Çocuklarımızı istiyoruz

Bu hafta Yedi Renk Tek Yürek Platformu Başkanı Ömer Erdoğan ve Başkan Yardımcısı Gıyasettin Seçkin ile birlikte, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarını geri almak umuduyla haftalardır Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde Evlat Nöbeti tutan ailelerin yanındaydık. Sorunlarını, sıkıntılarını, taleplerini dinledik, acılarına ortak olduk.

Haberin Devamı

Yedi Renk Tek Yürek Platformu’nun kuruluş amacı ve faaliyetleri nelerdir?

- Ömer Erdoğan: Biz selamı yaygınlaştırıp muhabbeti artırmak amacında olan gönüllü bir kuruluşuz. Anadolu’nun her yerinde toplumsal birliğimizi büyütme gayreti içindeyiz. Hedefimiz bizi ayrıştıran unsurları ortadan kaldırmak, toplumu bir araya getirme konusunda problem olan kişilere, kuruluşlara karşı durmak.

Ve bugün de Evlat Nöbeti tutan annelere destek için Diyarbakır’dasınız...

- Ömer Erdoğan: Diyarbakır’daki annelerimizin yanında olmak da bizim için kaçınılmaz bir görevdi, gelip onu ifa ettik. Bu annelerin eylemi öyle sıradan bir eylem değildir. Herkesin, tüm siyasal unsurların, sivil toplum kuruluşlarının  kendi pozisyonunu yeniden gözden geçirmesini sağlayacak kadar önemli bir direniş olarak görüyorum bunu...

Haberin Devamı

O açıdan insan unsurunu merkeze alan, temelinde insan olan, insan sevgisi ile insan kaygısı arasında bir hadisenin ne kadar büyük bir sonuca mâl olacağını hep beraber göreceğiz. Bu yiğit insanlar, bu yiğit aileler, terörden herkesin bu kadar savrulduğu bir ortamda yiğitçe ortaya çıktılar, dünyaya gerçekten milletimiz adına çok muhteşem bir fotoğraf sundular. Biz de hiç değilse bu fotoğrafın canlı tanığı olalım istedik ve kalkıp yanlarına geldik.

Çocuklarımızı istiyoruz

HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN ÇOCUKLARI KULLANIYOR

Platformunuzun ilgi alanı sadece bu coğrafya mıdır?

- Ömer Erdoğan: Yedi Renk Tek Yürek Platformu, Diyarbakır-Sur’daki hendek hadiselerinden sonra Sur esnafına moral ziyaretine gelmişti. O gün de Diyarbakır’ın yiğit insanları ile karşılaşmıştık. Yeniden Diyarbakır’da olmak bizim için büyük mutluluk. Ama sadece Diyarbakır, Hakkari değil Türkiye’nin her sahası ile ilgiliyiz. İnsan ve muhabbet olan her yer bizim çalışma alanımız. Türkiyemizi büyütmek, siyasetin ve devletin ulaşamadığı alanlara insan olarak muhabbet unsuruyla ulaşmak gayretindeyiz. Ve buna devam edeceğiz.

Haberin Devamı

Gıyasettin Bey, siz Evlat Nöbeti ile ilgili neler söylemek istersiniz?

- Gıyasettin Seçkin: Terör örgütü PKK hedeflerine ulaşmak için her şeyi mübah gördüğünden, Kürt halkının çocuklarını da acımasız bir şekilde bu yolda kullanmak istiyor. Çeşitli entrikalarla ve baskılarla bu gençleri kandırıp dağa götürüyor.

Bu durum neticesinde gençler oralarda yok oluyor. Bu analar çocuklarının ölümlerini, orada gördükleri işkenceleri zaman zaman duyuyorlar da. Annelerimiz artık bu durumun son bulması, yeni çocukların kaçırılmaması, terör örgütünün elinde olan evlatlarının dağdan geri getirilmesi için böyle bir eyleme başvurdular.

Peki neden şimdiye kadar böyle güçlü bir tepki verilmedi?

Haberin Devamı

- Gıyasettin Seçkin: Bugüne kadar bu analar evlatlarını niye sormadılar, bu eylemi niye bugüne kadar beklettiler? Bence devletin terör ve terörizm konusunda aldığı tedbirler sonucunda, PKK terör örgütü mensuplarının bölgedeki etkileri hemen hemen bitme noktasına geldi. Aileler de bunu fırsat bilerek ortaya çıktılar, seslerini duyurmaya başladılar diye düşünüyorum.

Çocuklarımızı istiyoruz

AİLELER ANLATIYOR...

