ORADA BİR ODA VAR UZAKTA
Sanki nefes almıyorsunuz da bir denizmişsiniz... Sakin sakin dalgalarınız bir kıyıyı yalıyor... Derin nefese hacet yok, çünkü Alplerden sonra dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip Kaz Dağları’ndasınız.
Ve güne başlamadan önce oksijen sarhoşluğuyla kendinizi pencerenin tam önündeki küvete bırakın.
Efsaneye göre Afrodit, Hera ve Athena’nın katıldığı, Truva Savaşı’nın çıkmasına neden olan güzellik yarışması burada yapılmış. Ilık suyun içinde o günlerin hayalini kurun.
Çanakkale, Ayvacık, Yeşilyurt’taki Nadas otelinin X Suite adlı odasındasınız.
“Nadas” ne güzel bir isim. Yorulmuş toprağın 1 yıl ekilmeyerek kendini dinlendirmesi, yenilemesi demek. Küvetin içinde kendinizi nadasa bırakmış gibi hissediyorsunuz.
Bir günlüğüne bile olsa...
Fakat bu kadarıyla bile “Galiba en Dallas sezonu” diyebilirim “Survivor”ın.
Yumruk yumruğa kavga eden mi ararsınız, adaya yemek gönderen mi... Yarışmanın fanatiği olmasanız bile, kayıtsız kalmak imkânsız.
En son, yarışmacılardan Yiğit Poyraz’ın Dominikli bir ailenin evine girip çuvalla yiyecek içecek çaldığı ortaya çıktı.
Acun Ilıcalı, evleri “soyulan” Dominikli aileyi şikâyetçi olmamaları için ikna ettiklerini duyurdu.
Aile şikâyetçi olmasa bile hırsızlık, haneye tecavüz dünyanın her yerinde suç.
Ben Oğlak burcuyum. Tarihi, gelenekleri severim; değişimden pek hoşlanmam. Ama hayatım babamın, dedeminkinden çok daha hızlı değişiyor.
İnternet devrimi de bana çattı, sosyal medya çağı da...
Halbuki çeyrek yüzyıl eğitim gördüm. Ömrü billah bana yeter sanıyordum, hayır! Bu yaşımda oturmuş, hepsine uyum sağlamaya çalışıyorum...
“Biz şanssız bir kuşak mıyız” diye başladık sohbete, Daniel benim gibi düşünmüyor:
“Çoğu insan değişimi sevmez. Yeni kuşaklar bunun içine doğdular. Onlar için bir değişim değil bu. Evet, biraz hızlı oldu ama biz de fena idare etmedik durumu. Evet, bazılarımız daha şanslı ama bence biz şanslı bir kuşağız. Bundan bir süre önce bazı teknolojilere sahip olmak istediğimizde Silikon Vadisi’nde olmamız gerekirdi. Londra’daysan eh tamam... Paris biraz daha zayıftı ama İstanbul iyice uzaktı her şeyden. Bugün herkes, her yerden, her şeye erişebiliyor. Düşüncelerini bile kolayca çevirip başka insanlara ulaştırabiliyor...”
İyi, güzel de yapay zekâ artık bizden iyi resim yapabiliyor, bir gazeteciden daha iyi makale yazabiliyor. İşlerimiz ne olacak, işlerimiz?
Daniel yine iyimser:
BİR ÇİFT
Yasemin Taciroğlu ile Ahmet Uras’ın düğünü... Hande Erçel’in avukat arkadaşı Dilara Sasa’nın düğünü... Eda Ece ile Buğrahan Tuncer’in düğünü... En son önceki gece Mert Özlenir ile Nazlı Selin Şengel’in düğünü...
Hande Erçel & Hakan Sabancı çifti el ele, göz göze düğün düğün geziyor, hatta yaptıkları romantik danslarla gelin ve damattan rol çalıyorlar.
Oğlan desen dünyanın en sevimli yaratığı.
Kız desen tescilli güzel. Bence çok yakışıyorlar birbirlerine.
Boyları boylarına, huyları huylarına benziyor.
