Haber başlıklarını heyecanla paylaşanlar, manipülasyon yapıldığı düşünülen videoları “oh be düzenleme geliyor” yorumlarıyla paylaştı.
Ve tabii ki YouTube’a sordum. Bu haberlerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor arkadaşlar. Hâlâ kullanıcı protokolü aynı. Bunu kendiniz de platformun “Academy” ve “Creator” bölümlerinden okuyabilirsiniz.
YouTube, Spotify, SoundCloud, iTunes gibi platformlarda, botlarla hile yapmanın yolları en çok merak edilen konulardan biri ve bunun hakkında sayfalarca bilgiyi internet tarayıcınızda görmek mümkün.
Daha önce birçok kaynağın aktardığı gibi, YouTube ilk 30 saniye izlemesinden sonra numaratörü devreye sokuyor ve bot ile hile yapmaya kalkarsanız izlenme sayınızda zaman içinde düşme yaşandığını görüyorsunuz.
Sistem bunu sürekli takip altında tutuyor. Telif giderlerinin dağıtılması, YouTube’dan kazanç elde edilmesi gibi bilgiler de dönem içinde güncelleniyor.
Yine de birçok bilgi işlem uzmanının verdiği bilgiler ışığında, evet, manipülasyon yapıldığı sıklıkla konuşuluyor.
Albüme adını veren “Thank U, Next”in klibi, ilk 24 saatte BTS’in YouTube’daki 48 milyonluk izlenme rekorunu egale etti.
Şarkıcının, özel hayatındaki çalkantılı dönemi “yazarak atlatma” isteğinin sonucu olan albüm, onu birçok listede zirveye taşıdı. Yayınlandığı ilk iki hafta içinde Amerika dahil birçok ülkede liste başı oldu. Aynı anda 3 şarkısı listelere girdi ve bunu 100 günden kısa sürede yaptı, Elvis Presley, John Lennon ve Justin Bieber’dan sonra bunu başaran dördüncü isim oldu.
Drake’in 25 şarkılık albümü Scorpion’un geçen yıl listeleri altüst etmesi, ödül törenlerinde esmesinin ardından “Yoksa albüm yapmak hâlâ revaçta mı” denmişti. Single döneminde çıkan böyle bir albümün sağlı sollu kroşeler savurmasının ardından Grande bayrağı Drake’ten devraldı.
Gelelim bunları neden anlattığıma...
Prodüktör ve yapım şirketlerinin “single da single” diye bastırdığı şu dönemde, amaç bilinirlik ve telif gelirinin akışına devam edilmesi. Nihayetinde sık aralıklarla şarkı yayınlamak sanatçının gündemde kalması açısından önemli.
Sanatçı eskiden şirketiyle telif geliri, albüm şartları, içeriği için pazarlık ederken şimdi sevenlerine sürekli ve iyi içerik sunabilme telaşında.
Tek günlük açık hava festivallerine mahkum kaldığımız şu günlerde yaşanan filizlenme umut verici. Festival için kesin tarih henüz açıklanmasa da temmuz ayında Parkorman’da yapılacağını söylemekten tam da bu yüzden büyük mutluluk duyuyorum.
Son olarak 2015’te düzenlenen, 2013 ve 2016’da ise yapılamayan festival, böylece 4 yıl aradan sonra yeniden hayatımızda.
Festival fikrinin arkasındaki en büyük güzellik birleştirici etkisi, aynı etkinliğe gelen binlerce insanla belli bir deneyimi birlikte yaşayacak olmanın verdiği mutluluk.
Yetmedi, ülkenin en köklü festivallerinden birinin yeniden doğuşunun başka festivalleri de getirme ihtimali, elleri ovuşturup “kimleri açıklayacaklar acaba” merakı.
Festivalciler bilir...
Modasıyla, arkadaşların organize olmasıyla hatta varsa kamp imkanıyla bambaşka bir deneyime dönüşür bu süreç.
Hep derim, 2005’teki festivallerden muhteşem dostluklarla döndüm.
DJ Marshmello’nun canlı çaldığı konser, alandaki karakterlerin de en büyük eğlencesi oldu.
DJ, dijital oyun karakteri haliyle varlığını gösterirken, oyuncuların karakterlerinin silahları oyun tarafından 10 dakikalığına devre dışı bırakıldı, haliyle karakterler bu alanda rahatça dans edebildi.
Bu 10 dakikalık performans YouTube’a eklendi.
Şu ana kadar DJ’in YouTube kanalında da 15 milyon izleyiciye ulaştı.
Uzakları yakın ve ulaşılabilir kılan internet dünyası, uzun zamandır kimi konserleri canlı izlemeye imkan veriyordu ama bir oyun platformunda tamamı dijital karakterlerle böyle bir rekor duyulmuş şey değildi.
Konseri yerinde izlemek gibi bir deneyimi henüz bu platformlar sunmasa da, sanal gerçeklik gözlükleriyle izlenebilen etkinlikler hâlâ bir elin parmağını geçmese de bunun imkanlı olduğunu gördük. Marshmello’nun 10 dakikalık canlı konseri hem DJ’e hem de oyuna ekstra bilinirlik kazandırdı.
