Tülay Demir

Suzan’la interaktif Hıdırellez

23 Nisan 2019
Hıdırellez’i evinin bahçesinde dostlarıyla kutlamayı gelenek haline getiren Suzan Kardeş’in bu rutini artık değişti. Sahne programları arttıkça kutlamalar popüler mekanlara taşındı. Sonunda ilgi öyle bir noktaya vardı ki o kutlamadan yeni bir proje doğdu: Suzan’ın Hıdırellez Bahçesi... 10 parmağında 10 marifet Kardeş, 5 Mayıs akşamı Hıdırellez’i Zorlu PSM’de sevenleriyle kutlayacak. Hedefi ise daha da büyük: Bu kutlamayı festival haline getirmek...

◊ Makyöz, oyuncu, şarkıcı... Suzan Kardeş denince akla tek bir başlık gelmiyor. Müthiş bir hikayeniz var.

- Çok teşekkür ederim.

◊ İşin ilginci sizin Türkiye maceranızın başlangıç noktasında da Hürriyet var. Hürriyet Gazetesi’nin fotoromanlarında makyaj yapıyormuşsunuz. Biraz o günlerden söz eder misiniz?

- Benim serüvenim 1982 yılında başladı aslında. Liza Tuna ile beraber fotoromanlarda makyözlük yaparak yani...

◊ Kendisiyle yolunuz nasıl kesişmişti?

- Liza Tuna ile meşhur Figaro Kuaför’de çalışırken tanıştım. Bana “Akşamları ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’nın peruklarını taramak için Şan Tiyatrosu’na gelir misin?” diye bir teklifte bulundu. Ben de böylece şov dünyasında hem saç hem de makyaj yapmaya başladım.


Yazının Devamını Oku

Ben iyi bir anne olamazdım

16 Nisan 2019
90’lı yıllarda birbiri ardına gelen hit’leri, konserleri ve kulüp programlarıyla hem müzik hem de eğlence sektörünün en iddialı isimlerinden olan Nalan, yıllar süren suskunluğunu “Aşk Senin Neyine” albümüyle bozdu. Sigara dumanından, “hiç detay vermeyeyim” dediği sıkıntılardan boğulup ani bir kararla Bodrum’a kaçan, orada kendine yeni bir yaşam kuran ünlü şarkıcıyla buluştuk, inziva dönemini, aşkı, evliliği ve çocukları konuştuk.

Sevgili Nalan, öncelikle hoş geldin. Yeni albümün hayırlı uğurlu olsun...

- Çok teşekkür ederim (gülüyor). Çok mu beklettim?

Yani... İnzivan fazla uzun sürdü. Nedendi bu sessizlik? Neden kayboldun ortalıktan?

- Normalde 3 yıl ara verecektim aslında, planlarımı ona göre yapmıştım.

Ne bozdu planlarını?

- O 3 yılın sonunda, yani 2016’nın mart ayında sevgili Erol Köse “Hadi gel beraber bir şeyler yapalım” dedi. O zaman kendi projemi askıya aldım, Erol’la yeni bir plan program yaptık.

ARTIK İSTANBUL’DA DURMAK İSTEMİYORUM

Yazının Devamını Oku

Mozart’ın Türk Marşı’nda mehter müziği etkisi var

9 Nisan 2019
Türk müziğinin tarihi hangi yıllara, kimlere kadar uzanıyor? Hangi makam insan psikolojisine nasıl etki ediyor? Geçen yıl Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un eşi Rana Selçuk öncülüğünde başlatılan Örneklemeli Türk Müziği Tarihi seminerlerinde bu gibi birçok soruya yanıt veriliyor. Amaç ise popülerliğini yitiren Türk müziğini yeniden gündeme taşımak hatta yeni yetenekler keşfetmek...

Söz konusu proje için aylardır çalışan Rana Selçuk, devamında “Asıl amacım çocukları sadece televizyonda gördükleri enstrümanlara dokundurmak” diyerek Ankara’da bir projenin daha startını verdi. Buluşmak, müziği ve projeleri enine boyuna masaya yatırmak da şart oldu.


Aylin Şengül Taşçı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Rana Selçuk, proje kapsamında Rize’de Türk müziğinin geçirdiği aşamalar hakkında salonu dolduran izleyicilere detaylı bilgi sundular.

◊ Rana Hanım, Örneklemeli Türk Müziği Tarihi seminerlerini konuşacağız elbette ama öncelikle tanıtmak için bu kadar canla başla çalıştığınız Türk müziği tarihinden bahsedelim mi?

- Memnun olurum... Benim de bu çalışmalar sonucu öğrendiğim çok etkileyici bilgiler var çünkü. Türkler ilk coğrafyaları olarak bilinen Orta Asya’da müzik olgusunu şekillendirirken kopuz adlı enstrümanı geliştirmiş. Bilimsel müzik çalışmaları ise El Kındi, Farabi, Abdülkadir Meragi, İbn-i Sina gibi araştırmacıların yazdığı eserlerle başlayıp gelişmiş.

