◊ Bugünkü yüksek tempolu iş hayatınızdan söz etmeden önce biraz çocukluk yıllarınıza uzanalım mı? Mesela çocukken ne olmak isterdiniz? Hayallerinizi neler süslerdi?
- En büyük hayalim, çikolata fabrikasıydı (gülüyor). Gençlik yıllarımdı. Babamla birkaç kez bu konu hakkında konuştuktan sonra Adana-Çukurova bölgesinin iklim şartlarının uygun olmayacağına karar verdik. Bir de dünya çapında bir piyanist olmak istiyordum. Gelin görün ki sadece ailemin piyanisti olabildim.
◊ Çikolata fabrikası kurmak, piyano virtüözü olmak isterken bambaşka bir yol çizdiniz. Şimdi perakende, turizm ve medya sektörünün etkin isimlerinden birisiniz. Mutlaka hepsini önemsiyorsunuzdur ama bir öncelik sıralaması rica etsem...
- Nasıl ki bir anne evlatlarını ayrı tutmazsa, bu da öyle bir şey aslında. Faaliyet alanlarımızın hepsi çok kıymetli bizim için. Ama bir tık önde hangisi derseniz, Demsa Group diye yanıt veririm.
◊ Neden?
- İlk göz ağrımız olduğu için...
◊ Türkiye’de lüks tüketimi ne durumda? Dövizdeki dalgalanmalar lüks tüketimi nasıl etkiliyor?
- Tabii ki olumsuz etkiledi. Artan kurlar otomatik olarak fiyatlara yansıdığından alım gücü düşüyor.
Durum pek iç açıcı değil...
Çocuklar 20 yıl öncesine kıyasla dışarıdan daha çok evde vakit geçiriyor. Halbuki onların çimlerde koşturabilmesi, ağaçlara tırmanabilmesi, daha sağlıklı gelişim sağlayabilmeleri açısından şart.
Hem daha mutlu hem de daha sağlıklı bir gelecek için yeşil, olmazsa olmaz. Unutmayın, doğayla iç içe olmak çocukların sağlıklı gelişimini direkt olarak etkiliyor.
Hareketsiz kalan çocukları
hangi tehlikeler bekliyor
◊ Çocuklar sütün bir inekten geldiğinin, bezelyenin teneke veya camda değil bir bitkide yetiştiğinin farkında bile değil.
◊ Hareketsiz ve doğadan uzak büyüyen çocuklarda motor beceriler daha az gelişmiş durumda. ADHD gibi davranış sorunları bu kesimde daha sık görülüyor. Davranışsal ve/veya duygusal sorunlarda yüzde 20 artış söz konusu.
◊ 80’lerin sonu... Ortalık “Bir Efsane” ile yıkılıyor. Sene 2018, “Bir Efsane” hâlâ çalınıyor. Nasıl olur da bir şarkı bunca yıl bıkmadan dinlenir? Nedir bu işin sırrı?
- Evet, bu şarkı 1989’da çıktı. Ama devamında “Camdan Cama”, “Hey Corc”, “Amma Velakin”, “Köylü Güzeli”, “Ateşini Yolla”, “Karam” gibi şarkıları yapmasaydım, bir şarkıyla patlayıp sonra unutulan sanatçılar kervanına katılırdım. Müzik dünyasında başarının kuralı, çok fazla şarkının topluma mâl olması, hit olması. Ondan dolayıdır 30 yıldır hiç durmadan üretmemiz. “Ateşini Yolla” da 23 yıldır her hafta Beşiktaş tribünlerinde çalınıyor.
◊ Benim şarkım “Karam” ama... Onunla ilk gençlik yıllarıma gidiyorum.
- Ne mutlu ki herkesin benimle ilgili bir anısı, geçmişi var. Çocukluğunda hafızana kazınan şarkıları kimse silemez, bitiremez. Bitirse kendi çocukluğunu ve anılarını bitirir çünkü. Kim kendi çocukluğundan, ilk aşkından, o temiz duygularından vazgeçmek ister ki? İşte sanatçıyı ayakta tutan da bu. Üç-dört nesil benim şarkılarımla eğlendi, benim şarkılarımla evlendi, hatta çocuk büyüttü. Önemli olan sanatçının toplumdaki karşılığıdır. O sayede kendimizi buralara taşıyabildik.
◊ Nükhet Hanım, ben hiçbir başarının tesadüf olmadığını biliyorum. Eminim ki siz de çok zorlu yollardan geçerek bugünlere geldiniz. O yüzden biraz çocukluk dönemlerinizi konuşmak isterim. Nasıl bir çocuktunuz, hayalleriniz nelerdi?
