Sayım Çınar

Bu romanın kahramanı Ünsal Oskay!

30 Aralık 2020
Ünlü romancı Cengis Asiltürk, okurlarını harikulade bir serüvene davet ediyor. Uluslararası Orontes Sanat Kurumu Roman Armağanı sahibi romancıdan, yine insanı allak bullak eden bir roman geliyor.

Ünsal Oskay, hem çok tanıdık, hem çok yabancı, ama rengârenk gerçek yaşantısıyla gelip romana eşsiz bir kahraman olarak giriyor.
Naif yaşanmış aşkları, her daim kıymetini bilen öğrencileri... Nasıl çılgın bir babaları olduğunun bilincinde çocukları, bazen çok yakın, bazen uzak arkadaşları...
Silik birer gölge gibi etrafında dolaşan, dokunmaları gizil bir güç tarafından yasaklanmış tuhaf düşmanları... Bütün bunlar nevi şahsına münhasır kişiliğiyle aramızda capcanlı yaşayan bilgeler bilgesi Ünsal Oskay’ın şaşırtıcı serüveninde... Ünsal Oskay’ın hayatının son beş yılında en yakınındaki kişilerden birisi olan Asiltürk’ün romanını heyecanla bekliyorum.

Ölü Kadının Günlüğü

Yaşam, ölüm, travma, iyileşme... Yoğun bir romanla karşı karşıyayız. “Ölü Kadının Günlüğü”, psikolojik gerilim unsurları ağır basan bir aşk romanı.
Romanda dört anlatıcı var ve olaylar, her birinin bakış açısından, duygu ve düşüncelerinden aktarılıyor.
Kitap çok sürpriz bir sonla bitiyor.

Yazının Devamını Oku

Bergen’in kaderi

23 Aralık 2020
İzmir’de yaşayan ünlü magazinci Şenay Düdek’le görüşmek her zaman iyi fikirdir, ne de olsa yakın dostuz. Geçenlerde gazeteci Yeşim Demir’in “Bergen” adlı biyografi kitabından bahsetti. Hemen yazara ulaştım, sonra da buluştuk.

Bergen’le ilgili çok özel bir konuya temas etti. Bergen’in kaderi yoksul kaderine boyun eğmek olmasaydı geleceği nasıl şekillenirdi?

Fazıl Say ve Bergen’in hayatının kesiştiği yer:

Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü. Aynı konservatuarda okudular, birisi dünyaca ünlü piyanist oldu; hayatı en önemli senfoni orkestralarında konserlerle geçiyor.

Diğeri ise konservatuvara birincilikle girmesine rağmen pavyonlarda geçen hayatı ve sonrasında gelen trajik bir ölümle sonuçlandı. Ve Bergen çalışmak zorunda olduğu için konservatuvarı bırakıyor. İnsan düşünmeden edemiyor...

Bergen’in şartları Fazıl Say ile eşit olsaydı neler olurdu!

“Bergen”, tüm kitapçılarda.

Seran Göçer ne yapıyor?

Bu yıl hepimiz için oldukça farklı geçti. Sağlık ve bağışıklık gibi önemli bir konuda sınandığımız için zor olmasının yanında pek çok şeyi de öğretti ve tekrar sorgulattı.

Yazının Devamını Oku

İddialı bir roman geliyor

16 Aralık 2020
Onur Akhan, önemli bir gazeteci ve yazar. Kariyeri başarılı ve özetlemesi zor... Suç araştırmaları uzmanı Mesut Demirbilek’le birlikte 2014’te “Cinayet Sohbetleri”, 2016’da “Hepimiz Katiliz” isimli kitapları kaleme aldığını atlamayayım.

Onur Akhan, halen CNN TÜRK’te haber program editörü olarak görev yapıyor.
Romanı “Kafamdaki Karıncalar”, ilgi çekici, çok iddialı.
Merkezinde çocukluk travmalarını aşamamış, güvensiz, bir erkek var. Geçmişe saplanan, geleceği mahvetmeye meyilli, obsesif kompulsif bozuklukla mücadele etmeye çalışan bir kadın da yine ana eksende.
Yollar bir romanla kesişir. Hayatının aşkı ile çocukluk arkadaşı arasında kalmanın sancılarını okuyacağız ve çok daha fazlasını. Merakla beklediğim bir roman geliyor.

