyonunda düzenlenen şampiyonaya 12 yarışmacı katılıyor. 'Basic' yani temel kategorideki şampiyona için yarışmacılar yaklaşık 2 aydır Pitts S-2B tipi çift kişilik akrobasi uçağı ile antrenman uçuşlarını sürdürüyor. Bu yarışma türünün en önemli özelliği, şampiyonaya pilot lisansına sahip olmadan katılabilmeniz. Ancak yarışmak için en az 11 sortiden oluşan 5 saatlik uçuş eğitimi almak gerekiyor. Uluslararası kurallar gereği yarışma iki kişilik akrobasi uçağı ile yapılıyor. Uçakta yarışmacı ile birlikte emniyet pilotu da bulunuyor. İniş, kalkış ve acil durumlar dışında emniyet pilotu uçağa herhangi bir müdahalede bulunmuyor. Uçuş sırasında kokpit ve konuşmalar video kasete kaydediliyor. Akrobasi temel uçuş eğitimi aynı zamanda yarışmanın kontrol pilotu Ünal Aster tarafından verildi. Aslında balet olan Aster'in toplam 5 bin saat uçuşu var.
SEKİZ HAREKET
Yarışmacılar, 1X1 kilometrelik alanda daha önceden belirlenen 8 akrobasi hareketini yapacak. Yerdeki hakemler hareketleri değerlendirirken bölgenin dışına taşanlara ceza puanı verecek.
Organizasyonun ağır yükü Ali İsmet Öztürk'ün sırtında. Türkiye'nin ilk sivil akrobasi pilotu olan Öztürk, bu şampiyona ile yine bir ilke imza atacak. Amaçlarının akrobasinin sevilmesi olduğunu söyleyen Ali İsmet Öztürk'ün hedefi akrobasi okulu kurarak yurtiçi ve yurtdışına eğitim hizmeti verebilmek.
Yazının Devamını Oku