Paylaş
Kayıtlarını evde yaptığı albümün vokalleri, gitarları, prodüksiyonu, mix’i ve mastering’i tamamen Mo Ava’ya ait. 10 parçadan oluşan albümün geri vokallerinde Mo Ava’ya Dilan Balkay ve Billur Battal eşlik ediyor. Kapak fotoğrafı ise Ayman Şanlıtürk’ün objektifinden.
Mo Ava’nın sorularıma verdiği cevapları okuyunca keşke bu röportajı yüz yüze yapabilseydik dedim. Neden mi? Çünkü verdiği cevapların derinliği beni çok etkiledi. ‘Derinleşme’ veya ‘derinleşememe’ meselesi artık çok görünür oldu hayatlarımızda. İşte Mo Ava da cevaplarıyla bu durumu çok iyi anlatmış.
Mo Ava’ya herkesin single yaptığı bu ortamda koskoca bir albüm yaptın ve albümde hiç boş yok neden bu zor yolu tercih ettin diye sordum. Cevabın detayları aşağıda ama küçük bir bölümünü bu ‘derinleşme’ meselesine referans olsun diye giriş yazısına aldım “İnsanlarla kısa süreli, karışık listelerde ismini bile bilmeden dinledikleri biri olarak değil; niyetleri ve zamanları varsa, uzun uzun vakit geçirebilecekleri biri olarak ilişki kurmak istedim. Bu yüzden albüm yapmak zorundaydım ki onlara beni tanıyabilmeleri için az da olsa daha fazla malzeme sunabileyim.” İşte Mo Ava iyi ki böyle düşünen bir müzisyen ve onu gerçekten tanımak isteyen dinleyicisine 10 şarkılık şahane bir albüm yapmış.
Mo Ava’nın ‘Üstümde Bi Halsizlik’ albümünü dinlemek ayrı bir zevk sorularıma verdiği doyurucu ve samimi cevapları okumak ayrı bir zevk. İnsan bu ‘halsizlikle’ bu şarkılar çıktıysa biraz daha enerjik olsa kim bilir neler çıkar diye heyecanlanıyor. Bu arada bütün şarkılar çok iyi ama benim favorim ‘Paranın Namına’ şarkısı.
Sevgili Oğulcan Dolu Kadehi Ters Tut dışında bir de Moawk diye bir elektronik projen var. En son 3 Temmuz’da yayınlanan Dolu Kadehi Ters Tut’un ‘Remix Takılmacalar’ adlı EP’sinde üçüncü remix’in yer aldı. Remix Takılmacalar’da benim favori remix’im de ‘Üzgünüm’dü. Şimdi de ‘Üstümde Bi Halsizlik’ albümünü yaptın. Anlaşılan o ‘halsizlik’ seni üretmekten alıkoymuyor. Seni Dolu Kadehi Ters Tut dışında bireysel çalışmalara yönelten motivasyonlar neler?
Teşekkürler, ‘Üzgünüm’ remix’ini beğenmenize çok sevindim. O parçanın orijinal versiyonunun aranjesiyle ilgili bazı pişmanlıklarım vardı, remix çalışmasının bunları düzeltmek için fırsat olabileceğini düşünmüştüm. İnsanların güzel tepkiler vermesi beni çok mutlu etti. Aslında ‘halsizlik’ beni daha da üretmeye itiyor diyebilirim. Kendimi bu şekilde kanalize etmek sadece halsizlikle değil, boğuştuğum tüm sorunlarımla mücadele etmemi sağlıyor.
Bireysel çalışmalara yönelmem ise kendimi biraz daha gerçekleştirebilmek amacıyla yaptığım bir şey. Kendimce sebeplerimle özellikle müzik alanında zamanın gerisinde kalmadan üretim yapabilmek için aşağı yukarı 35 yaşıma kadar zamanım olduğunu hissediyorum. Dolu Kadehi Ters Tut’un son yıllardaki büyüyüşü de biraz yavaş ve emin adımlar atma gerekliliği doğurdu. Bu da üretimin yavaşlaması demek. Fakat ben bu ‘kısıtlı’ bulduğum zaman içinde mümkün olduğunca fazla üretmem gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden de kendime daha fazla üretim alanları yaratmak istedim.
