Paylaş
Dizileri keyifle izleniyor. Ha vefa kısmı tartışılır. Onu da hep yazar ve söylerim. Hafta içi yine keyifle izlediğim bir programda, Gülben’i gördüm. CNBC-E’de Gülay Afşar’ın sunduğu ‘Finans Cafe’de. Gülben, para puldan anlamaz. Zaten kendisi de söyler. Yatırımı öyle fazla yoktur. Bir zamanlar taksi plakaları var diye dedikodular çıktı. Yalan. Döviz, altın işini takip etmez. Hele borsadan hiç ama hiç anlamaz. Tek bildiği, parasını faize yatırıp, zamanı gelince de almak. O nedenle ne konuşacak diye merakla izlemeye başladım...
Çocuklar hep gülsün
Gülben’in yaktığı bir eğitim meşalesi var. Şu ana kadar Doğu’nun pek çok yerinde altı anaokulu açtı. Devamını da getirecek sanırım. Zaten ona da bu yakışır. Kampanyasının adı ‘Çocuklar Gülsün Diye’. Biraz da işin ciddiyetine, daha da uymak için, saçlarını da siyaha boyatmış. Şaka tabi. Neyse Çok güzel bir sohbetti. Ama Gülay Afşar, yatırım ve birikimleri konusunda bir soru sorunca. İşte o zaman coştu Gülben. Fena halde hem de. Neler mi dedi?. Buyurun;
“Ben öyle borsa, morsa anlamam. Diğer sanatçı arkadaşlarım gibi de yatırımlarım yok. Bir evim, bir de ofisim var. Herkes soruyor? (Şu Residence’den niye bir tane de daire sen almadın?) diye. Ya da (Gülben niye Miami ya da Londra’da bir ev almıyorsun?. İleride oğlanların okul durumu olabilir) diye. Yok, benim böyle yatırımları yapacak gücüm yok.” Evet bu laflar kavga çıkartır. Niye mi? Sibel Can’ın Miami ve Londra’da, Hülya Avşar’ın Londra’da, Seda Sayan’ın Astoria ve Akmerkez’de, Hülya Avşar’ın Sapphire’de, Sibel Can, Petek Dinçöz ve Mehmet Al Erbil’in de değişik residencelerde daireleri var. Hatta aralarında iki tane olanları bile... O nedenle Gülben kimlere taş attı. bilemem ama. Bu taşlar kafa, göz yarar...
BU ARADA “ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE” İÇİN KATKIDA BULUNMAK İSTEYEN SEVGİLİ OKURLARIM BANKA VE HESAP NUMARASI ŞÖYLE;
HESAP “ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE”
BANKA GARANTİ 395-TR 970006200039500006211111
Yetkililer ses verin
Şenay hanım merhaba,
‘TURİZM KENTİ OLAMAYIZ’ başlıklı yazınızı okuduktan sonra çok düşündüm. Sonunda da size bu maili yazmaya karar verdim;
Ben İzmir’de kurulu bulunan ilk ve tek bisiklet derneğinin başkanıyım. İsmim Mustafa Karakuş. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Derneğimiz 2007 yılında kuruldu. Şu anda 350 üyemiz var. Derneğin amacı bisikletin bir ulaşım amacı olarak İzmir’de yaygınlaşması ve bunun için gerekli altyapının yerel yönetim tarafından oluşturulması. Bizler bir avuç bisiklet sever, İzmir’i “bisikletli ulaşımın başkenti” yapmak için çalışıyoruz. Amacımız gelecekte bu şehirde bisiklet sürecek olan çocuklarımıza “güvenli bisiklet yolları olan İzmir’i” miras bırakabilmektir.
***
Bir avuç bisikletlinin, bir şehrin kaderini değiştirmesi, bugün hayal gibi görünse de, bu hedefin aslında ne kadar gerçekçi ve önemli olduğunu şehri yönetenlere anlatmaya çalışıyoruz.
***
Sizin de yazınızda değindiğiniz üzere, sahipsiz görünen şehrimizde, pek çok konuda problem yaşanıyor. Bunlardan birisi de Kordon’daki bisiklet yolları ve bu yolların işgal edilmesi. Tartan pistte, bisikletle çay satanların yanı sıra, bisiklet yolunda arabayla devriye gezen polislerimiz var. Ne yazık ki eski başkan Ahmet Piriştina zamanında yapılan bu yollara, ne bakım yapılıyor, ne de gerekli önem gösteriliyor. Aynı durum Pasaport için geçerli. Pasaport’tan, Konak’a kadar uzanan bisiklet yolunda, kafelerin koyduğu masalar yüzünden ilerlemek mümkün değil. Her seferinde buradan geçerken mafya kılıklı kafe sahipleriyle kavga ediyoruz.
***
Derneğimizin yaptığı projelerden bir tanesini ekte incelemeniz için size gönderiyorum. Uygun bir zamanda görüşmek ve bilgi alışverişinde buluşmak için sizden randevu talep ediyoruz.
İyi çalışmalar.
Mustafa Karakuş
AYIP OLUYOR
Sıktınız artık
Ferruh Taşdemir tıfıl bir muhabirken, ekranların yıldızı Can Tanrıyar’ın yanındayken tanıdım. Bodrum’da yaşadığı bir olay nedeniyle de beni aramıştı. Daha sonra abla-kardeş gibi olduk. Asla saygısız biri değil. Özge Ulusoy’u da can dostlarımdan Uğurkan Erez’in mankeni olarak tanıdım. Ardından İlker İnanoğlu ile birlikteyken birkaç eğlence yerinde karşılaştık ve samimi olduk. Özge yazın Çeşme’de, İlker’den ayrılmanın, kendisine çok koyduğunu, onu unutamadığını ve çok sevdiğini söylemişti. Yer Ilıca Oteli Tuval’de. Cenk Eren’in gala gecesinde. Üzüldüm. Ardından Ferruh ile apar, topar evlendiler. Şu an yaşamadıkları rezalet yok. Halbuki Ferruh iyi televizyoncu, Özge de iyi manken ve oyuncudur. Bir abla olarak ikisini de uyarıyorum. Böyle rezilliklere devam ederlerse ikisi de yok olup gidecekler. Çünkü sıktılar. Ben olsam magazincilerin ve programcıların yerine artık onlardan hiç söz etmem...
Afiyet olsun
Konya Sefası
Konya’nın meşhur etli ekmek ve fırın kebabını sevenler için bir adres. Bornova’da Forum Bornova’nın karşısında. Sahibi Ahmet Çubukçu. Kendisinden emin. Ben tatmadım. Meraklılara duyrulur. Memnuniyetinizi kendisine, şikayetlerinizi bana bildirebilirsiniz.
Afiyet olsun.
Paylaş