Şenay Düdek

Yarardan çok büyük zarar getiriyor sağlığınızı detoksla tehlikeye atmayın

26 Aralık 2010
Günlerce tartışıldı. Hâlâ da tartışılmaya devam ediliyor. Her şey sosyetenin en güzel kadınlarından, Ceyla Gölcüklü’nün ölümü ile ortaya çıktı. “Detoks ile lavman, insan sağlığını nasıl tehdit ediyor” konusunda, ben de son noktayı koymak istedim.

Nisan ayında, New York’ da bir dostum, Angelina Jolıe, Madonna, Beyonce gibi pek çok ünlünün detoks ile çok kolay kilo verdiklerini söyledi. Bizimkiler de buna ayak uydurdular... Pek çok kişinin bilmediği gerçekleri ilk kez açıklayayım... Süper Star Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Semiramis Pekkan, Gülben Ergen, sosyetenin alımlı kadınlarından Selma Türkeş, Ender Mermerci gibi pek çok medyatik isim detoks yaptıran ünlüler. Çoğu da Uzak Doğu’daki kamplarda yaptırıyor. Hatta bir keresinde Semiramis Pekkan ölümden döndü.
Bana da önerdiler
Nişantaşı’nda ‘Sağlıklı Beslenme ve Alternatif Tıp’ konusunda hayli popüler bir iş yerinin sahibi de, bana lavmanla detoks önerdi. IBS (Sorunlu Barsak) hastalığımdan kurtulabileceğimi söyledi. İnanıp yaptırmadım. Artık bir endüstri haline gelen bu yönteme sakın kanmayın. Lavman, yani yıkama işlemi, barsak delinmelerine hatta ölüme kadar insanı götürüyor. Daha sonra çıkacak rahatsızlıklar ise hayatınızı tehdit ediyor. Kalp rahatsızlıkları bile ortaya çıkıyor. Lou Jain’de sevgili Apdullah Özmelek’in Cafe de Parıs restoranında, İzmir’in iki ünlü doktoruyla bu konuyu masaya yatırdık.  
Dr. Buda “Çözüm tıp da”
Homeopat konusunda bir numaralı isim Dr. Levent Buda, “İnsan bedeni aslında çok sofistike bir detox sistemine sahiptir. Karaciğer, Böbrekler, Deri, Akciğerler ve Barsaklar en önemli detox organlarıdır. Sistem düzgün çalışıyorsa detox’a ihtiyaç yoktur.” Dedi. Bedenimizi bir fıçıya benzeten Buda, “Bir yandan zararlı maddeler dolarken, bir yandan da detox organları ile temizlenir. Giriş ve çıkış arasındaki denge bozulursa, zehirli maddeler bedende birikir. Hastalıklar ortaya çıkar. İşte böyle durumlarda, kişiye özel detox programları uygulanır. Bunlar beslenme rejimleri, detox ilaçları ve yöntemleri ile olabilir. Bütün bu tip uygulamalar da tıp doktorunun yönetiminde olur” diyerek noktayı koydu.  Akapunktur konusunda, Türkiye’nin sayılı isimlerinde Dr. Tayfur Yağcı. Sağlıklı beslenme ve diyet konusunda da İzmir’in sayılı doktorlarından. Yağcı da “Eğer beden, ya da ruhunuzda tolere edebileceğinizden, daha fazla toksin birikmişse, hayattan zevk almama gibi, depresyon belirtileri yaşıyorsanız, sizin detoks yapma zamanınız gelmiştir.” Diyor. Okuyucularımıza da şu önerilerde bulunuyor; “Öncelikle yeme içme alışkanlıklarını ve yaşam biçimlerini değiştirmeliler. SPA, Wellness, masaj,meditasyon, spor yaparak ve kan tahlillerini yaptırıp akapunktura başlamalıdırlar. 6 ay veya yılda bir kez yapılacak bu tedavi esnasında, iki günlük detoks diyeti ile ruhsal ve bedensel arınma sağlanır. Bağırsaklarımız, duygusal beynimizdir. Vücut serotoninin %80’i bağırsaklarda oluşur.
Bu nedenle asid baz dengesini düzenlemek, toksinleri uzaklaştırmak gerekir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirerek, bazı bitkisel ilaçları ve vitamin desteklerini de kişinin ihtiyaçlarını göz önüne alarak uygulanabilinir. Lavmanla barsakları yıkamak büyük tehlikedir.”

