Şu anda 214 bin takipçili Instagram hesabındaki tüm paylaşımlar silinmiş ve profiline “Exorcist” filmindeki Regan karakterinin fotoğrafı koyulmuş durumda.
Blog Yağmur sayfasında yer alan haberde; daha önce de darp yüzünden dalağını kaybeden fenomenin cinayetten önce ailesine “Türkiye’ye benim ölüm gelir” dediği öne sürülüyor.
Aile, sevgilisi A.C.F.’den şikâyetçi olmuş.
◊ Yağmur Taktaş’ı gerçekten sevgilisi mi öldürdü?
“Geçtiğimiz yıl yaşanmış ve sona ermiş bir ilişki ‘garip’ bir şekilde gündeme geldi. Artık bu konunun kapatılmasını rica ediyorum. Kimseyi dava etmiyorum. Herkesin ve her şeyin sadece iyi yanlarını hatırlıyor, gerisini unutuyorum...”
Mesaj üstüne mesaj var bu açıklamada. Birincisi ‘garip’ kelimesini tırnağa alarak bu ilişkinin şimdi gündeme getirilmesinin reklam amaçlı olabileceğini ima etmesi.
İkincisi, “Herkesin iyi yanlarını hatırlayıp gerisini unutuyorum” diyerek iyinin yanında fena şeyler de yaşandığının altını çiziyor.
Anlaşılan, yaşanmış bitmiş saygısızca.
Kalben’in kalbinden geçenler
Şarkıcı Kalben bir yardımcı aradığını duyurdu:
“Beni temsil edecek...
Ekibimin yol, konaklama, beslenme ihtiyaçlarını karşılama konusunda organize olacak...
Sabah’tan Tuba Kalçık’a konuşan Nebioğlu, annesinin toplamda altı çocuk doğurduğunu, ablalarından birinin de çok ünlü bir gazetecinin kızı olduğunu söyledi. O gazetecinin Uğur Dündar olduğu yazıldı, ona da babalık davası açıldığı ortaya çıktı.
Kadın resmen son gündem bükücü...
Uğur Dündar ise sosyal medya hesabından iddiaları reddetti. DNA testi yapıldığını, bu testin sonucunda bahsedilen kadının kendi kızı olmadığının ortaya çıktığını açıkladı:
“Bugünkü bir gazetede hakkımda babalık davası açıldığı ve haziran ayında karara bağlanacağı açıklanmış. Bugüne kadar mahkemenin aldığı gizlilik kararına titizlikle uyduk. Ama mademki karşı taraftan biri konuştu, kısaca net bir cevap vereyim: Mahkemenin her iki tarafı sevk ettiği Adli Tıp Kurumu DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti.”
Evet, kısa ve net bir açıklama:
Paylaştığı kişi genç yaşta hayatını kaybeden İngiliz komedyen Marty Feldman’dı.
Feldman’ın özelliği, doğuştan komik olan tipi.
Hani nasıl Şarlo’nun bir şey yapmasına bile gerek yok, durduğu yerde komik...
Bu da öyle, bir gözü Hanya’ya, bir gözü Konya’ya bakıyor.
Kısa kariyerinde çok da profesyonelce kullanmış bu özelliğini. Cem Yılmaz bu İngiliz komedyeni paylaşıp altına da RIP (Huzur içinde yat) yazmış İngilizce.
Epeydir asabi, muhabir azarlayan, tatsız tuzsuz Cem Yılmaz’ın keyfi yerine gelmiş gibi şu sıralar.
Yahu senin aklına nereden gelir, o fotoğraf onu nasıl çağrıştırır?
Demek Picasso tablosu gibi görmüş Serenay’ın o pozunu.
◊ Hatırladığınız en eski bayram hangisi?
- Hatırladığım en eski bayram, babam “gel” dedi, elini öptüm. “Aç avcunu” dedi, açtım. Bir, iki, üç, dört tane 25 kuruş verdi. Bir lira bayram harçlığı! 50’li senelerdi.
