Serhat Demirel

2020 kötü bir yıldı, 2021’e şimdiden hazırlanmalı

19 Eylül 2020
Ne kadar can sıkıcı bir yıl olduğunu kalkıp anlatacak değilim elbette. Ama dünyanın iyiye gittiği yok, o yüzden “Çok şükür kötü günleri geride bıraktık, sırada daha kötü günler var” diyerek 2021’e şimdiden hazırlanmak gerek. Bu hazırlıkları sadece kendimize yapmayalım tabii. Kedi-köpekler için de tedbir almak şart.

Hatırlayalım:

Acil durum çantası: Evde yaşayan herkesin bir acil durum çantası olması gerektiği gibi, kedi ya da köpeğinizin de bir tane olması lazım. İçinde bir hafta yetecek kadar yemek, su, katlanabilir tabaklar, bir haftalık ilaçları, künyesi, belgeleri, tasması, taşıma çantası, oyuncakları, battaniyesi gibi eşyaları olmalı.

Hayvan dostu toplanma alanı: Etrafınızdaki toplanma alanlarını kontrol edin. Ayrıca hayvan dostu otelleri hatta hayvanınızla birlikte kalmanıza izin verecek arkadaş ve akrabalarınızı belirleyin.

Mikroçip: Kedi ya da köpeğiniz kaybolduğunda onu bulmanın en kolay yolu, mikroçipinin olması. İhmal etmeyin.

Dayanışma ağı: Şunu unutmayın, bir felaket yaşandığında evinizde olmayabilirsiniz, arkadaşınız ya da komşunuzun böyle bir durumda hayvanınıza göz kulak olabileceğinden emin olmak için böyle dayanışma ağlarına girip görev paylaşımı yapabilirsiniz.

KEDİLERİN MASAJ HAREKETİ NE ANLAMA GELİYOR

Yazının Devamını Oku

Nedir bu kedilerin bizden çektiği

12 Eylül 2020
Vaka sayıları tekrar artıyor, yeni tedbirler açıklanıyor ve endişemiz yükseliyor. Koronavirüs haberlerine tekrar bakalım. Son haber, kedilere yapılan bunca kötülük yetmezmiş gibi koronavirüs konusunda can sıkıcı bir durum yaşandığını ortaya seriyor. Hayvanseverleri tenzih ediyorum, meğer nankör olarak adı çıkan kedilere insanlar bir nankörlük daha yapmış.

Şöyle: Koronavirüsün tüm dünyaya yayıldığı Çin’in Vuhan kentinde yapılan araştırma, tahmin ettiğimizden çok daha fazla kedinin koronavirüse yakalandığını ortaya serdi. Emerging Microbes&Infections dergisinde yayımlanan makale, Huazhong Tarım Üniversitesi’ndeki araştırmacıların ocak-mart arasında 102 kediden aldığı örneklerin sonucunu aktarıyor.

ANTİKOR GELİŞTİRMİŞ

Hayvan barınakları, hayvan hastaneleri ve COVID-19 geçiren kişilerle beraber yaşayan kedilerden alınan örneklerde 15 kedide koronavirüse karşı antikor tespit edildi. Yani kediler koronaya yakalanmış ama hastalığı yenmişler.

Hatta hastalığı geçiren 15 kediden 11’inde virüsü engelleyecek kadar güçlü antikor bulundu.

İNSANDAN GEÇİYOR

Kedilere insanların yaptığı nankörlüğe gelelim buradan: Koronavirüsle yaşamaya başladığımızdan beri kedilerin-köpeklerin bulaştırıcı olabileceği, bu hastalığı insanlara taşıyabileceği iddiasıyla mücadele ediyor hayvanseverler. Ve bu mücadelede haklılıklarını sürekli bilimsel araştırmaların desteğiyle kanıtlıyorlar. Vuhan’daki son araştırmada da kedilerin hastalığı ya birbirlerinden ya da insanlardan kaptıkları ortaya çıkmış.

Yazının Devamını Oku

Bu ne sevgi ah bu ne yolculuk

5 Eylül 2020
Zoe ve Guy Eilbeck, oğulları Cam ve Max’le beraber yelkenle dünya turundayken koronavirüs nedeniyle sınırların kapatılacağı haberini aldıklarında, sadece 48 saat süreleri vardı.

ABD’de Güney Carolina’da yelkenlilerini limana bağlayıp hemen ülkeleri Avustralya’ya dönüş için harekete geçtiler. Ama bir problem vardı: Avustralya’nın hayvanlarla ilgili katı kuralları.