‘Pilates’in Kralı’ dediler rüzgarı İzmir’e yetmedi

Dünyaca ünlü İngiliz Pilates uzmanı Michael King İzmir’e geldi. Swıssotel Grand Efes’e, benimde keyifle gittiğim Amrita Spa&Wellness’de 7-9 ve 13-15 Aralık tarihlerinde kurs verecekti. Fakat kralın rüzgarı yetmedi. Katılım hayal kırıklığı yarattı. 12 kişi toplandı. Kurs iki yerine teke düştü. Bu arada Mıchael King, Madonna, Russel Crowe ve Kylie Minogue’nin eğitmeni olarak tanıtıldı. King Madonno sakatlandığı sırada çok kısa bir süre ona eğitmenlik yaptı. Madonna’nın eğitmeni Tracy Anderson. Anderson Gwyneth Paltrow’nda personel traineri. Bilinsin istedim.

Yazının Devamını Oku

Turkuaz, Ege Mutfak Zirvesi Ve Sipari’ de yeni bir dönem

25 Aralık 2010
Bazen okuyucularım soruyor. “Şenay Hanım; Hiç mi hoşunuza giden bir etkinlik, bir şıklık yaşamıyorsunuz İzmir’de? diye.”

Beni mutlu eden güzellikler yaşanmıyor değil. Nitekim bu yıl 2.si gerçekleştirilen Ege Mutfak Zirvesi harika. Ege’nin, dünyaya mal olmuş tatlarının, Ege’lilerle buluşması enfes. İzmir Fuarı içinde düzenlenen bu etkinlikte, hava yağmurluydu. Ama tıklım tıklımdı ortalık. Tam bir bahar havası vardı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümü ile Yeniasır TV sponsorluğunda gerçekleşti. Ben de kardeş gibi gördüğüm Yeniasır Gurup Başkanı Şebnem Bursalı ile gittim. Lezzetlerin buluşma noktasında, bilmediğim pek çok tadı da denedim. Ege’nin mutfak kültürünün de ne kadar zengin olduğunu öğrendim.
İzmir’in gururu bir marka
Bizimle birlikte fuara sevgili Berna Noyaner’ de gelmişti. Bana göre İzmir’de eğlence sektöründe bir efsanesi, rahmetli Atalay Ağabey’e layık bir evlat. Akşam Şebnem, Berna Marina’nın içinde Sipari’ de buluştuk. Buranın patronu, sevgili Mehmet Önen çok sıkıntılı günler geçirdi. Ağabeyini kaybetti. Ardından Sipari, Marina’nın yeni ihalesi nedeniyle bir seneye yakın müşterisinden uzak kaldı. Ama atlatmış her şeyi. “Artık Sipari’ de yeni bir dönem başladı. Kardeşim İbrahim, boşluktan yararlanıp İtalya ve İspanya’ya gitti. Farklı yemek kültürlerini de tattı” dedi. Kimse kusura kalmasın Sipari, İzmir’in bir gururu. Kimi getirdiysem mutlu oldu.
Lezzet düşkünleri ve starların yeri
Bu kadar iddialı yazmamın nedeni Sipari’ nin ortağı değilim. Her gittiğimde kişi başı 50.00 TL hesap ödüyorum. Üstelikte cebimden. Müessese de karşılamıyor yani. Ama bakın gelenlere, sizler verin puanınızı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Mesut Yılmaz, Fahir Atakoğlu, Mahmut Özgener, Fatih Terim, İbrahim Tatlıses bunlarden yalnızca bir kısmı... O gece Levrek Marin, Şevketi Bostan, Bademli Dil Manuer, Beğendili Karides ve otlu levrek balığı yedik. Her şey kusursuzdu.
Turkuaz’da eğlence ve Ali Haydar
Çok istediğim halde bir türlü gidemediğim İnciraltı Turkuaz’a o akşam nihayet gittim. Bize eski bakanlardan Yüksel Yalova’da katıldı. Harika bir insan. Muhteşem de bir sesi var. İyi bir avukat. Böyle isimlere bence siyasette hep ihtiyaç var. Neyse... Güzel bir fasıl ve eğlence vardı. Mikrop’a bayıldım. Zaten bütün İzmirliler de ona bayılırmış. Bol bol Atalay Ağabey’i andık. Ruhu şad olsun. Finali Narlıdere’de Ali Haydar’da yaptık. Burası da muhteşem bir yer. Kabap Salonu. Ama çok şık. Çorba içtik. Lezzetliydi. Her yer hijyen. Öneririm. Dostluğun, kardeşliğin güçlü olduğu bir akşamdı...

