Ancak çocuk sağlığı alanında uzman yaklaşık 100 kişilik bir grup, Facebook’un bu Messenger Kids adlı uygulamasını durdurmasını istiyor.
Örgütler, bu isteklerini bir mektup yazarak Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’e iletti. Sebebine gelince... 13 yaş altı çocukların henüz sosyal medyada hesap açmaya hazır olmadıkları belirtiliyor.
Facebook ise “Uygulama çocukların daha güvenli şekilde sohbet etmesine yardımcı oluyor, ayrıca ebeveynler çocuklarını daima kontrol altında tutabiliyor” diyor.
Bu savunma etkili olmuş görünmüyor. Uzmanlar bunun yeterli olmadığı konusunda hemfikir.
Mektupta iddia edildiği gibi, uygulama muhtemelen olumsuz bir etki yaratacak; çocuklar arasında sosyal medyanın kullanımını normalleştirecek ve sosyal medyada hesap açmaları yönünde akran baskısı oluşturacak.
Uygulama şu anda yalnızca Amerika’da iOS için kullanılabiliyor. Facebook’un 13 yaşın altındaki çocukların sosyal paylaşım ağlarının bir bölümünü kullanmalarını mümkün kılan ilk ortam da böylece yaratılmış oldu.
DİJİTAL EĞİTİMDE PRATİK İPUÇLARI
◊ Mehmet Ali Bey, yıllardır sizi izliyoruz ama akıllarda bir soru var: Siz şovmen misiniz yoksa oyuncu mu?
- Öncelikle tiyatrocu... Aktör. Oyunculuk eğitimi aldım, daha sonra şovmenliğe yöneldim çünkü.
◊ Oyuncu olmak çocukluk hayaliniz miydi?
- Değildi. Hem de hiç. Tiyatro sevdalısı sayılmazdım. Sanata ve oyunculuğa aman aman bir ilgim falan yoktu.
◊ Asıl yapmak istediğiniz neydi?
◊ Deniz, nasıl bir ailede yetiştin? Onlardan neler öğrendin?
- Devlet memuru bir anne ile babanın çocuğuyum. Babam sert ve çok çalışan bir babaydı. Bendeki bu çalışma hastalığı da zaten babamdan geldi. Ama ben sert bir anne olmadım.
◊ O sertlikten ve mesafeden şikayetçi gibisin...
- Hayır hayır. Sonuçta onlar o şekilde yetiştirilmişti: Erkek dediğin işe gider, ekmeğini koltuğunun altına alıp evine döner, eve gelince de televizyonu açar ve o şekilde rahatlar.
◊ Sen nasıl bir ebeveyn oldun?
Bu çalışmaların başında kopyalama yöntemi gelir.
Çocuk, doğumundan itibaren anne ve babasından, daha sonra arkadaşları ve öğretmenlerinden gördüklerini taklit ederek kendini oluşturur. Birbirini kopyalama sistemi toplumu da şekillendirir ve toplumun değer yargıları buna göre şekillenir.
Basit bir örnek vereyim... Yoldan geçen herhangi birine İstanbul trafiğiyle ilgili düşüncelerini sorsak, tahmin ediyorum ki tamamına yakını memnuniyetsizliğini dile getirecektir. Memnuniyetsizliğin sebebi sorulduğunda ise “sürücülerin kurallara uymamasından kaynaklanan kaos” denecektir.
Şimdi konumuza dönecek olursak... Kendimize yönelteceğimiz soru nedir?
– Nasıl olmasını isterdiniz ve bu nasıl gerçekleşebilir?
Cevap: İnsanların sorunları çözmeye kendisinden başlamasıyla... Tıpkı eğitim sisteminde olması istenenler gibi, tıpkı gelişmiş toplumlardaki özenilen davranışlar gibi... Hedef her ne olursa olsun işe kendimizden başlamalıyız.
◊ Kariyerin, başarıların, Amerika günleri... Hepsini konuşacağız ama önce seni bugünlere getiren kilometre taşlarını hatırlamak için çocukluk yıllarına uzanalım mı?
- Elbette. Ben doğma büyüme Ankaralıyım. İlk, orta ve lise eğitimimi TED Ankara Koleji’nde tamamladım. Sonra ODTÜ Psikoloji’yi kazandım. Bölümü de şeref derecesiyle bitirdim. Ardından İstanbul’a taşındım.
◊ Nasıl bir çocukluktu peki?
