Paylaş
Bodrum’da denize balıklama atladığı bir videosunu paylaşan şarkıcı, altına da “Fedon denize düştü, yaz gelmiştir” yazdı.
Esprili adam kabul, “Karpuz kabuğu suya düşmeden denize girilmez” sözüne gönderme yapıyor ama sanki cemre mübarek...
Madem iş bu raddeye geldi, bence artık bazı atasözü ve deyimleri de Fedon’a uyarlamanın vakti geldi de geçiyor demektir.
* Mesela: Denizde Fedon, bende para...
* Mesela: Denize düşen Fedon’a sarılır...
* Mesela: Sudan çıkmış Fedon’a dönmek...
* Mesela: Deniz Fedon’suz, gönül sevdasız olmaz...
* Mesela: İyilik yap, denize at; balık bilmese Fedon bilir...
* Mesela: Denizden Fedon çıksa yerim...
Kadırgalı fena kızdı
Seda Sayan, yeni eşi Çağlar Ökten ile yaş farkını dillendirenlere kızdı:
“Çağlar’a ‘yaşı küçük’ deyip durmasınlar. 11 yaşında çocuk sahibi adam. Nasıl ‘küçük yaştaki’ diye bahsedilir!”
Benim bu konudaki tavrım net. Bence herkesin de öyle olmalı:
Kişiler reşit olduğu sürece, kimin kiminle olduğu, aradaki yaş farkı vs. kimseyi ilgilendirmez. Onlar anlaşıp mutlu olduktan sonra geri kalan herkes dış kapının mandalıdır.
Nokta.
Ama buradaki mesele, Seda Sayan ile Çağlar Ökten değil ki.
Mesele Oğulcan Engin’in bu konuya nasıl yaklaştığı ve bu evliliğe mesafeli olup olmadığı.
Ve bu durum, “11 yaşında çocuğu var” ile açıklanabilecek bir şey olmayabilir Oğulcan için. Çünkü yeni babası, kendisinden sadece 3 yaş büyük. Çağlar Ökten ile aynı yaşta evlenip çocuk yapmış olsa Oğulcan da o yaşta bir torun verecekti Seda Sayan’a.
En son, sevgilisi Miray Daner’le Yeniköy’deki bir restorandan çıkarken görülen Oğulcan Engin, kendiyle, sevgilisiyle ilgili sorulara gayet güzel cevap verdi ama annesi sorulunca röportajı orada kesti, soruları cevapsız bıraktı.
Seda Sayan bu meseleden o kadar rahatsızsa, oraya buraya bağlanıp ona buna çemkireceğine çıksın şunu açıklasın:
“Oğlumla aramda hiçbir sorun yoktur. Kendisi bu evliliğe de yeni eşime de büyük muhabbet ve hürmet beslemektedir.”
Olsun bitsin...
Nen var Kadir Abi...
Zihnimizde bıçkın/hırçın rolleriyle yer eden Kadir İnanır beyin kanaması geçirip iyileştikten sonra Etiler’de görüntülendi.
Yürümekte zorluk çeken Yeşilçam efsanesine sevgilisi Jülide Kural yardımcı oluyordu. En son, ziyaretine giden Meral Kaplan nazar boncuğu eşliğinde “Filmleriyle büyüdük” diye bir paylaşım yaptı. Hakikaten... “Benim adım Deli Kadir ulen!” diye kükrediği repliklerini hatırlayınca içimden yine Yeşilçam repliğiyle sormak geldi: “Nen var Kadir Abi?”
Murat Boz’un havlusu
Murat Boz konser sırasında karnını, göbeğini sildiği havluyu seyirciye fırlattı.
O terli havluyu kapışacağız diye kadınlar birbirine girince bir içim kalktı.
Halbuki popüler kültürün ritüellerinden biridir. Ünlü şarkıcılar tişörtlerini, şapkalarını falan seyirciye atarlar böyle. Beni bitiren galiba o göbek-karın detayı oldu.
Alişan’ın muhabbet kuşu hediyesi
Seda Sayan demişken; Alişan’ın yeni evlenen çifte bir muhabbet kuşu hediye ettiği ortaya çıktı.
“Muhabbet kuşları gibi olun” dercesine, pahada az ama sembolik değeri yüksek bir hareket.
Gerçi bana böyle bir emrivaki yapılsa, “Şimdi kim ilgilenecek bununla” diye kızardım.
Ama Seda Sayan’ın bu işi yapacak yardımcıları elbette vardır evinde.
Boş vakti olursa da birkaç beylik Kadırgalı lafı öğretse kuşa...
Yumurtadan sonra öğle güneşi de aklandı
Yıllarca bize “Sık sık yiyin ama az yiyin” dendi. Sonra aralıklı oruç diye bir şey çıktı, neredeyse yarım gün boyunca hiçbir şey yememeyi tavsiye ediyorlar artık. Sağlıklı bir beden için bu gerekliymiş.
Zavallı yumurta... Senelerce kolesterol öcüsü gibi gösterildi, sonra o da beraat etti. En son Osman Müftüoğlu Hoca öğle güneşinin önemli olduğunu, vücudumuzun D vitamini üretebilmesi için gereken UVB ışınlarının cilde en yoğun bu saatlerde geldiğini yazdı dünkü köşesinde.
Aldı mı beni bir kaygı?
Acaba tu kaka diye bildiğimiz, daha doğrusu biz nereden bileceğiz ki bize böyle öğretilen başka neler var?
Paylaş