- Neredeyse hiç çocuk olamadım ben. Çocukluğum boyunca aile problemleriyle baş etmeye çalıştım çünkü. Aslında kesinlikle üstüme yüklenmemesi gereken problemlerdi bunlar.
◊ Çocuk yaşta o sıkıntılı süreçle nasıl mücadele edebildiniz?
- Kendi kendini eğlendirmeyi, kendi kendini meşgul ve mutlu etmeyi bilen bir çocuktum. Bu özellik bütün hayatıma yayıldı. Yani ortalıkta kıyamet kopsa kendi kendime bir şekilde toparlamayı başarıyorum artık. Bunu içgüdüsel olarak öğrendim.
◊ Neydi hayatınızın kırılma noktası?
- Anne-baba ayrılığından sonra hayatı hızlı ele geçirmek gibi bir duygu kapladı içimi. “Onların kendi kendileriyle olan meşguliyetlerinin sükunete ermesini bekleyemeyeceğim, kendi hayatımı kendim kurmalıyım, kendim başarmalıyım” diyerek yola çıktım.
◊ Kaç yaşındaydınız bu kararı aldığınızda?
- 11.
Yıllardır biz bu yiyeceklerin çocuklara zarar verdiğini biliyorduk ancak özendirici reklamların etkisiyle ebeveynlerin bununla mücadele edebilmesi çok zordu. Bu konunun artık gündeme gelmesiyle birlikte, toplumun daha fazla bilinçleneceğini ve farkındalık yaratacağını düşünüyorum.
Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa’da Besin Profili Modelinin geliştirilmesini anahtar faaliyetlerden biri olarak belirledi. İşte bu modele göre yasaklı gıdalar:
1. Çikolata, şeker ve şekerlemeler
2. Bisküvi ve kekler, cipsler
3. Meyve suları, gazlı içecekler
4. Enerji içecekleri
◊ Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul için koşturmacanızın farkındayım. Ama koleksiyondan önce başlangıç noktasına dönmek istiyorum.
- Deniz Berdan: Keyifle anlatırım.
◊ DB Berdan olarak sektöre gerçek anlamda renk kattınız. Bu işe nasıl başladınız? Bir heves veya hobi miydi?
- Deniz Berdan: Hiç değil... Annem zaten 40 yıllık tekstilciydi. Yani ben ikinci jenerasyonum moda dünyasında, Begüm de üç...
◊ Ya babanız?
- Deniz Berdan: Onun bu sektörle ilgisi yok. 40 yıllık yayıncı.
◊ İş hayatına hangi noktadan giriş yaptınız bu durumda?
- Deniz Berdan:
◊ Günümüzün en sevilen pop şarkıcılarından birisiniz ama ben daha çok şöhretten uzak yıllarınızı merak ediyorum. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
- Çok çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Karadeniz kıyısında, Neptün adlı bir sahil kasabasında büyüdüm. Babam cankurtaran, annem ise şarkıcı ve dansçıydı. Tek çocuktum. Dediğim gibi, geçmişe döndüğümde gülümseyerek, mutlulukla anımsadığım günlerdi.
◊ En çok hangi oyuncaklarla oynamayı severdiniz? Mesela bir müzik enstrümanı olabilir mi bu?
- Şaşıracaksınız ama hiç ilgisi yok. En sevdiğim oyuncak bir itfaiye arabasıydı!
Fotoğraflar: Levent KULU
İLK OYUNCAĞIM BİR İTFAİYE ARABASIYDI
◊
Başarılı ve mutlu bir toplum yetiştirme konusunda ilk görev, ebeveyn ve eğitimcilere düşüyor. Ebeveyn ve eğitimciler çocuklara karşı tutarlı davranışlar sergilemeli ve onlarla konuşurken kullandıkları kelimeleri özenle seçmeliler.
Eğitimci ve ebeveynlerle bu konu hakkında konuştuğumda, birçoğunun farkında olmadan hata yaptıklarını görüyorum. Onların davranış biçimleri değişmeden, çocuğu en pahalı okullara göndermek bile fayda sağlamayacaktır.
Unutmayalım; her insan bir potansiyeldir ve yeteneksiz insan yoktur! Her çocuk da bir potansiyeldir ve bizler çocuktaki değerleri hassas bir şekilde, kırmadan dökmeden, ustalıkla ortaya çıkarabilmeliyiz. Yeteneklerinin farkında bir birey olması için çabalamalıyız.
POTANSİYEL NEDİR?
Potansiyel; her insanın daha anne karnındayken oluşan, tüm artılarının, eksilerinin, yeteneklerinin, karakter özelliklerinin bulunduğu çip gibi düşünülebilir.