DİKKAT İstenmeyen adam Gürsel Tekin Mesam Başkanı’nı nasıl yedi?

Yazının Devamını Oku

Dünyanın akın akın geldiği İzmir’de bir yeryüzü cenneti

22 Aralık 2010
Annem yıllardır iyi bir Hürriyet okuyucusudur. Gazetesindeki ilanda görmüş.

‘Balçova Termal Otel’den Ağrısız ve Mutlu Bir Hayata Davet’ diye. Bu güne değin Türkiye’de gitmediği termal kalmadı. 75 yaşında. Kendiliğinden gitmiş. Parasını ödemiş. Sağ olsun canım dostum Gülengül Uslu yardımcı olmuş. Ben ziyaretine gittim. Ancak, şoke oldum. Muhteşem bir yer. İzmir’de bir yeryüzü cenneti. Prag’a iki saat uzaklıkta, Karlavy Vary’i, iki kez gittim. Uzakdoğu’da pek çok SPA bilirim. Kaliforniya, Meksika, Kuzeybatı Pasifik, Batı Virginia’da şehrin merkezindeki Berkeley’i de bilirim. En sık gittiğim yerlerden biri olan, New York’a bağlı, Saratoga Springs’i, adam etmek için daha yeni 2.5 milyon dolar para harcandı. Kısacası, Balçova Termal hepsine fark atar. Nedeni de, her biri en az 18 yıldır burada görevli olan yürekli ekibi. Başta Başhekim Uz.Dr.Salih Karakaya, Ön Bürü Müdürü Metin Esenlik ve Uzm.Fizyoterapist Burcu Aplak Arın. Tarihte Agamemnon Kaplıcaları  olarak bilinen ( M.Ö. 1400) Balçova Twermal Teşhis ve Tedavi Merkezi, yalancı bir cennetin ortasında. Yalnızca huzur var.
2500 yıldır şifa dağıtılıyor
Balçova Termal, 1980’li yıllarda Valilik ve İl Özel İdaresi tarafından, Otel ve Kaplıca merkezi olarak kurulmuş. Şu an Genel Müdür Turabi Çelebi. Son yıllarda, termal suyun doğal gücünü, modern tıbbın imkanları ile birleştirilerek, Kür Merkezi yapılmış. Merkezde, konaklamalı veya konaklamasız Kaplıca-tedavisi, Fizik tedavi, Hidroterapi ve rehabilitasyondan oluşan kompleksde, Çağdaş Tedavi konsepti uygulanıyor. Her Yıl 2000’ i yabancı, yaklaşık 5000 hasta uzun süreli, yaklaşık 60.000 hastada, günübirlik Kaplıca-Kür tedavisi alıyor ki, müthiş bir şey. Norveç Sağlık Bakanlığı ve Oslo Universitesi ile 18 yıldır anlaşma devam ediyor. Her yıl 1000 ile 1200 Norveçli Romatizma hastası, bir ay tedavi ediliyor.  Yıllarca Norveç’ de ve Belçika’da yaşayan sevgili Ayşe Erbulak’ da söylemişti. 2500 yıldır kaplıca merkezi olarak kullanılmış. Şifa dağıtmış ve dağıtmaya da devam ediyor. Geleneksel tedavi yöntemleri ile Çağdaş tedavi konseptinin bir kombinasyonu olarak yapılıyor bu kürler.
Uygulanan tedavi ve öneriler
Başhekim Uzman doktor Salih Bey, “Balçova Termal ‘de uygulanan tüm tedavi yöntemlerinin amacı, iyileştirmek, fiziksel kapasiteyi ve yaşam kalitesini arttırmak, mutlu ve iyi olma hissini kazandırmaktır.” Diyor. Uygulanan Tedaviler Ve Üniteler ise şöyle; Fizik Tedavi-Bire bir Egzersiz-Manuel terapi-Rehabilitasyon
(Başlıca ortopedik,nörolojik,nöromuskuler hastalıklar)-Grup tedavileri-Parafin- Tıbbi Masaj-Hidroterapi-Balneoterapi-İş-Meşguliyet tedavisi-Bel okulu programı... Tedavi Merkezinde; 62 kişilik uzman doktor, uzman fizyoterapist, hemşire, masör / masöz, laboratuar ve Fizyoterapi  teknisyeni ile yardımcı sağlık personellerinden oluşan Sağlık ekibi (takımı) bulunuyor.
Hangi hastalar tedavi ediliyor?

