Dükkânlar açık ama...
Paket servis var.
Sokağa çıkmak serbest ama...
21.00’den sonra yasak.
65 yaş üstü artık “hürgeneral” ama...
10.00-14.00 arası.
Birbirimize göz koymak serbest ama... Nikâh için 1 Haziran’ı beklemek lazım. Yok, 1 Temmuz!
Pardon, tekrar baktım: 1 Haziran’mış.
- Genelde disiplini zordur ama bendeki beklenti oldu. Rahmetlilerin ikisi de öğretmendi. Kıyamet senaryosu gibi.
◊ Yıldız Teknik mezunusun. Sence müzikte mi mühendislik var, mühendislikte mi müzik?
- Resmen mezun değilim ki... Gidip diplomamı bile almadım. Ama müzikte mühendislik olduğu kesin. Ve tartışmaya kapalı bir konu bu.
◊ 29 Nisan... Boğa burcu olmanın nesi daha komik: İnatçılık mı, konfor düşkünlüğü mü?
- İnatçılığı elbette, yalan çünkü...
◊ Söz yazmak mı, beste yapmak mı?
- Elbette beste yapmak. Sorgulayanı az olur (Gülüyor).
◊ Sahne önü mü sahne arkası mı?
Herkes ilk gününü sever bayramın. Ben ikinci gününü.
Çünkü o ilk günün koşuşturmasından sonra bayramın tadı en güzel ikinci gün çıkıyor.
Hem hâlâ bayram hem de ilk günün telaşesi olmuyor.
Ama birinci günün bütün gereklerini yerine getirdim tabii.
Aramam gereken herkesi aradım.
İsmime özel yazılmış bütün tebrikleri tek tek yine “isimle” hitap ederek cevapladım.
Jenerik, tek tuşla herkese gönderilen tebrikleri zaten uzun zamandır kale almıyorum.
Pandemiden dolayı mezarlık-aile ziyareti bu sene zaten yok. Dualarımı okudum, ruhlarına yolladım. Bu koşullar altında olunabilecek en pırıl “
Kimsede sıkacak diş kalmadı. Bir aç bir kapan, esnaf perişan.
Tiyatrocular, müzisyenler, sinemacılar kan ağlıyor.
Eve kapanmaktan halkın psikolojisi bozuldu, yılların evlilikleri çatırdıyor.
Diğer yanda otellerde partiler, tatil beldelerinin girişlerinde trafik görüntüleri...
Evet... Sinir bozuyor.
Ama... Moral bozmasın.
Bayramda güzel düşünüp, güzel şeyler konuşmak lazım. Bunlar istisna.
Mısırlı milyarder sevgilisi Meedo (Mohammed Alsaloussi), Şeyma Subaşı’ya Anneler Günü’nde lüks bir cip hediye etti.
Meedo, Şeyma’yı o kadar seviyor ki Bali tatilinde bir adadan diğerine geçerken özel jet bulamayınca, normal yolcu uçağı kapattı sevgilisi ve kerimesi Melisa için.
Şeyma da sağ olsun, çok hazmetmiş bir insan olduğu için bu tür dertlerini halkla paylaşmaktan hiç gocunmuyor.
Kendimden biliyorum, bu özel jet bulamama meselesi gerçekten çok büyük sıkıntı. Zaman zaman benim de başıma geliyor.
Neyse konuyu dağıtmayalım. Ailelerle tanışıldı, çiftin yakın zamanda evlenmesi bekleniyor.
Acun Ilıcalı’dan sonra ondan daha da zengin Meedo’yu nasıl kaptı, 6 ayda nasıl evliliğe ikna etti, tam bir “başarı” hikâyesi.
Çift evlenecek ama...
Daha şimdiden Şeyma Subaşı’nın
Yılın o dönemi gelmiş çatmış bile...
Yani Beren Saat’in motosiklet kazasında vefat eden eski aşkı Efe Giray’ı andığı...
Ve ilgili/ilgisiz herkesin ahkâm kestiği doğum günü.
Beren Saat, kendisine şöhretin yolunu açan yarışmaya katılmasını teşvik eden eski sevgilisini “Benim kahramanım” notuyla paylaştı Instagram’dan.
Ağızlarda yine aynı bayat sakızlar:
Yok efendim evli kadın, eski sevgilisini bu şekilde paylaşır mıymış...
Yok efendim Kenan Doğulu ne kadar rahat, ne geniş insanmış...
Yahu bize ne?
◊ 2 Mayıs, Boğa burcu... Nesi daha zor: İnat mı, takıntı mı?
- İnatçı olduğumu söyleyemem ama az da olsa takıntılı olduğum konular var. (Gülüyor)
◊ Sahne mi, ekran mı?
- Sahnede olmak başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Ekranda görsellik ön plandayken sahne tamamen duygulara hitap ediyor. Özgür ve yargılanmadığınız bir alan. Dolayısıyla kesinlikle tiyatro sahnesi.
◊ Kariyerinizde hangisi daha önemli bir dönemeç: “Tatlı Küçük Yalancılar” dizisi mi, “Killology” oyunu mu?
- “Tatlı Küçük Yalancılar” mesleğe giriş yaptığım dizi. “Killology” ise hem mesleki hem de ruhsal anlamda beni çok geliştiren, ilk tiyatro oyunum. İkisi de benim için çok önemli. Ama birini seçmem gerekirse “Killology” derim.
Sosyal medyaya baksanız herkes atadan-babadan zengin, herkes paşa torunu, kimse yokluk, yoksulluk görmemiş.
Sanki fakir olmak hastalıkmış, utanılacak, saklanacak bir şeymiş gibi bir hava da yerleşti topluma üstüne üstlük.
Bırakın fakirliği, tutumluluk bile mahkûm edildi, herkes har vurup harman savurmak zorundaymış, ne kadar çok saçılıp dökülürse o kadar mutebermiş gibi paylaşım yapmak zorundayız.
Oyuncu Merve Dizdar ilkokula başladığı günden önlüklü bir fotoğrafını paylaştı.
Şimdikiler bilmez. Bizim dönemimizde fakirin de zenginin de çocuğu eşit hissetsin diye öğrencilere önlük giydirilirdi.