ARKADAŞINA BIRAKTI

Bu nedenle 2018’de Sicilya, Messina’da bulup sahiplendikleri köpekleri Pipsqueak’i sınırdan bu kadar kısa sürede geçirmeleri mümkün değildi. Sınırların bu kadar uzun süre kapalı kalacağına dair bir öngörüleri yoktu ve dönüp tekrar buluşacaklarını düşünerek Pip’i bir arkadaşlarına emanet ettiler. Ama hayat öyle devam etmedi ve zorlu serüven başladı.

SERÜVEN BAŞLIYOR

27 Mart’ta köpekleri Pip’i, Güney Carolina’daki arkadaşlarına bırakıp yola çıktılar. Ama bu evde diğer köpekler yüzünden huzur bulamadı ve 4 Nisan’da aynı bölgede başka bir arkadaşlarının evine gitti Pip.

19 Temmuz’da, hayvan hakları aktivisti Melissa Young, Pip’le beraber önce Charlotte’a, ardından Los Angeles’a uçtu.

21 Temmuz’da Pip, Los Angeles’tan Yeni Zelanda Auckland’a 13 saatlik uçuş gerçekleştirdi.

24 Temmuz’da, Auckland’dan Melbourne’e gitti ve burada 10 günlük zorunlu karantinaya girdi.

Yazının Devamını Oku

Yoksa bizi kedi ilacı mı kurtaracak

29 Ağustos 2020
Koronavirüs salgınından kelimenin tam anlamıyla bezmiş durumda, alabileceğimiz önlemleri alarak kendimizi korumaya çalışarak geçen günlerde, gözümüz sürekli haberlerde.

Aşı yarışında son noktaya gelen çalışmalar var, “Bulduk, yakında piyasada” diyenler var ama günün sonunda biz hâlâ maskelerimizle, dezenfektanımızla hayatımızı sürdürüyoruz.

Son ümit veren gelişme, Kanada’daki Alberta Üniversitesi’nden. Onlarınki aşı çalışması değil ama bir ilaç üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Alberta Üniversitesi’nin kıymetli bilim insanları, GC376 adı verilen, kediler için üretilmiş bir ilacın insanları COVID-19’a karşı koruyabileceği ihtimali üzerinde duruyorlar.

Heveslendirici haberi deşeyim. Feline Infectious Peritonitis olarak bilinen, bir kedi koronavirüs hastalığının tedavisi için yapılan araştırmalarda, bu ilacın kedileri COVID-19’a karşı da koruduğu ortaya çıkınca “Acaba insanlarda da benzer sonucu alabilir miyiz” düşüncesiyle araştırmalar başladı.

Nature Communications’da yayımlanan makalede, “Bu ilaç insan koronavirüs rahatsızlığını tedavi etmek için güçlü bir aday çünkü hayvanlar üzerinde başarılı oldu bile”

Yazının Devamını Oku

Hak ettikleri sevgiyi almaya başladılar

22 Ağustos 2020
Köpeklerinizin en güzel göründüğü fotoğrafları hazırlayın. Ya da maalesef artık aramızda olmayan eski can dostlarınızın fotoğraflarını sandıklardan çıkarın. Çünkü bu çarşamba Dünya Köpekler Günü’nü eda edeceğiz.

Bizde hayvan hakları yasası henüz kanunlaşmaktan çok uzakta. O yüzden Türkiye’de yaşayanlar olarak biz ancak kendi çevremizde, temas edebileceğimiz mesafedeki hayvanların hayatına olumlu etki bırakabiliyoruz. Ya da böyle günlerde fotoğraf paylaşmakla yetiniyoruz. Ama dünyada bu konuda ilerleme kaydetmiş ülkeler var tabii.

Almanya mesela, tam da bu günün muhteşemliğine yaraşır şekilde, karşılıksız sevgileriyle insanların hep yakınında olan köpeklerin hakkı olan ilgiyi görmesini sağlayacak bir düzenleme hazırladı.

Köpek sahiplerinin uyması gereken kurallar güncelleniyor. Buna göre evlerinde köpek bakanlar, köpeklerini günde en az 2 kez, toplamda 1 saatten az olmayacak şekilde yürüyüşe çıkarmak zorunda. Köpeklerin uzun süre bağlı tutulması yasak olacak. Bir de köpekler tüm gün yalnız bırakılamayacak. Dünyanın en güzel canlıları yavru köpekler için de bir kıyak yapılmış: Sosyalleşebilmeleri için günde en az 4 saat insanlarla vakit geçirmesi zorunlu olacakmış.

Biz daha meselenin abecesinde, “Köpekleri öldürmeyin, kötü davranmayın” feryatları ededuralım, dünyanın sonundaki ülkeler alfabeyi tamamlayıp ikinci tura başlamışlar. Düzenlemeye sebep olarak da Almanya Tarım Bakanı Julia Klöckner, “Evcil hayvanlar pelüş oyuncaklar değildir, karşılanması gereken ihtiyaçları vardır” demiş.