Yazının Devamını Oku

Ajda ile Tarkan’ın düeti Serdar’a pahalıya patladı

19 Aralık 2010
Popun ‘Altın Çocuğu’ Serdar Ortaç’ın, Kıbrıs’da Cratos Otel’de, 1 milyon 750 bin dolar kaybettiğini, gazeteler yazdı. Ama Ortaç, bunu inkar etti. İşin doğrusunu benden öğrenin.

Ne yazık ki, Serdar bu parayı kaybetti ve otele de borçlandı. Bir milyon dolar karşılığında da on gala yapacaktı. 750 bin dolar da yılbaşı balosu karşılığında silinecekti. Fakat son anda, Ajda Pekkan ve Tarkan düeti ortaya çıktı. Otelin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Bozoğlu ile yakın ilişkiler içinde olan Serdar, bu duruma çok üzüldüğünü söyledi. Bunun üzerine genç patron, Serdar’a, 2011’in ilk gününde sahne almasını önerdi. Çünkü 1 Ocak cumartesiye denk geliyordu ve otel dolu olacaktı.
300 milyar ilaç gibi geldi
Serdar bu teklifi, kabul etmek zorunda kaldı. Ama borcundan 150 bin dolar ancak çizildi. Serdar’a, yeni yıl balosunda sahne alması için, yine Kıbrıs’tan pek çok otelden, 300 ile 500 milyar arası teklif gelmişti. Cratos Oteli nedeniyle bunları kabul etmemişti. Kısacası Ajda-Tarkan düeti, Serdar’a hayli pahalıya mal oldu. Amma son anda imdadına, İstanbul Cevahir Otel çıktı da başarılı sanatçı, buradan alacağı 300 milyar ile biraz da olsa rahatladı!

Nokta

Nice yıllara

Hilton Oteli’nin GYM Salonu’nun işletmecisi olan, 20 yıllık arkadaşım sevgili Tanju Dokur 45 oldu. Bu özel gününü, İzmir’in ödüllü börek ve mantıcısında kutlamak çok hoştu. Dr. Hakan Akman, Tanju’nun ortağı Özhan Uluç ve işadamı Serdar Tanç ile Eşrefpaşa Bayramyeri’ndeki Kırım Çiğ Börek ve Mantıcısı’nda kutladık. Peynirli ve kıymalı olarak yediğim çiğ börekler nefisti. Mantı da öyleymiş. Zaten kapıda kuyruk vardı. Meraklısına.
Tel: 0232 250 33 61