Evet, Yusuf Aktaş yani bilinen adıyla Reynmen’den bahsediyorum.
Reynmen’in şarkısı “Derdim Olsun”un klibi ilk 24 saatte 6,3 milyon izlenerek Aleyna Tilki’nin “O Sen Olsan Bari” ile 24 saatte 5.2 milyon dinleme rekorunu kırdı.
Bu bile “Ben buradayım” demesinin başka bir şekliydi.
YouTube kanalında 3.5 milyon, Instagram’da 4,2 milyon takipçisi olan birinin merak edilmesi ve 6 milyon dinlenmesi normal. Esas bu duruma şaşırmak abes olur.
Kaldı ki kendisinin ilk şarkısı da bu değil. Daha önce rap ve reggae türlerini deneyen Reynmen -ki bunları eğlencesine yaptığını hep dillendirdi- bu kez bir tür olsa fantazi-rap olurdu diyebileceğimiz ilk şarkısını çıkardı.
Yani kendi kanalından eğlencesine yapmadı; Spotify, Apple Music, iTunes neresi varsa, kendisinin single’ına ulaşabiliyorsunuz.
Hulu ve Netflix’te aynı anda tüm dünyada yayınlanan “FYRE” adlı belgeselde, dimyata pirince giderken parasıyla rezil olan 6 bin kişinin yanı sıra festivali hazırlayan ekibin başından geçenler kronolojik olarak anlatılıyor.
Süper modellerin sosyal medya hesaplarında yaptıkları reklamlarla başlayan festival geniş kitlelerin ilgisini çekmiş, ama lüks yat, villalar, partiler ve özel şeflerden yemeklerin aslında olmadığı, festival günü ortaya çıkmıştı.
Yani insanlar uçaklarla Bahamalar’a geldikten sonra...
Günler öncesinden biletlerini alan 6 bin kişi, villa yerine afet çadırlarını, 5 yıldızlı yemekler yerine bozulmaya yüz tutmuş sandviçleri görünce kaçacak delik aramıştı.
Gruplara normalden fazla paralar teklif edilmiş, festival haftası gelip çattığında başta Blink-182 olmak üzere birçok sanatçı ve grup da gitmeyeceklerini bildirmişti.
Bahamalar’da yapılacak ilk lüks müzik festivali (ki biletleri 4-20 bin dolar arasında değişiyordu) muhteşem bir şekilde batmayı başarmış, girişimci olarak tanınan Billy McFarland’a ve festivaldeki ortağı Ja Rule’a 100 milyon dolarlık dava açılmıştı.
Serkan Keskin, Taner Ölmez, Fırat İkisivri’den oluşan taze grup Barabar, halk müziği eserlerini canlı olarak kaydettikleri “Memleket Nere?” albümünü çıkardı.
Bu albümde türkülere yeni bir soluk vermelerinin yanı sıra halk müziği sevenleri mutlu edebilecek düzenlemelerle karşılaştım. (Fırat İkisivri, Leyla The Band’de de liderlik yapan isimdi, hatırlatayım...)
“Feridem”, “Aman Of”, “Köprüden Geçti Gelin”, “Kanadım Değdi Sevdaya”, “Yürüyorum Dikenlerin Üstünde”, “Anam Ağlar Başucumda Oturur”, “Lingo Lingo Şişeler”i albümlerine koyup, tabiri caizse çalmayı sevdikleri türküleri yeniden yorumlamışlar.
Aynı günlerde Evrencan Gündüz, özel bir proje kapsamında “Bu Toprakların Sesleri” isimli albümde halk müziği eserlerini caz formunda yorumladı.
5 türkünün yer aldığı EP’de “Burçak Tarlası”, “Iğdır’ın Al Alması”, “Çalın Davulları”, “Ordu’nun Dereleri” ve “Vardar Ovası” var. Tüm aranjeler Evrencan Gündüz imzalı. Yurtdışında “world music” kategorisinde satılacak bir albüm.
Bu ay çıkan bir başka şarkı daha var... Sevinç Yurdem, Ferdi Tayfur’un unutulmaz eseri “Sen de mi Leyla”ya yeni bir yorum getirmiş. Çıktığı 1983 yılından bugüne ışınlayan şarkı, güzel bir omurgaya oturmuş.
“Ya kendimiz soundtrack’i seçebilseydik” konusunu konuşmanın da tam zamanı.
Black Mirror: Bandersnatch’i birçok kişinin izlemesini beklediğim için şimdi rahatlıkla yazabilirim.
Filmin baş karakteri Stefan’ın kaderi sizin aldığınız kararlarla şekillenirken o gün dinleyeceği müziği de siz seçiyorsunuz.
Filmde bu opsiyon iki kez karşınıza çıkıyor.
İlki Stefan otobüse biniyor ve gideceği noktaya varana kadar walkman’de ne dinleyeceğiniz soruluyor. “Thompson Twins” mi yoksa “Now That’s What I Call Music Compilation”?
İkincisi ise çalışmak için alacağı plağın ne olacağı.