◊ Tahmini kaç yaşlarındasınız?
- Herhalde 7-8.
◊ Fotoğrafta başka kimler var, aile büyükleri filan var mı?
- Babamın memuriyeti dolayısıyla Urfa’da dünyaya gelmişim. Tabii o günleri hatırlamıyorum. 10 aylıkken oradan ayrılıp Hakkari’ye geçmişiz. Babam pek aynı yerde durabilen bir insan değildi. Herkesin tekerine çomak sokan, tavizsiz bir adamdı. O yüzden bol bol sürgün yiyordu. Bayramlarım benim o geleneksel aile bayramları şeklinde geçmedi. Biz hep ablam, ben, annem, babam olarak yaşadık. Onun için en fazla 4 kişi olurduk bayramlarda.
YAŞ ALDIĞIMIN
Şarkıcı Ece Seçkin de affetmemiş:
“Bize ‘Sahneye külotla çıkmayın, çocuğumun psikolojisi bozuluyor’ diyen İzzet Abi’min yarı çıplak halde hele loy loy yapması ve 18’liği saklayıp (18 yıllık viskiyi kastediyor) kapağı masada unutma ihtimali de benim psikolojimi bozuyor.”
Yıldızhan alelacele açıklama yaptı tabii: “1 yıl önce teknede çekilmiş görüntümü bulmuş. Teknede ne giyecektim, takım elbise mi?
Gülüp geçtim.”
Baktım, Yıldızhan gerçekten de bu paylaşımı geçen yaz 23 Haziran’da yapmış.
Bölgenin eski Rum mimarisine uygun olarak 115 yıllık taş duvarlar kalın mı kalın, pencereler küçük mü küçük. Ama o horozun sesi yine de gelip yatağınızda sizi buluyor işte.
Açılıp kapanabilir cam tavandan günün sökmesini seyrediyorum. Peki niye bu kadar sıcak? Akşam romantiklik olsun diye yaktığım gaz şömineyi açık unutmuşum. Verandadaki jakuziyi de. Dışarıdan şırıl şırıl su sesi. Yatak şımarıklığını uzatmak istesem de çare yok, kalkılıp güne başlanacak...
İngiliz aktör, siyasetçi ve yazar Michael Cashman, “One of Them” (Onlardan Biri) adlı kitabını 15 yıl yaşadığı bu evde yazmıştı. Acaba o da benim gibi erken mi kalkıyordu dersiniz?
Müstakil bir taş evden oluşan odanın içi modern. Son teknolojiyle donatılmış. Ama dışarıdan baktığınızda yüzyıl önce göründüğü gibi. Ortak bir bahçenin çevresinde böyle üç taş ev daha var. Anlayacağınız, topu topu dört odalı bir otel Ultava Houses. Eski Datça’nın tam göbeğinde olduğu için önüm-arkam, sağım solum yine taş ev.
Bunların önemli bir kısmını vaktiyle İngilizler yazlık olarak restore ettirmiş. Yazar Cashman gibi yaz-kış burada yaşayanlar da varmış. Sunsail adında bir tatil organizasyonuyla Datça’yı da rotalarına eklemişler. Bir dönem o kadar popüler bir destinasyon olmuş ki Tina Turner’ın bile Datça’ya gelmişliği var.
Gayrettepe’deki Masquerade adlı gece kulübünün kaçak tadilatı sırasında çıkan yangında 29 kişi korkunç şekilde can verdi.
Ölenler arasında tadilatta çalışan işçiler ve kulüp personelinin yanı sıra mekânın iki DJ’i de yer alıyor:
Mehmet Okumuş ile Gökay Tevlek (Gökay DJ). DJ camiasında anlatılanlara göre tadilat yapılan mekânda yeni DJ kabinini test etmek için o sırada Masquerade’de bulunuyorlarmış.
Bir işçinin kaynak yaptığı sırada oluşan patlamada alev alan izolasyon malzemelerinin yanması sonucu diğer 27 kişiyle birlikte dumandan boğularak can vermişler.