Paylaş
◊ Türkiye’nin tanıtımı amacıyla hayata geçirilen “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi Denizli’de start aldı. Siz de hem projeye destek hem de bu turun keyfine ortak oldunuz. Öncelikle bu organizasyonu desteklemeye neden gerek duyduğunuzu öğrenebilir miyim?
- Ebru Akel: Tarihe olan ilgim ve ülkeme olan sevgimin yanı sıra Pervin Ersoy ile ekibinin şahane enerjisi, projenin dikkat çekici, faydalı, bilgilendirici, yüreklendirici hali beni çok heyecanlandırdı. Yani tek bir sebebi yok bunun... Bana kalırsa “Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi iç turizmi daha anlamlı hale getirmesi sebebiyle gerçekten destek olunası bir seyahat güncesi.
- Aslı Hünel: Ülkemiz hem doğal hem de tarihi ve kültürel anlamda o kadar zengin ki... Henüz göremediğimiz, tarihini öğrendim zannedip de aslında tam anlamıyla bilemediğimiz memleket topraklarını karış karış keşfedecek, üstelik bunu beni sevenlerle paylaşacak olmanın heyecanı beni direkt bu projeye çekti.
- Tuba Ünsal: Yerel turizmin canlanması ve ülkemizin güzelliklerini tekrar hatırlamamız açısından çok önemli bir proje. Katmandu’ya gitmiş ama hâlâ travertenleri görmemiş insanlar var. O kadar eşsiz bir ülkede yaşıyoruz ki her yeri paha biçilmez güzellikte... Bunları keşfetmek lazım...
- Özcan Deniz: Bu tarz projeler Türkiye’nin tanıtımına iyi bir katma değer sağlayacağı için tabii ki...
- Asuman Dabak: Bu projeye destek verme sebebimiz aslında yaptığımız işle çok doğru orantılı: Kültürümüzün, tarihi dokumuzun yurtdışında da yeteri kadar tanıtılması... Türkiye’nin 7 bölgesinde cennet illerimizin ve tarihi eserlerimizin olduğunu göstermek adına çıkılan bu yolda, bizim de çorbada tuzumuz olsun istedik. Çünkü bizim gibi, ünlü demeyeyim de biraz daha göz önünde olan isimlerin sonuçta belli bir fan kitlesi var. Dolayısıyla biz bu etkinliklere katıldığımızda onlar da bilgi sahibi oluyorlar, onlar da bunu paylaşıyorlar. Yani paylaşarak çoğalıyoruz. Bu anlamda hem inandığım, hem hoşuma gittiği hem de çok yaratıcı ve başarılı bir proje olduğunu düşündüğüm için bu projeye destek vermek istedim. Zaten özel arkadaşlığımız, aile dostluğumuz da olmasından dolayı her durumda yanlarında olmak istiyorum. Biz bir aileyiz çünkü Rotahane’yle, Pervin Hanım’la, Emel’le, Bilge’yle. Her yaptığımız işte birbirimize destekçiyiz.
DENİZLİ’NİN TARİHİ DOKUSUNU SAYEMİZDE ÖĞRENENLER OLDU
◊ Denizli’yi gezerken ilk izleniminiz ne oldu? Sizi neler etkiledi?
- Ebru Akel: Denizli’ye tek kelimeyle hayran kaldım. Babamın Denizlili olması sebebiyle, şehri görmek beni çok duygulandırdı. Ben özellikle Laodikeia Antik Kenti’nden çok etkilendim. Müthiş bir renovasyon ile çok daha ilgi çekici hale gelmiş. Sevgili Saffet Emre Tonguç’un değerli tarih bilgisi anlatımı da çok etkileyiciydi. Tarihimizin zenginliklerini hatırlamak, fark etmek beni çok etkiledi.
- Aslı Hünel: Açık söylemek gerekirse Denizli denince aklıma ilk olarak Pamukkale travertenleri geliyordu. Orası zaten yüzyıllardır bilinen, dünyanın hayran olduğu doğal bir miras... Ama bunun yanında Denizli’de daha otantik ve buram buram tarih kokan yerleri gezince anladım ki memleketin her köşesi ayrı bir güzellik, ayrı bir miras...
- Tuba Ünsal: Denizli’ye daha önce gelmiştim ama arkeolojik alanlarını bu kadar güzel gezmemiş, tarihini bu kadar detaylı dinlememiştim. Saffet’le (Emre Tonguç) her seyahatimde onun bilgisine ve bunu sunuş şekline hayran oluyorum. Şahane bir tecrübeydi...
- Özcan Deniz: İlk durağımız Denizli’ydi. Denizli gerçekten hem kültürel miras hem de görsel güzellikler açısından doğa harikası bir ilimiz. Projenin gayet güzel ilerleyeceğini daha ilk gezimde hissettim.
- Asuman Dabak: Bu bizim çok övündüğümüz, çok sevindiğimiz, gerçekten “çocuklar gibi şendik” deyip zıpladığımız, yerimizde duramadığımız bir ilk adım oldu. O coşkuyla belki çok fazla paylaşım yaptık, “Aaa yeter artık” falan demiş de olabilirler. Ama birçoğu da “O kadar güzel paylaşımlar yaptınız ki biz Denizli’nin bu kadar derya deniz bir tarihi dokusu olduğundan haberdar değildik, sayenizde öğrendik” dedi. Kaldı ki ben turne için defalarca Denizli’ye gittiğim halde tarihinin içine bu kadar girmemiştim, gerçekten çok şaşırdım. Muazzam yerler gördük. Tabii beni en çok etkileyen antik tiyatro. Bir de 30 bin kişilik antik stadyumun sadece Denizli’de olması. Büyüleyici bir görüntüydü gerçekten. Ülkemin kenarda köşede kalmış, haberdar olunmayan tüm değerlerinin bu projeyle dünyaya açılması diliyorum. Paylaştıkça çoğalacağız. Türk turizmine, kültürüne, tarihi dokularımıza gereken özeni daha fazla göstermemizi sağlayacak yolda ilk adım atıldı. Gerisinin daha coşkulu olacağını, daha çok ses getireceğini umut ediyorum.
