Paylaş
Yıllar sonra sahneye çıkan Seren Serengil, daha önce Gülşen’in giydiğine çok benzer bir kıyafet tercih etti.
Bu benzerliği yakalayan magazin hesapları da alışıldığı üzere “Hangisi daha iyi taşımış” anketleri başlattı.
Bu anketler çok yapılıyor, çünkü yorum garantili.
Ama bu kez yapılan yüzlerce paylaşım arasında iki özel ismin olacağını kimse tahmin etmezdi.
Birincisi Demet Akalın... “Saçla, makyajla Seren daha iyi olmuş” yorumu yaptı.
İkincisi Hande Yener:
“Serom yakıyorsun, maşallah aşkım...”
Birden ortaya çıkıp ikisinin de Gülşen-Seren kıyaslamasında fikir beyan etmeleri... Gülşen’e karşı, Seren’den yana tavır koymaları...
Çekememezlik ya da kıskançlık algısı yarattı haliyle.
Öyle değildir tabii ama sanki Gülşen’in yarattığı gündemden, bu rüzgârdaki duruşundan rahatsız olmuşlar da şimdi fırsatını bulunca ikisi de aynı anda pozisyon alıyor hissi yarattılar.
Bu raundun en klas yanıysa Gülşen’in bu toplara asla girmemesi.
Hiç denk geldiniz mi bir meslektaşı hakkında böyle yorum yaptığına?
Hande’nin başarısı
Halbuki Hande Yener daha çok yeni bir başarıya imza attı. Kendisinin giydiği kostümün neredeyse bire bir aynısını Miami konserinde Dua Lipa kullandı.
Sürekli taklitçilikle eleştirilen sahne kültürümüz adına güzel bir adım. Demek ki sadece kopyalamıyor, zaman zaman ilham da verebiliyormuşuz.
Hande Yener, “İlham perilerimiz tanıştı” diyerek olayı hemen sahiplendi ama bu artı puanı da takdir edilmeyecek, (iyi anlamda) ona öykünülmeyecek, hatta mümkünse bu mevzunun bir an evvel unutulup gitmesi istenecek.
Neden? Çünkü burası Türkiye.
Dönüyoruz en başa: Birbirine omuz verenlerin değil, birbirini paçalarından çekenlerin olduğu ülke...
Önünüzden kaçıp
giden bir fırsat
Henüz İsrailli Tinder dolandırıcısı Simon Leviev’in gerçek öyküsünden çekilen belgeseli sindirememiştik ki... Bir yenisi sardı dünyayı: Anna Sorokin.
Bu da New York sosyetesini dolandırıp parmağında oynatan genç bir Rus göçmen. Kendini Alman zengini olarak tanıtıyor.
Mevzu yine aynı: İnsanın kazanma hırsı. Bir önceki dolandırıcılık öyküsünde “zengin sevgili” hayaliyle gözü boyanan kadınlar vardı, bu sefer “avın heyecanına” kapılan zenginler, anlı şanlı iş insanları...
Bir öncekinde olaylar özel jetle gidilen bir Bulgaristan tatiliyle başlıyordu, bu kez özel jetle gidilen Warren Buffett daveti var...
Tecrübeli, külyutmaz insanların, önlerinden geçip gittiğini düşündükleri bir fırsat karşısında nasıl acemi birer yavru kediye dönüştüğünün, pusuya sinip ava odaklandıkça nasıl tuzağa çekildiğinin belgesi “Anna’yı İcat Etmek”.
Simon Leviev, Anna Sorokin, Thodeks’in kurucusu Faruk Fatih Özer, Çiftlik Bank’ın sahibi Mehmet Aydın... Oynadıkları kitleler, profiller farklı ama oltanın ucuna taktıkları yem hep aynı: Önünüzden kaçıp giden bir fırsat...
O fırsatın cazibesine kapılan insanlar olduğu sürece de böyle çok film döner, daha nicelerini seyrederiz.
SEVİMLİ: Kıvanç Tatlıtuğ’un soğanlı menemen, David Beckham’ın balık yemeği yapması... Onları gördükçe insanın yemek yapıp paylaşası geliyor.·
FENA: “Borcum yok” diyen Mehmet Dinçerler’e ihtiyati haciz tedbiri gelmesi... O tozpembe aşk ve mutluluk tablosu bir yüzükten sonra nasıl da değişti...·
İLGİNÇ: Kadir Doğulu’yla tarikat söylentileri dolaşan Neslihan Atagül’ün alkolsüz parfüm çıkarması... Bunları birbirine bağlayan çok olur. ·
HEYECANLI: Tarkan’ın perşembe günü yayınlanacağını açıkladığı “Geççek” şarkısı... Bence “Kış Güneşi”nden kötü ama “Cuppa”dan iyi bir şarkı olacak. · TEHLİKELİ: Tinder Avcısı’nın memleket semalarında görülüp, İstanbul’dan paylaşım yapması... Şuradan buradan ulaşıp borç isterse falan, sakın ha!
Paylaş