Yazının Devamını Oku

İzmir sosyetesinde şok eden ayrılıklar

18 Aralık 2010
Yazımın başlığına bakıp, heyecanlanmayın. Çünkü, ‘ayrılık’ diyorum.

‘Boşanma’ değil. Ayrılığı yaşayanlar ise sevgili değil. Bulmaca gibi görmeyin. Efendim İzmir’de, yıllardır eğlence yaşamında, popüler bir çift olan Mustafa- Şahika Başçı çifti ile, özellikle İstanbul sosyetesinin gözde güzellerinden, Esra Gürsoy Özkan ilk ayrılığın kahramanları. Başçı çiftinin, İzmir’de eğlence yaşamındaki maceraları, hayli uzun. Bir 15 seneye dayanıyor. Gilda, Alyans Tenis Kulubü ve Envelo... Özkan’ın ise iki yıl. Başçı çifti ile Çeşme Alaçatı’da, 2009 yazında başlattığı, Tips adlı markasını, Özkan 2010 yılının kış aylarında, İzmir Envelo içine taşıdı. Başlangıçta hayli mutlu bir ortaklıktı. Fakat bu yılın ağustos ayında patladı. Özkan’ın, söylenenlere göre, eşinden aldığı, 400 milyara yakın parası, bu ortaklıkta battı. Yaşananlar, yazılacak gibi değil. Eski dostlar şimdi kanlı-bıçaklı. Hemen tüm sosyetik restoran ve barlarda, bu ayrılık ve çirkinlikler konuşuluyor. Bakalım gelecek günler bu üçlü arasında nelere gebe...
Yeğeni ile ipleri kopardı
İkinci ayrılığın kahramanları ise yine İzmir sosyetesinin güzel kadınlarından, Oya Korsini ile öz be öz yeğeni Engin Özgüzey. Korsini, 2010 Ocak ayının, ikinci haftasında, Home Room adlı çok şık bir marka yarattı. Yıllardır hayalini kurduğu bu markayla, ev tekstil tasarımcılığında büyük yol aldılar. Oya Korsini, kişiye özel çarşaf, yatak ve masa örtüleri, aksesuarlar la kısa sürede sosyetenin gözdesi yaptı, Home Room’u. Fakat geçtiğimiz gün bu ortaklık bitti. Dedikodulara göre, iki akraba arasına para girdi. Gazeteci ve televizyoncu olarak da sevilen bir isim olan Oya Korsini, yeğeniyle ticari ve akrabalık ilişkisine bitirdi. Aslında, “Dostunla ye, iç, alışveriş etme” felsefesi de doğru çıktı...

Ceyla ile ilgili ilk ve son yazı
Allah rahmet eylesin ve nur içinde yatsın Ceyla Gölcüklü. Kanser olduğunu, müşterek bir dostumuzdan 3.5 ay önce öğrenmiştim. Yazmadım. Elim gitmedi. Ama çok üzüldüm. Posta Gazetesi’nde Magazin Müdürü, Milliyet’in çıkardığı Pasha Dergisi’nde de Genel Yayın Yönetmeni iken birkaç kez yemek yemiş, dertleşmiştik. Muhteşem bir insandı. Ceyla ile ilgili medyadaki bilgi kirliliği beni deli etti. Öncelikle ben de, pek çok kişi gibi magazin basını suçladım. Ama bana göre günahsız çıktı hepsi. Çünkü, Ceyla’nın ölüm haberi, 7 Aralık Salı gece bana bildirildi. Hem de güvenilir bir dostumdan. Ardından, yine turizmle de uğraşan bir iş adamının karısından... İsmi bende saklı olan hanımefendi, Amerikan Hastahanesi’ne Chec-Up’a gidiyor. Türkiye’nin sayılı iş adamlarından, birinin eşi olan bu hanımefendi de, ölüm olayını aynı tarihte doğruluyor. Yani aile, çarşamba günü çıkıp, bir açıklama yapsaydı, bu kadar bilgi kirliliği olmayacaktı. Ayrıca bir internet sitesinde, verilen İngilizce veda yazısı da hoş olmadı. Vay gidene. Ama bilgi kirliliği yüzünden, medyaya yüklenenlerin duyrulur. Ayrıca ailenin bu tutumu da, bana göre rahmetlinin ruhunu da rahatsız etmiştir.. 

