1980 darbesini yapanlar bir çok kurumun üstünden buzdozer gibi geçtiler ama bazı yeni kurumlar da ortaya çıkarmadılar değil yani.
Gerçi sayısı çok değil ancak YÖK onlardan biri ve başta geleni.
Belki de yaptıkları en hayırlı işlerden biriydi bu.
Batıda vardı. Bizde yoktu. Üniversitelerimizi zapt-ı rapt altına almak, düzene sokmak ve batılı anlamda yani özerk, bağımsız araştırma kurumları yapmak gerekiyordu.
Amerika’nın ünlü ve etkili gazetesi Washington Post Türkiye’deki rejimi şöyle tanımlamış: “Ordu merkezli, yarı-otoriteryen bir siyasi sistem.”
Nokta Dergisi, 29 Mart tarihli sayısında neler yazmıştı?
Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen notlar (günlükler) yayımladı.
Yani andıçtan sonra günlükler.
Peki o günlük, ya da notlardaki iddialar neyi kapsıyordu?
Bu notlarda, kuvvet komutanları ve jandarma komutanının AK Parti’ye karşı ‘Sarıkız’ ve ‘Ayışığı’ adlı iki ayrı darbe planladığı, ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bu girişimlere karşı çıktığı iddia ediliyordu.
Yani özetle ihtilal planları yapılmış.
Türkçesi bu.
Sayısal değil, Şans Topu da değil.
Bu doğrudan cum-baş (Cumhurun başkanlığı) seçimi..
Ve toto oynar gibi tartışmalar köpürüyor.
Hatta 14 Nisan’da sokağa taşınacak köpükler...
Bilimum cumhuriyetciler, laikler ve de kendilerine ulusalcı aidiyeti hak görenler “istemezük” korosunda görev almışlar.
Tamam da neyi, kimi, neden istemiyorlar?
Bir kere Tayyip Erdoğan kesinlikle Çankaya’ya çıkmamalı.
CHP lideri Baykal’a göre bel fıtığına ters (!) gelir Çankaya yokuşunu tırmanmak...
Haftalardır yazacağım bir türlü sıra gelmedi.
Ya da siyaset yüzünden denk düşüremedim.
Ya da kafa karışıklığından.
Show TV’de yayınlanan “Şarkı Söylemek Lazım” adlı yarışma programı son günlerde beni çileden çıkaran tek yarışma desem yeridir.
Yarışmacılar ayrı...
Sonucular ayrı...
Juride ayrık otu gibi duran kişi ayrı.
Ayrık otu bile değil adam “çıkıntı”...
Yedi yıl önce, yedi yıl sonra...
Şaibesiz, seviyeli, örnek.
Devam edelim
Dürüst, yalın, sade...
Yine devam...
Sessiz, sakin, kendi halinde...
İktidarlar ilk başlarda, yani cicim aylarında acemilik yaşar.
Koltuklara yeni oturmuşlardır.
Kısa sürede koltuklara yayılırlar, babalarının malıymış sanırlar...
Isıtırlar da bir süre sonra.
Sonra daha da yayılırlar.
Bir süre sonra kendilerine ait bir çok koltuk olduğunu farkederler.
Bu koltuklara da yakınlarını oturtmaya başlarlar.
Kadrolaşmanın raconudur bu.
Her dönemde “münferit” milletvekili davranışlarına tanık oluruz.
Aslında iyi bir araştırma yapılsa, TBMM zabıtları ile gazete haberleri iyi taransa enfes bir “soft” roman çıkabilir...
“TBMM romanı...”
Neyse ki, bu münferit olaylar, kendisini ortaya koyan şahıslar, uçuk-kaçık davranışlar TBMM’nin itibarını sarsıcı nitelikte olmaz ve o boyuta da ulaşmaz.
Demokratik sistemlerde, tüm parlamentolarda görülen ve yaşanan olayların bizde de “tezahür” etmesini yadırgamamak gerekir.
Meclis’in çok çalışanları da olacaktır.
1965 sonrası Adalet Partili Reşat Özarda gibi...Yani hemen her gün yazılı ve sözlü önergeleriyle rekor kıran bir milletvekiliydi Özarda.
Hemen hergün iktidarın açığını belgelerle ortaya çıkartan ve basın toplantılarıyla bunu kamuoyuna duyuran CHP’li
TC’nin başkenti olan Ankara’da uluslararası müzik festivalini düzenlemeye çalışan Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın 24 yıldır sürdürdüğü çabada görüldüğü gibi eğer ‘devlet destekli’ organizasyona güvenirseniz, ne kadar iyi niyetle yola çıkarsanız çıkın bir yerde tıknefes olabilirsiniz.
Eğer tek başınıza, kendi imkanlarınızı seferber ederek uluslararası alanda ülkenin adını duyurmak, Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmak, kaliteli, vizyonlu etkili işler yapmak, aynı zamanda halka kültür ve sanatı taşımak istiyorsanız bu kez nefesiniz hiç yetmeyebilir.
O takdirde ya kaliteden taviz vereceksiniz, ya da aynı çizgiyi sürdürebilmek için vizyonuzu daraltacaksınız.
Bu açıdan bakılınca And Vakfı 24 yıldır çizgisinden sapmamış.
Sapmamış ancak giderek duvara dayanmaya başlamış.
Belli ki sıkıntıları aşmakta güçlüklerle karşı karşıya.
Peki neden?
Nedeni Ankara’da her geçen yıl, festival için gerekli destekçileri bulmak zorlaşmış.