“Dimdik Ayakta Her An Tetikte”

Nilüfer Açıkalın’ın hayata, varoluşa ve özgürlüğe dair on iki yeni öyküye yer verdiği “Dimdik Ayakta Her An Tetikte” Doğan Kitap’tan çıktı. Sıra dışı, neşeli, sade, naif, kırılgan konular var bu öykü kitabında. Cesaretle, gözü kara bir umursamazlıkla, gerçeğin buram buram kokusuyla korkusuzca harmanlanan olaylar, duygular, kurgular kitabı size yakınlaştırıyor. İçten, okurdan saklanmadan hatta okurla beraber nefes alıp vererek işlenmişler. “Aynalar Sarayı”, “Jenerikte Uyurduk”, “Onlar Neden Orda?”... Öykü türünü sevenlere duyurulur.

Kim ne okuyor?

Can Yayınları’nda neler oluyor?

Yazının Devamını Oku

Şiir tadında bir müzisyen

9 Aralık 2020
Pandemi döneminde fırsat buldukça kendime kaçış yerleri aradım, sanırım başarılı da oldum.

Gümüşlük’te Pina Balık’ın sakinleştirici bahçesinde yetenekli ve iyi bir müzisyenle tanıştım; Gözde Öney.
Şehrin bütün çatışmalarını onun “Gitmek” şarkısıyla giderdim sanırım. Onun şarkıları özlediğim bahçeleri de aklıma getirdi.
İyi insanlar oldukça biz, olduğumuz yerden daha ötesine gideceğiz. Gitmek bazen geçmişi özlemek ama tekrar yaşamayı da beraberinde getiriyor.
Gitmek sahici bir eylemdir, kalmak ise pasif bir davranıştır ne yazık ki.
Daha önce Gözde Öney’in Tuna Kiremitçi’yle birlikte yaptığı şarkıyı da dinlemiştim; “Görmüyorsun”. Gözde Öney şarkı sözlerini güzel bir şiir tadında yazan bir müzisyen, dinlenmeyi hak ediyor.

Hayata dair her şey

Zorlu pandemi sürecinde, kültür sanat alanında faaliyet gösteren işletmelere yeni bir ‘iş modeli’ işaret etmesi bakımından THINK House’un etkinliklerini önemli buluyorum.

Yazının Devamını Oku

Yeni hayatın yeni defteri Profil’den

2 Aralık 2020
Geçen hafta Profil Yayıncılık’tan kitaplar geldi kapıma.

Kargoyu açtığımda hoş bir sürprizle karşılaştım. Genç ve yetenekli tasarımcılar Caner Çokbulan ve Gizem Kara’nın tasarımını üstlendiği “Yeni Hayat Defteri” karşımdaydı.
Sunuşta şöyle diyor:
“Ajandalar ocak ayından başlarken, biz yeni hayat defterimizi çoktan açtık. Yılın göbeğinden yeni bir yıla başladık. Bugün yeni zamanın ilk günü. Yeni hayat defterinin her sayfasına ilham verici sözler, yeni hayatın yeni alışkanlıklarını hatırlatan notlar koyduk.
Eskinin bilgisinin yerini taze, umut dolu, heyecan verici yönlendirmeler alıyor artık.” Yeni yılda yeni deftere güzel notlar almak dileğiyle.

Yaşlanmaya Vaktim Yok

Yıllardır hayranlıkla izlediğim Haldun Dormen’in Mona Kitap’tan çıkan yeni kitabı “Yaşlanmaya Vaktim Yok” elime geçince hemen okumaya başladım.
Kendisiyle yıllar önce Frankfurt Türk Tiyatro festivalinde tanışmıştım.

Yazının Devamını Oku

Mehmet Güreli’den yeni kitap

25 Kasım 2020
Geçenlerde romancı dostum Özlem Ertan, Mehmet Güreli’nin yeni kitabından bahsetti, sonra da hemen kitaba ulaştım.

Mehmet Güreli’nin yeni kitabı “Şehirli Karınca”, Sel Yayınları’ndan çıktı. Bu kitabında da deneme-öykü tarzında yazan Güreli’nin kurguları arasında dolaşırken farklı yazar, şair, sinemacı ve ressamlar hakkında pek çok yeni bilgi ediniyor ve sanatla dolu metinler okumanın keyfine varıyorsunuz.
Okurken, Türkiye’nin önemli entelektüellerinden biri olan yazar, sinemacı, müzisyen, ressam Mehmet Güreli’yi tanımanın gururunu yaşadım.
Kapak resmi de yazarın kendisine ait.
Bilenler bilir “Kimse Bilmez” adlı şarkısı zamanlar üstüdür. Kalbinizin acıdığını gösteremediğiniz, kimselere anlatamadığınız zamanlar için şarkısını, zihninizi açmak için kitabını öneriyorum!