‘Yaprak Dökümü’nün Ferhunde’si tiyatro sahnelerine dönüyor


Yazının Devamını Oku

Alsancak Cuma ayağa kalkacak

15 Aralık 2010
Helin Avşar, İsmail Acar, Zeynep Tunuslu, Ebru Akel, Deniz Akel, Tülin Şahin, Ayşe Hatun Önal, Öner Evez, Ekin Türkmen, Murat Başoğlu ve pek çok ünlü isim İzmir sokaklarına akacak...

17 Aralık’da İzmir şenleniyor. Alsancak bir festival havasına bürünüyor. Yılbaşı öncesi, çok renkli bir alışveriş başlıyor. Dominik Sokağı’nda, alışı gelmedik bir gösteriye, tanıklık edecek. Güzel İzmirliler. İlk kez, benim köşemden duyurmuştum sizlere. İki gün sonra gerçekleşecek bu gösterinin, yeni yıldızlarını, yine ilk kez buradan öğreneceksiniz. Uluslar arası bir DJ, Salih Saka’nın yaratacağı muhteşem ambiyans ve sıcak şarap ile başlayacak gün. Kısacası Christmas Party. Biz İstanbullular buna alışığız. Pardon, 34 yıl kalınca böyle oluyor. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, yılbaşı öncesi partileri geleneksel hale getirdi. İzmir’de de bunun ilk adımı bu yıl atıldı. Ünlü modacı Ertan Kayıtken ve Diva Dergisi, patronice Ceren Ağca’nın bu sıcak önerilerine, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan da olumlu baktı. Böylelikle harika bir etkinlik doğdu.
Öğrenciler yarışacak
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden, Sahne Tasarım Bölümü’mden, finale kalan 10 öğrencinin tasarımları yarışacak. Modacı Arzu Kaprol, Modacı Siren Ertan, uluslar arası bir koreograf Öner Evez, Türkiye’nin dünyadaki yüzü Tülin Şahin’in aralarında bulunduğu bir jüri, birinciyi seçecek. Benim de olmamı istediler. Ama bilmediğim işlere burnunu sokanlardan olmadım hiç. Neyse. Bir de çok güzel bir seyahat ödülü olacak. Bu sürprizdi. Yine, sokakta, Dokuz Eylül Üniversitesi Tasarım Bölümü öğrencileri, kendi tasarımlarını sergilemek üzere stantlar açacak. Satış yapabilecekler.
Ertan yataklara düştü
Saat 20.00’de 40 ünlü manken, İzmir’in gurur kaynağı bir modacı, Ertan Kayıtken’in yalnızca bu gün için, özel olarak hazırladığı giysilerle bir defile yapacaklar. Bu organizasyon nedeniyle Ertan, mide kanaması geçirdi. İki gün Özel Sağlık Hastahanesi’nde kaldı bu arada. Helin Avşar, ekranların genç yıldızı Ekin Türkmen, ünlü ressam İsmail Acar, modacı Zeynep Tunuslu, Ebru ve Deniz Akel kardeşler geceye katılacak ünlü isimler. Geceyi Murat Başoğlu sunacak. Konuklara, manken-şarkıcı Ayşe Hatun Önal tarafından, ilk kez tasarlanan çok özel şallar dağıtılacak. Ertan, salon şıklığını yine ilk kez sokağa taşıyacak. Bir hayvan sever olarak da, son günlerde tartışılan hayvan yasasıyla ilgili, bir başkaldırı da bulunacak. Tamamen imitasyon kürk aksesuarlar kullanacak. Türkiye’de ilk kez 205 metre bir podyum olacak. Kulis olarak iki otobüs kullanılacak. Biri defilenin başlangıç noktasında giyinmek için... Diğeri de finalde soyunmak ve oradan da havaalanına gitmek için...

Söz savunmanın

Açık Alan

Geçen hafta, Çarşamba günkü köşemde, Damla Demirel’in 70 polikilinik sahibi adına, gönderdiği bir maili yayınlamıştım. Lazeri güzellik salonlarının değil, kendilerinin yapması gerektiğini belirtmişti. Üstelik IPL kullanarak epilasyon, lazer yapan güzellik salonlarının, denetlenmesini istemişlerdi. Şimdi de söz Güzellik Salonu sahipleri adına Emre Demirel’in. Tarafsız bir gazeteci olarak da yorumu sizlere bırakıyorum...

