Yıllar sonra sahneye çıkan Seren Serengil, daha önce Gülşen’in giydiğine çok benzer bir kıyafet tercih etti.
Bu benzerliği yakalayan magazin hesapları da alışıldığı üzere “Hangisi daha iyi taşımış” anketleri başlattı.
Bu anketler çok yapılıyor, çünkü yorum garantili.
Ama bu kez yapılan yüzlerce paylaşım arasında iki özel ismin olacağını kimse tahmin etmezdi.
Birincisi Demet Akalın... “Saçla, makyajla Seren daha iyi olmuş” yorumu yaptı.
İkincisi Hande Yener:
◊ Cuma günü vizyona girecek “Soygun Oyunu: Büyük Vurgun”da üç kafadarın polisiye macerasını izleyeceğiz. Sizin hayatınız film olsa aksiyon mu olurdu, romantik komedi mi?
- Kesin aksiyon! (Gülüyor)
◊ Peki kim çekerdi: Oynadığınız “İstanbul Kırmızısı” filminin yönetmeni Ferzan Özpetek mi, “Arada”nın yönetmeni Mu Tunç mu?
- Aaa Ferzan olsun lütfen...
◊ Canlandırdığınız dizi karakterlerinden hangisinin tanınmanızda daha büyük etkisi oldu: “Ufak Tefek Cinayetler”deki ‘Edip’ mi, “Muhteşem Yüzyıl”daki ‘Sümbül Ağa’ mı?
- Çok büyük ihtimalle ‘Sümbül Ağa’mızın payı daha büyüktür.
◊ “Othello”, “Vezir Parmağı”, “Destan”, “Rise of Empires: Ottoman”... Kariyerinizdeki tarihi yapımların ağırlığı... Tipinizden dolayı mı, kaderin cilvesi mi?
Maksimum yarım saat oturulabilen masa, minimum şu kadar yapılması gereken harcama...
Yeme-içme dünyasında işletmelerin başvurduğu bu uygulamalar iştahımızı da tadımızı da kaçırıyor.
Artık pek yadırgamıyoruz, bu tür tuhaflıkları. Masaya gelen hesap pusulalarının surat astırması da cabası...
Yine de “Kafelerde ücretli ısıtıcı” haberi her yerde paylaşılırken bunun gerçek olmayabileceğini yazmıştım.
Sonuçta bütün mecralarda aynı görsel kullanılıyordu: Bir elektrikli soba ve üstünde “Açılış 2.99 TL / Saati 3.99 TL” yazıyor. Ama bu soba hangi kafede, orası bir kafe mi, öyle bir yazı gerçekten var mı, yoksa montaj mı gibi soruların cevapları yoktu.
Bana biraz, eğlenmek için yapılmış bir viral gibi gelmişti.
Bu kadar ciddiye alınmasının nedeniyse Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği’nin (TURES) olayı doğrulayıp maliyetlerden ötürü “normal bir durum” olarak nitelemesiydi.
Ayda bir, iki ayda bir düzenli olarak hamama giden tanıdıklarım var. Ruh ve beden sağlığı için iyi olduğu gibi kent soylu da bir davranış bence. Yakın arkadaşlar arasında yapılan hamam sefaları çoğunlukla başka bir etkinlikle ikileniyor. Önüne veya sonuna ya bir yemek ya bir öğleden sonra içkisi, bazen sergi, konser falan ekleniyor. Bir nevi Doğu’nun gentlemen’s kulübü. Tek seansta sağlık, huzur, terapi, sohbet, sanat, dedikodu...
Dünyanın en zengin hamam kültürüne sahip şehirlerinden İstanbul’da böyle bir ritüel oturtamamış olmak benim eksikliğim. Tellaktan duyulan utanç da cabası. Aradan geçen yıllarda sanki hiç su yüzü görmemişim...
Oryantal, pazar hariç her gün 12.00-00.00 arası açık. (531) 239 17 41
ETTEN ÖNCE PİDE
Cağaloğlu Hamamı şehrin en şıklarından. Tellaklar dövmeli falan. İmparatorluk döneminde yaptırılmış son hamammış. Müşterileri üst gelir grubundan turist ve Türkler. Ömer Şerif’ten Kate Moss’a, Cameron Diaz’dan, John Travolta’ya buranın huzurunu/keyfini üzerine tas tas dökmeyen yok. Sertab Erener’in Eurovision klibi burada çekildi. New York Times, Dünyanın Görülmesi Gereken 100 Mekânı arasında gösterdi mesela. Fiyatlar da ona göre tabii. Hamam, kese, köpük masajı ve ikramlar 50 Euro. Ek masaj istedikçe fiyat 300 Euro’ya kadar çıkabiliyor.