Tuvalinde aşk var

Geçen haftanın büyük bir bölümünü Bodrum’da geçirdim. Gümüşlük’te ressam Mine Arasan’ı da ziyaret etmeyi ihmal etmedim. Bir sanatçının evine, atölyesine misafir olmak heyecan vericidir her zaman, yaratıcı enerjiyle dolarsınız. Yeniden hayata yaklaşmak da denilebilir buna. Resim her zaman sorgulanan bir sanat.
Arasan’ın yanında da huzura, mutluluğa, gülümsemeye dair ve hayatı yaşamaya değer kılan güzelliklerle karşılaştım.

Yazının Devamını Oku

Polisiye dolu üç gün

18 Kasım 2020
Türkiye’nin ilk ve tek polisiye edebiyatı organizasyonu “Kara Hafta İstanbul Festivali”, meraklılarıyla bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bir araya geliyor. Altıncısı düzenlenen festivalde, gençlerin ilgisini polisiye edebiyatına çekmek amacıyla geçen yıl başlatılan öykü yarışması bu kez de “İstanbul” teması ile gerçekleştiriliyor.

Büyük ilgi gören ve festivalin ön habercisi “Kara Hafta İstanbul Polisiye Öykü Yarışması”na 30 yaş altında olan herkes katılabiliyor.
Peki festivalde kimler var?
Aldığım haberlere göre yine zengin bir içerik polisiyeseverleri bekliyor.
Ian Tregillis, Ahmet Ümit, Algan Sezgintüredi, Michael Kardos, Hakan Günday festivalin konuklarından yalnızca birkaçı.
Ünlü polisiye yazarları bir araya getiren festivali ben de merakla takip ediyor olacağım, üstelik bu yıl tema Edgar Allan Poe!
Festival 26-29 Kasım arası çevrim içi düzenlenecek.

Kerem Akça’nın sevdiği sinema

Geçenlerde iyi anlaşabildiğim sinema yazarı Kerem Akça’yla Udonya adlı Japon lokantasında buluştuk.

Yazının Devamını Oku

Artık yeni mecralar moda

11 Kasım 2020
Uzun süredir görüşemediğim oyuncu arkadaşım Osman Cavcı’yla geçtiğimiz günlerde telefonda konuştuk. 

Uzun süredir görüşemediğim oyuncu arkadaşım Osman Cavcı’yla geçtiğimiz günlerde telefonda konuştuk. Hayatındaki değişimlere şaşırmadım desem yalan olur: “İstanbul’dan taşındım. Ege güzel Ege! Foça’da, denize tepeden bakıyordum ama sonra sıkıldım. Oyunculuğu bırakmış gibi hissettim ama İstanbul’a dönmeyi aklımdan geçirmedim. İzmir’e geldim. Bir tiyatro kursu açayım dedim, sabah bir kalktım benim sokakta 20 tane tiyatro kursu veren yer var. Antika, eski toplamaya başladım. Sonra ‘Son Yeşilçamlı’ diye tek kişilik bir teatral gösteri hazırladım ve seyirci karşısına çıktım. Şimdi YouTube kanalıma ‘Uyan da Balığa Çıkalım’ adlı bir sitcom yazıp oynayıp yönetiyorum.17 bölüm çektik, devam. Bence televizyon bitti, yakında sinema salonları da bitecek. Herkes artık cep telefonundan film izliyor. Ben de yeni mecrada yerimi hazırladım.”


Resim sergisi yolda

Gazeteci arkadaşım Gülay Fırat ile sohbet ettik bu hafta.
Bir dönem ses getiren haberleriyle tanıdığımız eski Milliyet ve Sabah gazetesi muhabiri Fırat, şu sıralar serbest gazeteci olarak mesleğine devam ediyor. İki sene önce yayınlanan ilk romanı “Acemi Çöpçatan”ın ardından, bir süredir yeni romanı üzerinde çalıştığından bahseden Gülay, bu sırada resim sanatıyla da fazlasıyla haşır neşir olmuş.
Geç tanışıp hemen ısındığı resim sanatında özellikle tuval üzerine yağlı boya çalışan Gülay, şu sıralar usta ressamların resimlerini yaparak fırça kabiliyetini geliştirdiğini söylüyor.

Yazının Devamını Oku