Erzincan Refahiye arası bitmiş, köyümüzün altından geçerek Refahiye’den Ilıç’a uzanan bölümünün inşaatı ise devam eden çok güzel yollardan geçerek köyümüz Gümüşakar’a (eski adı Koçgiri) vardık.
Ben 2.5 yaşındayken İstanbul’a göçtüğümüz diyar burası.
Biz üç erkek kardeş de sırayla her yıl, ilkokul dönemimizde bir çift öküz otlatmak için köye gönderildik; benim 3 yaz otlattığım öküzler adlarını hiç unutmadığım ‘Selvi’ ile ‘Selver’ oldu.
Bir çocuk olarak bazen yanağımı yanaklarına yapıştıracak, bazen de ucu sivri çubuğu baldırlarına batıracak kadar yakın/uzak olduğum o bir çift öküzün peşinde dolaştığım bayırları-çayırları, tam 42 yıl sonra yeniden görmek çok farklı duygular yarattı bende.
YOK OLANLAR ZİNCİRİ
Kararın eğitim yılı başladıktan sonra yürürlüğe konması da bundan.
Oysa böylesi kararların, okullar açılmadan en az bir-iki ay önce alınmasının daha yerinde olacağı tüm eğitimcilerin kabul ettiği bir gerçektir.
Tabii AKP’nin böyle bir anlayışı yok; ‘Yaptım oldu’ demeyi tercih ediyor.
Hem de öylesine ki, 4+4+4 gibi her vatandaşı ilgilendiren bir düzenlemeyi dahi kendi bakanından gizleyerek yaptı.
GERİYE KALAN İKİ GÜNDEM
Hafta içi Böke ile iki sohbet yaptım; söze Faik Öztrak’ın kendisine bıraktığı güçlü hazırlık ve sağlam temelin katkısını vurgulayarak başladı.
Böke iddialı konuşan biri; 2015’ten sonra 8 yıllık bir iktidar dönemi ile Türkiye’nin içinden çıkamadığı orta gelir tuzağından CHP tarafından kurtarılacağını, vatandaşın da bunun meyvesini en geç ikinci yılda yemeye başlayacağını ileri sürdü.
CHP gibi hızlı hareket edemeyen bir partide Böke’nin hızına şaşırdığımı söylemeliyim; çünkü bu iddiasını gerçekleştirecek ekonomik program bitmiş gibi, Kurban Bayramı sonrasında kamuoyuna sunulacak.
ŞAŞIRTICI TESPİT VE ÖNERİLER
Anladığım Böke, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde, çoğu uluslararası finans/ekonomi çevrelerinde etkili konumda olan ciddi sayıdaki bir gönüllü ekiple çalışmış.
CHP ile ilgili tüm ‘ekonomik soru ve kuşkuları’ yok edeceğine inanılan bu çalışma şaşırtıcı ve ilginç gelecek bilgi, tespit, önerilerle dolu olacak.
O nedenle Alpler kadar turist çekememesi, Heidi ve Peter gibi Fadime ile Temel’ini dünya markası yapamamasına içerlerim.
Nasıl içerlemeyelim ki, hemen sizi ‘evine buyur eden’ insanlara bugünün dünyasında kaç yerde rastlanır?
Kaçkarlar’da, dağın tepesindeki yayla evlerinde görürsünüz bu insanları.
İSMET’İN GEZİCİ HES’İ
Mehmet Haberal
Kaçkar sevdamızı bilen Mehmet Haberal Hoca, “Rehber ben olacağım, bir de bizim yaylalara çıkalım” diye meydan okuyunca(!) seve seve kabul ettim.
Ama mazereti nedeniyle rehberliği amcaoğlu dağcı Asım Haberal’a bıraktı.
İyi de yaptı; yoksa eşimle benim planımızı öğrenince, “4 günde 100 bin adım atmaya varsan hemen geliyorum” diye meydan okuyan(!) ikinci isim, eski Spor Bakanı Ersin Taranoğlu’na nasıl ayak uyduracaktı bilemem!
Bense attığımız o 100 bin adımda yaşadıklarımızdan birkaçını paylaşacağım.
2.600 METREDE ÖKÜZ YATAĞIÇarşamba sabahı Kavrun’dan yola koyulmadan önce, 2 dakika pansiyonun restoranına girdim, televizyondan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesi geliyordu.
Daha çok sayıda kadın ve genç üye beklentisi vardı ama bu iki grubu, iki genç kadın, Şafak Pavey ve Selin Sayek Böke ile Seyhan Erdoğdu temsil edecek.
Oysa örneğin, üst sıralara girecek kadar delege desteği alarak liste delen Özgür Özel’i MYK’da görmek isteyen çok CHP’li olduğuna eminim. Sanırım Kılıçdaroğlu da farklı düşünmüyor, sadece Özel’in Grup Başkanvekili olarak CHP vitrininde daha önemli ve doğru bir yer tutacağına inanıyor.
VARSA YOKSA EKONOMİ
Özel’in grup başkanvekili seçilmesi, hem ‘genç yüz’ ve ‘çalışkan’ kriterlerine vurgu olacak hem de dış politika alanına, yani Parti Meclisi’ne (PM) seçilemeyen Murat Özçelik’in konumuna etki edecek.
Anladığım, Özçelik’i MYK üyeliğine taşıma planı hâlâ geçerli.
Özel, grup başkanvekili olur, bir PM üyesi de çekilirse amaç gerçekleşir.
Meğer ikisi de aylarca, ‘Özal’ın zehirlenmesi iddiasıyla’ sürdürülen soruşturmada şüpheli işlemine muhatap tutulmuşlar.
Tam bir ‘güler misin, ağlar mısın’ durumu.
Ne yazık ki bu ülkenin son 10 yılında gizli tanıklar, imzasız-isimsiz mail ve mektuplar marifetiyle binlerce insanın hayatı zehir edildi; ölenler, öldürülenler oldu; işsiz bırakılan, dört duvar arasında yıllarca zulüm çekenler oldu; aileleri perişan bırakıldı.
Bunları kanıksadığımız için şaşırmıyoruz ama asıl üzeni ders almamak.
TÜRKİYE HİÇ BU KADAR ÇEKMEDİ
Ders almadığımızı, hem Özal ailesi örneğinden hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha geçen gün, imzasız ihbar mektuplarını işleme koymayan yüksek yargının bazı başkanlarını eleştirmesinden anlıyoruz.
Oysa aynı Erdoğan, ‘Masum insanları cezaevlerine koydular’ diye bu yöntemlerin olumsuz sonuçlarından epeydir yakınıyordu.
Özelliklede Kemal Kılıçdaroğlu’nun planlananın dışında bir konuşma yapması, 2015 seçimlerine yönelik startın verilmesini engelledi.
Tabii bu durum mesajların da epey eksik kalması sonucunu doğurdu.
Şimdi ileriye bakılacak olursa, ilk şans, CHP Parti Meclisi’nin (PM) öncekilerle kıyaslandığında çok daha iyi kadrolarla bezenmiş görünmesidir.
Eğer bu kadrolar arasından iyi de bir MYK çıkarsa, CHP bundan sonra beklenen mesajlarını art arda kamuoyuyla paylaşma başarısını gösterebilir.
YÜZDE 30’U HOŞ TUTUP YÜZDE 70’E SESLENMEK