◊ Günümüzde uzun ömürlü aşklara inanç neredeyse kayboldu. Peki siz aşkınızın ömürlük olduğuna inanıyor musunuz?
- Murat Yıldırım: Biz evleneli 2 yıl oldu ve her şey hâlâ ilk günkü kadar güzel... Bizim aşkımıza bir ömür yetmez.
◊ Çok iddialısınız...
- Murat Yıldırım: Sevgi konusunda insan iddialı olmalı (gülüyor).
◊ Buna inanan belli ki sadece siz değilsiniz. Emsan, bu ömürlük aşka gönderme yapıp “ömür boyu garanti” temalı reklam filminde sizinle çalışmak istedi.
- Murat Yıldırım: Açık söyleyeyim, daha çocukken annemin evimizde kullandığı markanın reklamında oynamak, farklı bir mutluluk. Kaldı ki böyle büyük bir markanın bizim aşkımıza öykündüğünü söylemesi, bize güvenmesi de mutluluk verici.
TÜRKİYE İKİNCİ VATANIM
◊ Hoş geldiniz, safalar getirdiniz de nerelerdeydiniz bunca zaman? Bir önceki albümün üzerinden 3 yıl geçmiş... Bu ara müzik sektörü için fazla uzun değil mi?
- 3 yıl değil o ara aslında. 2015’te albümüm çıktı, sonraki 1.5 yıl da klipler ve albüm tanıtımıyla geçti. O açıdan bakarsanız 1.5 yıllık bir sessizlik sadece.
◊ Normal yani...
- Tabii normal. O 1.5 yıl da zaten yeni albümün 10 şarkısını inşa etmekle geçti. 20’ye yakın şarkı çıktı, onların arasından seçim yaptım. Aranjman süreci falan da dersek, normal. Hem de çok normal.
◊ Bir saniye, ben takıldım ama. Günümüz müzik sektörü için 1.5 yıllık sessizlik de fazla. Artık herkes birkaç ayda bir yeni single çıkarmayı tercih ediyor.
- Doğru tabii, artık kimse 1.5-2 yıl ara vermiyor. Çoğu maksimum 6 ayda bir yeni şarkı çıkarıyor. İtiraf edeyim, bu durum son dönemde bana da mantıklı gelmeye başladı.
◊
◊ “Mehmetçik Kut’ül Amare” ekibi şimdi yola “Mehmetçik Kutlu Zafer”le devam ediyor. Siz de hikayenin kilit karakterlerindensiniz. Sizce bu proje ve canlandırdığınız roller için neden sizi seçmiş olabilirler?
- İsmail Hacıoğlu: Valla açık söylemek gerekirse, bizim bir araya gelme sebebimiz başkaydı. Başka bir iş, başka bir proje için sevgili yapımcımız ve senaristimiz Mehmet Bozdağ ile bir araya gelmiştik. Sonrasında neye niyet neye kısmet durumu yaşadık ve hepimizin yolu Mehmetçik’te kesişti.
◊ Hikaye yaz aylarında kısa bir ara vermişti...
- İsmail Hacıoğlu: Evet, 2.5 ay kadar bir aramız oldu. O arada hikayemiz yazıldı, platomuz yenilenip büyütüldü, toparlandı. Kaldığımız yerden tüm hızıyla devam ediyoruz.
◊ Cansu Hanım, siz nasıl dahil oldunuz ekibe? Yoksa yine bir “neye niyet neye kısmet” durumu mu?
- Cansu Tosun: (Gülüyor) Yok, benim sürecim gayet doğal gelişti. Senaryo gönderildi, okudum, çok heyecanlandım ve el sıkıştık. Ekstra bir durum olmadı yani. Bir de ben zaten yeni sayılırım, geçen sezonun son dört bölümünde dahil oldum ekibe.
HER KADIN OYUNCU JEANNE D’ARC
◊ Bu sezon üç koldan kuşatma başlattınız... İki film, bir reklam kampanyası... Hayırlı olsun diyeyim öncelikle...
- Çok teşekkür ederim.
◊ Penti ile işbirliğinizden başlayalım. Nasıl doğdu o proje? Neden sizinle çalışmak istediler dersiniz?
- Biz geçen sene de zaten böyle bir şey konuşmuştuk. Ama galiba doğru zaman değildi. Bu yıl yeniden bir araya geldik ve projeyi hayata geçirdik.
◊ Daha önce hiç başka bir markanın reklam yüzü olmuş muydunuz?
- Dijitalde Braun ile işbirliğimiz olmuştu ama marka yüzü olarak bu ilk diyebilirim. Çok güzel bir başlangıç benim için.
◊ Ne anlamda?
- Şöyle; enerjilerimiz birbirine çok uydu. Akıllarımız birbirine çok uydu. Herkes birbirinin ne istediğini anlıyordu.