İkisi de seyahatten hoşlanıyor, ikisi de dansa, eğlenceye düşkün. Ama kayınvalide
Şimdilik bildiklerimiz şunlar: Çok ünlü bir doktor ve çok ünlü bir yazar...
Yaşı kanunen çocuk sayıldığı için adını bile yazamadığımız oğulları var...
Çocuk, babasına ait Porsche marka aracını kullanırken...
Emniyet şeridinde duraklamış sürücülere çarpıyor.
Yattığınız yerden, 22 kilometrelik kumsalı yalayan Karadeniz dalgalarını görebiliyorsunuz. Eliniz kumandaya gitmesin. Televizyon yerine camı açın, dalga seslerinin dinlendirici etkisiyle olduğunuz yerde yumuşayın. Burası Kırklareli İğneada’daki Nayu otelinin H13 numaralı odası. Bölgenin doğal yapısına uygun olarak tasarlanmış tek katlı villalardan biri. Beyaz ağırlıklı döşenmiş. Lüks diyemem. Yalın ama yeterli. Sanki ilk kez kalıyormuşsunuz gibi değil de kendi yazlığınızmış, hep burada yaşamışsınız hissi veriyor. Hayli geniş, yaklaşık 40 metrekare. Klimayla ısınıp soğuyor. Önünde kendi verandası var.
Asıl şölen verandaya çıktığınızda başlıyor zaten. Yataktan sesini dinlediğiniz dalgalar, sonsuzluğa uzanıyormuş hissi veren sahil boyunca artık gözünüzü de okşuyor. Kumsal uzun olduğu kadar geniş de. Otelin bitiminden başlıyor, denize kadar 100-150 metre. Birazdan bahsedeceğim bir sürü aktivite için müsait. Önünüz Karadeniz ama sağ taraf denize akan Mert Gölü. Tatlı su ve tuzlu suyun bir araya geldiği bir kavşaktasınız anlayacağınız...
Gözünüz doyduysa şimdi karnı doyurma zamanı. Otelin kahvaltı da veren restoranı diğer uçta. Eğer odanızda kendiniz yapmaya üşendiyseniz, günün ilk çayına/kahvesine ulaşmak için ortasında havuzu, snack barı, şezlong alanları, açık hava oturma grubu ve masaları olan çimlik bir alanı yürümeniz lazım. Oho o, geç kalmışız. Yogacılar çember kurmuş, sağla sola esnemeye başlamış bile!
Nasıl gidilir, kaça patlar?
İğneada’ya İstanbul’dan “kaçacaklar” için en makul ulaşım karayolu. Taksim Meydanı’ndan yaklaşık 3 saat. Yol büyük ölçüde dümdüz otoban. Ama Istıranca Dağları’nı tırmanıp indiğiniz virajlı orman yolları da var. Sisli zamanlarda acele etmemekte yarar var. Otel odalarının şu andaki mevsimlik fiyatları 6500-8000 lira.
Tesiste ne yapılır?
Orhan Usta, geçmişi sırlarla dolu bir oto tamircisidir. Dağılmak üzere olan ailesiyle birlikte kendilerine ait olmayan bir emaneti korumaya çalışmaktadır.
Film, her şeylerini kaybettikleri ama birbirlerini yeniden buldukları 24 saatin hikâyesini anlatıyor.
Mustafa Üstündağ, Tuvana Türkay, Turgal Tanülkü, Gürgen Öz gibi ünlü oyuncuların yer aldığı filmin yönetmeniyse uluslararası başarılarına rağmen Türkiye’de yeterince tanınmayan Ali İlhan.
“Emanet” yönetmenin ikinci uzun metrajı.
Senaryosunu yazıp yönettiği ilk filmi “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak”ta Sinyora Enrica karakterini canlandıran dünyaca ünlü İtalyan oyuncu Claudia Cardinale, Altın Portakal tarihinde ilk kez bir yabancı oyuncuya verilen ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü almıştı.
Neden ayrıldılar?
Yoğun iş temposu nedeniyle.
Kimler, kimler?
Ohoo o, çok:
İrem Derici-Atakan Işıktutan
Can Bonomo-Didem Soydan
Ebru Gündeş-Rassan Khoshnaw