30 BİN KİŞİLİK ANTİK STADYUMUN DENİZLİ'DE OLDUĞUNU KAÇ KİŞİ BİLİYOR
◊ Proje size cazip ve anlamlı geldi, “ben de varım” dediniz ama... Merak ediyorum, sizce bu tarz projelere başkaları neden destek vermeli?
- Ebru Akel: Tarihi en zengin ülkelerden biriyiz. Bana kalırsa bu konuda farkındalık yaratmak, anlatmak, başkalarını da heyecanlandırmak için... Bu seyahat sonrası o kadar çok telefon aldım ki çevremden... Bir dahaki tura gelmek isteyenler inanın sırada...
- Aslı Hünel: Tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkmak, vatandaşlarımız için iç turizmi cazip hale getirmek, memleketimizin dış turizm açısından henüz keşfedilmemiş yerleriyle ilgili farkındalık yaratmak... Bu ve benzer projelere sahip çıkıp destek vermek için daha güzel sebep olur mu?
- Özcan Deniz: Türkiye’de iç turizmin canlanması açısından böyle projeleri desteklemek şart...
- Asuman Dabak: Yurtdışında en ufak bir yere gidiyorsunuz, bakıyorsunuz ki bütün dünya orayı biliyor. Moulin Rouge diyoruz mesela, Paris’te... Gidip baktığınızda dönen bir tane kırmızı değirmen yanında da üç beş tane kulüp olan bir yer. Ama dünyada orayı bilmeyen yok. Peki niye Türkiye bilinmesin? 30 bin kişilik antik stadyumun Türkiye’de, Denizli’de olduğunu bilen kaç kişi var acaba... Bizim de artık dünyaya açılma vaktimiz geldi. Türkiye’nin adının daha çok geçmesi için bu tür projeleri desteklememiz gerekiyor.
KEŞKE PAMUKKALE 90’LARDAKi HALiYLE KALABiLSEYDi
◊ Denizli ve Pamukkale hakkında düşüncelerinizi de öğrenebilir miyim?
- Ebru Akel: Pamukkale görsel bir şölen...
- Aslı Hünel: Kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında geliyor...
- Tuba Ünsal: Pamukkale 90’lardaki haliyle, o temizlikte kalabilseydi, bu kadar insan zulmüne uğramasaydı ne kadar etkileyici olurdu.
- Özcan Deniz: Pamukkale bir dünya harikası. Hâlâ travertenleri görmeyen kaldıysa, sırf bu doğa harikası oluşum için bile Denizli’yi ziyaret etmelerini öneririm.
◊ Buraya insanlar neden gelmeli sizce?
- Ebru Akel: Şifa bulmak için. Burası ruh ve beden açısından görsel ziyafet. Tarihimize ve doğamıza sahip çıkmak da ayrı sebep...
- Aslı Hünel: İnanın ki herkesin bildiği Pamukkale travertenlerinden ibaret bir şehir değil Denizli... Aynı zamanda komşu il Aydın’ı da keşfetmek lazım... Çok büyük tarihi, doğal ve kültürel bir yelpaze sunuyor bu şehirler...
- Tuba Ünsal: Bembeyaz travertenleri, dünyada eşine çok az rastlanan bir doğa harikası...
- Özcan Deniz: İnsanlarımız aslında bu cennet vatanı şehir şehir gezerek tanımalı... O kadar zengin bir ülkede yaşıyoruz ki... Daha çok gezip görerek daha çok gururlanabiliriz.
MALDiVLER HACETTEPE KOYU’NUN ELİNE SU BİLE DÖKEMEZ
◊ Türkiye hakkında bir önyargı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Ebru Akel: “Önyargı var mı?”dan öte şu bir gerçek ki Türkiye yükselen değer. Coğrafya anlamında çok şanslı, aynı zamanda son derece güçlü bir ülke.
- Aslı Hünel: Hâlâ yaygın bir yanlış algı var tabii ki... Ülkemizin coğrafik konumu ve sahip olduğu stratejik önemden dolayı gelişmemizi istemeyen çok maalesef...
- Tuba Ünsal: Türkiye algısı her geçen gün pozitif yönde değişiyor bana kalırsa. Bunda bizlere de büyük sorumluluk düşüyor. Artık sosyal medya sayesinde tanıtım yapmak çok kolay. ...
- Özcan Deniz: Yurtdışındaki algımız biraz Ortadoğu ülkesi olduğumuz yönünde. Bu algı kafalarda çok yer etmiş. Hayatta en zor şey de sabit algıyı kırmak maalesef. Türkiye tanıtımlarında yüzümüzü, içeriğimizi, yapımızı en doğru şekilde algılatmamız gereken bir dönemdeyiz.
- Asuman Dabak: Yanlış algı olduğunu zannetmiyorum. Sadece yeteri kadar tanıtımın yapılmıyor. Oysa o kadar güzel beldelerimiz var ki. Maldivler dediğiniz yer Çeşme’deki Hacettepe Koyu’nun eline su dökemez.
Paylaş