Buse Varol’la boşanma aşamasına gelen Alişan, “Bizi bize bırakın” çağrısı yaptı.
“Yok o haklıymış, yok bu haklıymış. Her ailede yaşanabilecek şeyler bunlar. Biz bir karar verirsek açıklarız. Ama bizim adımıza karar vermeyin lütfen. Ne olur artık senaryolar üretmeyin. Kararı biz verelim. Sonra ne isterseniz konuşursunuz, yorum yaparsınız” diyor.
Ayrılık sürecindeki her normal insanın talep edeceği, çok doğal bir tavır Alişan’ın sergilediği. Hele ki daha çok yakın zamanda bir de kardeşini kaybetmişken.
Ama Alişan normal bir insan değil ki. Bir star. Eşini de öyle seçti, yine meşhurlar dünyasından.
Evlilik teklifi bile kameraların önünde milyonların karşısında yapıldı. Çocuğun erkek olacağını biz bilmiyorduk. Kendileri duyurdu sosyal medyadan. Adının Burak olacağını da... İlk kucaklarına aldıkları anı da herkesle birlikte yaşamayı tercih ettiler. Aylık dadı masrafının 60 bin lira olduğunu da...
İlişkilerinin ikinci yılı kutlaması için 70 bin liralık oda tuttuklarını da... Sipariş verdikleri arabaların plakalarının kendi ve çocuklarının baş harflerinden oluştuğunu da...
Sosyal medyada like üzerine like alırken, bütün bunlar çarşaf çarşaf haber olurken iyiydi.
Adı öyle olsun diye oluşturulan afrodizyak menüler... Her zamanki odaya iki kalpli balon, çikolata, tütsü ve şarap konularak yapılan aşk süitleri...
Fotoğraftan yapma kupalar, takvimler, tablolar...
Hemen her Sevgililer Günü’nde birbirini tekrarlayan, birbirini kopyalayan sıkıcı etkinlikler, programlar...
Bu mutat günü protesto edenlerin düzenlediği single/yalnızlar partileri bile artık “out”.
Bu fikrin bir rüzgâr yakaladığı, bir anlam ifade ettiği zamanlar da çok geride kaldı.
Yaklaşmakta olan “bir yeni” 14 Şubat’ın arifesinde kimse de çıkıp “Bıktık, bize yeni bir şeyler sunun artık” demiyor.
Neyse ki sesleri çok gür olmasa da aşkı başka türlü ele alan, başka biçimde işleyen “kafalar” da mevcut.
Sinan Akçıl ile Burcu Kıratlı’nın ayrılığı kesinleşti, boşanmak için mahkemeye başvurdular.
Taraflar birbirini suçlamıyor, neredeyse “severek ayrıldık” diyecek kıvamdalar.
En azından bu kısmı güzel. Davul zurnayla evlenip kanlı bıçaklı boşananların, ayrılmayı beceremeyenlerin ülkesi burası.
Baksanıza son birkaç gündür duyduğumuz haberlere...
Mihriban Hurmacı, eşi Özer Hurmacı’dan güvenlik güçlerine sığındı. Futbolcu Hurmacı’nın avukatı, arbedede kadının sadece kaşının yarıldığını, yüzündeki diğer kanların da oradan geldiğini iddia ediyor ama yersen...
Fotoğrafta ağzından ve burnundan da kan geliyor.
Hakeza fenomen İrem Ay ile Berkay Saner...
◊ “Repertuar” adlı serinizde şarkılarını seslendirdiklerinizden hangisine kendinizi daha yakın hissettiniz: Tanju Okan mı, Ferdi Özbeğen mi?
- Aslında kendime yakın hissetmekten ziyade, ikisinden de bir şeyler buldum kendimde. İkisinden de etkilendim. Ferdi’nin nafliği, Tanju’nun o muhteşem yorumculuğu...
- Peki serideki hangi albümün geri dönüşü daha büyük oldu: Selda Bağcan mı, Barış Manço mu?
- Selda Bağcan’ın.
◊ Hangisini bırakmak daha ağır oldu: Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları Topluluğu mu, Ankara Radyosu mu?
- Ankara Radyosu’nu keşke bırakmasaydım, biraz daha devam edebilseydim... Çok üzgünüm bunun için. Ama maalesef o zamanki şartlar sahneye itti beni.
◊ Sunuculuk yaparken yemek programları mı daha keyifli, magazin programları mı?