Tülay Demir

Gelenek ve gelecek buluşuyor

1 Ekim 2019
Yeşilköy’de çadırlar kuruldu, yaylar gerildi, ciritler dizildi... Ve Dünya Etnospor Konfederasyonu tarafından düzenlenen Etnospor Kültür Festivali için geri sayım başladı. 3-6 Ekim arasında düzenlenecek dört günlük festivalin amaç ve hedeflerini Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Başkan Vekili Hakan Kazancı ile konuştum. 

◊ Geçen yıl “At binenin kılıç kuşananın” sloganıyla düzenlenen Etnospor Kültür Festivali’nde bu yıl “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyormuşsunuz...

- (Gülüyor) Evet, geçen yıl tecrübenin ve işin ehli olmanın önemine dikkat çekmiştik. Bu kez kapılarımızı azim, kararlılık ve mücadele vurgusuyla açıyoruz. Festivalin 1 milyonun üzerinde ziyaretçiyi ağırlamasını bekliyoruz.

◊ İddia büyük. Bu kadar ilgi görmesini sağlayacak olan ne?

- Bu festivalde gelenek ile gelecek bir arada... Spor müsabakalarının yanı sıra farklı ülkelerin yemeklerinden kıyafetlerine tüm kültürel zenginliklerini tanıtmayı hedefleyen bir organizasyon.

◊ “Hırs değil rekabet” vurgusu var bir de, o neden?

- Şöyle... Bizim geleneksel sporlarımızın en güzel özelliklerinden biri de şiddetin olmayışı... Birçok sportif faaliyette şiddet var, kan var, bizde yok.

◊ Mesela...

- Misal cirit... Bu oyunumuzda başka hiçbir spor dalında olmayan bağışlama olayı vardır. Hatta en yüksek puanı bağışlayıcı hareketi yaptığınızda alırsınız. Bu da bizim kültürümüzün, bizim sporlarımızın ne kadar güzel olduğunun göstergesi.

Yazının Devamını Oku

Galata’da simit sattım kimse tanımadı

24 Eylül 2019
Ali Sunal’ın hayatı şu aralar güzelliklerle dolu... Minik kızı Narin’i kucağına alalı daha 1 ay oldu. Yeni filmi “Hareket Sekiz”in vizyona girmesini sabırsızlıkla bekliyor. Bir yandan da “Güldür Güldür Show”un yeni sezon telaşında... Kızından bahsederken gözleri parlıyor, filmi anlatırken yüzü aydınlanıyor... Program ekibi dediğinizde kahkaha atarak “Deli bunlar” diyor. İşte Sunal’ın hayatından renkli bir kesit...

◊ Ali Bey, hayatınız çok dolu bu aralar. 1 ay önce baba oldunuz, yeni filminiz vizyon için gün sayıyor, “Güldür Güldür Show” yeni sezonu açıyor. Nereden başlayayım, önce hangisini konuşalım bilemedim...

- Güzel telaşlar bunlar, mutluyum...

◊ O zaman buluşma yerimizden yola çıkarak konuyu minik kızınıza getireyim. Neden bu röportaj için Fenerbahçe’yi seçtiniz? Bir an önce Narin’e kavuşmak için mesafeleri minimumda mı tutuyorsunuz artık?

- (Kahkaha atıyor) E öyle bir durum var tabii, mümkün olduğunca yakın olmak istiyorum Narin’e. Bir yardımcımız var, o da bugün izinli. Anne ile kızı çok baş başa bırakmayayım diyorum.

◊ Niye?

- İnanır mısınız bilmem, gerçekten yardımım dokunuyor anneye...

◊ Nasıl bir iş bölümü var evde?

Yazının Devamını Oku

Çocuklarımızı istiyoruz

17 Eylül 2019
Bu hafta Yedi Renk Tek Yürek Platformu Başkanı Ömer Erdoğan ve Başkan Yardımcısı Gıyasettin Seçkin ile birlikte, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarını geri almak umuduyla haftalardır Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde Evlat Nöbeti tutan ailelerin yanındaydık. Sorunlarını, sıkıntılarını, taleplerini dinledik, acılarına ortak olduk.

Yedi Renk Tek Yürek Platformu’nun kuruluş amacı ve faaliyetleri nelerdir?

- Ömer Erdoğan: Biz selamı yaygınlaştırıp muhabbeti artırmak amacında olan gönüllü bir kuruluşuz. Anadolu’nun her yerinde toplumsal birliğimizi büyütme gayreti içindeyiz. Hedefimiz bizi ayrıştıran unsurları ortadan kaldırmak, toplumu bir araya getirme konusunda problem olan kişilere, kuruluşlara karşı durmak.

Ve bugün de Evlat Nöbeti tutan annelere destek için Diyarbakır’dasınız...

- Ömer Erdoğan: Diyarbakır’daki annelerimizin yanında olmak da bizim için kaçınılmaz bir görevdi, gelip onu ifa ettik. Bu annelerin eylemi öyle sıradan bir eylem değildir. Herkesin, tüm siyasal unsurların, sivil toplum kuruluşlarının  kendi pozisyonunu yeniden gözden geçirmesini sağlayacak kadar önemli bir direniş olarak görüyorum bunu...

O açıdan insan unsurunu merkeze alan, temelinde insan olan, insan sevgisi ile insan kaygısı arasında bir hadisenin ne kadar büyük bir sonuca mâl olacağını hep beraber göreceğiz. Bu yiğit insanlar, bu yiğit aileler, terörden herkesin bu kadar savrulduğu bir ortamda yiğitçe ortaya çıktılar, dünyaya gerçekten milletimiz adına çok muhteşem bir fotoğraf sundular. Biz de hiç değilse bu fotoğrafın canlı tanığı olalım istedik ve kalkıp yanlarına geldik.

HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN ÇOCUKLARI KULLANIYOR

Yazının Devamını Oku

Dileyen lahmacunu ucuza da yer

10 Eylül 2019
Türkbükü basına da yansıyan fahiş fiyat ve yüksek volümlü müzik gibi birçok eleştiriye rağmen yıllardır popülerliğini koruyor. Beldenin dünü ve bugününü, fahiş hesap eleştirilerini, civarın alamet-i farikası sayılan ünlülerini, duayen işletmecilerinden Cemal Yarar ve Nedim Binler ile masaya yatırdık.

◊ Siz Türkbükü denince ilk akla gelen isimlerdensiniz. Öncelikle bu macera nasıl başladı, sizin tabirinizle bu “köy”le yolunuz nasıl kesişti, anlatır mısınız?

- Cemal Yarar: Bodrum’a Gölköy’deki Maça Kızı sayesinde geldim, ekibin başındaydım. Daha sonra Ship a Hoy’a geçiş yaptım. Oradan da buraya.

◊ Oradan buraya derken...

- Cemal Yarar: Ship a Hoy’u biz Mavi ile birleştirdik, büyüdük biraz tabii. Sonra Zafer Tarlan ayrıldı, ben burada kalıp yola devam ettim.

◊ Nedim Bey, siz de 20 yılı aşkın süredir Bodrum’dasınız. Hatta buraya canlı müziği getiren ilk işletmecisiniz.

- Nedim Binler: Biz 20 sene evvel Bodrum’a Şaziye olarak geldik. İlk sanatçımız Kenan Doğulu’ydu.

◊ Ne zaman açılmıştı?

Yazının Devamını Oku

Artık dünyayı kadınlar yönetsin

3 Eylül 2019
“Ufak Tefek Cinayetler”in Taylan’ı Ferit Aktuğ, o rolden sıyrıldı, oyunculuk maratonuna çıktı. Filmleri birbiri ardına vizyona giriyor, bir projenin çekimlerine devam ederken yeni dizi projesi için gün sayıyor. Gupse Özay’ın “Eltilerin Savaşı” filminin seti sonrası bir araya geldiğimiz Aktuğ, sohbetimiz sırasında ilginç bir çıkış yaptı: “Erkeklerin dünyayı getirdikleri nokta ortada. Biraz da kadınlar öne geçsin. Kadın naiftir, doğuran ve yaşatandır. O nedenle dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilirler.”

◊ Bu aralar resmen maraton koşuyorsunuz. Bir film setinden diğerine, dizi setinden tiyatro sahnesine... Son projelerinizden biraz konuşalım mı?

- Malum, şu sıralar “Konuşan Hayvanlar” filmimiz var. Çok güzel bir çocuk filmi. Bursa’da, doğal bir parkta çektik. Tamamen hayvan dostu bir film. Hatta yapım şirketi sağ olsun, gelirini hayvan barınaklarına yardımla değerlendirecek.

◊ Film vizyonda... Hedeflediğiniz gibi çocuk kitleyi yakalayabildiniz mi?

- Sevdiler sevdiler. Ben galaya üç yeğenimle gittim, üçü de severek izledi.

◊ “Konuşan Hayvanlar”dan sonra bir film daha çektiniz, o da vizyon için beklemede diye biliyorum.

- “Bize Müsaade”, evet. Aslında o “Konuşan Hayvanlar”dan önce çekildi. Arkadaşımız Giray (Altınok) yönetti. Film bir akıl hastanesinde geçiyor. Üç kafadar yanlışlıkla bir akıl hastanesine düşüyor ve çıkamıyorlar. Ben o sözde “deli”lerden biriyim. Adım da Yadigar.

◊ Yanlışlıkla akıl hastanesine nasıl düşülür?

Yazının Devamını Oku

Popüler olmamayı kendim seçtim

27 Ağustos 2019
Yaklaşık 20 senedir müzik dünyasında ama popülerlikten “kendi rızasıyla” ve ısrarla uzak duruyor. Sanat dünyası gözünü korkuttuğundan dostlarını farklı çevrelerden seçiyor. Bundan ötürü de bir süredir “sosyete şarkıcısı” olarak anılıyor! Uzun aradan sonra “Yar Ayrı Gayrın mı Var” şarkısıyla listelere giriş yapan Aslı Hünel’le buluştuk; müzik camiasıyla arasındaki mesafeyi, geç gelen mutluluğunu ve çocuk sahibi olmakla ilgili korkularını konuştuk.

Uzun bir aradan sonra “Yar Ayrı Gayrın mı Var” ile müzik listelerine yeniden adını yazdırdın. Önce hoş geldin diyeyim...

- Hoş buldum. “Paramparça” albümümüzün çıkışını bu şarkıyla yaptık. İlgiye bakılırsa doğru da bir seçim olmuş. Albüm için 2 yıldır çalışıyorduk. Enteresandır, bu şarkı repertuvara son anda eklendi.

Kimin fikriydi?

- Eşimin. Albüm hemen hemen tamamlanmıştı. Sonra bir gün otururken “Bu albüme bir Serdar Ortaç şarkısı ne kadar yakışırdı” dedik. Savaş da (Yurtsever) “Yar Ayrı Gayrın mı Var senin sesine iyi gider” deyiverdi. Fikir hoşumuza gitti, yorumladım, güzel de oldu. Yapımcımız Samsun Demir ve Özden Bora da çok sevdi.

Albümde iki ayrı versiyonu var, değil mi?

- Yok yok... Akustik versiyonunu sana özel olarak dinlettim ben (gülüyor).

Çok güzel bir düzenlemeydi, neden albümde yok?

- Samsun Demir “Bunun aranjesini en iyi Mustafa Ceceli yapar” dedi. Kendisiyle görüştük, önce akustik versiyonu hazırladı. Açıkçası çok hoşuma gitti. Ama Samsun Demir “Yok ben başka bir şey istiyorum” dedi, Özden Hanım da “Şöyle hareketli bir şey olsa” diye onu destekledi. Bunu Mustafa’ya söyledik, 1 ay zaman istedi. Sonra WhatsApp’tan bize altyapıyı gönderdi. Tek kelimeyle bayıldık. Hemen stüdyoya girip okudum zaten.

Yazının Devamını Oku

Geleneksel okçulukta Türkiye başı çekiyor

20 Ağustos 2019
Malazgirt Zaferi’nin 948’inci yıldönümü, Ahlat ve Malazgirt’te eşzamanlı olarak düzenlenecek özel bir etkinlikle kutlanacak. Okçular Vakfı tarafından Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 23-26 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek etkinliğe sayılı gün kala, Okçular Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Ali Yıldız ile bir araya geldim. Hem programın detaylarını, hem basın toplantısı için neden Kıbrıs’ı seçtiklerini anlatan Yıldız, “Bin yılını hesap edemeyenler millet olamazlar. Biz de bugün bunu söyleyebilecek birkaç milletten biriyiz. Biz geçmişe yaslanan, bugüne basan ve geleceğe bakan bir gençlik istiyoruz” dedi.