◊ Hem yapımcılığını hem de başrolünü üstlendiğiniz “Kürk Mantolu Madonna” sezon boyunca kapalı gişeydi. Geçen hafta ise Uluslararası Antalya Film Festivali’nin jüri koltuğunda gördük sizi. Öncelikle ağır ama sağlam adımlarla böyle önemli bir yol kat ettiğiniz için sizi kutlamak istiyorum.
- Çok teşekkür ederim.
◊ Bu jüri üyeliği teklifi nasıl geldi? Karar merciini etkileyen, adınızı akıllarına getiren neydi?
- Aslında ilk jüri tecrübemi burada yaşamadım. Bu yıl, Nürnberg’de düzenlenen Türkiye-Almanya Film Festivali’nde de jüri koltuğunda oturdum. Sonrasında buradan teklif geldi. Aslında çok sıkışık bir dönemdi benim için. Çünkü “Kürk Mantolu Madonna”yla sezonu yeni açmıştık. Buna rağmen her işi organize ettim ve geldim.
◊ Neden şartları bu kadar zorladınız, festivali sizin için bu kadar özel kılan ne?
- Adının Altın Portakal ya da Antalya Uluslararası Film Festivali olması bir şey değiştirmiyor, bu bizim biricik festivalimiz. Ve ben de bir oyuncu olarak yıllardır yakından takip ederim.
◊
Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
◊ Son yıllarda kime sorsak sosyal medya fenomeni, kime kulak versek fenomen olma yolunda... Nedir bu sosyal medya fenomenliği?
- Anlatmaya mecradan başlayayım bence... Sosyal medya çok tehlikeli bir mecradır.
◊ Neden o?
- Yaptığınız videoyla bir anda milyonlar sizi takip etmeye başlar. Fakat yaptığınız işin devamı gelmezse hızla gelen insanlar aynı hızla kafalarını başka yere çevirir. Tehlikeli kısmı bu... Adı üzerinde “takipçi” demek, hareket eden birini takip eden kişi demektir. Tek bir işle var olmaya çalışırsanız, o insanlar sizi takipten vazgeçer.
◊
◊ Müzikten, siyasetten, her şeyden konuşacağız ama röportaja başlamadan önce bir cümle kurdun ya, benim aklım hâlâ orada...
- Evlenince ne oluyor konusu mu?
◊ Evet...
- Filozof diyor ki her şey iyi gidiyorsa mutlu, kötü gidiyorsa filozof oluyorsun...
◊ Filozof öyle diyor, ya sen?
- Bir kez denediğimden ve başarısız olduğumdan, evlilik konusunda benim düşüncelerime çok değer vermemeni öneririm.
◊ Kendine o konuda bir şans daha vermeyecek misin?
- Ben şans vermem ki, Allah verir.
◊ Selami Bey, çok iddialı olduğunuz bir albüm geliyor, ondan haberdarım. Ama onun öncesinde 30 Eylül’de Harbiye’de vereceğiniz konseri konuşalım isterim... “Eskimeyen Şarkılar”la sevenlerinizin karşısına çıkacaksınız. Nasıl gidiyor hazırlıklar?
- Çok iyi... Biliyorsunuz bu konseptteki ilk konseri Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenlemiştik. O inanılmaz ilgi gördü. Salon fuldü. İçeri giremeyenler, kapıda kalanlar bile gitmemiş, dışarıda oturup dinlemişlerdi. 70’lerde yaptığım şarkıları okuyorum sahnede... İnanır mısınız 15 yaşındaki çocuklar dahi benimle beraber marş gibi baştan sona söylüyor. Bu öyle gurur verici bir durum ki, tarifi yok.
◊ Biraz konserin detaylarından söz etseniz... Sürprizler var mı mesela bizi bekleyen?
- Var. Tiyatro-sinema dünyasından çok ünlü bir sunucumuz olacak. Adını daha kararlaştırmadık ama... Ayrıca benim eski görüntülerim ve kayıtlarım olacak.
◊ Sizin hiçbir şarkınız eskimiyor ki, aralarından nasıl seçim yapabildiniz?
- Zor oldu tabii... Allah’a şükür 200’e yakın hit çıkarmışım. Bazen 10 yaşında çocuklar yanıma geliyor, “Selami baba fotoğraf çektirelim mi?” diye soruyor. İnanamıyorum, “Allah’ım, bu kadarcık çocuklar nasıl tanıyor beni?” diyorum.
◊ O yaştakiler de biliyorlar mı şarkılarınızı?
- Biliyorlar ya... “Bir şarkın var, çok seviyoruz” diyorlar. “Hangisi?” diye soruyorum. “E işte ben sevdalı sen belalı, o” diye cevap veriyorlar.