Yazının Devamını Oku

Bu davet günlerce konuşulacak İzmir elitleri Lavanta’da buluştu

12 Aralık 2010
Evet... İzmir Sosyetesi’nin gözde çiftlerinden, Meral-Alber Simson 31. evlilik yıldönümleri partisi, çok görkemli oldu.

Hemen hemen İzmir elitlerinin büyük bir kısmı, partinin konuklarıydı. Bir şıklık yarışı vardı. O nedenle partideki hanımların, bu şıklıkları, özel mönüsü, pastası, gelen armağanlar, beylerin, kadınlara oranla daha spor takılmaları, kısacası günlerce konuşulacak bir davet oldu. Lavanta’nın patroniçesi Melda Durgunoğlu, Müdürü Muharrem Duran, mutfak şefi Kamil Tüzün ve Meral Hanım günlerce önceden hazırlık yaptılar. Yani Alber Bey için sürpriz bir partiydi. İzmir’in gözde restoranlarından Lavanta, bu gece için özel ışıklandırıldı.
Müzikler özel seçildi.
Sade ve şık bir mönü
 Peynir tabağı ve şampanya ile açılış yapıldı. Ardından, Ahtapot Carpaccio, kadayıflı karides, Türüf çorbası (Dünyanın en pahalı mantarıdır), Balkabaklı ve istiridyeli, mantarlı risotto, peynir sufle soğuk ve ara sıcaklardı. Ana yemekte, İzmir’in meşhur Şevket-i Bostanlı kuzu kapaması ve fırında Lağos vardı. Final Türk tatlı tabağı ve mevsim meyvelerinden oluşan, beyaz çikolatalı, bademli pasta ile oldu. Gelen konuklar arasında; Eli Alharal, Haluk Özyavuz, Süleyman Poray, Hasan Aygıt, Serhan Ünsal, Vehbi Güldoğan ve eşleri... Meral Simson’un kardeşleri Oya ve İnci Corsini, Gamze Ünsal, Nil Blanchet, Tina Alharal ve eşleri vardı. Kısacası çok özel bir davetti.

ÜCRETSİZ LOSEMİLİ ÇOCUKLAR HASTANESİ

Sevgili arkadaşım Hülya Dincel’ den geldi bu mail. Herkes duysun, öğrensin istedim. Çocukları, ya da yakınları, Lösemi olup da çaresizlik içinde kıvrananlar için. Tabi bir de vicdanlı, yardımsever, hayırsever okuyucularımdan gelecek destek için...
Merhabalar; LÖSEV (Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı) 3.5 yıllık bir vakıf olmasına rağmen Türkiye’nin ilk lösemili çocuklar hastanesi LÖsante <http://www.losev.org.tr/turkce/t-hastane.html> ’yi Ankara’da kurdu. Yemeğinden pijamasına, muayenesinden tahliline, her şey ücretsiz olarak, çocuklara sunuluyor. Ankara dışından gelen ailelere de apart oda hizmeti veriliyor. Vakıf kullanmadığımız giysi, ev eşyası, oyuncak, bisiklet ve yiyecek yardımlarını kabul ettiği gibi, YKB 477 Şube 1-002666 hesaba tutar ne olursa olsun bağış da yapılabiliyor.

Yazının Devamını Oku

İki iş kadınının müthiş başarısı

11 Aralık 2010
Özellikle damak tadı olan, dünyayı dolaşmış, yakın dostlarımla gittim. İzmir’in popüler ve zirvedeki eğlence yeri, Loujain’in içindeki Rus restoranına.