Tabii Almanlar buna biraz alınmış. Çünkü köpeklere yeterince iyi baktıklarına inanıyorlar. BBC Türkçe’nin haberinde, Almanya Köpek Derneği’nin (VDH) açıklaması yer alıyor. Buna göre birçok köpek sahibi bu düzenlemeye gülüp geçmiş. Çünkü zaten köpekleriyle yeterince iyi vakit
geçiriyorlarmış.

İnanışa göre kediler dünyayı ele geçirme planı yapıyorlardı. Acaba köpekler bu konuda kontrolü ele almış olabilirler mi?

Yazının Devamını Oku

Karantinada bizi onlar kurtardı

15 Ağustos 2020
KEDİMİZİ her şeyden sakındığımız, köpeğimizi dışarı çıkardıktan sonra eve getirip patilerini köpeklere uygun dezenfektanlarla temizlediğimiz günleri unutmuş gibiyiz. Sanki normal hayata döndük. Bir tek yüzümüzde maske var. Ama bu dönüş sayılara yansıdığına göre yine tedbirli olmakta yarar var. Eskisi kadar keskin önlemler alır mısınız bilmem ama bir önceki “karantina” döneminden dersler çıkarmak gerekiyor.

Bu köşede, pandemi süresinde hayatında kedi, köpeklere özel yer ayırmış insanlarla konuştuğumda, karantinadaki umutsuzluğu bu ilişkiyle aştıklarını anlatmışlardı.

Bunun dünyanın öbür ucunda da aynı olduğunu gösteren bir araştırma yayımlandı ABD’de. Buna göre kedisi olanların dörtte üçü, eğer kedileri olmasa karantina sürecini atlatmalarının mümkün olamayacağını itiraf etmişler. Kedi sahiplerinin yüzde 66’sı kedileri hakkında yeni bir şey öğrendiklerini söylerken, yüzde 76’sı bu süreçte kedisiyle yakınlaştığını anlatıyor. Ayrıca yüzde 64’ü kedisinin evde saklanmayı sevdiği yeni bir yer keşfettiğini, yüzde 57’si yeni bir davranış fark ettiğini, yüzde 55’i de kedisinin sevdiği yeni bir yiyeceği öğrendiğini söylemiş. Ama kediler de yeni normale dönmek istiyorlar: Ankette, kedisi olanlar yüzde 73 oranında, kedilerinin biraz yalnız kalmak istediklerini gösteren hareketler sergilediklerini söylemişler.

Onlar olmasaydı zor zamanlarımızı daha fazla hasarla atlatırdık buna kuşku yok. Bugün onlara teşekkür eder, belki sevdikleri mamadan verir, daha fazla oyun oynamalarına yardımcı olabilirsiniz. Bunu hak ediyorlar.

KEDİ-KÖPEK SAHİPLERİNE DAİR İKİ RAKAM

ABD’de yapılan ankete göre kedi-köpek sahipleri bu ilişkiye dair şunu söylüyorlar:

Yüzde 41:Onlarla konuşuyorum, bu sayede yanımda konuşacak birisi oldu.

Yüzde 49: Onlar sayesinde daha az endişeli hissediyorum.

Yazının Devamını Oku

Bu hayatta kazandığım en erdemli davranışlardan biri hayvan sevgisi

8 Ağustos 2020
İnsanların kedi, köpekleriyle oluşturdukları bağ çok kuvvetli. Bunu hayvan hakları için mücadele eden insanların çabaları, sosyal medyada karşımıza çıkan ülke fark etmeksizin hikâyelerde görüyoruz. Kimisi günümüzü güzelleştiriyor, kimisi kötü haberler nedeniyle canımızı sıkıyor. Ama her halükârda bu ilişki hepimize iyi geliyor.

Bireysel hikâyeler, bütün bunların arasında en ilham verici olanları. Oyuncu Gonca Vuslateri’nin evini paylaştığı, hayat yolunu beraber yürüdüğü 2 kedisi ve 2 köpeğiyle ilgili serüveni size de iyi gelecek.

Vuslateri’nin 11 aylık 2 kedisi, 2 de köpeği var: Pekinez cinsi çok yaşlı olan Cissy ve Tuzla barınağından sahiplendiği 9 yaşındaki Duma.

Oyuncu, “Hayvan sevgimi en çok babam bana aşılamıştır” diyerek başlıyor anlatmaya: “Babam askeriyedeyken, çocukluğumuzda çok zaman birdenbire eve yavru kedi-köpek getirirdi. Özellikle yavru köpek. Çocukluğumdan beri hayvanlarla yaşadım ben.”