- Annem tiyatro sanatçısıydı. Hem Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyunculuk hem de TRT’de seslendirme yapıyordu. O yüzden aile içinde hep bir sahne, stil, fotoğraf, ışık; özetle sanat durumu vardı...
◊ Kardeşin var mı?
- Abim var. O da fotoğrafla, müzikle ilgiliydi. Bilkent’te iç mimarlık okudu ama sonradan sanata yöneldi.
◊ Ya baba?
- Babam inşaat yüksek mühendisiydi. Ailedeki analitik, matematik kafa oydu yani.
◊ Hayırlı olsun... “Müslüm”ün çekimleri başladı. Neler hissediyorsunuz?
- Çok teşekkür ederim. Heyecanlıyım, mutluyum tabii. Çekimler Adana’da devam ediyor.
◊ Filmde eşinizi Timuçin Esen canlandırıyor, çok başarılı bir oyuncu bence. Siz ne dersiniz?
- Evet, oyun gücü çok yüksek bir sanatçı.
◊ Daha önce başkaları çekmek istemiş bu filmi, sorunlar yaşamışsınız, doğru mu bu?
- Öyle bir durum vardı. Geldiler, “Müslüm Bey ölmeden evvel söz vermişti, filmi çekilecekti” dediler. İnanmadım, dedim “Öyle bir şey olamaz”.
MÜSLÜM BENDEN HABERSİZ SU BİLE İÇMEZDİ
◊
İki sorum var:
İş hayatınızdan memnun musunuz? (Bilerek iş hayatı diyorum çünkü seçmiş olduğunuz mesleğinizden memnun olabilir fakat bulunduğunuz ortamdan hoşlanmayabilirsiniz, bu gayet mümkün.)
İş hayatınızdan memnun olup olmamanız, tüm hayatınızı etkiliyor, bunun farkında mısınız?
Şunu aklınızdan çıkarmayın; potansiyelimizi kullanacak alanlar bulduğumuzda mutlu oluyoruz, bulamadığımızda ise mutsuz.
Bu sebeple her insan önce kendini tanımalı, kendini bilmeli... Ki çocuklarını veya eğitimci ise öğrencilerini doğru yönlendirebilsin.
Şimdi size çocukluğunuzu sorsam, muhtemelen “O yıllarla ilgili pek bir şey hatırlamıyorum” diye yanıt verirsiniz. Ama onun yerine “İlkokuldayken hangi oyunları severek oynardınız, hangi hayalleri kurardınız?” diye soracak olsam tahmin ediyorum ki anlattıkça anlatır, o günlerinize dönebilirsiniz.
Ve kabullenin, bugünleriniz çocukluğunuzun getirisi!
◊ Zeynep Hanım, yeni bir yıl geldi. “Herkesin aklında şimdi bizi neler bekliyor sorusu” var. 2018’i konuşacağız elbette ama önce sizi biraz tanıyabilir miyiz? Zeynep Turan kimdir, astroloji ile yolu ne zaman, nasıl kesişmiştir?
- Astrolojiye 15-16 yaşlarımdan itibaren ilgi duymaya başladım. İlgi alanım mesleğim oldu. Tanıştığım insanlara ilk olarak burçlarını sorardım örneğin. Severek yaptığım işimin profesyonel bir alana dönüşmesi yıllarımı aldı tabii. Öte yandan benim bu yolculuğum sadece astroloji de değilmiş… Aslında yollarımın kesiştiği insanların hayatlarına dokunmakmış bana iyi gelen. Bunu yıllar içinde anladım. Severek yaptığınız her şey hem bereket hem de başarı getirir. Bana da çok insan getirdi. Ama statüleri ne olursa olsun hiçbir zaman onların önlerine geçmedim. Popülaritelerini kullanmadım. Çıkış noktam, en başından bu yana başkalarına yardımcı olmak, hayatlarına, kalplerine dokunmaktı.
◊ Astroloji için hayatı okumanın bilimsel yolu diyebilir miyiz?
- Elbette, bu şüphe edilmeyecek bir gerçek. İnsanlığın ilk gününden bu yana olan kavim bilgiyi savunmaya gerek yok...
Astrolojide bilimsel tekniklerle yol alınır ve ciddi bir hesaplama gerekir. Bu, kendini tanıma yoludur. Hem emek hem de kulak vereni çok... 21. yüzyılda Mars’a ulaşmayı başaracak insanoğlu için zaten astroloji vazgeçilmez bir bilgi alanı olacak. Astrolojiyi kehanetle harmanlıyoruz. O yüzden sıkıntı çıkıyor.