Patronları İrina Marinchenko ve Zilia Gürler’i, eşlerinden ötürü iyi tanırım. Aslında ikisi de iş kadını. Zilia, aynı zamanda büyük bir şirketin CEO’su da. Eşi de Kavaklıdere’nin üst düzey yöneticilerinden Eray Gürler. İrina, çiçeği burnunda anne. Loujain’in ortaklarından, Avukat Aydın Öncel’in de eşi. Yani tabiri caiz ise, ikisinin de tuzu kuru. Fakat yılmadılar. İzmir’de olmayan bir lezzet yarattılar. Üstelikte inat edip başardılar. Russian Moskow’da yemekler kusursuz. Geleneksel Rus mutfağı. Defalarca, Moskova ve Rusya’nın diğer bölgelerine gittiğim için, iyi bilirim. Severim de...
Sınıfı geçtiler
Masada, konusunda bir numara Dr. Tayfur Yağcı, yine homeopat ve doktor Levent Buda ve bir özel şirkette CEO olan eşi Tülin vardı. Hepsi bayıldılar. Zaten açılalı, yeni olmasına rağmen, hayli kalabalıktı. Mutfak ekibi Rusya’dan gelmiş. Zilia Azeri ama İrina ile birlikte Rus mutfağını çok iyi biliyorlar. Önce Rus şampanyası ile başladık. Ardından  geleneksel Borsch çorbası geldi. Müthiş. Ortaya havyar çeşitleri, rus usulü dil söğüş ve peynir sundular. Rus votkası ile. Yemekte pelmeni mantı, tavuk Kiewski, votka soslu bonfile yedik. Kavaklıdere Öküzgözü 2007 Elazığ içtik. Bu Eray Gürler’in çok özel bir armağanıydı. Olaydı. Elmalı strude, tatlı lorlu palaschinken ve özel bir Rus likörüyle final yaptık. Hesap normal. Ben ödediğim için biliyorum. En kısa süre için yine gideceğim. Farklı lezzet ve keyifli bir ortam arayanlar için telefon:  ( 0232 ) 464 54 44 - 464 54 43 - 0 534 437 07 63

Hakan, Çınar, Mahsun gazeteciliğin püf noktaları

Genelde, hafta da, ya da on günde bir, gençlerle buluşuyorum. Yaşları 19-30 arası. Yeğenlerim, üniversite öğrencileri, genç meslektaşlarım... Onlar beni, mesleki açıdan da besliyorlar. Diri tutuyorlar... Eski yayın yönetmenim, dostum Rıfat Ababay, “Sen Barış Manco gibisin. 7’den 70’e okuyucu kitlen var” demişti. Posta’da çalıştığım zamanlar. Televizyon dünyasında da, araştırmalar onu göstermişti. Megaloman değilim, yalnız mütevazi de olamayacağım. Doğru. Neyse, sadede geleyim. Yemekte bu haftanın konusu iki yazar ve Türk filmleriydi. Biri, benim de çok beğendiğim ve keyifle takip ettiğim Çınar Oskay. Radikal Pazar ve Yan Yayınlar Yönetmeni. İzmir ve Egeli gençlerin son gözdesi. Kızlar fiziğini de çok beğeniyorlar. Bir de Ahmet Hakan’dı.
Menfi yazmak, özellik mi?
Sevgili Ahmet Hakan, arkadaşım. Her yazısını keyifle okurum. Arada bana ters gelen fikirleri de var. Fakat son zamanlarda gençler, onun Türk filmlerine takmasına takmışlar. “Yahu Şenay Teyze, Mahsun’un filmi kötü, Mehmet Aslantuğ’un, şimdi de Av Zamanı. Hepsini izledik. Çok da beğendik. Acaba menfi yazmak, dikkat çekmek, polimik yaratıp, kendinden söz ettirmek iyi gazetecilik mi?” diye sordular. Ben de “Özgür irade, özgür düşünce” dedim. Mehmet’in (Aslantuğ) filmini izleyemedim. Fakat Mahsun’un ‘New York’da Beş Minaresi’ne ailece bayıldık. Tabi bazı tutarsızlıklar, mantık hataları, aşırı mesajlar var. Ama, yine de Mahsun başarılı. O nedenle Ahmet’i tenzih ederim, filmi snopluk olsun diye kötüleyenlere “Hasetlik etme ne olur. Kalbini temiz tut, sen de başar” diyeceğim.

Böyle bir evlat herkesin başına

Yazının Devamını Oku