◊ Farabi’nin makamların insan üzerindeki etkileri üzerine çalışmaları olduğundan da söz ediliyor bu seminerlerde... Açıkçası o kısım çok ilginç geldi...

- Evet. Buna göre, söz gelişi Rast makamı insana neşe ve ferahlık duygusu verirken, Uşşak makamı gülme hissi doğuruyor. Saba makamı cesaret ve kuvvet veriyor. Ninni ise Hicaz makamında, yani insan daha bebekliğinde makamsal müzikle tanışıyor. Ezanlar ilginçtir ki her vakitte farklı makamlarda okunuyor. Söz gelişi sabah ezanı Saba, öğle ezanı Rast makamında...

◊ Mehter marşı desem...

Yazının Devamını Oku

 Katmandu’ya gidip de daha travertenleri görmeyen var

2 Nisan 2019
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi Pervin Ersoy’un hayata geçirdiği “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi Denizli’den start aldı. Planlama çalışmaları uzun süredir devam eden projenin ilk adımında kentin ünlü isimleri Tuba Ünsal ve Ebru Akel’in yanı sıra Özcan Deniz, Aslı Hünel ve Asuman Dabak da vardı. Denizli-Pamukkale turuna ben de katıldım, ünlülerle projeye dahil olma süreçlerini ve gözlemlerini konuştum.

Türkiye’nin tanıtımı amacıyla hayata geçirilen “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi Denizli’de start aldı. Siz de hem projeye destek hem de bu turun keyfine ortak oldunuz. Öncelikle bu organizasyonu desteklemeye neden gerek duyduğunuzu öğrenebilir miyim?

- Ebru Akel: Tarihe olan ilgim ve ülkeme olan sevgimin yanı sıra Pervin Ersoy ile ekibinin şahane enerjisi, projenin dikkat çekici, faydalı, bilgilendirici, yüreklendirici hali beni çok heyecanlandırdı. Yani tek bir sebebi yok bunun... Bana kalırsa “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi iç turizmi daha anlamlı hale getirmesi sebebiyle gerçekten destek olunası bir seyahat güncesi.

- Aslı Hünel: Ülkemiz hem doğal hem de tarihi ve kültürel anlamda o kadar zengin ki... Henüz göremediğimiz, tarihini öğrendim zannedip de aslında tam anlamıyla bilemediğimiz memleket topraklarını karış karış keşfedecek, üstelik bunu beni sevenlerle paylaşacak olmanın heyecanı beni direkt bu projeye çekti.

- Tuba Ünsal: Yerel turizmin canlanması ve ülkemizin güzelliklerini tekrar hatırlamamız açısından çok önemli bir proje. Katmandu’ya gitmiş ama hâlâ travertenleri görmemiş insanlar var. O kadar eşsiz bir ülkede yaşıyoruz ki her yeri paha biçilmez güzellikte... Bunları keşfetmek lazım...

- Özcan Deniz: Bu tarz projeler Türkiye’nin tanıtımına iyi bir katma değer sağlayacağı için tabii ki...

- Asuman Dabak: Bu projeye destek verme sebebimiz aslında yaptığımız işle çok doğru orantılı: Kültürümüzün, tarihi dokumuzun yurtdışında da yeteri kadar tanıtılması... Türkiye’nin 7 bölgesinde cennet illerimizin ve tarihi eserlerimizin olduğunu göstermek adına çıkılan bu yolda, bizim de çorbada tuzumuz olsun istedik. Çünkü bizim gibi, ünlü demeyeyim de biraz daha göz önünde olan isimlerin sonuçta belli bir fan kitlesi var. Dolayısıyla biz bu etkinliklere katıldığımızda onlar da bilgi sahibi oluyorlar, onlar da bunu paylaşıyorlar. Yani paylaşarak çoğalıyoruz. Bu anlamda hem inandığım, hem hoşuma gittiği hem de çok yaratıcı ve başarılı bir proje olduğunu düşündüğüm için bu projeye destek vermek istedim. Zaten özel arkadaşlığımız, aile dostluğumuz da olmasından dolayı her durumda yanlarında olmak istiyorum. Biz bir aileyiz çünkü Rotahane’yle, Pervin Hanım’la, Emel’le, Bilge’yle. Her yaptığımız işte birbirimize destekçiyiz.

DENİZLİ’NİN TARİHİ DOKUSUNU 

Yazının Devamını Oku

Ev kadınları e-ticarete başlıyor

26 Mart 2019
Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, ev kadınlarını üretim sürecine dahil etme, hem ev bütçesine hem de huzuruna destek sağlama hedefiyle “Nar” projesini hayata geçirdi. Aynı zamanda unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarını hatırlatması planlanan projenin destekçilerinden biri de İpek Açar... Göksu ve Açar ile buluştum, Nar’ı ve ufuktaki diğer projeleri konuştum.

◊ Esenler’de ev kadınlarının yüzünü güldürecek bir projenin startı verilmiş. Hayırlı olsun diyeyim öncelikle.
- Mehmet Tevfik Göksu: Çok teşekkürler. İnşallah “Nar” çok güzel yerlere gidecek. Esenler’in resmi olarak nüfusu 500 bin ama resmi olmayan rakam daha yüksek. Yani yoğun bir nüfusa sahip ve kadınların büyük bölümü ev hanımı.

