Önceki yazılarımda Damla Sönmez’in, oyunculukta eğitimle ilgili görüşlerini yayımladığımız bir haberin başlığına itirazına yer vermiş, haklı olabileceği noktaları taramıştım.
Çok yakın bir zaman önce Nilgün Belgün’ün de aynı şekilde “oyunculukta eğitim” konusuyla gündeme geldiğini hatırlatmıştım.
“Aman yine yanlış anlaşılmayayım” notuyla Nilgün Belgün’den bir açıklama geldi.
Özetle herkesin aynı şeyi düşündüğünü söylüyor:
“Oyunculuk eğitimle taçlanır. Bu sözümün sonuna kadar arkasındayım. Usta-çırak ilişkisiyle de şahane olur. Damla da ben de finalde aynı şeyi düşünüp söylüyoruz. Tabii ki en önemlisi yetenek. Ama eğitimi dışlayamayız, eğitim güçlendirir her zaman.”
Biri şu akımı bitirsin
Üst orta yaşlarda yani 20’li yaşları 90’lara denk gelenlerde bir telaş...
◊ YILDIZ HAKLI ÇÜNKÜ:
Sanatçı duyarlılığı gösteriyor. Sektördeki sorunların, intiharların duyulması için elini taşın altına koydu. Tarkan’dan da benzer bir duyarlılık bekledi.
◊ TARKAN HAKLI ÇÜNKÜ:
“Amacını anlamadım” diyor. Biz şarkı söyleyip kendi aramızda top çevirince ne olacak yani demeye getiriyor. Kuru tantananın kime, ne faydası var?
◊ YILDIZ HAKLI ÇÜNKÜ:
Kanal D’nin efsaneleşen dizisi “Camdaki Kız”da “Nalan” karakteri...
Aslında bir fanusun içinde yaşıyor, hayatı bilmiyor, annesinin kendisine gösterdiği hayatı camdan izliyor.
Diziyi ve karakteri bu kadar fenomen yapansa bence başrol oyuncusu Burcu Biricik.
Dijitalde yayınlanan dizisi “Fatma” da onun sayesinde bu kadar ses getirdi.
Burcu Biricik zaten güzel.
Ekranda gördüğünüzde zaplamak falan mümkün değil, takılıp kalıyorsunuz.
Ama onun ötesinde oyunculuğuyla da döktürüyor.
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
- Kayıtsızlık tabii. Âşık olduğunda tüm hücrelerinle tek noktadasın. İster belli olsun, ister olmasın... En fazla “mış gibi” yapıyorsundur (Gülüyor).
◊ Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı pijama-terlik-televizyon mu?
- PTT! Çünkü daha sosyal. Bütün aile birlikte yapabilirsiniz. Kış, kar, soğuk hava, sıcak ev, battaniye... Ohhh.
◊ Gündoğumu mu günbatımı mı?
- Her zaman günbatımı. Görsel bir şölen yahu. Bir de ben en çok geceleri seviyorum.
◊ Hangisi çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı göz kaçırmak mı?
- Göz kaçırmak daha gizemli (Gülüyor).
Hürriyet Cumartesi’deki köşemde bir süredir “pandemide semt turları” yapıyorum.
Hem o semtin kent hayatının dününe, bugününe biraz bakıyoruz hem de karantinada aldığı hasarı tespit etmeye çalışıyoruz fotoğrafçı arkadaşlarımla.
Beni en şaşırtan semtlerden biri Arnavutköy olmuştu.
Çünkü bugüne kadar gezdiğim yerler arasında Ortaköy, Asmalımescit gibi, insanların yeme-içme için dışarıdan geldikleri bölgelerin daha kötü etkilendiğini, içinde zaten kendi ahalisi yaşayan Cihangir, Moda gibi semtlerin daha az kayıp verdiğini gözlemlemiştim.
Arnavutköy ne birine ne öbürüne uyuyordu.
Yerleşik sakinleri olmasına rağmen çok dükkân kapanmıştı, hasar çok fazlaydı.
Arnavutköylü bir okurum gözlemini yazmış.
Hande Erçel’in “Sevincimiz fıskiyeleri patlatıyor... Mükemmel” notuyla paylaştığı fotoğrafa 2.7 milyon beğeni yağmış.
Kerem Bürsin’e 100 bin yorum yapılmış.
100 bin kişi işi gücü bırakmış, bu kareye tıkır tıkır bir şeyler yazmış.
Meğer bünyede bir “ıslanma” fantezisi varmış da akacak mecra ararmış.
Yaklaşık şöyle bir şey:
“Çimlerde ikisi de mayolu ve yalınayaktı...
Islak çimenlerin üzerinde koşuyorlardı...
Kerem havada ayaklarını birbirine vuruyordu...”
Halbuki babası Türk, annesi Alman’dı. Yeterince karışık değil mi?
Aslında dizilimi geçen sene yaptırmış ama biz şimdi öğrendik.
Açıklamayı yaptığı yer Rusya’nın başkenti. Moskova Film Festivali’nde gösterilen “Kovan” için orada.
“Muhteşem Yüzyıl”daki “Hürrem” rolüyle bu ülkede zaten sempatisi yüksekti. Güzel bir hamleyle tribünlere iyice oynadı.
Bakalım bu zekice PR adımları Rus pazarını kendisine açacak mı?
AÇIKLAMA KARNESİ
◊ Yerindelik: 10
Sayılar delirdi, tam kapanmanın eşiğine geldik ama iyiye giden şeyler de var.
Aşının işe yaradığının ortaya çıkması umutları güçlendiriyor.
Mesela bu konuda en cevval ülke İsrail’de ilk kez korona ölüm vakasız gün yaşandı.
Bizde de fire büyük olmasına rağmen aşılama gittikçe daha alt yaşlara doğru ilerliyor.
Aşı tedarik etmenin kolaylaşacağı konusunda Rus aşısının Türkiye’de de üretileceği haberi düştü ekranlara. Hepsi içe su serpen gelişmeler.
Yalnız şu fire mevzuu fena.
Sadece aşı olmak yetmiyor.
Etrafımızda aşılanmamış birileri kalmışsa onlarla da ilgilenmek gerekiyor.