İlk aşkın tadı bir başkaymış, Puppy adındaki köpekleri için çok mücadele etmişler ama “Köpek bakımı konusunda biraz da cahilliğimize denk gelmişti, çok kahrımızı çekti” diyerek nitelediği dönemde ne yaptılarsa beraber bir hayat kuramamışlar. Hep kaçmış Puppy. Nitekim İzmir’den İstanbul’a gelirlerken son kaçışı olmuş, bir daha onu bulamamışlar hiçbir yerde. “Hep Puppy’yi düşünür, üzülürüm” diyor: “Bize çok şey öğretti. Ondan sonra çok hayvan sahiplendik. Daima hayvanımız oldu onun
sayesinde.”

Barınaktan sahiplendiği ilk hayvan Duma. Gecenin bir saati arkadaşı Lal Denizli’yle otururken ilanı görüp aramışlar, onu kurtarmışlar. “Reklamlarda bile oynadı. Türkiye’nin tanıdığı bir hayvan oldu. Eğittim onu. Dans eden, ağlama taklitleri yapan, taklalar atan köpek oldu. Allah uzun ömür versin ki kurtarmaya devam edelim” diye anlatıyor kısaca. Ama iş Duma’yı derinlemesine anlatmaya gelince, tıpkı evladını anlatan ebeveynler gibi tüm özelliklerini döküyor. Anlatıyor: “Duma çok enteresan bir köpek. Başka bir frekansımız var onunla. Küsmelerimiz, barışmalarımız var. Evde birini istemediği zaman bunu çiş-kaka yapmadan bana anlatma şekli var mesela: Gidip çamaşır makinesi gibi saçma sapan bir yer seçip orada oturuyor. Neden orada oturabileceğine bir anlam veremediğimde, ‘Umarım aldın mesajı Goncacığım herhalde’ diyor bakışlarıyla sanki. Başka hayvana tahammülü yok. Ama kedilerle ilgili de sorunu yok. Görmezden gelmeyi öğrendi. Mükemmel dans eder. Bir şey mırıldanırsam arka ayakları üzerine oturup el çırpar gibi dans eder. Çok kaçar ama kaybolduğunu anladığında eve gider. Bir gün Taksim Meydan’da kaçtı, kurtuldu elimden. Fıtık ameliyatı olduğumdan peşinden koşamadım, aradım bulamadım. Sonunda sinirimden eve yürüdüm. Bir baktım evin önünde. İşini bitirmiş beni bekliyor, ‘Nerede kaldın’ der

Yazının Devamını Oku

Mama su, kum tamam. Peki sevgi?

1 Ağustos 2020
Bir süre öncesine kadar evden kafamızı çıkarmaya korkan bizler, yaz rehaveti ve uzun resmi tatiller sağ olsun, salgın sürse de bulunduğumuz şehirleri terk edip tatillere çıkmaya başladık. 

Köpeği olan insanlar zaten çözümü epey önce buldular: Ya köpekleriyle beraber gidiyorlar tatile ya da dönüşte ‘büyük bir trip yemeyi’ göze alma pahasına, köpeklerini otel ya da bakıcılara bırakarak tatile gidiyorlar.

Kedi sahipleri içinse durum farklı. Bir yere giderken kedinizi götürecekseniz, kedinizin ortamını da taşımanız gerekiyor. O nedenle iş çetrefil hale geliyor. Bunun yerine kedi sahipleri, evlerinin anahtarını yakınlarına ya da arkadaşlarına bırakarak zaman zaman kontrol etmelerini istiyor.

Kedisi olan arkadaşımın tatile giderken anahtarı bıraktığında, “Mama, su ya da kumuyla ilgili bir ihtiyacı olmayacak. Siz geldiğinizde biraz onu sevseniz çok iyi olur. Sevilmek çok hoşuna gidiyor” demesi, beni bu uyarıyı yapmaya itti.

Kediler biraz aynı evi paylaştıkları insanları umursamıyor görünseler de yokluğunuzu anlıyorlar. Şu sıralar, tatile giden arkadaşlarının kedisini günlük olarak kontrol etmeye gidenlere seslenmiş olayım: Kumuna, suyuna, mamasına bakıp dönmeyin. Biraz oturup onları sevin. İyi bayramlar.

KÖPEĞİNİZLE BERABER FİT KALMAK İÇİN

Yaz vücudu için geç kalmış olabilirsiniz ama sağlıklı yaşama başlamak için geç kalmadınız. Ne zaman başlarsanız başlayın kârdır. Köpeğiniz varsa şanslısınız, çünkü köpekler hem oynamayı, koşturmayı seven hayvanlar, hem de koşuculara iyi yoldaşlar. Ama uzman uyarılarına dikkat verin, sonra kaza olmasın.

Dikkat edeceğiniz unsurlar şöyleymiş:

Yazının Devamını Oku