◊ Ve siz de istediniz ki bir şekilde üretime katılsın artık o nüfus...
- Mehmet Tevfik Göksu: Evet. Kent ekonomisine katılmaları, aile bütçelerine katkı sağlamaları, aynı zamanda kendilerinin de motive olmaları gerekiyor. Sosyoekonomik profile baktığımızda bunu çok net görüyoruz. Ne yapalım, nasıl bir çözüm üretiriz diye düşünürken bu fikir doğdu.

◊ Bu fikrin temelinde yatan ne?

Yazının Devamını Oku

İyi insandı ama yanlış evlilikti

19 Mart 2019
Türkü, 4 yıllık sessizlikten sonra “Yeniden” albümüyle müzik dünyasına dönüş yaptı. Müziği bıraktığını düşünen hayranlarına “Yeniden buradayım, hiç vazgeçmedim türkü söylemekten” diye seslenen sanatçıyla buluştum, o uzun aranın sebebini, aşk acısını, biten evliliğini ve hiç dinmeyen “anne acısı”nı konuştum.

“Nihayet” diyerek başlayayım mı sohbete?

- Neden?

4 yıldır ses seda çıkmıyor sizden. Albümden umudu kesmiştik açıkçası, neyse ki “Yeniden” diyerek dönüş yaptınız...

- (Gülüyor) Evet biraz beklettim ama kendimce sebeplerim vardı.

Ne gibi?

- Biliyorsunuzdur belki bir evlilik yaşadım. İyi de insandı ama yanlış evlilikti galiba. Ya da ben beceremedim, öyle diyeyim. 1.5 sene önce boşandık.

Onun için mi albümün adı “Yeniden”... Yeni bir başlangıç mı söz konusu?

- Aynen öyle. Her şeye yeniden başlamış gibi hissediyorum kendimi. Hayata yeniden başladım sanki... Ve müziğe...

Yazının Devamını Oku

Çocuğumla arkadaş olmak zorunda değilim

12 Mart 2019
Çocukluğundan beri gönlü ne isterse denemiş, sevmediği dalda durmamış, kendi deyimiyle “sonsuz deneyim insanı” bir kadın Deniz Barut. Şimdilerde “Avlu” ile izleyici karşısına çıkan, bir yandan yazılarını okurla buluşturmaya devam eden Barut’la buluşup bu renkli yelpazeyi konuştum.

Deniz Hanım, 13 yıldır setlerdesiniz, birçok dizi ve filmde rol aldınız. Bu macera nasıl başladı?

- Herhangi bir mesleğe küçük yaşta karar verdiğimi söyleyemem. Çünkü her şeyden biraz biraz yapan bir çocuktum. Bunun için de kimse beni yönlendirmiyordu, kendim talep ediyordum. Bağlama da çaldım, okulda edebiyat koluna başkanlık da yaptım.

Maymun iştahlılık mı?

- Hayır, denemeyi sevmek. Denemeyi seven, hep dene yanıl yöntemiyle yol alan bir çocuktum. Hâlâ öyleyim.

Bağlama çalmaya devam ediyor musunuz, yoksa “denedim yanıldım” olarak mı kaldı?

- Yarıda bırakmıştım. Ama 35’imde tekrar bağlama öğrenmeye başlayabilirim, çünkü ardımda yarım kalmış hiçbir şey bırakmak istemiyorum.

Velhasıl oyunculuk bir sürpriz hamle sizin için, plansız programsız...

- Öyle. Yani benim böyle bir hayalim yoktu. Halen her şey olabilirim ayrıca, yeter ki isteyeyim.

Yazının Devamını Oku

Bizim törenler çok sıkıcı

5 Mart 2019
Tam 124 kez ödül için sahneye davet edilen Ali Poyrazoğlu, “Bu işler ahbap çavuş işine döndü, artık kabul etmiyorum” diyerek ödül törenlerinden çekileli yıllar oldu. Ama hiç durmadan üretmeye, yazmaya, oynamaya devam ediyor. Üç farklı oyunla seyirciyle buluşmayı sürdüren duayen tiyatrocu, bir yandan da hayat hikayesini kitap olarak okura sunmanın telaşında...

 

Ali Bey, Türkiye’de 7’den 70’e adınızı bilmeyen yok. Tiyatro dünyasının duayenisiniz. Bu serüven nasıl başladı?

- İlkokulda da hep sanatla ilgiliydim. Resim yapar, müzikle uğraşır, mandolin çalardım.

Tek çocuksunuz değil mi?

- Hayır, iki kardeşim daha var.

Onlar da sanatla ilgili miydi?

- Yok, sadece ben... Bir kardeşim Amerikan Koleji’ne devam ediyordu, kız kardeşim eczacılık okuyordu. Ben tiyatroyu seçtim.

Aslında eczacı olacaktım, yola öyle çıktım. Ama direkten dönüp tiyatro okuluna gittim.

Yazının Devamını Oku