Neredeyse sadece single yapılan bir ortamda dopdolu bir albüm yaptın. Albümde boş yok. Her şarkın gerçekten çok iyi. Tek bir şarkı yerine albüme yöneldin. Sence albüm yapmak yeniden single’ın yerine geçebilir mi?
Çok teşekkürler. Bu konuları ben de çok düşündüm. Farklı denemelerim de oldu. Ancak geldiğim noktada single’ın asla albümün yerini tutamayacağını düşünüyorum. Bu konu bir sürü farklı yönden tartışmaya açık bir konu. Ancak benim bu yönelimimde en temel etken esasen tek bir alanda yoğunlaşıyor. Ben müziği üreticisinden bağımsız dinleyemeyen biriyim.
Tek bir parça da bir müzisyeni tanımam için hiçbir zaman yeterli olmadı. Bu yüzden hep albüm, mümkünse albümler dinlerim. Tek bir parçasını sevip, diğer parçalarını dinleyince sevmediğim sanatçılar olduğu oldu. Bu durumda o tek parçaya olan ilgim de hızla kayboluyor. Tam aksine başta pek ilgimi çekmeyen parçaların, müzisyeni tanıdıkça favorim haline geldiği de çok oldu. Ben de müziğimin insanlarla etkileşimine önem veriyorum. Bu yolda doğru anlatım şekillerini seçmek adına empati yaparken de en çok kendi müzik dinleyicisi maceramı referans alıyorum.
Benim hayatımda yeri olan tüm müzisyenleri onların albümleriyle uzun uzun vakit geçirerek tanıdım ve hayatıma dahil ettim. Olmak istediğim sanatçı türü de benim yakın ilişki kurabildiğim ve hayatıma dahil edebilecek kadar tanıyabildiğim bu sanatçı türü. O yüzden insanlarla kısa süreli, karışık listelerde ismini bile bilmeden dinledikleri biri olarak değil; niyetleri ve zamanları varsa, uzun uzun vakit geçirebilecekleri biri olarak ilişki kurmak istedim. Bu yüzden albüm yapmak zorundaydım ki onlara beni tanıyabilmeleri için az da olsa daha fazla malzeme sunabileyim.
‘Paranın Namına’ ve ‘Para Beni Bozdu’ birbiriyle bağlantılı iki şarkı gibi geldi bana. Devam filmi gibi. ‘Paranın Namına’da paraya ulaşmak için onu kazanmak için hayatımızdan verdiğimiz ödünler ve harcanan zamanlar aklımızı fikrimizi parayla bozmamız ve bu fikrin kölesi oluşumuz var. Sonra yine aynı kişi ‘Para Beni Bozdu’da parayı buluyor ve paranın onu bozduğunu itiraf ediyor. Önce aklını fikrini parayla bozan bu fikrin kölesi olan kişimiz paranın kendisini bozmasına ya da öyle olduğunun düşünülmesine (çünkü şarkının sonunda öyle sanıyorsun öyle umuyorsun diyerek aslında paranın onu bozmadığını da düşünmemizi istiyor) izin vererek hayattan herkesten intikam mı alıyor? Parayla daha sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmak mümkün mü?
‘Paranın Namına’da anlatmak istediğim şey tam olarak bu. Ama ‘Para Beni Bozdu’da daha çok sarkastik bir tavırla, başka bir şey anlatmaya çalıştım. Özellikle ikili ilişkilerde taraflar, sorunlara yönelik “paranın x’i bozması” veya “x ile sevgili olunca y’nin çok değişmesi” tarzında basit açıklamalarla sonuca gitmeye çalışıyorlar. Bu, kendi hatalarıyla yüzleşmemek için çoğu insanın bilinçli veya bilinçsiz olarak seçtiği bir yol.
Bozulan bir ilişkide kendimizde suç aramaktansa, karşımızdaki insanın ‘bozmuş’ veya ‘değişmiş’ olduğuna inanmak çok kolay ve rahatlatıcı bir kaçış şekli. Bu parçada da bu yaklaşımı esprili bir dille eleştirmeye çalıştım aslında. Kahraman bu durumun farkında ve bunu alaya alıyor. Kendisinin de masum olmadığını biliyor ancak sorunların bu kadar sığ olmadığını anlatıyor.