SALİHA EDİZER

VİDEODA GÖRDÜM ÖZ OĞLUMU TANIYAMADIM

◊ Geçmiş olsun... Bu elinizde tuttuğunuz kimin fotoğrafı?
- Bu oğlum Yakup Edizer. Ben de annesiyim, Saliha Edizer.

◊ Yakup kaybolduğunda kaç yaşındaydı?

- Daha 14 yaşındaydı. Biz İstanbul’daydık. Yıl 2015... Oğlum HDP binasına gidip geliyor. O dönem iki hafta boyunca partilerinin broşürlerini dağıttırmışlar oğluma. Hatta ben de tepki göstermiştim “Oğlum ne gerek var, niye bu broşürleri dağıtıyorsun, yapma. Bize terörist gözüyle bakmasınlar” demiştim.

◊ Ama buraya kadar bir sorun yok. Sonuçta resmi ve legal bir partinin broşürlerini dağıtıyor.

- Evet ama tam olarak ne olduğunu anlamadığım bir gariplik vardı. Derken seçim oldu, HDP barajı aştı, sonra oğlum ortadan kayboldu. Oğlumu HDP binasından alıp götürdüler o gün.

◊ Oradan götürüldüğüne emin misiniz?

- Evet eminim, çünkü görenler var. Fakat her ne hikmetse tek bir kamera kaydı yok. Ne o binada, ne de çevredeki herhangi bir dükkanda...

◊ Peki PKK’ya katıldığını, dağa gittiğini nereden biliyorsunuz?

- 5 ay sonra PKK’lılara ait bir video görüntüsünü bulduk. O videoda teröristlerle halay çektiğini gördük.

◊ Neler hissettiniz o görüntüleri izleyince?

- Önce emin olamadım. 5 ayda öyle değiştirmişler ki öz çocuğumu tanımakta güçlük çektim. PKK kıyafetleri giydirmişler, gerçekten tanınmayacak haldeydi. Çocuğumun daha bıyıkları terlememişti.

◊ Sonra ne yaptınız?

- Kızımla birlikte oğlumun son görüldüğü HDP binasına gittik. Fakat bize bağırıp azarladılar.

◊ Yakup okula gidiyor muydu?

- Tabii ki... Lise 2’ye gidiyordu. Hatta karnesini almaya bir hafta kalmıştı. Tam ramazan öncesiydi. O ramazan bize zehir oldu. Boğazımızdan bir lokma geçmedi üzüntüden. O gün bugündür hayatımız zehir zaten. Babası üzüntüden hastalandı, benim de halim ortada. Hâlâ gece gündüz oğlumuzu arıyoruz.

◊ Buradan kime seslenmek istiyorsunuz?

- Ben buradan tüm HDP’lilere sesleniyorum. Allah rızası için duyarlı olsunlar. Oğlumun gitmesine nasıl vesile oldularsa şimdi geri getirmek için de yardımcı olsunlar. Vicdanlarına sesleniyorum. Biz çocuklarımızı alana kadar buradan kalkmayacağız. Ancak öldürüp cenazelerimizi kaldırırlar buradan!

Haberin Devamı

Çocuklarımızı istiyoruz

AYŞEGÜL BİÇER

EVLATLARIMIZI ALANA KADAR GİTMEYECEĞİZ

◊ Siz kimin için buradasınız?

- Ben Ayşegül Biçer. Oğlum için buradayım.

◊ Ne zamandır kayıp?

- 17 Kasım 2018’de kaçırıldı. 19 Kasım’da YPG’li teröristlerle birlikte olduğunu öğrendim (ağlıyor). Agit diye de bir kod adı vermişler.

◊ Hiç irtibat kurdunuz mu?

- Onunla değil de yanındakilerle telefonda konuştum. Kanser hastasıyım ben. Çok hasta olduğumu, tek bir oğlum olduğunu söyledim, onu bırakmaları için yalvardım. Ama benimle alay ettiler. “Madem tek erkek çocuğun, öyleyse bizim için daha kıymetli” deyip güldüler.

◊ Peki Hacire Ana nasıl geri alabildi çocuğunu?

- Hacire Ana bizden önce başlamıştı oturma eylemine ve çocuğu henüz karşıya teslim edilmemişti. Baskılara dayanamayıp geri verdiler. Bu da devletimizin gücüdür. Bize destek veren herkese teşekkür ediyorum. Biz devletimizin yanındayız ve biliyoruz ki devletimiz de bizim yanımızda. İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu da bizi yalnız bırakmadı. Kendisine duacıyız. Bizi bu teröristlerden kurtarın, yalvarıyoruz.