Okçular Vakfı, Malazgirt Zaferi’ni bu yıl da görkemli bir etkinlikle kutlayacak. Organizasyonun detaylarına gelmeden önce vakfın tarihçesinden biraz söz etmenizi rica etsem...

- Okçular Vakfı 1453 yılında, İstanbul’un fethinden sonra, okçuların fetihteki önemine binaen Fatih Sultan Mehmet Han’ın otağının bulunduğu alanda kurulmuş bir tekke. Fatih Sultan Mehmet Han, kendi cebinden vakfediyor burayı, bedelini kendi ödüyor ve burayı okçulara tahsis ediyor. Tarih boyunca Okçular Tekkesi olarak padişahların, sultanların ok attığı, Tozkoparan İskender gibi dünyanın en iyi okçularının yetiştiği bir meydan aslında burası. Osmanlı’da padişahların bayramlaşma törenlerini yaptığı yer yine burası.

Sonra...

- Cumhuriyet’le birlikte tekke ve zaviyelerin kaldırılması kanununa istinaden tekkeler kapanınca, Mustafa Kemal Atatürk’e gidiliyor. “Burası bir tekke ama aynı zamanda sporcu yetiştiriliyor” denince Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla okçulukla ilgili bir spor kulübü olarak varlığını devam ettiriyor.

Ama bir dönem kimliğini kaybetmiş...

- 50’li yıllarda... Okçuluk kulübü, zamanın akışına, trendine uygun şekilde Okspor Futbol Kulübü’ne dönüşüyor.

Yani popüler kültüre yeniliyor.

- Popüler bir spora mağlup oluyor diyelim. Az önce görmüş olduğunuz ok sahası o dönem futbol sahası olarak kullanılıyor örneğin.

Yazının Devamını Oku

Huzuru doğada buldu

13 Ağustos 2019
“Zor Bela”, “Mesele”, “Aşk Ne Demek Bilen Var mı?” gibi hitleriyle arabesk müzik dünyasında fırtınalar estiren Serkan Kaya, önceki hafta Harbiye’yi salladı. Kaya “Her sanatçı için prestij yeri” dediği Açıkhava’daki üçüncü konserinde, bütün şarkılarını 5 bin kişilik dev koro eşliğinde seslendirdi. Ünlü sanatçıyla bayram öncesi, konser yorgunluğunu atmak için birkaç günlüğüne inzivaya çekildiği evinde buluştuk. Kapılarını ilk kez Kelebek için açtığı evinde bizi eşi Ayşegül Hanım, çocukları Destan ve Çağan’la karşılayan Serkan Kaya, “Bu evde kendime ait bir dünya yarattım. Ve burada eşimle çocuklarımın sözü geçiyor” dedi.



Zaman inanılmaz hızlı geçiyor. Son röportajımızı yapalı 2 yıl olmuş.

- Gerçekten nasıl geçtiğini anlamıyoruz değil mi?

Peki o son sürat geçen 2 yıl hayatınızda neler değiştirdi? Var mı kayda değer gelişmeler?

- Güzel şeyler oldu. Konserler, şarkılar derken ikinci oğlum Destan da ailemize katıldı. 4 kişilik muhteşem bir çekirdek ailemiz var artık. Konserlerimiz hâlâ dolu dolu geçiyor, şarkılarımız seviliyor. Geçen yılbaşında “Tarifi Zor” teklimizi yayınladık, çok sevildi. Allah’a şükürler olsun, yeni albüm için de çalışmalara başladık.

Geçen hafta Harbiye Açıkhava’daydınız. Üçüncü kez konserinizi izleme fırsatı buldum, yine her anından keyif aldım.

- Çok teşekkür ederim. Benim de üçüncü Harbiye konserimdi zaten (gülüyor).

Yazının Devamını Oku