‘Üstümde Bi Halsizlik’in kayıtlarını evde yapmışsın bir karantina dönemi albümü mü oldu, tam olarak bu fikir ne zaman düştü aklına ve ne kadar sürede bitirdin? Bir de albüm isminin hikayesini de bilmek isterim. Bu pandemide acaba hasta mıyım paranoyasının bir yansıması olabilir mi?
Evet, tamamen karantinada yaptığım bir albüm oldu. Pandemiden önce DKTT ile oldukça yoğun bir konser programımız ve bunun ardından eylül ayında albüm planımız vardı. Eylüle kadar ise 2 single daha çıkarmak istiyorduk. Ancak pandemi ile oluşan boşlukta 6 ay içinde çıkarmayı planladığımız 2 single yerine 3 ay içinde 3 single 1 de remix EP’si yayınladık. Buna rağmen hala elimde epey boş zaman vardı.
Eylül ayındaki albümün de tüm prodüksiyonunu ben üstlenecektim ve yine bir nevi evde üretilmiş albüm olacaktı. Bu sırada online konserler yaptık, ben arada Instagram’dan canlı yayınlar falan yapmaya başladım. Ancak bir süre sonra zamanımı daha verimli kullanmam gerektiğine karar verdim. Kendi başıma albüm yapma fikrim epeydir vardı. Ancak henüz buna kalkışma niyetinde değildim. Ancak elimde zamandan fazla bir şey olmayınca bu albüme girişmeye, böylece hem bu fikrimi hayata geçirmeye hem de eylül ayındaki albüme bir nevi hazırlık yapmış olmaya karar verdim.
1 Mayıs günü şarkıları bestelemeye başladım, 20 Temmuz gibi albüm bitmişti. Albümün ismi ise sürecin en başından beri yakın arkadaşlarımla aramızda çok yoğun bir gündem maddesi oldu. Onlarca, belki de yüzlerce isim düşündük. ‘Üstümde Bi Halsizlik’ hem albümdeki bir parçada geçiyor oluşundan, hem yapısı ile verdiği edebi hissi sevdiğimden hem de bu dönemdeki ruh halimi ve albümün bütünündeki modu iyi yansıtıyor gibime geldiğinden, diğer seçeneklerden daha iyi geldi.
‘Hiç Uyanmasan’ dinlediğim en güzel aşk şarkılarından biri olabilir şarkı sözü yazarlığı konusunda çok geniş bir bakış açısına sahipsin. Bir yanda ‘Para Beni Bozdu’ var bir yanda ‘Gitme’, ‘Hiç Uyanmasam’ var. Bu albümde müziğinle ilgili her açıdan tanıyalım mı istedin seni?
Çok teşekkürler. Evet, söylediğim gibi, dinleyiciye beni tanıması için imkan vermek, olmak istediğim sanatçı olabilmek için yapmak zorunda olduğum bir şey. Umarım bu konuda başarılı olabilir ve dinleyicilerle daha derin ilişkiler kurabilirim.
Mesela yurt dışındasın yeni insanlarla tanışmışsın kimse kimsenin ne yaptığını bilmiyor sen de müzisyen olduğunu hatta en son ‘Üstümde Bi Halsizlik’ diye bir albüm yaptığını ve çok sevildiğini dinlendiğini anlatıyorsun. Grup içinde hayranlık ve şaşkınlıkla ne tarz müzik yapıyorsun nasıl bir albüm yaptın diye soruyorlar. İşte bu şekilde seni ve müziğini hiç bilmeyen birine albümün hakkında ilk söyleyeceğin şeyler ne olurdu?
Açıkçası albümün çok sevilmesi veya çok dinlenmesi gibi bir beklentim yok. Beklentim daha çok dinleyen kişi ne kadar olursa olsun, dinlerken yoğun duygular hissedebilmesini sağlayabilmek yönünde. Ayrıca insanlara yaptığım şeyleri anlatmak konusunda biraz çekingen olurdum diye düşünüyorum. Ben hayatımda biraz “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” tarzı yaklaşımı benimsemeye çalışıyorum. Albümümle ilgili söyleyeceğim şeyler, gerçekliği kontrol edilebilir şeyler olurdu sadece. Benim bir albümüm var, albümü ben yaptım, içinde 10 şarkı var gibi.
Elektronik projen Moawk, şimdi bu solo projen ve Dolu Kadehi Ters Tut’taki çalışmaların bugüne kadar seni dinlediğimiz çalışmalar. Bundan sonra bunların dışında seni yeni projelerle görebilecek miyiz? Belki bugüne kadar yaptıklarına daha ters köşe bir proje?
Olabilir. Müzik kariyerimde en çok ilham aldığım insanlardan biri Quincy Jones. Onun gibi olabilmeyi hayal bile edemem ancak onun müziğin her yönüne olan ilgisi ve belli bir türle kısıtlanamaz kişiliği beni çok etkiliyor. Dolayısıyla her an ilgimi çeken yeni bir alanda üretime, sadece müzik de değil, tüm alanlarda üretime yönelebilirim.
Bütün bu farklı projelere baktığında mesela bir grup içinde yapamayıp da bireysel projelerinde yaptığın neler var?
Grup içinde derken aslında Dolu Kadehi Ters Tut’ta sadece Uğurhan’la çalıştığımı belirtmeliyim. Yani iki kişiyiz. Onun dışında grup içinde çalışmaya çok uygun bir kişiliğim olmadığını çok küçük yaşta fark ettim. Uğurhan’la çok iyi bir uyumumuz var ancak yine de iki farklı insanız. Dolayısıyla Dolu Kadehi Ters Tut, ikimizin kesişen noktalarıyla ortaya çıkan bir müzik üretiyor.
Kesişmeyen noktalarda ise bireysel projelerime yöneliyorum. Bu negatif bir söylem olarak algılansın istemem. İkimiz de bunun doğal bir şey olduğunun farkındayız. Birbirimize yapmak istemediğimiz şeyleri zorla yaptırmaktansa, bireysel çalışmalara yönelmek çok daha sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaklaşım.
Daft Punk, Deadmau5, Marshmello gibi prodüktörlerin de popülerleştirdiği ve elektronik müzik dünyasında görece yaygın olan maske kullanma fikrini benimsedin Moawk projende. Türkiye’de bildiğim kadarıyla bu tarzı ilk kullanan sen oldun. Maske ve müziğin arasında bir bağ kuruyor musun yoksa sadece daha akılda kalıcı bir tarzı mı kullanmak istedin?
Aslında Türkiye’de bu alanda ilk değilim. Bildiğim kadarıyla maske takarak, kimliğini gizleyerek müzik üreten epey sanatçı var. Ama beni etkileyen bir numaralı isim Deadmau5 oldu. Daft Punk ve Marshmello da üstüne iyice bu fikri pekiştirmemi sağladı.
Elektronik müzik dünyasında bu tarz bir ‘karakter yaratma’ akımı ilk günlerden beri mevcut. Altında epey felsefi fikir yatanı da var, sırf eğlencesine yapanı da. Benim için de altında yatan bazı düşünceler var. Ama epey eğlenceli olduğunu da belirtmeliyim. Daha akılda kalıcı bir karakter olacağını da düşünmüştüm elbette. Yani hepsinden biraz var diyebilirim.
Son olarak seni biraz daha farklı yönlerinle de tanımak isteriz müzik dışında neler var hayatında ya da müzik hayatının ne kadarında yer alıyor? Ayrıca karantina günlerini nasıl geçirdin yaşadığımız bu pandemi yılı sana neler hissettirdi müziğine yansıyan etkileri oldu mu?
Kendimle ilgili çocukluğumdan beri bir hayalim oldu. Gençliğimde müzisyen, orta yaşlarımda yönetmen, yaşlılığımda da yazar olmak istedim hep. Sinema okudum, gençliğimi müzisyen olarak geçiriyorum, bol bol okuyup yazmaya da çalışıyorum. Bu hayallerime erişir miyim bilmiyorum ama zaten asıl amaç da bu yolda mümkün olduğunca ilerlemek.
Karantina günlerinde müzikle epey haşır neşirdim. Albüm sonrası biraz boşladım ve oyunlar oynayıp, YouTube’da videolar izlemeye fazla zaman ayırıyorum. Ancak bu kısa sürecek zira DKTT ile epey hareketli bir dönem bizi bekliyor. Pandemi yılı elbette müziğime etki etmiştir. Kariyerime ettiği kesin ama müziğime olan etkisini biraz zaman sonra geri dönüp baktığımda fark ederiz diye düşünüyorum.
Paylaş