Haberin Devamı

◊ Ne zamandır oğlunuza ulaşmaya çalışıyorsunuz?

- Evladım 11 aydır yok, her yerde arıyorum. İlk günden beri basın ve sosyal medya aracılığı ile çare bulmaya çalışıyorum. Lütfen bize destek olun. Biz evlatlarımızı alana kadar bu binanın önünden ayrılmayacağız.

◊ Neden HDP binasının önünde oturuyorsunuz?

- Buradaki herkes biliyor ki çocuklarımız en son bu binada görülmüş, buradan çıkıp gitmiş. Bir de annelere seslenmek istiyorum, çocuklarının sosyal medya hesaplarına çok dikkat etsinler. Çünkü bu teröristler insanları infaz edip, bunların videolarını çekip sonra da o görüntüleri sanki Türk askerleri yapmış gibi yansıtarak çocukları etkilemeye çalışıyor.

AYNUR KARABULUT

ÖRGÜTÜN TEK GELİR KAYNAĞI UYUŞTURUCU

◊ Aynur Hanım, siz bir aktivist olarak, annelere destek için buradasınız.

- Evet. Suriye-İdlib’den yeni geldim. Savaş mağduru çocuklarla ve gençlerle çalışıyorum. Batmanlıyım ve bu bölgeyi iyi tanırım. Terör örgütlerinin burada çocuklar ve gençler üzerindeki en büyük oyunu uyuşturucu. Çocuklara uyuşturucu verip kendilerine mahkum hale getiriyorlar. Onlara daha sonra hem uyuşturucu sattırıp gelir kaynağı elde ediyorlar hem de kolaylıkla dağa götürüp terör eylemleri için eğitiyorlar. Bu terör gruplarının tek gelir kaynağı uyuşturucu.

Çocuklarımızı istiyoruz

CELİL BEGDAŞ

CENAZESiNiN GELMESiNE BiLE RAZIYIM

◊ Siz de bir baba olarak buradasınız. Annesi neden yanınızda değil?

- Annesi hastanede. Zaman zaman iğnelerle uyutuluyor. Arada geliyor gidiyor. Dayanamıyor artık. Ben de her şeyi bıraktım, oğlumun peşine düştüm.

◊ Sizin oğlunuz nasıl götürüldü?

- Oğlum benden habersiz Direnç Kulübü’ne kayıt olmuş.

◊ Nedir o, spor kulübü mü?

- Öyle bir şey. Dediğim gibi benden habersiz kaydetmişler.

◊ Oğlunuz kaç yaşında?

- 15... Oğlum ayın 5’inde kayboldu, aynı gün buraya gelmiş. İlk başta burası benim aklımdan geçmedi. Kaza olabilir dedik, araştırdım bir kaza yok. Karakola başvurdum. Onu en son gören çocuk diyor ki “Direnç Kulübü’ndeydi”. Kalktım buraya geldim, dediler ki “Yukarı çıkmak yasaktır...”

◊ Döndünüz mü kapıdan?

- Yok. Yukarı çıktım yine de, baktım 8-10 tane çocuk. Birine yapıştım “Oğlum nerede?” diye. Dedi ki “Kampa gitmişler, Hazar Gölü’ne.” Dedim ki “Kim götürdü?” Direnç Kulübü. Altta bir sosyal tesis var. Sabaha kadar orada oturdum. Sabah annesi, akrabalar ve komşular da geldi. Gidip sorumlunun kim olduğunu sordum. Bir kadın “Kimdensin?” diye sordu. “Benim oğlumun ne işi var burada” dedim. O da bana “Siyasi partidir” dedi. Allah peygamber için benim oğlum hasta. Oyalıyorlar bizi. Oğlum geceleri rüyama giriyor. Onu bırakın, ben de vazgeçeyim, evime döneyim. Yoksa vallahi gitmem. Cezadan korkmuyorum, ölümden bile korkmuyorum. Bir insanın evladı gittikten sonra korkacak neyi kalır? Ya tamam eskiden bir sorun vardı. 20 sene önce çocuklarımızı okula bile gönderemiyorduk. Ama şimdi yok. Hasta para alıyor, dul kadın para alıyor, kömür veriliyor, bakliyat yardımı veriliyor. Allah’a şükrediyoruz. Bunlar başkalarının uşakları. Bilmem ki neye hizmet ediyorlar... Gelip 10 yaşındaki çocukları alıyorlar.

◊ Nasıl alıyorlar?

- Hastane arabasıyla geliyor, “Hastaneye götürüyoruz” diyorlar. Arabalar da çalıntı. Gönüllü gitmeyenleri bu şekilde kaçırmaya başladılar.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları